Yazar arşivleri:

Genç girişimciler yapay zekayla gıda kayıplarının önüne geçecek milyarlarca dolarlık gıda ürünleri çöpe gitmekten kurtarılacak

Yıllık 58 milyon ton taze meyve sebze üreten Türkiye, meyve sebze sektöründe yüzde 30’ları aşan ürün kayıplarını genç girişimcilerin yapay zekâ destekli geliştireceği projelerle önlemek için harekete geçti.

“Üretim, hasat, hasat sonrası nakliye, pazarlama ve tüketici satın aldıktan sonra kötü koşullarda saklama gibi nedenlerle Türkiye’de her yıl milyonlarca ton meyve sebzeyi tüketemeden kaybediyoruz. Milyarlarca dolarlık ürünümüz çöp oluyor” diyen Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, çalışmalarının önemli bir kısmının gıda kayıplarını azaltma amaçlı olduğunu dile getirdi.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nce, tarım sektörüne gençleri kazandırmak amacıyla düzenlenen, “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği” eğitim programının ikinci ayağında programa katılan Ziraat ve Gıda mühendisliği mezunu ya da öğrencisi 82 gençle bir araya gelen Başkan Uçak, gençlere gıda kayıplarının önlenmesi konusunda proje geliştirmeleri çağrısında bulundu.

“Gıda kayıpları genç girişimcilerin tarım sektörüne girmesiyle önlenecek” diye konuşan Uçak, “Gıdada meydana gelen kayıplar ciddi boyutlarda. En çok kayıp yaşanan gıda ürünleri de doğası gereği taze meyve sebze ürünleri. Ancak, teknoloji çok gelişiyor. Yapay zekanın da desteği ve gençlerimizin ortaya koyacağı sinerjiyle gıda kayıplarını minimize edeceğimize inanıyoruz. Biz de Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği olarak Ege Üniversitesi ortaklığında; “Gıda Kayıplarının Belirlenmesi ve Azaltılması Projesi”nin 2. yılını tamamlamış bulunmaktayız. Bundan sonraki süreçte hem üreticilerimiz, hem de ihracatçılarımıza yönelik eğitim çalışmaları ile bu konunun üzerinde durmaya devam edeceğiz. Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Projemizde de gıda kayıplarının önlenmesiyle ilgili çalışmalara büyük önem veriyoruz. Gençlerimizden gıda kayıplarının önlenmesi için yeni projeler geliştirmelerini ve hayata geçirmelerini bekliyoruz. Gençlerimize bu konuda her türlü desteği vermeye hazırız” dedi.

Her yıl yaklaşık 20 milyar dolar çöp oluyor

Türkiye’nin 58 milyon ton taze meyve sebze üretimine karşılık, taze meyve sebze ve meyve sebze mamulleri ihracatının 10 milyon tonun altında kaldığı bilgisini veren Uçak sözlerini şöyle sürdürdü; “Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre; Türkiye, taze meyve sebze, meyve sebze mamulleri ve kuru meyve sektörlerinde son 1 yıllık dönemde ihracatını yüzde 9’luk artışla 7 milyar 146 milyon dolardan, 7 milyar 804 milyon dolara taşıdı. Çöpe giden taze meyve sebzelerimiz 20 milyon tona ulaşıyor. Bu şartlarda 15-20 milyar dolar aralığında bir değeri her yıl çöpe atıyoruz. Amacımız üreticimizin alın terinin karşılığını bulması, tarım sektöründe çalışacak gençlerimizin bu konuya odaklanması.”

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nce, 20 Nisan – 11 Mayıs 2024 tarihleri arasında düzenlenen “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği” projesinin ikinci ayağında; İzmir Ekonomi Üniversitesi, Ege Üniversitesi, ATMOSFER TTO ve TARGEV destek veriyor.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, Türkiye’nin yıllık 35 milyar dolar seviyesinde olan tarım ürünleri ihracatını kalıntısız güvenli gıda üretimiyle 50 milyar dolara ulaştıracak zemini sağlamak için “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği” projesi yanında, “Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz”, “Gıda Kayıplarının Belirlenmesi ve Azaltılması”, “Akdeniz Meyve Sineği ile Biyoteknik Mücadele” başta olmak üzere pek çok projeyi sürdürürken, Tarım ve Orman Bakanlığı ve sektörün diğer paydaşlarınca gerçekleştirilen projelere de destek veriyor.

“Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği” eğitim programında ilk dersi; “Tarım, Tehditler ve Fırsatlar” başlığıyla, organik sektöründe dünyanın otorite isimlerinden Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Başkanı Prof. Dr. Uygun Aksoy vermişti.

İkinci haftada Türkiye’nin taze meyve sebze ihracatında 35 yıllık tecrübeye sahip olan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak’tan deneyimlerini dinleme olanağı bulan genç girişimcilerle, Veteriner Emre Gürdal, Genç Girişimci Sohbeti başlıklı oturumda; “Organik Süt Üretimi” konulu sunumunu paylaştı.

Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Kızılırmak Esmer, Biyobozunur Ambalajlar ve Atık Yönetimi konusunda genç girişimcileri bilgilendirdi.

İYTE Atmosfer TTO Girişimcilik Birimi Koordinatörü Burak Köle, tarım sektörüne aidiyet duyan genç girişimcilere; İş Fikirlerinin Projelendirilmesi konusunda can alıcı bilgiler verdi.

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferit Turanlı, “Tarımsal Zararlılarla Mücadelede Biyoteknik ve Biyolojik Mücadele Yöntemlerinin Kullanımı”nı anlatırken, AgriSynergy Tarımsal Araştırmalar ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. Yöneticisi Dr. Veli Çetin, “Pestisitler ve Gıda Güvenliği” başlıklarında bilgilendirmede bulundu. Gıda sektöründe Lojistik ve Tedarik Zincirini Yeditepe Cargo Yöneticisi Alp Tuğhan anlatırken, Tarımsal Ürün Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşları Derneği Başkanı Dilek Elivar, Tarımsal Kontrol ve Sertifikasyon konusunda önemli başlıklara dikkat çekti. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Konutta Uzun Vade ve Düşük Faize İhtiyaç Var

Pasifik Holding CEO’su F. Nusret Dur, konut finansmanında çeşitlilik ihtiyacı doğduğunu belirterek, “Daha uzun vadelere, daha az faiz oranları ile kaynağa erişime ihtiyaç var” dedi.

 

Capital, Ekonomist, Start Up ve CeoLife dergileri tarafından düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi (UEZ Sapanca 2024), bu yıl 13’üncü kez Türkiye ve dünyanın saygın siyasetçilerini, iş dünyası liderlerini ve akademisyenlerini ağırladı.

 

“Sorumlu ve Duyarlı Liderlik: Teknoloji ve Yapay Zekâ Çağında Gezegen ve İnsanlıkla Uyumlu Bir Sisteme Öncülük Etmek” temasıyla düzenlenen zirve ikinci gününde de yoğun katılımla gerçekleşti. 

 

UEZ Sapanca 2024’ün ikinci günündeki üçüncü panelin konusu “Gayrimenkulün Yarını: Yaşanabilir Kentler ve Mekanlar Planlamak” olurken, panelin sponsoru Pasifik GYO oldu. 

 

Panelin moderatörlüğünü yapan GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Neşecan Çekici, sektördeki gelişmelere ve beklentilere dikkat çekti. 

 

Pasifik Holding CEO’su F. Nusret Dur, Türkiye’nin deprem kuşağında olduğunu ve bu acı tecrübeleri aralıkla yaşadığını belirterek, kentsel dönüşüm sürecinin çok iyi yönetilerek bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. Finansal okuryazarlık gibi kentsel dönüşüm okuryazarlığının da oluşturulması gerektiğini belirten Dur, şu değerlendirmeyi yaptı: 

“Burada farkındalık oluşturmamız gerekiyor. Kentsel dönüşümün zorunlu olduğu algısının yaygınlaştırılması gerekiyor. 100 milyar dolardan fazla kaynak isteyen bir süreç bu. Mevcut koşullarda bu kaynak ve finansa erişim konusu değinmemiz gereken en büyük zorluklar. Maliyetlerin bu kadar arttığı bu dönemde bizim hem maliyetleri yöneterek mevcut koşulları incelediğimizde hem yüksek faiz oranları hem kısa vadeler bu sürecin önünde engel teşkil ediyor. Yılın ikinci yarısı itibarıyla, faizlerin enflasyonun düşme eğilimine gireceği sinyalleri verildi. Her ne kadar bu da olsa mevcut fiyat düzeyleri dönüşümde üreticinin katlanmak zorunda kaldığı maliyetler oluyor. Finansmanda çeşitlilik ihtiyacı doğuyor. Daha uzun vadelere daha az faiz oranları ile kaynağa erişime ihtiyaç var.”

                                       

Yeşil projelere destek verilmeli

Bu noktada yurtdışından finansman sağlamak için yeşil dönüşüm kapsamında çevre dost projeleri için ilave fon kaynakları yaratılabileceğini söyleyen Dur, konut üreticilerinin sermaye piyasası araçlarından daha fazla yararlanmasının da önünün açılabileceğini söyledi. İşi sadece konut finansmanı olan ipotek bankaları gibi kurumların Türkiye’de yaygınlaştırılabileceğini söyleyen Dur, doğa dostu ve yeşil projelerde farklı destekler verilebileceğini dile getirdi.

  

Şehirlerin master plana ihtiyacı var

ÖZAK GYO olarak perspektiflerinde konut, turizm, ofis, ticari gayrimenkuller ve AVM’lerin olduğunu belirten Özak Global Holding Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akbalık, sürdürülebilir bir iş modeli için stratejik hamle yaptıklarını kaydetti. Türkiye’de uygulanan finansal iş modelinde konut sahibi olmanın zor göründüğünü söyleyen Akbalık, “Finansın kullanımında konut 10. sırada yer alıyor. Geçmişte de bu böyleydi. Bunun kök sebebi finansman modeli. Bunu değiştirmezseniz sonuç değişmez. Yapısal bir değişime girmek gerekiyor. Bunun kök sebebinde finansal modeldeki eksiklik ortaya çıkıyor. Dünyada mortgage sistemi olarak kurgulanmış sistemler var. Bunu satın almamız, buna girmemiz gerekiyor. Eğer geçmezsek 4-10 yılda bir bu mevcut durumla karşı karşıya kalırız” dedi. 

 

Herkesin uzlaştığı bir şehir planı yapılabilir

Bugün deprem riskinden dolayı depremin yarattığı endişelerin fırsata çevrilebileceğini belirten Akbalık, şöyle devam etti: 

“Bunu fırsata çevirmenin yolu da master bir planlama. Herkesin uzlaştığı şehir planı oluşturup bunu sürdürülebilir hale getirmek. Belediyeler yöneticiler değişebilir ama sizin master planını değişmez. Yerinde dönüşüm diyoruz ama neyi dönüştürüyoruz acaba? Ticari açıdan sadece olayı irdelememek bütünsel bakmak gerekiyor. Bunun içim şehrin master plana ihtiyacı var. Bugün sermaye para kazandığı yere girer. Şirketlerin hedefi kârlılıktır. Kârlılığı sağlıyorsanız varlığınızı sürdürebilirsiniz. O zaman burada bu planlanmış şehirler içinde doğru havuçları vererek ve şirketleri teşvik ederek yatırım sağlarsanız hedeflemiş olduğunuz amaca ulaşır kentsel dönüşüm önündeki temel problemleri kaldırırsınız.”

 

Kenstsel dönüşümde problemin köküne inmek gerekiyor

Kentsel dönüşüm sürecinin paydaşları olan kamu, kamu otoritesi STK’lar, müteahhit ve mal sahibinin kendi cephesinden baktığını söyleyen Akbalık, problemin kök sebebine inmek için bir iradeye ihtiyaç olduğunu aktardı. Kentsel dönüşümü gerçekten dönüştürmek için siyasi bir irade ve yönlendirme gerektiğini dile getiren Akbalık, kalıcı teşviklerin verilmesi gerektiğini belirtti.

 

İnsanların yaşadıkları yerler için beklentileri arttı

Akfen Holding Başkanvekili ve CEO’su Selim Akın, yaşam alanlarının dönüşümü üzerine değerlendirmelerde bulundu. İnsanların yaşadıkları yerler için beklentilerinin arttığını ifade eden Akın, şöyle konuştu:

“İnsanlar daha fazla şeylere dikkat ediyorlar. Sürdürülebilirliğe, çevresel etkilere katkılara nelerdir bunlara bakıyor. Yağmur suyunun kullanılması, arıtma gibi teknolojilere bakıyor. İnsanların kendi yaşamlarını idam ettirebileceği alanlar yaratmaya çalışıyoruz.”

 

Turizmde de bir dönüşüm gerekiyor

Servotel Kurucusu, Başkanı ve Yönetici Ortağı Ömer Kemal İsvan, paneldeki konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Dünya turizm liginde top 5-6. Bunun bizden geri alınması söz konusu değil. Bu, bizim yaptığımız bir konu değil. Doğal zenginliklerimiz sonucu bu oldu. Bu işi şu ana kadar çok iyi yapmamamıza rağmen bu seviyede olduk. Önümüzdeki 30 yılda da bu seviyede olacağımızı düşünüyorum. 

Yatak ve kapasite artırımına oynadık. Sonra 5 yıldızlı otel yapmaya başladık. Antalya’da fotokopi ile üretilmiş bir üst yapı arzı oluştu. Şimdi bu arz, Türkiye’nin turizmde aslan payı almasında öne çıkıyor. Şimdi bunlar yaşlandı, renove edilmesi gerekiyor. Sahipleri ikinci kuşağa geçiyor. Şu anda bir dönüşüm noktasındayız. Kentsel dönüşüm konuşuyoruz ama turizmde de bir dönüşüm gerekiyor. Fotokopi gibi bunları yapmamamız gerekiyor.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Liderlerin Gelecek Vizyonu: Yarının Şirketi için Yenilikçi Yaklaşımlar, Yatırımlar ve Hedefler

Panelde konuşan BSH Ev Aletleri Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Sığın, en başta liderlerin toplumdaki ve şirketlerdeki kaygı ile endişeyi gidermesi gerektiğini söyledi.

 

Capital, Ekonomist, Start Up ve CeoLife dergileri tarafından düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi (UEZ Sapanca 2024), bu yıl 13’üncü kez Türkiye ve dünyanın saygın siyasetçilerini, iş dünyası liderlerini ve akademisyenlerini ağırladı.

 

“Sorumlu ve Duyarlı Liderlik: Teknoloji ve Yapay Zekâ Çağında Gezegen ve İnsanlıkla Uyumlu Bir Sisteme Öncülük Etmek” temasıyla düzenlenen zirve ikinci gününde de yoğun katılımla gerçekleşti. 

 

UEZ Sapanca 2024’ün ikinci günündeki dördüncü panelin konusu “Liderlerin Gelecek Vizyonu: Yarının Şirketi İçin Yenilikçi Yaklaşımlar, Yatırımlar ve Hedefler” olurken, panelin sponsoru BSH oldu. 

 

Panelin moderatörlüğünü yapan Citibank Türkiye Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Emre Karter, dünyada yaşanan belirsizliği vurgulayarak, “Son 5 yılda olanları düşünürsek hep mi çalışmadığımız yerden gelir? Hep mi bilmediğimiz yerden çıkar? Ben bunu bir gemi yolculuğuna benzetiyorum. Son model dünyanın bütün sularını biliyor. Fakat gemi A noktasından B noktasına gidecek başına her şey gelebilir liderlik sezgilerimiz tam o noktada devreye giriyor” dedi.

 

Müşterilerin yarısı 10 yıl sonra olmayacak

Türkiye’de aile şirketi yapısının ağırlıklı olduğuna işaret eden Fark Holding Yönetim Kurulu Başkanı FARK LABS Kurucusu Ahu Serter, kendi şirket hikayelerinin de Sirkeci’de başladığını aktardı. 2002 yılında şirketin yolculuğuna katıldığını 2015 yılından bu yana müşterilerinin kim olacağı sorusunu sormaya başladıklarını belirtti. Şu anki müşterilerin yarısının 10 yıl sonra olmayacağını belirten Serter, “Şirketler büyüdükçe profesyonelleştikçe sizin beğendiniz bir fikri getirdiğiniz zaman ikna ettiğiniz insan sayısı çoğaldıkça yeniliğe erişiminiz zorlaşıyor. Şu anda Türkiye’de neden yatırım yapılmaması konuşulurken, ben neden yatırım yapılmalı üzerinde duruyorum. İnsanlar trenden iniyorken sizin trene binmeniz gerekiyor. Bunu uygulamaya çalışıyoruz” dedi.

 

Nitelikli istihdam çok önemli

BSH Ev Aletleri Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Sığın, her halükarda ümitli umutlu heyecanlı insanlara ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. En başta liderlerin toplumdaki ve şirketlerdeki kaygı ile endişeyi gidermesi gerektiğini söyleyen Sığın, “Fırsatlar her yerde. Bulunduğunuz noktadaki imkanları kullanmanız lazım. Ekonominin temelinde istihdam, üretim, insan var. Nitelikli istihdam toplumun refahını ve üretimin niteliğini yükseltiyor. Ciromuzun yüzde 6’sını Ar-Ge’ye ayırıyoruz. Bu o kadar büyük bir para ki… Neredeyse 100 milyon Euro’ya tekabül ediyor. Rekabetçiliğinizi geliştirecek fikirlere harcanan miktarı yüksek tutmak, toplumdaki emek sınıfları arasında fark yaratmış oluyorsunuz. Çünkü şirketler kapalı sistemler değil, açık sistemler. Bütün sektörümüzün etki alanı 600 bin kişi. Bu kadar kişinin niteliklerinin gelişmesi ve özelliklerinin gelişmesi öte yandan dünyanın her yanında rekabetçi kalmak adına bütün dünyada beslenerek bulunmaya çalışılması bizi dünyadan ayrı bir noktaya ulaştırıyor” değerlendirmesini yaptı. 

Son birkaç yıla 600 çalışanı yurt dışına yolladıklarını açıklayan Sığın, “Fabrikamızdan 200 milyon Euro ihracat var. Vızır vızır çalışıyoruz. 5G hakkında da çok yoğun çalışıyoruz. Nitelikli işgücünün artması çok önemli. Çünkü bu işlerinizi değerini artırıyor. Şirket olarak 600 çalışanımızı yurt dışında görevlere gönderdik. Etki alanımız yaklaşık 600 bin kişi. 130 bölge var kapsam alanımızda. 150 ülkeye ürün gönderiyoruz” dedi.

 

Girişimlere 20 milyon dolarlık fon açtı

Son 5 yıldır yaşananlar ve bundan sonra yaşanan değişimlerin hızını daha önce görmediğini kaydeden Akkök Holding CEO’su İhsan Gökşin Durusoy, değişime ayak uydurmanın şirketler için büyük önem taşıdığını aktardı. Eskisine göre yönetim kurullarının öneminin arttığını ve geçen yıldan bu yana bir organizasyonel değişiklik üstünde çalıştıklarını anlatan Durusoy, “Geçen seneye kadar bizde aile üyeleri operasyon olarak da işlerin içindeydi. Artık operasyon işleri profesyoneller tarafından yapılıyor. Şirketler biraz daha yönetim kurulları vasıtasıyla yönetiliyor. Yönetim kurullarında bilançolar dönem tabloları önemlidir ama o biraz dikiz aynasından geriye bakmak. Bizim bir sınırımız var. Yönetim kurullarında şirketlere yol gösterici rol üstlenmemiz gerekiyor. Örneğin bizim toplantı gündemimizde geçmiş dönem raporları yüzde 25-30’unu kapsıyor, ağırlıklı stratejik planlar, İK planları konuşuluyor. Yıl başında şirket içi inovasyonu için Akkök Next ile girişimlere yatırım yapacağız. Bugün 20 milyon dolar fon, büyüyebilir. Geçen yıl başında yatırımına başladığımız epoksi ürünümüz var. Teknolojik danışmanlıkla 130 milyon dolar yatırıma başladık ve yıl sonu üretime başlayacağız ”dedi.

 

Belirsizlik, riskler kadar fırsatları da içinde barındırıyor

Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’su Mehmet Tütüncü, Yıldız Holding’in 80 yılının arkasındaki sürdürülebilir başarı stratejisini katılımcılarla paylaştı. Değişimin sürekli ve mutlak olduğu günümüzde, belirsizliği yönetmenin şirketler için en kritik yetkinliklerden biri olarak belirten Tütüncü, sözlerine şöyle devam etti: “Belirsizliği genellikle olumsuz bir durum olarak görüyoruz. Diğer yandan belirsizlik, riskler kadar fırsatları da içinde barındırıyor. Burada önemli olan bakış açımızı, düşünce sistemimizi değiştirerek yalnızca risklere odaklanmak yerine fırsatları da görebilmek. Ben bu dönemi yönetirken ‘temkinli iyimserlik’ ile hareket etmemiz gerektiğine inanıyorum. 

 

Verimliliğe katkı sağlayan kurum kültürü

Bir yandan hızlı değişen şartlarda, stratejinin de dinamik olması lazım. Bir başka deyişle akışkan stratejiler üretmeliyiz. Gıda ve perakende gibi iki önemli sektörde faaliyet gösteren bir holding olarak, ekosistemdeki dönüştürücü rolümüzün bilinciyle; tüm paydaşlarımızın güven ortamında hareket ettiği, yaratıcı düşünceye, inovasyona ve verimliliğe katkı sağlayan bir kurum kültürüyle sürdürülebilir başarıyı hedefliyoruz. Değişimden etkilenen değil, değişimi yöneten bir şirket olarak iş dünyasına öncülük etmeyi amaçlıyoruz. Gelecek, varılan bir nokta değil, gelecek bir süreç. Dolayısıyla geleceği inşa edebilmek için değişimi kucaklamamız lazım. Bunu da ekosistemdeki sorumluluğumuzun bilinciyle paydaşlarımızla birlikte gerçekleştirmemiz gerekiyor.  Biz 80 yıldır olduğu gibi, tüm paydaşlarımız için, onlarla birlikte değer üretmeye, ‘Mutlu Et Mutlu Ol’ felsefemiz ışığında toplumsal faydayı artırmayı sürdürürken; yeni coğrafyalara yapacağımız yatırımlarla da pozitif etkimizi büyütmeye devam edeceğiz.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Girişimcilik Ekosistemini Yakalayamayan Devletler Katma Değer Yaratamaz

Panelin moderatörü İstanbul Portföy Yönetimi A.Ş. Genel Müdürü Barış Hocaoğlu, girişimcilik ekosisteminin gerisinde kalan devletlerin katma değer yaratamayacağını söyledi.

Capital, Ekonomist, Start Up ve CeoLife dergileri tarafından düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi (UEZ Sapanca 2024), bu yıl 13’üncü kez Türkiye ve dünyanın saygın siyasetçilerini, iş dünyası liderlerini ve akademisyenlerini ağırladı.

“Sorumlu ve Duyarlı Liderlik: Teknoloji ve Yapay Zekâ Çağında Gezegen ve İnsanlıkla Uyumlu Bir Sisteme Öncülük Etmek” temasıyla düzenlenen zirve ikinci gününde de yoğun katılımla gerçekleşti.

UEZ Sapanca 2024’ün ikinci günündeki altıncı panelin konusu “Girişimcilik: Yeni İşler, Trendler ve Teknolojiler” olurken, panelin sponsoru sahibinden.com oldu.

Panelin moderatörlüğünü İstanbul Portföy Yönetimi A.Ş. Genel Müdürü Barış Hocaoğlu üstlendi. 

Girişimcilik ekosistemi kavramının eskiden olmadığını anlatan Hocaoğlu, “Beyaz yaka vs. vardı ama bu kavram tarih olarak yoktu. Teknoloji sayesinde sürüklediği bu hızlı dönüşüm sayesinde bu kavram hayatımıza oturdu. Bunu yakalayamayan devletler katma değer yaratmakta zorlanacak” dedi.

Konfor alanından çıkmak risk almak demek

GTECH Kurucusu ve CEO’su Mine Taşkaya, paneldeki konuşmasında inovasyonun önemine vurgu yaptı. Taşkaya, şöyle konuştu:

“Ben bilgisayar mühendisiyim.5 yıllık iş deneyimimden sonra girişimci olmaya karar verdim. Kısa süre sonra haylimin peşinde giderek hayalimdeki işi yaptım. Ne olursa olsun hayaliniz varsa ve buna inanıyorsanız sizi girişimci yapan o. Yapay zekayı konuşuyoruz ve Türkiye’nin yapmadığı kadar yatırım yaptık. Başarılı olma kısmında kendi hayalimi ekibimle yapmaya çalıştım. Tek başına yapamazsınız. Hayaliniz sizi besleyecek, hayat verecek. Konfor alanından çıkmak risk almak demek. Türkiye ve dünyada neler neler oldu… Bunların üzerine girişimcilik hareketi gerçekten zor. Yaratıcı olmanızı sağlıyor. Bugün gittiğimiz yolculukta hayal ortaklığına dahil etmek gerekiyor.”

Nesine.com CEO’su Halit Gülbakanoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Başarı için dinlemek çok önemli. Müşteriyi dinlemek saygı duyup aksiyon almak   aslında en önemli konu. Şans oyunları 3 dala ayrılıyor. Piyango, spor bahisleri, at yarışları. Hem pozitif hem negatif bir iş olduğu ortaya çıkıyor. Bu işin ana ürünü ikramiye oranı. Yüzde 70 ikramiye olarak dağıtılıyor, son regülasyonlarla yüzde 75’lere kadar çıkıyor. 4 yıl önce yüzde 50 Şimdi 70 oldu. Yasadışı ile mücadele ediyoruz. Avrupa’nın 2. büyük pazarıyız. Biz Türkiye’de sektörün yüzde 70’ine sahibiz. Biz ana pastanın büyümesi için neler yapabilirizi arıyoruz. Yasa dışına kaçan insanların düzenlemelerle Türkiye’ye geri döneceğini düşünüyoruz.”

Girişimcinin odağının kaybolmaması lazım

Türkiye’nin bankacılıkta çok iyi durumda olduğunu söyleyen Sipay Kurucusu Nezih Sipahioğlu, sektörün kurumsal ve bireysel altyapı sistemlerinin kendilerine hızlı büyüme sağladığını ifade etti. Sipahioğlu, şöyle konuştu:

“Önceye göre daha pozitif bir ortam var. İlk Sipay’ı kurmaya karar verdiğimde bana ‘Ne işin var’ diyenler oldu. Ama bunların arasında yer aldık. Herkes elbette girişimci olamaz ama kol kesmeyi bilmemiz lazım. Türkiye’de maalesef bunlar pek yok. Türkiye’de başarılı internet sitesi 50 tane sayamayız ama kaç tane site var dersek yüz binlerce var diyebiliriz. Girişimcinin odağının kaybolmaması lazım. Ona yapılacak en büyük kötülük odağının kaybetmesidir. Günün sonunda kazancı ortaya koymamız lazım. Yoksa proje ölü doğuyor. 5 yılın sonunda günümüzde girişimlerin daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Lokalde başarılı olmak, globalde başarılı olacak anlamına gelmiyor. Ama iletişimin arttığı dünyada bunları uygulamak daha kolay oluyor. 

Bizim yol haritamızda, girişimimizi başarıya ulaştırmadan başkalarına yönelmek istemiyoruz. Yurt dışında da halka arz sürecini tamamlamak ve oraya yönelmek hedefimiz var. Regülasyonlar nedeniyle lisanslama süreci var.”

Sorumlu iş modellerine yatırım

Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Dönüşüm ve Teknoloji Lideri Yahya Ülker, Yıldız Holding’in gıda ve perakende sektörlerinin geleceğini dönüştürmedeki etkisinin altını çizerek, şunları söyledi: 

“Ana iş kollarımız olan gıda ve perakende sektörlerinin geleceğini inşa ederken, ekosistemde değer yaratma sorumluluğumuzu ön planda tutuyoruz. Pozitif etki yaratan ve sürdürülebilir bir geleceğe ilham veren yenilikçi fikirleri destekliyor, paydaşlarımızla birlikte ekosistemi dönüştürmeyi önceliklendiriyoruz. Sorumlu iş modellerine yatırım yaparak sadece bugün için değil gelecekte de anlamlı olacak çalışma modelleri geliştiriyoruz. Sürdürülebilir bir gelecek için inovasyona daha fazla kaynak ayırarak, amaç odaklı ürün ve iş modelleri tasarlıyoruz. 2030 yılına kadar sürdürülebilirlik odaklı inovasyon yatırımlarımızı iki katına çıkarmayı hedefliyoruz. Diğer taraftan ‘değer yaratma hedefi’ doğrultusunda, kadın girişimciliğini güçlendirme konusunda önemli adımlar atmaya devam ediyoruz. Yıldız Ventures’ın kuruluşundan bu yana dünya genelinde 85’ten fazla kadın girişimciye 5 milyon doları aşan finansal destek sağlayarak, Girişim Sermayesi Fonları aracılığıyla önemli katkı sunuyoruz.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yapay Zeka İş Dünyasını Nasıl Değiştirecek?

Panelde konuşan HepsiPay Genel Müdürü Ozan Bayülgen, yapay zekanın şirketler açısından çok önemli bir itici güç olduğunu ifade etti.

Capital, Ekonomist, Start Up ve CeoLife dergileri tarafından düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi (UEZ Sapanca 2024), bu yıl 13’üncü kez Türkiye ve dünyanın saygın siyasetçilerini, iş dünyası liderlerini ve akademisyenlerini ağırladı.

“Sorumlu ve Duyarlı Liderlik: Teknoloji ve Yapay Zekâ Çağında Gezegen ve İnsanlıkla Uyumlu Bir Sisteme Öncülük Etmek” temasıyla düzenlenen zirve ikinci gününde de yoğun katılımla gerçekleşti.

UEZ Sapanca 2024’ün ikinci günündeki beşinci panelin konusu “Yapay Zeka İş Dünyasını Nasıl Değiştirecek?” olurken, panelin sponsoru İş Bankası oldu.

Panelin moderatörlüğünü United Payment Yönetim Kurulu Başkanı Emrah Silav yaptı.

Teknolojik bir devrimin yaşandığını ve küçük ve orta ölçekli şirketlerde de yapay zekaya ilginin arttığını aktaran Silav, “Bir devrimin eğişindeyiz. Bunun en önemli itici gücünün yapay zeka olacağını öngörüyorum” dedi.

Yapay zeka süreci hızlandırıyor

Figopara Kurucu Ortağı Bulut Arukel, bankacılık sistemi ve finansal modellerin tamamen iş yapış şekillerini değiştireceğini aktardı. Geçmişte, bir şubeye gidip hesap açtırma ve analizin yapılması, limitin belirleme süreçlerinin günlerce, proje finansmanlarında aylarca sürdüğünü aktaran Arukel, finansal teknoloji ile bunun minimuma indiğini belirtti. 

Arukel, “Figoparanın temel amacı ticari işletmelerin hayatını kolaylaştırmak. Son 1 yıldır yapay zekada ne yapabiliriz bakıyoruz. Yapay zekanın çok hızlı data okuma metodolojisi var, süreci hızlandırıyor. Rekabet fazla, kim hangi yapay zekayı kullanacak ona bakılıyor. Bugün önemli olan yarının hiçbir şeyi oluyor. Bu da bir yapay zeka. Yapay zeka çalışmalarımızı, birlikte çalıştığımız 22 bankaya entegre ediyoruz. Öğrenen yapay zekaya dayanan call center geliştirdik, yakında lanse edeceğiz. Önümüzdeki dönemlerde süreçler daha da hızlanacak” dedi.

Zihinsel devrim yaşanıyor

Yapay zeka ile ilgili yazdığı kitap ile öne çıkan Girişimci–Yatırımcı Daniel Doll Steinberg, yapay zekanın bir şifre haline geldiğini aktardı. 2 yıl önce Metaverse ve Blockchain’in gündemde olduğunu şu anda yapay zekanın daha fazla üstünde durulması gerektiğini aktaran Steinberg, “Son 50 yılda elimizdeki her şey demateryalize olmuştur. Bir pusula veya kitap veya haritalama sistemimiz notlarımız zekamız her şeyimiz bu telefon içinde. Ve demateryalizasyon devam edecek, bir 10 yıl sonra bir mercek olacak vücudumuza girecektir. Kabul etme hızı artıyor. Bulut üzerinde aniden bir değişiklik var. Her saniyede ve her saniye araçlarınız güncelleniyor ve siz bunu bilmiyorsunuz. Bu teknolojiler artık genel bir hedef haline geldi” diye konuştu. 

Dünyanın teknoloji ile daha iyi hale geldiğini ancak zenginliğin ve bazı sistemlerin sanayi devrimine bağlı olduğunu kaydeden Steinberg, artık zihinsel bir devrimin yaşandığını dile getirdi. Steinberg, “İnsanlar aslında zihindir sadece fiziksel değildir. Bizim temel noktamız değişecektir” dedi.

Teknolojide kırılma anı yaşıyoruz

Bir e-ticaret sitesi olarak ayda 63 milyon kullanıcı ve toplamda 500 milyondan fazla ziyaret ile 13-15 milyar arasında sayfa gösterimi yapıldığını aktaran sahibinden.com CEO’su Burak Ertaş, yapay zeka konusunda nasıl yapılacağında çok ne yapılabilir konusunun öne çıktığını belirtti. Ekip olarak 1.000 çalışanları olduğunu ve 300’ünün teknoloji alanında yapay zeka konusunda ne yapılacağı konusunda bilgi sahibi olduğunu belirten Ertaş, “İki gün sonra benim işimi kim daha iyi yaparak elimden alabilir düşünce tarzını doğru buluyorum. Ben iyimser bir realistim. Teknolojide bir kırılma anı yaşıyoruz. Bir tanesi internetti. İkinci bir ara kırılma anı internetin cebe girişiydi. Şimdi hepsini kırabilecek bir yapay zeka var. 

Biz ekip olarak bunu düşünüyoruz; kullanıcılarımıza acaba ne gibi bir hizmet sunabiliriz ki onların hayatları daha da kolaylaşabilir. Şu anda internetin kırılması gibi devrimsel bir kırılma yaşıyoruz. 5 yıl önce başladık yapay zeka çalışmalarına. Bir yıl sonra ilk ürünümüzü çıkardık. Satmak istediğiniz aracınızın sadece fotoğrafını çekmeniz yeterli. Yapay zeka sayesinde aracınızın tüm özellikleri sisteme girilebiliyor. Sizin doldurmanız gerekmiyor” diye konuştu.

Müşterilerin tercihleri analiz ediliyor

HepsiPay Genel Müdürü Ozan Bayülgen, yaptıkları araştırmada tüketicinin ödeme sayfasında ödeme araçlarında yöntemine çok daha önceden belirlendiğinin ortaya çıktığını belirtti. HepsiPay olarak tüketicinin seçtiği ödeme aracı olmak için hangi müşterinin hangi kaynaklarını hangi aracı kullanmak istediğini öngörmeyi hedeflediklerini aktaran Bayülgen, “Kendi işinizi yeniden yaratma gündeminiz varsa yapay zeka sizin için çok önemli bir alet. Yapay zekanın bu dönüştürücü gücünden faydalanmak lazım. Bugün 7 milyondan fazla müşteri Hepsiburada Limit’ten faydalanıyor. Toplam harcamada payı yüzde 4’ten fazlaya ulaştı. Diğer satıcı platformlarında da kullanıma açıyoruz. Bu hizmetin içinde kullandığımız bir yetkinlik var. Ben müşterinin geçmiş alışverişlerinden kredibilitesine ilişkin önemli bir iç görüş yakalıyorum” dedi. 

Yapay zekanın şirketlerin varoluş sebeplerini sorgulamalarına neden olduğunu kaydeden Bayülgen, yapay zekanın çok önemli bir itici güç olduğunu ve bundan çok daha fazla faydalanmak için altyapı kurduklarını dile getirdi.

Eğitim sektöründe zihniyet değişimi çok önemli

Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr. Esra Hatipoğlu, yapay zeka yolu ile eğitimde ciddi bir geri bildirim aldıklarını belirterek, “Yapay zekayı sistemin içine dahil ettiğinizde daha hızlı müdahale etmek mümkün oluyor. Bu da öğrencilerin avantajlarını değerlendirip süreçlere müdahale etmemizi sağlıyor. Gerçek zamanlı bir geri bildirim var çünkü. Öğretmene ve öğrenciye zaman kazandırıyor. Bir başka önemli konu akıllı ders materyalleri. Okul öncesinde de bu materyallerin kullanılıyor olması… Farklı sınıflandırmalar, konular üzerinde çalışıyoruz. Yapay zeka bunları etkiliyor. Yeni öğrenme metotları en önemli etki. Aktif, uzaktan öğrenme ve ömür boyu öğrenme de kullanıyoruz. Belli alanlara kanalize olmaları sağlanıyor. Yapay zekanın eğitimde eşitsizikleri artırma ve giderme potansiyeli var” dedi.  

Tüm bunlara karşın yapay zekanın bir amaç mı yoksa araç mı olduğu konusunda tartışmaların da sürdüğünü anlatan Hatipoğlu, “Bence eğitim sektöründe de zihniyet dönüşümü çok önemli bir süreç. Eğiticinin eğitimi çok önemli bir süreç. Mevzuatın sisteme ayak uydurması önemli. Siber güvenlik anlamında da konuşulabilir olması lazım. Etik ile ilgili konu hâlâ gözden geçiriliyor. Ancak eğitimde tüm süreçlerin yapay zekaya devri mümkün değil. Eğitim sadece bilgi alışverişi demek değildir. Öğretmen ve öğrenci arasında iletişim de önemli” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Koton halka arz oluyor

Koton’un halka arz başvurusu Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından onaylandı. 30 Nisan ile 2-3 Mayıs tarihlerinde pay başına 30,50 TL’den talep toplanacak. Koton’un halka açıklık oranının %16,5 olması planlanıyor. 

1988 yılında kurulan Koton, hazır giyim perakende sektöründe, kadın, erkek, çocuk, kategorilerinde ‘one stop shop’ olarak tek noktada tüm giyim ihtiyaçlarını karşılayan koleksiyonlar tasarlıyor ve satışını gerçekleştiriyor. Trend tasarımları özel koleksiyon iş birlikleri ve projelerle müşterilerine ulaştıran Koton, son 11 yılda 10 kez en beğenilen kadın markası seçildi*. Merkezi İstanbul’da bulunan Koton, 7.900’ü aşan personeliyle global ve kurumsal bir anlayışla faaliyetlerini sürdürüyor. 

Koton markasıyla 70 ülkede satış 

Koton şimdi, kurumsal ve finansal yapısını daha da güçlendirme ve yatırımlarını büyütme hedefiyle halka açılıyor. Halka arza ilişkin onaylı izahname Koton’un kurumsal.koton adresinde, konsorsiyum lideri İş Yatırım Menkul Değerlerin isyatirim ve  konsorsiyum eş lideri Ak Yatırım Menkul Değerlerin akyatirim adresli internet sitelerinde ve Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (kap) yayımlandı.

Yurt içi ve yurt dışı faaliyetleriyle konsolide cirosunu 2023 yılsonu itibarıyla yaklaşık 17,2 milyar TL seviyesine taşıyan, franchise mağazalar da dâhil olmak üzere 437 mağazası ve online ticaret ile ürünlerinin 70 ülkeye satışını gerçekleştiren Koton, özgün ve verimli çalışma modeli sayesinde 31 Aralık 2023 itibarıyla brüt kâr marjını %52,0, FAVÖK marjını ise %26,6 düzeyinde gerçekleştirildi.

Halka arzda mevcut ortaklardan Yılmaz ailesi ile Nemo Apparel B.V’in sahip olduğu mevcut paylar ve sermaye artırımı yoluyla çıkarılacak yeni paylar olmak üzere toplam 136.600.000 adet B grubu pay satışa sunulacak. Buna göre şirketin halka açıklık oranının %16,5 olması planlanıyor. Halka arzdan elde edilecek gelirin %30-40’ı yurt içi ve yurt dışı mağaza açılışları ve yenilemeleri, depo otomasyon yatırımları ile bilgi teknolojileri yatırımları, %60-70’i büyüme amaçlı ürün alımlarına yönelik işletme sermayesi finansmanı için değerlendirilecek. Kâr dağıtım politikası çerçevesinde, dağıtılabilir net dönem kârının en az %20’sinin pay sahiplerine dağıtılması hedefleniyor.

 

HALKA ARZIN KÜNYESİ

  • Halka arz öncesi sermaye: 795.500.000 TL
  • Sermaye artırımı: 34.150.000 TL 
  • Halka arz sonrası sermaye: 829.650.000 TL
  • Halka Arz Satışa Sunulan Pay Adedi: 136.600.000 adet B grubu pay 
  • Birim pay fiyatı: 30,50 TL**
  • Halka Arz Büyüklüğü (Tüm Payların Satılması Durumunda): 4.166.300.000 TL
  • Halka açıklık oranı (Tüm Payların Satılması Durumunda): %16,5
  • Konsorsiyum Lideri: İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
  • Konsorsiyum Eş Lideri: Ak Yatırım Menkul Değerler A.Ş.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmir Türkiye Girişimcilik Ekosisteminin Merkezi Olacak

Yaratıcı Liderlik Zirvesi ve Creative Young Entrepreneur (CYE TÜRKİYE) Programı, girişimcilik dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getirerek, yaratıcı potansiyelleri ortaya çıkarmayı hedefliyor.

JCI Türkiye ve JCI İzmir organizasyonuyla “Push The Limits” mottosuyla gerçekleştirilecek olan zirve, yoğun katılım ile kapılarını açtı.  Etkinlik, dünya çapında tanınmış girişimcileri ve yatırımcıları bir araya getirerek, katılımcılara unutulmaz bir deneyim sunuyor.

Ayrıca yarışmanın finalisti Avrupa’ da da yarışma fırsatı bulurken, galip gelme durumunda dünya genelinde Türkiye’yi temsil edecek. Zirveye katılan İzmir Valisi tüm çalışmaların hızlandırılarak İzmir’in tüm koşullara uygun zemine sahip olduğunu ve Türkiye’nin girişimcilik ekosisteminin merkezi konumuna geleceğini hedeflediklerini belirtti…

Zirvenin açılışına; İzmir Valisi Süleyman Elban, Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, Selçuk Kaymakamı Oğuz Alp Çağlar, HABİTAT Başkanı Sezai Hazır, 2024 JCI Dünya Başkan Yardımcısı Fatih Şengül, JCI Türkiye Başkanı Şahin İpek, JCI İzmir Başkanı Hakan Aktay ve çok sayıda basın mensubu katıldı. 

UNICORN VE DECACORN SAYISINI HIZLICA ARTIRACAĞIZ

İzmir Valisi Süleyman Elban: “Türkiye’de girişimciliğin ilk başladığı şehir İzmir. İlk özel sektörün ilk ihracatın ilk dış ticaretin başladığı şehirdesiniz. Girişimcilik burada başlamış oldu. Aslında bizim insanımızda girişimcilik ruhu çok yüksek ama eğitim ve ne yapacağını bilememek noktasında sıkıntı yaşıyorlar. Dünyanın neresine giderseniz gidin Türk dönerci bulursunuz. Ancak şimdiki genç arkadaşlarımız çok daha iyi olanaklara sahip,  az önce öğrendim bir unicorn olma potansiyeli varmış bir şirketimizin. Bizim çok hızlı bir şekilde onlarca yüzlerce unicorn decacorn konuşuyor olmamız lazım. Bunun için de en ideal şehir İzmir. Digital göçebelerin sevebileceği, teknoloji dünyasından insanların seveceği rahat yaşayabileceği ve bu konularda görüşebileceği yatırım yapabileceği ya da istihdam yapabileceği firmaların yer aldığı ekosistemin merkezi halinde İzmir. Dünyaya örnek olacak yeni girişimcilik hikayelerinin bu zirveler vasıtasıyla çıkmasını heyecanla bekliyorum. Bu olanağı sağladığı için JCI İzmir’e ayrıca teşekkür ederim” açıklamasında bulundu.

Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel: “Kentimiz Selçuk’un mottosu da” ilham veren kentimize hoş geldiniz” İlham veren girişimciler için ilham veren kent uyumu verimli çalışmaların da ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Bir belediye başkanı olarak sizlere kentimizi anlatmak düşer bana.1600 yıllık tarihi olan bir yerdesiniz. Kibele’den amazonlara Artemis’ten Meryem Ana’ya kadar uzanan tam bir kadın kentindesiniz. Bu kent ilk defa felsefenin konuşulduğu, ilk filozof Heraklitos ilk şairin   memleketindesiniz. Umarım bu 3 günlük yoğun çalışma sürecinizde size ilham olur”dedi.

105 ÜLKEDE 160 BİNDEN FAZLA ÜYEYE SAHİBİZ

2024 JCI Dünya Başkan Yardımcısı Fatih Şengül: “28. ulusal zirvem ancak her defasında aynı heyecan ve aynı duyguyu yaşıyorum. JCI Türkiye dünya genelindeki JCI’lar içerisinde en çok konuşulan fark yaratan oluşum. Bu da bana ayrıca gurur veriyor. Bizler gönüllü olarak bir milli forma giyiyoruz. Ne mutlu ki bu söylemimiz ile bu yıl 70 kişilik delegasyon ile Finlandiya’da olacağız. Belki buranın birincisi Finlandiya’da da Avrupa’nın en büyük girişimcilik organizasyonlarımızdan birinde birinci olarak Türkleri Türk girişimcilerini gururlandıracak. CYE programı JCI’ın global programlarında en önem verdiği program. Yıllar geçtikçe de güçleniyor. JCI Türkiye de Avrupa’da buna öncülük yapan ülkelerden biri. 105 ülkede 160 binden fazla üye ile büyük bir aileyiz. Türk gencinin Türk milletinin en doğru şekilde uluslararası arenada gönüllü olarak temsil etmeye devam etmeliyiz” şeklinde konuştu.

JCI Türkiye Başkanı Şahin İpek:“ Çalışmalarımız kapsamında hızlı bir şekilde JCI başkanlarımızı harekete geçirdik, ilerlemek ancak takım birlikteliği ile olur. JCI’ın uluslararası bir STK olması bizi bir çok dernekten ayıran en temel özelliğimiz. Bugün bizi Avrupa’da belki de dünyada gururlandıracak girişimleri ödüllendirmek ve dünyanın bir çok yerine umut olmak için bu yarışmaları çok önemsiyoruz. 15 ilde 26 şube ile daha da güçlenmeye devam edeceğiz”dedi.

70 KİŞİLİK DELEGASYON İLE FİNLANDİYA’DA TÜRKİYE’Yİ TEMSİL EDECEĞİZ

JCI İzmir Başkanı Hakan Aktay: “Bu iki gün boyunca yapılacak çalışmalar çok kıymetli, ciddi bir emek söz konusu. Her şey globalde sesimizi duyurmak, başarı elde etmek için. 

Biz yarın seçeceğimiz yarışma birincimizi Finlandiya’daki finallere göndereceğiz. 70 kişilik bir delegasyonla Finlandiya’da ülkemizi temsil edeceğiz. Bize destek olan herkese ayrıca teşekkür ederim. 

YARATICILIĞIN GÜCÜYLE YOLCULUK HİKAYELERİ

Zirvenin ilk gününden itibaren iş bağlantılarıyla başlarken, açılış konuşmaları ve yaratıcılık üzerine yapılan konuşmalarla devam edecek. Uluslararası konuşmacı yazar Jay Johnson, yaratıcı zihinleri yönlendirmeye odaklanacak konuşmalar başlığı altında bilgilendirmelerde bulunacak. Gen Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ve Yemek Sepeti Kurucusu Nevzat Aydın, TikTak Kurucusu Ersan Öztürk, SEDEFED Yönetim Kurulu Başkanı Emine Erdem, ARYA Kadın Yatırım Platformu Kurucu Ortağı Münteha Adalı eşliğinde yaratıcı liderlik ve kadınların sınırları zorlayan dönüşümü üzerine söyleşilerle devam edecek programda, Habitat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sezai Hazır ve Seri Girişimci ve fütürist Alphan Manas, küresel şirketlerin yaratıcı liderlik perspektifini de katılımcılarla paylaşacak. 

 

GENÇ LİDERLERİN DÜNYA ARENASINDA YÜKSELİŞİ: CYE TÜRKİYE PROGRAMI

CYE TÜRKİYE Programı ise genç girişimci liderlere motivasyon sağlamayı amaçlayarak, girişimcilik alanında destek sunuyor. Program, uluslararası bir platformda genç girişimcileri tanıtmak ve desteklemek amacıyla organize ediliyor. Başvuruları 1 Mart 2024 tarihinde başlayan yarışmanın finali,27 Nisan’da gerçekleşecek. CYE TÜRKİYE Programı, genç Türk girişimcilerini global arenaya taşımayı hedefliyor ve başarıya ulaşan girişimlerin “unicorn” bir başarıya dönüşmesini amaçlıyor. Program, girişimcilere eğitimler, yatırımcı ve danışman ağına erişim, ulusal hızlandırıcı programlarına kabul fırsatı gibi birçok avantaj sunuyor. Bu bağlamda girişim sunumları yapılacak ve finale kalan dört yarışmacı; zirveye katılanlar ve yatırımcılar önünde rekabet ederek önemli bir deneyim yaşayacaklar.Jürinin değerlendirme yapacağı kriterler arasında;işin pazara olacak etkisi, iş fikrindeki yaratıcılık, ⁠işin yurtdışında büyüme potansiyeli ve sunumun etkileyiciliği yer alıyor. Bu haliyle yarışma, sadece finalistlerin değil, aynı zamanda izleyenlerin de ilham alacağı bir tecrübeye dönüşecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

En Çok Kiralama Teknoloji Ürünlerinde Yapılıyor

Dünyada ve Türkiye’de elektronik atık sorunu hızla artarken bu soruna çözüm olan ürün kiralama oranları da aynı hızla artıyor. Kiralanan ürünlerin çoğunun teknoloji alanında yapıldığını belirten Kiralabunu Kurucu Ortağı Elif Kapıcı, “En çok kiralanan ve kullanılan ürünler arasında telefonlar, tabletler, bilgisayarlar ve giyilebilir cihazlar gibi teknoloji ürünleri yer alıyor.” dedi.

Türkiye’de son yıllarda en çok telefon ve giyilebilir cihazlar gibi teknoloji ürünleri kiralanıyor. Dünyada en hızlı büyüyen atık grubu arasında yer alan elektronik atıkların azaltılmasının yolu ise yine ürünlerin kullanım sürelerinin uzatılmasından geçiyor. Elektronik cihazları paylaşım ekonomisi modeliyle kullanıcılara sunarak atık çöplüğünün önüne geçmeyi hedefleyen YTÜ Yıldız Teknopark firmalarından Kiralabunu şirketinin Kurucu Ortağı Elif Kapıcı, “En çok kiralanan ürünler arasında telefonlar, tabletler, bilgisayarlar ve giyilebilir cihazlar gibi teknoloji ürünleri yer alıyor. Mevsimsel olarak da yaz döneminde koşu bandı, scooter, oyun konsolu gibi ürünler öne çıkıyor.” diyerek konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. 

Kullanıcıların Büyük Çoğunluğu Teknoloji Meraklıları 

Kısa süreli ihtiyaçların kullanıcıların ürün kiralamalarında önemli bir etken olduğunu belirten Kiralabunu Kurucu Ortağı Elif Kapıcı, kullanıcıların önemli bir kısmının son teknolojiyi takip etmek isteyen bireylerden oluştuğunu ifade etti. Bazı tüketicilerin ürünü satın almadan önce deneyimlemek için kiralama yaptığını belirten Kapıcı şöyle devam etti; “Kiralama süreleri genellikle 1 aydan başlayarak 18 aya kadar değişebiliyor. Kısa süreli ihtiyaçlar da kiralamak için önemli bir motivasyon kaynağı. Örneğin, yaz döneminde koşu bandı ya da bir seyahate çıkarken aksiyon kamerası gibi özel eşyaları kiralamak satın almaya kıyasla çok daha mantıklı. Kiralabunu ile geniş ürün seçeneği ve hizmet içeriği ile çok kısa sürede binlerce aboneye ulaşarak bu alanda bir pazar oluşturduk ve liderliğimizi sürdürmekteyiz.” 

5 Bin Adet Ürün E-Atık Olmaktan Kurtarıldı

Elektronik atıkları azaltmanın tek yolu ürünlerin kullanım ömrünü uzatmak olduğunu söyleyen Kapıcı, “Operasyonlarımızın başladığı 2020 yılından bu yana yaklaşık 40.000 bin kullanıcı elektronik cihazlarını kiraladı. Bu sayede 5000 adete yakın ürün e-atık olmaktan kurtarıldı. 15 tona yakın da atığın önüne geçmiş olduk. Dünyamız artık sürdürülebilir tüketim alışkanlıklarına ihtiyaç duyuyor. Tüketici topluluğunun önemli bir kısmını oluşturan Z jenerasyonu bu konuya büyük önem veriyor. Elektronik atık dünyada en hızlı büyüyen atık grubu. Bu anlamda ihtiyaç duyduğumuz ürünleri kullanırken sürdürülebilir yöntemleri önceliklemek durumundayız.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Check-Up ile Erken Teşhis Mümkün!

Son yıllarda giderek büyüyen çevre kirliliği, hazır gıda tüketimi, sigara ve alkol tüketimindeki artış beraberinde kanser, kalp krizi, diabet vb. birçok kronik hastalığın da artmasına, giderek daha küçük yaşlarda görülmesine yol açmaktadır. Bu tür kronik rahatsızlıkların çok sinsice ilerlemesi ve belirli bir aşamadan sonra kendini göstermesi hepimiz için en büyük tehlike.

Her ne kadar tıp gelişse, sağlık sistemimiz iyileşse de belli bir aşamadan sonra ilaç kullanarak kaçınılmaz sonu uzatmaktan başka bir şey kalmıyor elimizde. Bu yüzden önleyici tedbirler almak ve erken teşhis bu tür hastalıklar için çok önemli.

Özellikle; düzenli Check-Up yaptırmak önleyici ve erken teşhis imkânı sağlaması açısından hayat kurtaran bir yöntem.

Peki, ama neye göre ve nasıl Check-Up yaptırmamız lazım? Konunun uzmanından sizler için detaylı bilgiler aldık.

Galen Laboratuvar ve Görüntüleme Merkezi’nden Biyokimya Uzmanı Prof. Dr. Ayşegül AKBAY, Check-Up bu önemli konu ile ilgili sorularımızı yanıtladı ve önemli açıklamalarda bulundu.

Check-Up nedir, nasıl yapılır ve neden önemlidir? İşte detaylar…

 

Check-Up Nedir?

Check-Up, halk arasında sağlık taraması olarak bilinen, herhangi bir hastalık belirtisi olmayan kişilerde sağlık sorunu yaşayıp yaşamadığını öğrenmek için yapılan işlemlerdir. Bu tarama sayesinde pek çok hastalığın erken tanısı konulabilir. Kişiye özel olarak yapılan bu tarama için muayene, test ve tetkikler yapılır.

 

Neden Check-Up Yaptırmalısınız?

Zaman zaman insan vücudunda belirli hastalıklar meydana gelse de belirti göstermeden vücut içinde gizlice büyümeye ve ilerlemeye devam edebilir. Bu nedenle düzenli olarak Check-Up yaptırmak önemlidir. Yılda bir ya da iki defa hiçbir hastalık belirtisi olmasa bile yapılan detaylı sağlık testleri, olası hastalıkların erken teşhisine olanak sağlar.

 

Check-Up Nasıl Yapılır?

Günümüzde sıklıkla yapılan Check-Up işlemi yalnızca tahlil ve tetkik içeren işlemlerdir. Kişinin cinsiyetine, yaşına, taşıdığı risk faktörlerine, hastalığı varsa hastalığın belirtilerine göre en uygun
testler uygulanır. Laboratuvar testlerinin yanı sıra radyolojik görüntülemeler ile birlikte tarama işlemi desteklenir.

 

Check-Up Ne Kadar Sürer?

Birçok testten meydana gelen Check-Up, kişilerin hastalık belirtisi olmasa bile sağlık taraması için yaptırdıkları testlerdir. Kan testleri, idrar testleri, tomografi, MR, ultrasonografi gibi farklı testler yapılır. Vücudun her sistemi için ayrı ayrı yapılan bu testler ile vücuda sağlık taraması yapılmış olur.

 

Check-Up Ne Zaman Yaptırmalısınız?

Hiçbir hastalık belirtisi ve şikâyeti olmadan yapılması gereken Check-Up, genel olarak her yetişkin bireyin yılda 1 kez düzenli ve detaylı olarak yaptırması önerilmektedir. Ancak kişisel risk faktörleri, sağlık öyküsü ve genetik yapısı gibi faktörler nedeniyle uzman doktor gerek görürse Check-Up testlerinin 1 yıldan daha kısa sürede düzenli olarak yapılmasını tavsiye edebilir.

 

Check up Öncesi Yapılması Gerekenler

Eğer herhangi bir sağlık sorunu yoksa da bu rapor sayesinde kişi sağlık durumu hakkında bilgi sahibi olur. Bu sayede olası bir hastalığın önüne geçmek için gerekli önlemleri alabilir.

Check-Up taraması sonucunda çıkan raporun yanı sıra doktor da gerekli değerlendirmeyi yapar. Eğer herhangi bir sağlık sorunu varsa tedavi süreci planlanır. Aynı zamanda doktor, kişiye sağlıklı yaşam önerileri de sunabilir.

Sonuç olarak, Check-Up taraması yaptırmak her birey için önemlidir. Sağlıklı bireylerin de düzenli olarak Check-Up yaptırması, olası hastalıkların erken teşhis edilmesine ve tedavi sürecinin başlamasına yardımcı olur. Bu sayede sağlıklı bir yaşam sürmek ve hastalıkların önüne geçmek mümkün olur. Unutmayın, sağlık her şeyden önemlidir.

 

Check-Up Fiyatları

Check-Up hizmetleri genellikle devlet hastanelerinde ve özel sağlık kuruluşlarında sunulmaktadır. Her sağlık merkezinde farklı özelliklerde çeşitli Check-Up paketleri oluşturulur ve bu paketler kampanyalar dâhilinde hastalara sunulur. Fiyatlar, paket özelliklerine ve yapılan testlere göre değişiklik gösterebilir. 2024 yılı itibarıyla Check-Up fiyatları 3000 ile 4000 TL arasında değişmektedir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Egeli zeytin zeytinyağı ihracatçıları ambalajlı ihracatı ödüllendirdi

Zeytin ve zeytinyağı ihracatçılarının Türkiye’deki tek çatı kuruluşu olan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği (EZZİB), 2023 yılı Mali Genel Kurul için toplandı. EZZİB’in Genel Kurulunda sektörün gündemindeki başlıklar masaya yatırıldı.

EZZİB’in Genel Kurul Toplantısı sofralık zeytin ve zeytinyağı ihracatında ambalajlı kategoride ilk 10’ar firmanın ödüllerini aldığı “EZZİB İhracatın Yıldızları Ödül Töreni”ne de ev sahipliği yaptı.

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, “2022/23 sezonunda rekor kırarak, sektör tarihin en yüksek ihracat rakamlarına ulaştık. Sofralık zeytin ihracatımız bir önceki sezona kıyasla tutar bazında %7 artarak 172 milyon dolardan 184 milyon dolara yükseldi. 1 Kasım tarihinde başlayan 2022/23 zeytinyağı ihracat sezonunda ise; 118 ülkeye ihracat gerçekleştirdik, toplam zeytinyağı ihracatımız miktar bazında %158 artarak 58 bin tondan 150 bin tona, tutar bazında ise %259 artarak 201 milyon dolardan 723 milyon dolara yükseldi.” dedi.

2022/23 ihracat sezonunda rekor kırdık

Başkan Er, “Sofralık zeytin üretiminde dünyada lider ve zeytinyağında ise İspanya’dan sonra en büyük 2. üretici konumuna yükseldiğimiz 2022/23 ihracat sezonunda, üretimdeki rekor ile birlikte elde ettiğimiz başarıyla, toplam sektör ihracatımız 947 milyon dolara ulaştı ve sektörümüz dünya pazarlarında çok önemli bir yer edindi. Temmuz ayı sonunda getirilen dökme ve varilli ihracat kısıtlamasına rağmen, bu artışta katkısı olan tüm üyelerimizi canı gönülden kutlar ve sektörümüze verdikleri katkılardan dolayı teşekkür ederim. Bu rakamı önümüzdeki birkaç yıl içerisinde 1,5 milyar dolara, 2028’de ise 2 milyar dolar seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz.” diye konuştu.

2023/24 sezonunda sofralık zeytin ihracatımız 114 milyon dolara yükseldi

Davut Er, “İçinde bulunduğumuz 2023/24 sezonu verilerine baktığımızda ise, 31 Mart 2024 itibariyle sofralık zeytin ihracatımızın geçtiğimiz sezona göre tutar bazında %18 artarak 96 milyon dolardan 114 milyon dolara yükseldiğini görüyoruz. 31 Mart 2024 itibariyle zeytinyağı ihracat sezonunun ilk 5 aylık verilerine baktığımızda ise, miktar bazında %62 azalışla 81 bin tondan 31 bin tona gerilediğini üzülerek görüyoruz. Tutar bazında ise %36 azalarak 358 milyon dolardan 228 milyon dolara düşmüş bulunmakta. Dökme ve varilli zeytinyağı ihracatına getirilen kısıtlama uygulamasına devam edilmesi durumunda, sektörümüzde telafisi mümkün olmayan hasarlara yol açacaktır. 1 Ağustos 2023 tarihi itibariyle dökme ve varilli zeytinyağı ihracatına yönelik ek tedbirler getirilerek, bu ürünlerin ihracatı 1 Kasım tarihine kadar kısıtlandı. 17 Ekim 2023 tarihinde ise söz konusu kısıtlama uygulaması süresiz uzatıldı.” dedi. 

Başkan Er, “Türkiye, 2022/23 sezonuna yaklaşık 50 bin ton zeytinyağı stoğuyla girdi. Rekoltemiz de 380 bin ton olarak hesaplandı. Afrin’den gelen 50 bin ton zeytinyağı dikkate alındığında 500 bin ton civarında zeytinyağı varlığımız oluştu. 175 bin ton iç tüketim ve 150 bin ton ihracatımız olduğunu hesaba kattığımızda, 2023/24 sezonuna yaklaşık 140 bin ton stok fazlasıyla girdik. 2023/24 sezonunda 140 bin ton stok, 185 bin tonluk rekolte ve 50 bin ton Afrin’den gelen zeytinyağını topladığımızda 375 bin ton zeytinyağı varlığımız oluştu.  2023/24 sezonunda 100 bin ton ihracat, 175 bin ton iç tüketim olacağını öngördüğümüzde, 2024/25 sezonuna minimum 100 bin tonluk stokla gireceğiz.” diye konuştu.

Yaklaşmakta olan çok güzel bir ürün rekoltesinin güzel haberlerini alıyoruz

Davut Er, “Bugün itibariyle Türkiye’nin güneyinden kuzeyine, batısından doğusuna 200 milyon zeytin ağacı 2024 yılı için çiçeklerini açmış ve beyaza bürünmüş durumda. Yaklaşmakta olan çok güzel bir ürün rekoltesinin güzel haberlerini alıyoruz ülkemizin her köşesinden. Türkiye’nin zeytinyağı arzında hiçbir sıkıntı kesinlikle söz konusu değildir. Son üç yılda zeytinyağına dört kez getirilen ihracat kısıtlamaları amaçlandığı üzere fiyat artışlarını yavaşlatmakta yeteri kadar etkili olmadığı gibi, aksine üretici ve mal tedarikçilerini beklenti içine soktu. Yeterli miktarda mal arzı olmadığı için piyasa daha da sıkıntıya girerek bloke oldu. Zeytinyağı fiyatları kısıtlama uygulaması olduğu dönemlerde daha da yükseldi.” dedi.

Başkan Er, “İhraç edilemediği için depolarda bekletilen zeytinyağları ise olumsuz depolama koşulları nedeniyle bozulmaya başladı, yüksek kaliteli sızma yağlar rafinajlık yağlara dönüştü ve bu da %30’luk bir değer kaybına, ihracat tutarımıza orantılandığımızda ise yaklaşık 300-400 milyon dolar döviz kaybına neden oldu. Söz konusu kısıtlamaların hem iç piyasaya hem de ihracata hiçbir katkısı olmamıştır. Çünkü son kısıtlama kararından bu yana uluslararası piyasalarda kg başına ortalama zeytinyağı fiyatı 2 ila 2,5 € seviyelerinde geriledi.” diye konuştu.

Türk zeytinyağı ihracatçılarının yıllık yaptığı kontratlar bulunduğunu vurgulayan Başkan Er, söz konusu kısıtlamaların firmaların taahhütlerini yerine getirememelerine neden olduğunu söyledi.

“Bu durum sektör için prestij kaybının yanı sıra, önümüzdeki yıllarda bu müşterilerle çalışmayı da zorlaştırdı ve zor şartlarda kazanılmış olan birçok pazarı kaybetme noktasına getirdi. Katma değeri yüksek ambalajlı ihracatı artırmak ana hedefimiz olmakla birlikte firmalarımız ithalatçılardan gelebilecek farklı talepleri karşılamak durumunda. Dünyada catering, balık konservesi gibi alanlarda faaliyet gösteren firmalar önemli miktarda zeytinyağını kendi üretimlerinde kullanılmak üzere ülkemizden dökme olarak temin etmektedir. Diğer yandan hem kutulu hem de dökme mal talep eden alıcılar bulunmakta olup, bu firmalara sadece kutulu zeytinyağı satıp dökme taleplerini başka ülkelerden karşılamalarını beklemek bu alıcıların tamamıyla kaybı anlamına gelmektedir.”

Ambalajlı ürünlerde uygulanan ihracat destekleri tekrar getirilmeli

Davut Er, “Nitekim 2021/22 sezonu verilerine baktığımızda, İspanya ve İtalya yapılan ihracatın dökme zeytinyağı ihracatımızın sadece %20’sini oluşturduğunu, geri kalan %80’nin başta ABD olmak üzere, Fildişi Sahili, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Japonya, Avustralya gibi ülkelere yapıldığını görmekteyiz. İhracat rekoru kırdığımız 2022/23 sezonunda ise toplam dökme zeytinyağı ihracatımızın %30’unu tek başına ABD’ye yaptığımızı görüyoruz. Her fırsatta dile getirdiğimiz üzere, ambalajlı zeytinyağı ihracatımızı artırmanın yöntemi dökme ve varilli ürünlere kısıtlamalar getirmek değil, ambalajlı ürün ihracatını teşvik etmektir. Ambalajlı ürünlerde uygulanan ihracat desteklerin muhakkak tekrar getirilmesi gerekmekte. Sektör olarak zeytin ve zeytinyağına yönelik uygulanmakta olan pozitif ayrımcılığın devam ettirilmesini ve önümüzdeki yıllarda ürünlerimize yönelik desteklemelerin farklılaştırılarak devamını bekliyoruz.” dedi.

Başkan Er, “Ülkemizde üreticilere sağlanan desteklerin de düşüklüğü göz önünde bulundurulduğunda, İtalya, İspanya gibi AB üyesi ülkelerle rekabet edebilmemiz için 2022 yılı sonunda kaldırılan ihracat sübvansiyonları yerine yeni bir destek yöntemi ile devam edilmesi ambalajlı ihracatımızın artması açısından kritik bir öneme sahip. Bugünlerde dünya zeytinyağı fiyatlarının hızla geri gelmekte olduğunu ifade etmiştim, ayrıca önümüzdeki sezon iklim koşulları bu şekilde devam ederse çok güçlü bir zeytin ve zeytinyağı rekoltesi bizi beklemekte. Bu ortamda ihracatçımızın dünya piyasalarında rekabetçi olabilmesi ve güçlü bir şekilde varlığını sürdürebilmesi için dökme ve varilli zeytinyağı ihracatında ton başına uygulanmakta olan 200 $ verginin de kısıtlama uygulamasıyla beraber kaldırılması sektör olarak talebimizdir.” diye konuştu.

Sürdürülebilir üretim teknikleri benimsenmeli

Davut Er, “Avustralya başta olmak üzere uzak pazarlarımıza yönelik sektörel ticaret heyeti organizasyonlarımız ve başta ABD’de Summer Fancy Food Show ve Expo West, Japonya’da Foodex, Çin’de China International Import Expo Fuarları olmak üzere, yurtdışında Türk zeytin ve zeytinyağının tanıtımı için faaliyetlerimizi gerçekleştiriyor olacağız. İhracat hedeflerimize ulaşmak için çalışırken geleneksel yöntemlerin yanı sıra çevreci, enerji verimli ve sosyal sorumluluk prensiplerine uygun sürdürülebilir üretim tekniklerinin benimsenmesi için faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ancak, bütün bu hedeflere ulaşabilmemiz için sektör paydaşlarımızın bir araya gelerek iş birliği yapması ve sektörümüzü karşılaştığı engellere hep beraber çözümler üretmesi büyük önem taşıyor.” dedi.

Türkiye’nin 2002 sonrasında zeytincilik sektörüne büyük yatırım yaptığını açıklayan Başkan Er, “Devlet destekleriyle 90 milyon olan zeytin ağacı varlığımız 200 milyona çıktı. Bu ağaçlardan son dönemde beklediğimiz verimi de almaya başladık. Tarım ve Orman Bakanlığımızın hesaplamalarına göre Türkiye’nin 650 bin ton zeytinyağı, 1 milyon 200 bin ton sofralık zeytin üretebilecek potansiyele ulaşması söz konusu olabilecek. Bu rekolteye ulaştığımızda bu ürünü değerlendirecek bir planımızın bugünden yapılıyor olması gerektiğine inanıyoruz. Yönetim Kurulumuz ile ihracatımızın artması, ihracatçılarımızın ve üreticilerimizin daha fazla kazanmaları için yoğun çaba harcıyoruz.   Bu çerçevede, son dönemde özellikle dökme ve varilli ihracatta yaşanan sıkıntıların farkındayız. Bu konu ile ilgili olarak Ticaret, ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığımız ile yakın temas halindeyiz ve ihracatımızın önünün açılabilmesini teminen görüşmelerimiz devam etmekte, ortak bir paydada buluşarak, tıpkı geçtiğimiz sene olduğu gibi kısa bir sürede bu sıkıntının da çözüleceğine inanıyoruz.” diye konuştu.

Natürel sızma zeytinyağı ihracatında GTİP uyumsuzluğu problemleri çözümlendi

Başkan Er, “Zeytinyağı GTİP’lerimizin AB ve dünya standartlarına uyumlu hale getirilmesini teminen Birlik olarak yürütmüş olduğumuz çalışmalar neticelendi ve taleplerimiz çerçevesinde revize edilmiş olan zeytinyağı ile prina yağı GTİP’lerin yer aldığı yeni Tarife Cetveli 30 Aralık tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu sayede özellikle natürel sızma zeytinyağı ihracatında GTİP uyumsuzluğu nedeniyle yaşanan problemleri ortadan kaldırmış olduk ve istatistik verilerin daha sağlıklı tutulmasını sağladık. 17 Nisan 2024 tarihinde Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat ile makamında bir toplantı gerçekleştirdik ve sektör olarak kısıtlama uygulaması ile ilgili taleplerimizi kendisine aktardık.” dedi. 

Davut Er, “Bakanımız kısıtlama kararı konusunda Tarım Bakanlığının Mayıs sonu Haziran ortası itibariyle yeni sezon üretimini görmek istediğini ve yeni rekolte daha net gözlemlendikten sonra kararın tekrar değerlendirileceğini tarafımıza iletti. Bu kapsamda geçici bir çözüm olarak, Sayın Bakanımıza ihracatçılarımıza sözleşmeleri çerçevesinde kota tahsis edilmesi yönündeki taleplerimizi ilettik. Bakanlığımız bu yöndeki olumlu yaklaşımları sonrasında, şu an sizlerden toplamış olduğumuz eski kontratlara ilişkin evraklar Sekreteryamız tarafından ilgili mercilere kontrol edilip iletiliyor. Umarım kısa zamanda olumlu dönüş bekliyoruz.” diye konuştu.

Türkiye ve Birleşik Krallık arasındaki STA’nın yenilenmesi için müzakere görüşmeleri 10 Haziran’da tekrar başlıyor

Başkan Er, “Bu toplantıda aldığımız bir başka müjdeli haber ise, AB ve Gümrük Birliğinden ayrılan Birleşik Krallık ile ilgili.  Türkiye ve Birleşik Krallık arasındaki STA ‘nın yenilenmesi için müzakere görüşmelerinin 10 Haziran’da tekrar başlayacağını ve bu müzakerelerde zeytinyağının en öncelikli ürün olarak ele alınacağı bilgisini edinmiş buluyoruz. Konuyu hem sayın Bakanımız hem de Anlaşmalar Genel Müdürümüz Hüsnü Dilemre ile ayrıntılı bir şekilde görüşme fırsatımız oldu. İngiltere’nin Türkiye’den zeytinyağı ithalatı için gümrük vergisinin sıfırlanmasına son derece olumlu yaklaştığı bilgisini edindik. Bunun gerçekleşmesiyle şu an hemen hemen bütün ihtiyacını İspanya, İtalya gibi AB ülkelerinden karşılayan ve yıllık ortalama 70 bin ton zeytinyağı ithal eden İngiltere pazarında ülkemizin çok önemli bir pazar payı edineceğini düşünüyoruz.” dedi.

2023 YILI AMBALAJLI ZEYTİNYAĞI KATEROGİSİ İLK 10 FİRMA

1          VERDE YAĞ BESİN MADDELERİ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ

2          MARBIL YAG SAN.VE TİC. A.S.

3          KOZMOPOLİTAN GIDA SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ

4          SAVOLA GIDA SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ

5          ALHATOĞLU ZEYTİNCİLİK GIDA ZİRAİ İLAÇ VE TARIM MAKİNALARI SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ

6          TİCARET VE SANAYİ KONTUVARI TÜRK ANONİM ŞİRKETİ

7          ERAYDIN TARIM ÜRÜNLERİ GIDA PETROL HAYVANCILIK   İNŞAAT NAKLİYE  SAN.VE TİC.İHR.İTH .LTD.ŞTİ.

8          YONCA GIDA SANAYİ İŞLETMELERİ İÇ VE DIŞ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ

9          TARIM KREDİ TEDARİK VE ÜRETİM ANONİM ŞİRKETİ

10        POYRAZ ZEYTİNYAĞI TARIM SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ

 

2023 YILI AMBALAJLI ZEYTİN KATEROGİSİ İLK 10 FİRMA

 

1          TOPRAK ZEYTİN ZEYTİNYAĞI GIDA TARIM ÜRÜNLERİ HAYVANCILIK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ

2          EKER GIDA NAK.İNŞ.SAN.TİC.LTD. ŞTİ.

3          GÜNKAR İNŞAAT GIDA TEKSTİL NAKLİYAT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ

4          MAROLİ GIDA SANAYİ VE DIŞ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ

5          YUNUSLAR TARIM ÜRÜNLERİ GIDA İNŞAAT TURİZM NAKLİYAT SANAYİ VE DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ

6          AYDONA GIDA İNŞAAT.TESTİL .TUR.ENERJİ NAK.OTO.SAN.İÇ VE DIŞ TİC.LTD.ŞTİ.

7          UGS-URLA GIDA VE TARIM ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ

8          SALTAY DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ

9          YENİÇAĞ GIDA SAN.VE TİC.A.Ş.

10        EROĞLU YERLİ ÜRÜNLER GIDA HAYVANCILIK TURİZM İNŞAAT SARRAFİYE NAKLİYE İHRACAT İTH.SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı