Düşbaz’dan yeni kitap resimdeki kadın yayında

Kimdir “kadın”? Kadın Venüs’tür, “anne”dir, “bakire”dir; “canavar”dır, “cadı”dır, “femme fatale”dır, yani…

Düşbaz Kitaplar, sanat tarihi profesörü Catherine McCormack’in sanat kisvesi altında gözümüzün nasıl boyandığını, eril bakışın kadın imgesini nasıl şekillendirdiğini ve günlük hayatımıza yerleştirip normalleştirdiğini anlattığı çalışması Resimdeki Kadın: Kadınlar, Sanat ve Bakışın Gücü’nü okurlarla buluşturdu! McCormack, Resimdeki Kadın’da Titian, Botticelli ve Picasso’nun eserleri gibi çok sevdiğimiz imgelerin aslında nasıl dehşet verici anlamlar taşıdığını, ataerkinin kadın deneyimini ve “öteki” olanı bastırıp yok etmek için sanatı nasıl kullandığını çarpıcı hikâyeler, anekdotlar ve kişisel görüşleriyle kaleme alıyor. Hem model hem sanatçı kadınların bakış açısını ele alan yazar, Berthe Morisot, Judy Chicago, Kara Walker’dan Beyoncé’ye uzanan çeşitli kadın sanatçıların çalışmalarını inceleyerek estetik bulduğumuz imgelere dair farklı bir bakış açısı sunuyor; inşa ettiğimiz kalıpları yıkıp kadını (veya insanı) gerçek benliğiyle kabullenmemiz gerektiğini fark etmemizi sağlıyor.

Ayrıntı Yayınları’nın, edebiyatta yeni yollar keşfetme heyecanı ve arzusuyla yola çıkan markası Düşbaz Kitaplar’dan çıkan Resimdeki Kadın: Kadınlar, Sanat ve Bakışın Gücü’nü dilimize Tuğçe Kılıç çevirdi.

 

Catherine McCormack, Resimdeki Kadın ile kadınların sanat tarihinde erkeklere oranla çok daha az ve hem kısıtlı hem de taraflı imgeler üzerinden temsil edilişini geçmişten günümüze örneklerle tartışmaya açıyor. Resimdeki Kadın, kolay okunan anlatımı ve kapsayıcı içeriğiyle sanat tarihçileri ve öğrencileri için olduğu kadar sanatla ilgilenen tüm okurların ilgisini çekecek bir çalışma.

Kimdir “kadın”? Kadın Venüs’tür, “anne”dir, “bakire”dir; “canavar”dır, “cadı”dır, “femme fatale”dır, yani “felaketin ta kendisi”dir. Hepsinden öte, kadın bakılacak bir “imge”dir.

Tarih boyunca dehşet, şiddet, istismar, kadın düşmanlığı, eril bakış ve ataerkinin inşa ettiği kalıplar sanatın maskesine gizlenerek görsel bir şölene dönüştürülmüş; telefon ekranlarında, sosyal medya paylaşımlarında; her türlü tüketim ürününün üstünde; herkesin erişebildiği dizi ve filmlerde; tarihimize ev sahipliği yapan müzelerde, meydanlarda, hatta evimizin duvarlarında sinsice yerini almıştır.