Kategori arşivi: Sağlık

Deprem Travmasında 5 Evre Bulunuyor

Deprem travmasında tıpkı yas sürecinde olduğu gibi beş aşaması bulunduğünu belirten Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir, bu evrelerin inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabul olarak sıralandığını söyledi. Bu aşamaların herkes tarafından aynı şekilde yaşanmadığını kaydeden Özdemir, “Birimizin öfke aşamasında kaldığı durum daha uzun sürerken, birimizin kabul kısmına geçişi daha kolay da olabiliyor. Her birimizin bu süreçleri  deneyimlemesi farklılaşabiliyor.” dedi. Yaklaşık iki ay devam eden uzamış yasın kişi üzerindeki olumuz etkilerine de değinen Özdemir, uzman desteği alınmasını tavsiye etti.

Psikolog Penbesel Özdemir, deprem travmasında da yas sürecinde olduğu gibi beş aşamanın bulunduğunu belirterek bu dönemlerin özelliklerine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Yas Sürecinde Beş Aşama Var

Yas sürecinin Elisabeth Kubler-Ross tarafından tanımlanmış bir süreç olduğunu ve bazı aşamalardan oluştuğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir, bu aşamaları inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabul olarak sıraladı.

İnkar Aşaması: İnsanlar beklenmedik bir durumla karşı karşıya kaldıktan sonra bir şok geçiyorlar. Bu nedenle bu aşamaya ‘şok’ aşaması da denmektedir. “Bu benim başıma gelmez”, “Gerçekten ölmüş olmaz” gibi birtakım cümlelerle şok ve inkar aşaması başlıyor. Bu süreç yaşanılan durumun inkarı üstüne kuruluyor.

Öfke Aşaması: Diğer aşamadaysa kişi öfke aşamasına geçiyor. Bu süreç inkar aşamasından sonra geliyor ve yaşanan kayıptan sonra bir hayal kırıklığı ve öfke aşaması başlıyor. Çünkü kaybedilen kişinin ardından birtakım suçluluk ve pişmanlık gibi duygular da ortaya çıkabiliyor. Birlikte yapmak istediklerini yapamamak, erken kaybettiğini düşünmüş olmak, isteklerinin ve beklentilerinin artık gerçekleşemeyeceği için yaşadığı engellenmişlik hissi ile birlikte öfke ve sıkıntı gibi duygular artmaya başlıyor. Kişi bu dönemde tabii ki neden benim başıma geldi diye sorguluyor veya suçlu aramaya başlıyor, sorgulamalara başlıyor. Öfkeye bu süreç eşlik ediyor.

Pazarlık Aşaması: Diğer süreç ise pazarlık aşaması, bu süreçte de artık yaratıcıyla bir pazarlık sürecine gidiliyor. Kaybedilen kişinin geri dönmesi, hayatta olması ile ilgili bir süreç. Daha çok ölüme yakın olduğunu hissettiğimiz yakınlarımıza karşı gösterdiğimiz bir tutum da oluyor. “O ölmesin de böyle olsun” gibi daha çok pazarlığa geçilen bir dönem. Hayatta kalan ama artık ölüme yaklaştığımız yakınlarımız için bu tür tutumlar gösterebiliyoruz. Örneğin depremde enkaz altında olan veya deprem sonrasında hala hayati kritik bir süreçte olan kişilere yönelik duyulan bir süreç.

Depresyon Aşaması: Depresyon aşamasında da kişi artık o kaybın verdiği çaresizliği yaşamaya başlıyor. Kayıp gerçeğini hayatımıza aldığımız dönem depresyon aşamasıdır. Bu dönemde kişi, depresyonla karakterize olan duygularını da yaşamaya başlıyor. İsteksizlik, enerji azlığı, karamsarlık, suçluluk ve ilgili kaybetmek gibi depresyon aşamasında bu duygular yaşanıyor.

Kabul Aşaması: Sonraki aşama ise kabul aşaması, artık ölümün bizim hayatımızın bir parçası ve gerçeği olduğunu kabul ettiğimiz bir aşama. Burada artık şunu görüyoruz, ne kadar pazarlık etsek de geri getirebileceğimiz bir durumun olmadığını, bu nedenle de kabul etmenin en sağlıklı yol olduğunu gördüğümüz bir döneme geliyor. Artık kayıp yaşadığımız kişiye dair güzel anılarımızı hatırladığımız, şükran duyduğumuz ve yaşamın o olmadan da devam edebildiğini gördüğümüz aşama bu aşamadır.

Herkes bu süreci farklı yaşayabiliyor

Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir, bu aşamaların herkes tarafından aynı şekilde yaşanmadığını belirterek “Hiçbirimiz böyle sırasıyla yaşamıyoruz ya da her aşamayı sıra sıra geçip tamamlamış da olmuyoruz. Birimizin öfke aşamasında kaldığı durum daha uzun sürerken, birimizin kabul kısmına geçişi daha kolay da olabiliyor. İşin teorik kısmından bahsediyoruz ama elbette pratikte karşılaştığımızda her birimizin bu süreci deneyimlemesi farklılaşabiliyor.” dedi.

Uzamış yasta mutlaka destek alınmalı

Bu süreçte hem uzamış yas hem de tamamlanmamış yas denilen kavramların da gündeme geldiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir, “Kişi kayıplarına ulaşamadıkça, hayatta olup olmadığından emin olamadıkça da bu süreci sağlıklı bir şekilde yaşaması çok zorlaşıyor. Yas uzadığında örneğin 2 aydan uzun süredir bu tepkiler devam ediyorsa yani ölen kişiye duyulan o yoğun özlem hali, sürekli o anılar ve düşüncelerde olma hali devam ediyorsa, kişide artık ölüme dair belirgin bir güvensizlik hakimse, kayıplarını hatırlamaktan kaçınıyorsa, yoğun bir duygusal acı içerisindeyse, yeniden hayatına uyum sağlamakta güçlük çekiyorsa ve hayata dair anlamsızlık, boşluk hisleri artıyorsa uzamış bir yas sürecinden bahsedilebiliyor. Klinik olarak ele alınması gereken bir durum için de mutlaka psikolojik bir destek alınması gerekiyor.” uyarısında bulundu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

SMA Tip-2 Hastası Özgür Bebek Artık Almanya Yolcusu!

İstanbul’da yaşayan SMA Tip-2 Hastası 19 aylık Özgür Engüzel için Valilik Onaylı başlatılan kampanyada başarıya ulaşıldı. SMA Tip-2 Hastası Özgür Bebek için 66 gündür devam eden kampanyada tedavi için gereken 1 milyon 689 avroya (34 milyon TL) ulaşıldı. 

SMA Tip-2 Hastası Özgür Engüzel için Valilik Onaylı başlatılan kampanyada hedefe ulaşıldı. Özgür Bebek Zolgensma tedavisi için 1 aya kadar Almanya’nın Ulm Şehri’ne giderek uygun tedaviyi alabilecek. Bilim Sağlık Haber Ajansı’nın (BSHA) Ocak ayında düzenlenen, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın başkanlık ettiği, Bilim Kurulu SMA Toplantısı öncesi sesini duyurduğu Özgür bebeğin Annesi Rabia Engüzel, Teyze Ebru Özdemir ve kampanyaya destek veren kişiler sosyal medya aracılığıyla bir araya gelerek ‘Özgür Kazandı’ canlı yayınında gözyaşlarını bu kez mutluluktan akıttı. 

“Kahramanlarımıza Minnettarız”

Anne Rabia Engüzel, “Yanımızda olarak bizi yalnız bırakmayıp, emek veren oğlumun hayatını kurtaran, destek veren herkese minnettarım. Yolcular, Zeytin Ailesi, Kanatsız Melek, Çiçi, Çaça ve adını sayamadığım herkese çok teşekkür ediyorum. Kampanyaya maddi manevi destek veren herkes bizim kahramanımız oldu. Şu an rüyada gibiyim. Oğlumun hayatı kurtuldu, bu duygunun bir anne için tarifi çok zor. Darısı tüm diğer SMA hastası bebeklerimize olsun, kampanyalarının bizimki gibi yüzde yüze ulaşmasını diliyorum” dedi. 

 

Sosyal Medyanın Gücü Özgür’ün Hayatını Kurtardı

Özgür bebeğin sağlığına kavuşmasında sosyal medyanın etkisi büyük rol oynadı. Özgür Engüzel’in Teyzesi Ebru Özdemir’in karavan hayatına dair paylaşımlarda bulunduğu sosyal medya hesabının kampanyanın duyulmasında payı büyük oldu. Teyze Özdemir kampanyada yüzde yüze ulaşmanın mutluluğuyla duygularını şöyle dile getirdi: “Özgür’ün hastalığını öğrenir öğrenmez harekete geçtik ve kampanya başlattık. Sosyal medyadaki takipçilerimize Özgür’den bahsettik ve kampanya aldı başını gitti. Destek veren herkese minnettarım. İyi ki onları tanımışım iyi ki bu yolda birlikte yürümüşüz.  Büyük bir aile olduk” diye konuştu. 

SMA Hastası Bebeği Olan Ailelerin Umudu Kampanyalarda!

Türkiye’de SMA hastalığında tedavi kapsamına alınan iki ilaç tedavisi arasında, SMA bebek sahibi ailelerin tedaviye ulaşmak için valilik onaylı kampanyalara umut bağlayarak erişmeye çalıştıkları Zolgensma tedavisi yok. Sosyal medya aracılığıyla çocuklarının hayatının kurtulması için çok sayıda aile kampanyalar düzenleyerek bağış yoluyla tedavi tutarına ulaşmaya çabalayarak bebeklerini ABD ve Avrupa’ya tedaviye götürmeye çalışıyor.

Bilim Kurulu SMA Toplantısı Öncesinde Çağrıda Bulunmuştu

19 aylık oğlu Özgür’ü sağlığına kavuşturmak için tek umudu kampanyada olan Anne Rabia Engüzel, BSHA’ya Ocak ayında yaptığı açıklamada, “Oğlumuz Özgür çok küçük bir bebek olmasına rağmen büyük bir savaş veriyor. 12 aylıkken yürümeye başlayan bebeğimizin bacak kaslarındaki erime sebebiyle 14 aylıkken yürümesi durdu. Birkaç ay emeklemeye devam etmesinin ardından emeklemesi de yavaşlayarak durma noktasına geldi. Haftada iki gün yüzme ve haftada dört gün fizik tedavi ile mücadelesine  devam ediyor. Özgür’ün yeniden ayağa kalkabilmesi ve hayata tutulabilmesi için yurt dışındaki ilaca ihtiyacı var. Tedavide kullanılan Zolgensma adlı ilaç dünyanın en pahalı ilaçlarından biri; fiyatı 34 milyon TL. Bu ilacı satın alabilmek için valilik onaylı bir kampanya başlattık. Ülkenin çeşitli yerlerindeki gönüllüler sayesinde bu miktara ulaşmaya çalışıyoruz. Çok zorlu süreçler” demişti. Anne Engüzel, Özgür ve Özgür gibi SMA hastalığı ile mücadele eden tüm hastalar ve aileleri için tüm tedavi ilaçlarının SGK kapsamına alınması için Bilim Kurulu’na çağrıda bulunmuştu. 

SMA Hastalarının İlaç Temini Durdu

SMA hastaları için Türkiye’de sosyal güvenlik kapsamına alınan iki ilacın temininde sıkıntı yaşanıyor. Hastaların düzenli olarak almaları gereken Spinraza (nusinersen) tedavisi ruhsatlı ve SGK kapsamında olmasına rağmen bir aya yakın bir süredir ilacın tedarikinde sıkıntı var. SMA hastalarının aksayan tedavileri, yeni teşhis konulan hastaların ise tedaviye erişimlerinde yaşanan sıkıntıların bir an önce çözülmesi bekleniyor. 

CHP’li Vekil Bulut’tan ‘SMA İlaçları’ Hakkında Soru Önergesi

SGK’da geri ödeme kapsamında bulunan Spinraza ilacının tedariğinin sağlanamaması ile ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, SMA hastalığının tedavisinde kullanılan tüm tedavilerin Türkiye’de de kullanılması gerekliliği, ilaç temin sıkıntısı, Risdiplam etken maddeli ilacın SGK kapsamına alınmasına rağmen neden hala ruhsatlandırılmadığına ilişkin olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması talebiyle soru önergesi verdi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Kahveci MHP’den Aday Adayı Oldu

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, milletvekilliği aday adaylığı başvurularında bulunan sendika genel başkanlarından biri de Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci oldu. Önder Kahveci, 14 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleştirilecek olan genel seçimlerde Milliyetçi Hareket Partisi’nden (MHP) aday adayı oldu.

Kamu-Sen Genel Başkanlığı görevinden istifa ederek milletvekilliği aday adaylığına başvuran Kahveci, “21 yılı aşkın süredir millet ve memleket hizmetinde her daim Türk milletinden yana taraf olarak, memur ve emeklilerinin hak ve menfaatleri için yürüttüğüm mücadelede şahsım adına yeni bir süreci başlatmış bulunuyorum. Bu kutlu teşkilatın çatısı altında yürüttüğüm mücadelede hak aramanın, haksızlığa karşı mücadele etmenin, güçsüzün yanında olmanın, ekmek kavgasının kutsallığına inandım ve sendikacılığa bu gözle baktım. Türkiye Kamu-Sen çatısı altında birlikte yürüdüğüm yol arkadaşlarıma verdikleri destekle gücümüze güç, sesimize ses katan kıymetli kamu çalışanlarına teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum ” dedi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Urla Hastanesi Sağlık ve Bakım Hizmetleri Müdürü Karol Ak Parti’den Aday Adayı Oldu

Urla Devlet Hastanesi Sağlık ve Bakım Hizmetleri  Müdürlüğü görevinden istifa eden Sibel Karol, 28. Dönem Milletvekilliği adaylığı için kolları sıvadı. İzmir 1.Bölge milletvekilliği aday adaylığı için ekibi ile yola çıkan Ak Parti İzmir İl Başkanlığı’nda adaylık başvurusunu gerçekleştirdi.

Ak Parti Milletvekili Aday Adayı Sibel Karol, “İzmir’ de yaşayan ve İzmir’ i seven kıymetli hemşehrilerim  Urla Devlet Hastanesi Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürlüğü görevimden vatanıma hizmet etmek için istifa etmiş bulunmaktayım. 27 yıldır sağlık alanında görev alan bir kardeşiniz olarak, kadınların, gençlerin ve mesleğimizin gücünün ve çoğunluğunun gür sesi olarak meclisimizde temsil etmekten büyük onur ve gurur duyacağım. Pandemide, savaşta, acil durum ve afetlerde her yerde olan sağlıkçılar artık Meclisimiz’de de yer almalı düsturu ile yola çıktım. İzmir halkının yüzünü güldürmek, beklentilerini ve hayallerini gerçekleştirmek, bölgenin temsilde gücünü biraz daha artırmak gibi lokal sorunlara eğilerek İzmir’ in Mecliste daha güçlü temsil edilmesi için bu kutlu yola baş koydum. Cumhur İttifakına inandığım yolda yürümek için ‘Hemen Şimdi Türkiye Yüzyılı Vizyonu’nda görev almak için 28. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimlerinde Milletvekili Aday Adayıyım. Allah yar ve yardımcımız olsun. Bu süreçte tüm milletvekili aday adayı olan arkadaşlarıma başarılar diliyorum” dedi.

Manisalılar İle Biraraya Geldi

İzmir’de yaşayan Manisalılar’ın yoğun ilgisi ile karşılaşan Sibel Karol, Ege Manisalılar Federasyonu Başkanı Halit Oran ile bir araya geldiği buluşmasında ilgiyle karşılandı. Oran, “Bizler İzmir’de yaşayan 208 bin Manisalı olarak Sibel hanımı inşallah vekil olarak Ankara’ya göndereceğiz ve ilkeli duruşu ile bizlere her zaman destek olan hemşehrimizle gurur duymaya devam edeceğiz” dedi. Toplantıda ayrıca Balçova Manisalılar Derneği Başkanı Hasan Akbıyık  da “Bizlerde Balçova bölgesinde bulunan 5000 Manisalı hemşehrimiz ile Sibel hanımın yanında olduğunu bildirmek isteriz” diye konuştu. 

Buca’da Kadınlarla Buluştu

Buca’da güzellik merkezi açılışına katılan İzmir 1. Bölge Milletvekili Aday Adayı Sibel Karol yoğun ilgi ile karşılandı. Güzelik merkezi eğitim akademisinde kadınların ve gençlerin ilgisi ile karşılanan Karol, sektörün sorunlarını dinleyerek not aldı. Kadınların dayanışma içinde olması gerektiğini ve seçildiği takdirde Ankara’ya gider gitmez sorunların çözümü ile  ilgileneceğinin sözünü verdi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Bakan Koca’dan Sel Felaketi ve Sağlık Hizmetleri Bilgilendirmesi

Türkiye deprem felaketlerinin ardından sel felaketini de yaşadı. Şanlıurfa ve Adıyaman’da etkili olan sel felaketinde 18 kişi hayatını kaybetti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sel nedeniyle zarar gören hastanelerde normalleşme başladığını söyledi. Bakan Koca, deprem bölgelerinden Hatay Ağız Diş Sağlığı Merkezi’ndeki işlemler hakkında da bilgi verdi. 

Türkiye 14 Mart Tıp Bayramı haftasında, depremlerin ardından sel felaketiyle mücadele etti. Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, Şanlıurfa, Adıyaman’da yaşanan sel felaketi ve deprem bölgelerinde gerçekleştirilen sağlık hizmetlerine ilişkin bilgi verdi. Bakan Koca, Sel felaketi yaşanan Şanlıurfa’daki Eğitim ve Araştırma Hastanesi hizmetlerinde normale dönüş başladığını, hastanede Perşembe günü 5 bin 562 muayene, 165 yeni yatış, 73 ameliyat, 56 doğum; Cuma günü  7.614 muayene, 303 yeni yatış, 189 ameliyat ve 65 doğum gerçekleştirildiğini duyurdu. Yoğun yağış sebebiyle meydana gelen sel olaylarında Şanlıurfa merkezde ve Adıyaman’da can kayıplarına ilişkin bilgi verdi. Şanlıurfa’da 16, Adıyaman’da 2 kişinin hayatını kaybettiği sel felaketinde 18 can kaybı yaşandı. Bakan Koca, “Kendilerine Allah’tan rahmet diliyorum. Bir kez daha büyük üzüntü içindeyiz. Olaydan, Şanlıurfa’da 60, Adıyaman’da 8 kişi etkilenmiştir. Genel sağlık durumları iyidir. Adıyaman’da 2, Şanlıurfa’da 3 kişinin kayıp olduğu öğrenilmiştir. Olay yerine Şanlıurfa’da 93 Ambulans ve 3 UMKE Timi, Adıyaman’da 5 Ambulans ve 3 UMKE Timi görevlendirmesi yapılmıştır. Gereken sağlık hizmetleri muntazam şekilde verilmektedir. Şanlıurfa’da meydana gelen selde, Eğitim ve Araştırma Hastanemizin -1. katı olaydan etkilenmiş, tedavisi bu katta yapılan hastaların nakli görevlendirilen ambulanslar ile sağlanmıştır. Bilhassa, depremin sonuçlarına karşı büyük mücadele verdiğimiz bugünlerde, Allah benzer olaylardan korusun” açıklamasında bulundu.

Hatay Ağız Diş Sağlığı Merkezleri’nde 23.195 Muayene Yapıldı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Hatay’da, Ağız ve Diş Sağlığı Merkezlerimizde 16 Mart’a kadar toplam 23.195 muayene yapıldı. Ağız ve diş sağlığı muayenelerinin 2.288’i Kırıkhan’da, 7.393’ü Dörtyol’da, 4.414’ü İskenderun’da, 9.100’ü Hatay merkezde gerçekleştirildi. 9.881 depremzede hastamızın tedavisi yatırıldıkları hastanelerde halen devam ediyor. 1.834 hastamız yoğun bakımda. En çok hasta bulunan iller; Ankara, İstanbul, Adana, Gaziantep ve Antalya’dır. Her bir hastamıza tekrar şifa diliyorum. İyileşmeleri için elimizden geleni yapıyoruz” bilgilerini paylaştı. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

HPV Aşısı Hakkında Merak Edilen 11 Soru

Rahim ağzı kanseri dünyada en sık görülen kanserler arasında bulunuyor. Rahim ağzı kanserinin büyük bir çoğunluğunun kaynağı olan HPV virüsünden korunmak için ise HPV aşısı ilk sırada yer alıyor. Yakın zamana kadar Türkiye’de 4 tip HPV virüsüne karşı koruma sağlayan aşı uygulanırken artık 9 tip HPV virüsüne karşı koruma sağlayan aşı yapılıyor.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Bilgi Gökcan, HPV aşısı hakkında  konuştu.

1-HPV aşısı kimlere uygulanabilir?

Rahim ağzı kanserine karşı yüksek düzeyde koruma sağlayan HPV aşısı 9 yaşından itibaren üst yaş sınırı olmaksızın her kadına uygulanabilmektedir. Erkeklerde HPV aşısı 26 yaşına kadar uygulanmaktadır. 9 – 26 yaş aralığında olan bütün erkekler HPV aşısı yaptırabilmektedir.

2-HPV aşısı kaç doz kullanılmalıdır?

HPV aşısı 3 doz kullanılan bir aşıdır. İlk doz aşıdan 1 ay sonra 2. doz uygulanır. 2. dozdan 5 ay sonra da son doz aşı yaptırılmalıdır. 14 yaşına kadar çocuklarda tek doz HPV aşısı yeterlidir. 15 yaşından sonra yetişkinlerde olduğu gibi 3 doz aşı gereklidir. 13 yaş sonu ile 15 yaş başı arasındaki çocuklarda 2 doz aşı yeterlidir.

3-HPV aşısı kaç tip HPV virüsüne karşı koruma sağlar?

HPV’nin birçok tipi bulunmaktadır. Bu HPV tiplerinden bazıları rahim ağzı kanserine bazıları ise genital siğil oluşumuna yol açmaktadır. Türkiye’de yakın zamana kadar 4’lü HPV aşısı yapılmaktaydı. HPV tip 6, HPV tip 11, HPV tip 16 ve HPV tip 18’e karşı koruma sağlayan 4’lü aşı yerine artık Türkiye’de de 9 tip HPV’ye karşı koruma sağlayan aşı yapılmaktadır. Yeni aşıda 4’lü aşıya ek olarak HPV tip 31, HPV tip 33, HPV tip 45, HPV tip 52 ve HPV tip 53’e karşı da koruma göstermektedir.

4-Yeni HPV aşısında doz oranları aynı mı?

9 Tip HPV virüsüne karşı koruma sağlayan yeni aşıda doz şemasında bir değişiklik bulunmamaktadır. 4’lü HPV aşısında olduğu gibi 3 doz şeklinde yapılabilmektedir.

5- HPV bulaşan kişilerde aşı yapılabilir mi?

HPV bulaşı olan kişilere de HPV aşısı yapılabilir. HPV virüsü vücuduna girmiş olsa bile HPV aşısının yarattığı bağışıklık kendi kendine geçiren kişilerden daha yüksektir. HPV aşısının bağışıklığı yaklaşık 25 yıl sürmektedir.

6- HPV bulaşan kişiler tekrar HPV virüsüne yakalanabilir mi?

HPV tedavisi olan kişiler sonrasında tekrar HPV virüsü bulaşı olabilir.  Renfeksiyon denilen tekrar HPV virüsüne yakalanma riski bulunmaktadır. Ancak HPV aşısı olan kişilerde bu ihtimal çok azdır.

7- HPV aşısı gebelikte uygulanır mı?

HPV aşısının gebelik döneminde uygulanması tavsiye edilmemektedir. Ancak emzirme döneminde HPV aşısı güvenle kullanılabilir.

8-HPV aşısı yan etkileri nelerdir?

HPV aşısı dünyada kullanılan en güvenli aşı kabul edilmektedir. Yapılan tıbbi çalışmalarda HPV aşısının ciddi bir yan etkisi tespit edilmemiştir. Aşı yapıldıktan sonar ciltte ağrı, kızarıklık, şişlik görülebilmekte bu şikayetler de kısa süreli olmaktadır.

9- HPV aşısı rahim ağzı kanserine karşı korur mu?

HPV aşısını rutin olarak yaptıran ülkelerde yapılan çalışmalarda rahim ağzı kanserinin yüzde 80 oranlarında azaldığı belirlenmiştir.

10- HPV 4’lü aşıyı yaptıranların 9’lu HPV aşı yaptırmasına gerek var mıdır?

HPV 4’lü aşı yaptıranlar 9 tip virüse karşı koruma sağlayan yeni aşıyı yaptırabilirler.  Ancak 9’lu aşının uygulaması dünyada da çok yeni olduğu için bu konudaki çalışmalar tam olarak tamamlanmamıştır.

11- HPV aşısı öncesi tarama gerekli midir?

HPV bulaşı olan kişiler de HPV aşısı yaptırabileceği için aşı öncesi tarama yaptırmaya gerek yoktur.  (BSHA)

Hatay İl Sağlık Müdürü Hambolat Milletvekili Adaylığı İçin İstifa Etti İddiası

Kahramanmaraş merkezli depremlerde 10 ilde yaşanan yıkım ve can kayıplarının yaraları henüz daha sarılmamışken, Hatay’dan bir istifa haberi geldi. Hatay İl Sağlık Müdürü Dr. Mustafa Hambolat’ın 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde milletvekili olabilmek amacıyla görevinden istifa ettiği iddia ediliyor. Bilim Sağlık Haber Ajansı’nın, Hatay İl Sağlık Müdürü Hambolat’a istifası ve aday adaylığı konusundaki iddialara ilişkin açıklama almak üzere gerçekleştirdiği aramalar cevapsız kaldı.

Kahramanmaraş depremlerinde büyük yıkım ve can kaybının yaşandığı iller arasında ilk sıralarda yer alan, binlerce insanın hayatını kaybettiği, depreme dayanıksız olmasına rağmen kullanılmaya devam eden hastanelerin yıkıldığı, yüzlerce sağlık çalışanın ve hastanın enkaz altında hayatını kaybettiği kent Hatay’ın,  İl Sağlık Müdürü Hambolat’ın milletvekilliği aday adaylığı için istifa ettiği iddiaları kamuoyunda ve sosyal medyada tepkilere neden oldu. Hatay’da depremde eski devlet hastanesinin yıkımında 72, Hatay Eğitim Araştırma ile Defne hastaneleri ve yoğun bakımlarda dahil olmak üzere 100’ü aşkın vatandaş hayatını kaybetti.  

Bu İlk İstifa Değil!

İl Sağlık Müdürü Hambolat’ın 2015 ve 2018 yıllarında da yine milletvekilliği aday adaylığı için istifa ettiği öğrenildi. Hatay’da geçen günlerde bir istifa da Vali Rahmi Doğan tarafından gerçekleşmişti. Vali Doğan da Ak Parti’den milletvekili aday adayı olmak için istifa etmişti. İl Sağlık Müdürü Hambolat’ın milletvekili adaylığı için mi istifa ettiği konusundaki sessizliğini ne zaman bozacağı merak ediliyor. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Behçet Uz Eski Başhekimi Dr. Tanju Çelik CHP’den Aday Adayı Oldu

Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Seçimlerine iki aydan az bir zaman kaldı. Siyasi partilere milletvekilliği aday adaylığı başvuruları devam ederken, aday adaylığı başvurusu yapan kişiler arasında doktorlar, sağlık çalışanlarının da olması dikkat çekiyor. İzmir Bergama İlçesi’nden aday aday olan İzmir. Dr. Behçet Uz Çocuk Sağlığı ve Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi eski Başhekimi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tanju Çelik, Cumhuriyet Halk Partisi’den (CHP) aday adayı oldu. 

“Millet İttifakı’nın Politikaları Doğrultusunda Hareket Edeceğiz”

Bilim Sağlık Haber Ajansı’nın (BSHA) ulaştığı, 28. Dönem İzmir 2. Bölge Milletvekilliği Aday Adayı olan Dr. Çelik, Bergamalılara, Bakırçaylılara daha faydalı hizmetler sunabilmek için bu yola çıktığını söyledi. Çelik, “6’lı Masa Millet İttifakı’nın politikaları doğrultusunda hareket ederek, projeler üreteceğimizi, Genel Başkanımız Cumhurbaşkanı Adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı olduğu bir Türkiye’de çabalarımızı en üst düzeyde sürdüreceğiz” açıklamasında bulundu.

Tanju Çolak BSHA’ya Konuştu

CHP Milletvekili Aday Adayı Tanju Çelik şunları kaydetti: “Doğup büyüdüğüm topraklar olan Bergama’da önümüzdeki seçim sürecinde Cumhuriyet Halk Partisi çatısı altında aday adayı olarak, bölgemizin sorunlarına çözüm getirmeyi hedefliyoruz. Tarımsal kalkınmadan, sağlığa, eğitimden sosyal hayata Bergama’nın, Bakırçay’ın kalkınması için emek vereceğiz. Bölgemizde özellikle yenilenebilir enerji üzerine yatırımlar yapılabileceğini, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi atıklardan, çöplerden enerji elde edilebilen yatırımları buraya getirmenin önemli olduğu kanaatindeyiz. Bunlar yapılıyor daha da artırılması için çabalayacağız. Kırsalda insan hayatının yaşam koşullarını iyileştirecek çalışmaların da yapılmasının önemine inanıyoruz. Köylerde kooperatifleşmenin, tarımsal kalkınmanın daha da etkin hale geritilmesini, üretimin arttırılması yönünde de projelerimiz var” dedi. 

Dr. Tanju Çelik, bundan önceki milletvekilliği seçimlerinde İzmir 2. Bölge’den AKP Milletvekili Aday Adayı olmuştu. 1972 doğumlu Çelik, evli ve iki çocuk babasıdır. 

Depremzede çocukların psikolojisi için oyun önerileri

Eğitimci Berrak Gökdemir, araştırmaların oyun oynamanın herhangi bir afet sonrası çocuklarda stres ve kaygıyı azaltabileceğini gösterdiğine dikkat çekti. Çocukların oyun rutinlerine dönmesi, oyun ve oyuncaklarla zaman geçirmesi travmayla başa çıkmalarına fayda sağlayacağını söyleyen Gökdemir, “ Crenshaw tarafından
2010 yılında gerçekleştirilen araştırmada oyuncaklarla oynamanın depremi deneyimlemiş çocukların duygularını ifade etmelerine, deneyimlerini işlemelerine ve başa çıkma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabileceğini buldu. Oyunlar depremi deneyimlemiş çocukların dikkatini başka yöne çekerken, zihinlerini
travmatik olaylardan uzaklaştırır, rahatlama ve keyif duygusunu teşvik eder” diye konuştu.

İyileşme süreci nasıl yetişkinden yetişkine fark ediyorsa her çocuğun da farklı bir ihtiyacı ve iyileşme süreci olduğunu anlatan Suadiye Anaokulları Koordinatörü Berrak Gökdemir, “Bu süreç çocuğun yaşadığı travmaya göre değişiklik gösterir. Burada yetişkinin, özellikle afet bölgesindeki eğitimcinin dikkat etmesi gereken husus, çocukla oynanan oyuncakta veya kurulan oyunda engelleyici, yargılayıcı olmadan oyuna eşlik etmektir. Çocuğun kurduğu oyunların sağaltıcı ve yaşanılan tramvaya anlam vermesinin, kolaylaştırıcı etkisini fark ediyor olmak gerekir. Oyun çocuğu iyileştiren en etkili tedavi yöntemidir. Çocuklar oyun oynayarak travmasını yok saymanın, ötelemenin aksine, üzerine gider, hazmeder ve sindirir” diye konuştu.

OYUN İYİLEŞTİRİR

Kurulan oyunlarda kullanılan legolar, kamyonlar, iş makineleri, ambulans ve benzeri yardım ve inşaat araçları depremi deneyimlemiş çocukların kaygı ve depresyon semptomlarını arttırmanın aksine azalttığını vurgulayan Gökdemir, “Bu oyunlar ve oyuncaklar ile çocuk iş birliğini, yardımı ve ekip işinde gösterdiği beceri ve
ustalığı, kontrol duygularını arttırdıkça problem çözme becerisini geliştirir ve kaygı seviyesini düşürür. Depremin ardından, doktor seti gibi oyuncaklar çocukların duygusal ve sosyal becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur. Bu oyuncaklar ve oyunlar travma sonrası çocukların travmalarını tetiklememektedir. Kontrol
edebileceği ve içinde bulunduğu durumu değiştirebileceği bir rol oynama fırsatı sunar. Çocuğa güven ve güvenlik hissi verir” dedi.

HANGİ OYUNLAR KURULMALI, HANGİ OYUNCAKLAR KULLANILMALI?

Suadiye Anaokulları Koordinatörü Berrak Gökdemir çocukların hangi oyunlarda kendini nasıl ifade edeceğini şu şekilde sıraladı:

-Kuklalar; travmatik deneyimlerini ifade etmelerine,
-Oyun evleri; travmatik deneyimlerini yeniden yapılandırmalarına,
-Alışveriş oyunları; çocuğun kontrol edebilmesine ve
yapılandırmasına,
-Resim yapma; travmatik deneyimlerini ifade etmesine,
-Hayal oyunları: travmatik deneyimlerini yeniden kurgulamasına olanak
sağlar. (BSHA)

Türk Toraks Derneği Deprem İnceleme Raporu’nda ‘Barınma Sorunu’ Vurgusu

Çarpıcı Deprem İnceleme Raporu ! Türk Toraks Derneği yönetim kurulu, Kahramanmaraş merkezli depremler sonucunda büyük yıkım ve can kayıplarının yaşandığı bölgelerde yaptığı inceleme ve görüşmeler sonucunda rapor hazırladı.

Deprem İnceleme Raporu’nda, hekimlerin depremin üzerinden bir ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen hala barınma sorunuyla karşı karşıya kaldığına ve hekimlerin yaşadıkları afet nedeniyle yaşam, çalışma koşullarının önemli ölçüde bozulduğu ve duygu durumlarının olumsuz yönde etkilendiğine dikkat çekildi. Raporda,  “1 ay geçti sağlık çalışanları yaşadıkları travma ve stres bozukluğu nedeniyle hâlâ evlerinde kalmaktan çekiniyor. Duvarlardaki izler, sağlık çalışanlarını ve hastaları kaygılandırıyor” cümlelerine yer verildi. 

Hekimlerin Çalışma, Barınma Ve Yaşam Koşulları İncelendi

Türk Toraks Derneği Genel Başkan Prof. Dr. Oya İtil, 2’inci Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nurdan Köktürk ve Genel Sekreter Doç. Dr. Aslı Görek Dilektaşlı’ın bulunduğu heyet, 8-10 Mart tarihleri arasında deprem bölgesinde çalışan göğüs hastalıkları uzmanlarının çalışma ve yaşam koşullarının değerlendirilmesi amacıyla Hatay, Kahramanmaraş, Adana, Osmaniye ve Mersin il ve ilçelerinde ziyaretlerde bulundu. Burada görev yapan göğüs hastalıkları uzmanları ve hastane yöneticileri ile görüştü, hekimlerin çalışma, barınma ve yaşam koşullarını değerlendirdi. 

Olağanüstü Hekim Bilinci ve Dayanışması 

Ziyaretlere ilişkin açıklama yapan Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Oya İtil, “Genel olarak meslektaşlarımızın yaşadıkları afet nedeniyle yaşam ve çalışma koşullarının önemli ölçüde bozulduğu, duygu-durumlarının olumsuz yönde etkilendiği, sürecin büyük ölçüde olağanüstü hekimlik bilinci ve büyük bir hekim dayanışması ile sürdürüldüğü izlendi” dedi. Prof. İtil, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının koşullarının yetersizliğine dikkat çekti. Sağlık çalışanları ve hekimlerin şu anda en önemli probleminin barınma sorunu olduğunu belirten Prof. İtil “Depremin üzerinden bir ay geçmiş olmasına rağmen sağlık çalışanları yaşadıkları travma ve stres bozukluğu nedeniyle hâlâ evlerinde kalmaktan çekinmektedir. Bazı meslektaşlarımız güvenli ise hastane binalarında, bazıları araçlarında, bazıları halen bölgede oldukça az sayıda bulunan konteyner kabinlerinde veya çadırlarda konaklamaktadır. Bir bölümü ise göreceli olarak daha güvenli bölgelere günübirlik geliş gidiş sağlamaktadır” dedi. Hekimlerin halen görev yaptıkları hastane binalarına güçlükle girdiğini, ağır hasarlı olmayan binalarda da duvarlardaki hasar izlerinin, sağlık çalışanlarında ve hastalarda kaygıya yol açtığına dikkat çeken Prof. İtil, şöyle devam etti: “Bölgede devam eden olağanüstü koşullara ve meslektaşlarımızın yaşadığı güçlüklere rağmen (yakınlarında kayıplar, aile bütünlüklerinin bozulması, barınma sorunları, sağlıklı gıda ve temiz suya erişimde güçlükler, yetersiz temizlik ve banyo koşulları gibi) elektif poliklinik hizmetlerinin kesintisiz olarak, nicel özellikler gözetilerek son sürat sürdürülmesi, hatta yedek hasta randevularının hızla devam ettirilmesi beklenmektedir. Bu nedenle kendileri de birer depremzede olan hekimler çalışma koşullarını daha insancıl ve anlayışlı bir düzende sürdürmeye acilen ihtiyaç duymaktadırlar.”

Depremzedelerde Akciğer Travmaları Ağırlıkta

Türk Toraks Derneği 2.’İnci Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nurdan Köktürk ise depremzedelerde görülen başlıca sağlık sorunlarını anlattı. Prof. Köktürk, akciğer travmaları başta olmak üzere pnömotoraks (akciğerde yırtılma meydana gelmesi sonucunda göğüs boşluğunda hava birikmesi), astım ve KOAH alevlenmeleri, pnömoni (zatürre), COVID- 19, KOAH ve astım tedavisinde kullanılan ilaçların temin edilememesi nedeniyle hastalıkların alevlenmesi gibi sorunların yaşanabileceğini anlattı. Prof. Köktürk, depremzedelerin arabada konaklama ve uzun süre hareketsiz kalma nedeniyle gelişen pulmoner tromboemboli (akciğer embolisi), travma ve amputasyon sonrası gelişen pulmoner tromboemboli, soğuk havaya maruziyet sonrasında gelişen alt solunum yolu enfeksiyonları, oksijen ve diğer yardımcı solunum cihazlarını kullanan hastaların cihazlarına erişiminde bölgelere göre değişen güçlükler de yaşandığını da söyledi. Prof. Köktürk “Yine çadırda kalan hastalarda ısınma nedeniyle soba kullanılmasına ikincil karbonmonoksit zehirlenmeleri ve KOAH alevlenmeleri görüldüğü kaydedilmiştir” dedi. 

 Deprem Bölgelerinde Gönüllülük Esaslı Görevlendirmeler Olmalı 

Genel Sekreter Doç. Dr. Aslı Görek Dilektaşlı ise deprem bölgesine gönüllülük esas alınarak yeni hekim görevlendirilmeleri gerektiğini vurgulayarak “Gelecek hekimler için ivedilikle korunaklı ve sağlıklı konaklama ve barınma koşullarının sağlanması ve bu düzenlemelerin zaten yoğun bir işleyiş ile mücadele eden başhekimlikler tarafından değil daha bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerekmektedir. Türk Toraks Derneği olarak olağanüstü koşullarda sağlık hizmetinin sürdürülmesi için büyük özveriyle çalışan tüm meslektaşlarımıza ve sağlık çalışanlarına yürekten teşekkürlerimizi iletiyor, depremlerde yaşamını kaybeden meslektaşlarımızı minnetle anıyor, yaşamını yitiren insanlarımızın yakınlarına baş sağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyoruz” dedi. 

Türk Toraks Derneği’nden Sorunlara İlişkin Çözüm Önerileri

  • Sağlık çalışanları ve hekimlerin başlıca problemi barınma sorunudur. 
  • Depremin üzerinden bir ay geçmiş olmasına rağmen devam eden artçı sarsıntılar ve sarsıntıların yarattığı kaygı nedeniyle hekimler evlerinde kalamamaktadır. Bu nedenle, depremin ilk anından beri hastanelerde olağanüstü koşullarda çalışan sağlık çalışanlarına güvenli barınma koşullarının oluşturulması gerekmektedir. 
  • Oluşturulan konteyner kentlerde ve konut alanlarında sağlık çalışanları için kontenjan oluşturulması, her hastane için afet durumlarında kullanılmak üzere sahra lojmanlarının yapılması düşünülebilir. 
  • Hekimlere güvenli hastaneler ve güvenli çalışma koşulları sağlanmalıdır. 
  • Depremler sırasında pek çok meslektaşımız ve sağlık emekçisi görevleri başında güvensiz binalar nedeniyle yaşamlarını kaybetmiştir. Sağlık çalışanları güvensiz ortamlarda çalışmaya devam etmektedir. 
  • Tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının bu yönüyle süratle güçlendirilmesi, güvensiz binaların boşaltılarak güvenli hastanelere geçişin sağlanması gereklidir. Bu kurumlar ve çalışanları uzun yılların verdiği bilgi ve tecrübe ile donanmış kurum ve kadrolardır. Bu esnada eğitim, öğretim ve hizmet kadroları ile öğrencilerin tüm hakları gözetilmeli, oluşabilecek her türlü mağduriyetin önüne geçilmelidir. 
  • Öğrenciler için tamamen misafir öğrenci kontenjanları yaratılmalıdır. 
  • Ülkemizdeki tüm eğitim ve araştırma hastaneleri ve üniversite hastaneleri, afet ve benzeri durumlarda bir diğerini ilk etapta desteklemek için bir başka kurumla eşleştirilmelidir.  
  • Bölgede devam eden olağanüstü koşullara rağmen elektif poliklinik hizmetlerinin son sürat sürdürülmesi istenmektedir. Kendileri de birer depremzede olan hekimlerin çalışma koşullarının iyileştirilmesine, ruhsal ve fiziksel iyileşme için dinlendirilmelerine ihtiyaç vardır. 
  • Yakınlarını kaybeden, fiziksel ve ruhsal açıdan yıpranmış yakınlarının bakımından sorumlu olan, evlerinde kalamayan, sağlıksız koşullarda barınma ve yaşam gereksinimlerini karşılamaya çalışan, tüm bu nedenlerle fazlasıyla travmatize olmuş meslektaşlarımızın ve sağlık çalışanlarının yoğun iş tempolarına ara verme ihtiyacı olduğu çok açıktır. 
  • Kendileri de birer depremzede olan hekimlerin çalışma koşullarının iyileştirilmesine ihtiyaç vardır. Bölgeye öncelikle gönüllülük esas alınarak hekim ve sağlık çalışanlarının görevlendirilmesinin çok faydalı olabileceğini düşünüyoruz.
  •  Araştırma görevlileri ve asistanlar rotasyon usulü ile dinlendirilmelidir. Deprem bölgesinde çalışan doktorların özlük haklarında iyileştirme (kademe ilerleme, ücret artışı vb.) sağlanmalıdır. 
  • Boşaltılan hastaneler, açılan sahra hastaneleri için rotasyon ile hekim ve sağlık personeli görevlendirilmelidir. 
  • Deprem bölgesinde asbest ölçümü ve hava kalitesi ölçümleri yapılmalıdır. 
  • Konteynır ve çadır kentlerde yerinde sağlık hizmeti ile tarama yapılmalıdır. 
  • Bu bölgede temizlik ve hijyen için denetim yapılmalıdır. Gezici sağlık hizmetleri verilmelidir. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)