Yazar arşivleri:

Marka kimliğini Heltia olarak değiştiren Salus, Türkiye'nin en kapsamlı dijital sağlık uygulaması olma yolunda ilerliyor

Kişiselleştirme algoritması sayesinde kullanıcıların ihtiyaçlarına göre yönlendirmeler yaparak sağlıklı bir yaşam sürmelerine katkı yapan platform, yeni özellikleri ve genişleyen hizmet başlıkları ile Türkiye’nin en kapsayıcı dijital sağlık uygulaması olma hedefi yolunda hızla ilerliyor.  

Günümüz dünyasının hızla değişen iş ve yaşam dinamiklerine uyum sağlayabilmek adına sürekli çabalayan insan için kişiselleştirilmiş sağlık yönetimi giderek önem kazanıyor. “Önleyici sağlık uygulamaları” da son zamanlarda yükselen bir trend olarak karşımıza çıkıyor. Önleyici sağlık uygulamaları ile sağlıklı yaşam ve alışkanlık değişimleri hedefleniyor ve bireylerin genel sağlığı korunarak daha uzun, kaliteli bir yaşam sürmelerine katkı sağlanabiliyor.

Globaldeki yükselişine karşın ülkemizde örneklerine az rastladığımız bu yeni nesil sağlık trendi alanında öne çıkan uygulamalardan Salus, kısa süre önce marka kimliğinde bir değişikliğe giderek, bütünsel sağlık yaklaşımını daha iyi ifade eden “Heltia” ismi ile yola devam etme kararı aldı.

2022 yılı Nisan ayında Salus ismi ile kurulan, yeni marka kimliğiyle Heltia uygulaması, arka tarafta çalışan güçlü algoritması ile sunduğu kişiselleştirilmiş hizmetler yanında sade ve kullanılabilir arayüzü ile de dikkat çekiyor. Kullanıcılarını merkeze alarak kapsamlı bir önleyici sağlık dünyası kurgulayan Heltia; mental sağlık, beslenme ve fiziksel sağlık olmak üzere üç alanda hizmet veriyor. Ayrıca annelik ve ebeveynlik üzerine sağladığı hizmetler de mevcut.

“Kullanıcıların etrafında 360 derece önleyici bir sağlık dünyası kuruyoruz”

Heltia Kurucu Ortağı ve CEO’su Alperen Adikti Heltia’nın hizmet modelini şöyle anlatıyor: “Biz tüm kullanıcılarımıza farklı alanlardan uzmanların yer aldığı bir danışman ekip kuruyoruz. Ve bunu kişiselleştirilmiş bir şekilde, dijital ortamda yapıyoruz. Örneğin, kullanıcı bir sabah omuz ağrısı ile uyandığında doğrudan fizyoterapistine yazarak randevu alabiliyor. Mental sağlık-beslenme-fiziksel sağlık üçgeni ile aslında kullanıcıların etrafında 360 derece bir önleyici sağlık dünyası kurmuş oluyoruz. Bu çoğu kişiye erişilemez görünebilir ama Heltia ile aslında oldukça ulaşılabilir bir ayrıcalık. Buna ek olarak sunduğumuz içerik dünyası da bireylerin kendi kendilerini destekleyebilmeleri için oldukça faydalı. Üstelik Heltia içerisindeki binlerce içeriğin tamamı ücretsiz.”

Heltia, çalışanlar için de değerli bir yan hak

Uygulama, kişiselleştirme algoritması sayesinde kullanıcıların nelere ihtiyaç duyduklarını anlıyor ve ona göre yönlendirmeler yapıyor. Kullanıcıların yüzde 90’ı kendileri ile ilk eşleştirilen uzmanlarla Heltia yolculuklarına devam ediyor. Aynı zamanda çok değerli bir çalışan yan hakkı olarak konumlanan Heltia, işverenin çalışana verdiği değeri göstermenin en iyi yollarından biri olarak da öne çıkıyor. İş dünyasındaki bu konumu ile Heltia, işveren ile çalışan arasındaki bağı da güçlendiriyor.

Kurumsal hayatta mental sağlık desteğine ihtiyaç giderek artıyor

Heltia’nın kurumsal kullanıcı verilerine göre en çok mental sağlık alanında destek alındığı görülüyor. Global araştırmalar da aslında bu veriyi teyit ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre Türkiye’de halkın yaklaşık yüzde 38’i klinik psikoloji hizmetine ihtiyaç duyuyor ve yüzde 60’ın üzerinde bir popülasyon da günlük yüksek stresten muzdarip. Psikolojik destekten sonra beslenme danışmanlığı ikinci sırada, aile ve ebeveynlik danışmanlığı ise üçüncü sırada yer alıyor. Sonrasında ise spor ve fiziksel sağlık danışmanlıkları geliyor.

Binlerce içerikten oluşan zengin bir dünya

Çok geniş ve kaliteli uzman ağı yanında Heltia, her kullanıcı için özel olarak hazırladığı zengin bir içerik dünyası sunuyor. Uzman onaylı meditasyonlar, makaleler, sesli ve görüntülü içerikler Heltia içerisinde mevcut. Tüm bu içerikler kullanıcılara ücretsiz olarak sunuluyor ve kullanıcıların içerik okuma / izleme alışkanlıklarına göre yenileniyor. Heltia Kütüphanesinde günlük öneriler, makaleler, meditasyonlar ve yönlendirmeli egzersizler, videolar,psikoloji egzersizleri ve testleri yer alıyor.

Arka planda bilimin gücü var

Heltia’yı farklı kılan yanlarından bir diğeri platform ile ilgili her konuda bilimsel adımlar atılması. Bu bağlamda algoritma ve uygulama içerisindeki deneyim geliştirilirken klinikte, yüz yüze sistemde yapılan her şey en doğru şekliyle yansıtılıyor. Heltia’da mental sağlık tarafında iki, beslenme ve fiziksel sağlık tarafında bir klinik lideri bulunuyor. Bu klinik liderlerine aynı zamanda Akademik Danışma Kurulu üyeleri destek oluyor. Ayrıca Heltia, danışan gören uzmanlar konusunda da çok titiz davranıyor. Klinik liderler her bir başvuruyu değerlendiriyor, sonrasında titiz bir mülakat sürecine geçiliyor.

“Hedef Türkiye’nin en kapsayıcı dijital sağlık uygulaması olmak”

Kasım 2023’te tohum yatırım turunda aldığı 4,7 milyon dolarlık yatırımı hem B2C hem de B2B taraftaki büyümesini hızlandırmak için kullanan Heltia, bir yandan ürün teknolojisini geliştirmeye devam ediyor. En büyük hedeflerinin Türkiye’nin en kapsayıcı dijital sağlık uygulaması olmak olduğunu altını çizen Alperen Adikti, bu yolculuk için planladıkları adımları şöyle özetliyor: “Yapmaya çalıştığımız şey, her bireyin kendi ihtiyaçlarını anlamak ve ona uygun şekillenen bir destek ağı kurmak. Bu yolda tabii ki en büyük önceliğimiz kullanıcılarımızın iyi oluşlarını destekleyecek adımlar atmak. Kullanıcılarımızın iyi ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları geliştirmelerine yardımcı olarak, uzun vadeli potansiyel sağlık sorunlarını mümkün olduğunca engellemeyi hedefliyoruz. Bu fikri kurumsal çözümlerle bir araya getirerek de işverenlerle çalışanlar arasında çok daha anlamlı bir bağ kurmayı amaçlıyoruz.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Şantiyelerde Kalifiye Eleman Bulmak Zorlaştı

İnşaat maliyetleri her geçen gün artarken kalifiye eleman bulamamak da inşaat şirketlerini zora sokuyor. İşçi bulma zorluğunun başlıca nedenleri arasında, artan talep, nitelikli işgücü eksikliği, göçmen işçi sayısındaki azalma ve iş koşullarının yetersizliği gibi faktörler yer aldığını ifade eden VEZGA İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Raz, “Özellikle büyük şehirlerdeki mega projelerin artmasıyla ve yaşadığımız deprem felaketi ile birlikte işçi talebi de ciddi şekilde arttı. Ancak, bu talebi karşılayacak nitelikli iş gücü bulmak her geçen gün daha da zorlaşıyor” dedi.

“FİRMALARI EN BÜYÜK ENDİŞESİ KALİFİYE ELEMAN KITLIĞI”

Deprem sonrasında iyice hareketlenen inşaat sektöründeki işçi ve usta eksikliği sebebiyle çalışmaların olması gerekenden daha yavaş ilerlediğini belirten Raz, “Bugün işini büyütmek, üretimini artırmak, yani iş alanlarına açılmak isteyen firmalarımızın en büyük endişe kaynağı kalifiye eleman kıtlığıdır. Özel sektörümüz çalıştıracak personel bulamazken resmi kurumlarımızın kapısında iş başvuruları için uzun kuyruklar oluşmakta. Kalıcı çözüm yolları geliştirmemiz gerekiyor. İçinde bulunduğumuz dönemde hükümetimizin önceliklerinden birisi de istihdamda arz-talep dengesinin temini olacak” diye konuştu.

“TÜRKİYE EKONOMİSİNİ DE ETKİLİYOR”

İnşaat sektöründeki işçi bulma zorluğu sadece sektörü değil, aynı zamanda Türkiye ekonomisini de etkilediğini söyleyen VEZGA İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Raz, “İnşaat sektörü, Türkiye ekonomisinin önemli bir parçası olduğu için işçi bulma zorluğu sektördeki büyümeyi ve gelişmeyi olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, işçi bulma sorununun çözümü için hızla harekete geçilmesi gerekiyor. Sonuç olarak, Türkiye’de inşaat sektöründe işçi bulma zorluğu ciddi bir endişe kaynağı olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, doğru adımlar atılarak bu sorunun üstesinden gelmek mümkün olabilir. İnşaat sektöründeki paydaşların iş birliği yaparak ve etkili politikalar geliştirerek işçi bulma sorununu çözmeye odaklanmaları gerekiyor” dedi.

“EĞİTİM PROGRAMLARI VE MESLEKİ GELİŞİM FIRSATLARI SAĞLANMALI”

Bu sorunun çözümü için atılabilecek adımlardan bahseden Raz, “İlk olarak, işçilere yönelik eğitim programları ve mesleki gelişim fırsatları sağlanarak nitelikli iş gücünün artması sağlanabilir. Ayrıca, işverenler çekici teşvikler sunarak ve iyi bir işveren markası oluşturarak işçi çekmeyi hedefleyebilirler. Teknolojinin kullanımıyla iş süreçlerinin daha verimli hale getirilmesi de işçi bulma sorununu hafifletebilir” diye konuştu. VEZGA İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı  Mehmet Raz, bu adımları detaylı olarak açıkladı:

1. Eğitim ve Mesleki Gelişim: İnşaat sektöründe çalışacak işçilere yönelik eğitim programları ve mesleki gelişim fırsatları sağlanabilir. Bu, nitelikli iş gücünün artmasına ve talebi karşılamaya yardımcı olabilir.

2. Teşvik ve İşveren Markalaşması: İşverenler, çekici teşvikler sunarak ve iyi bir işveren markası oluşturarak işçi çekmeyi hedefleyebilirler. Örneğin, daha iyi maaşlar, sigorta olanakları, kariyer ilerleme fırsatları gibi avantajlar sunulabilir.

3. Teknoloji ve Verimlilik: İnşaat sektöründe teknolojinin kullanımıyla iş süreçleri daha verimli hale getirilebilir. Bu, daha az işçiyle daha fazla iş yapılmasını sağlayabilir.

4. Göçmen İşçi Politikaları: Ülkeler, işçi bulma sorununu çözmek için göçmen işçi politikalarını gözden geçirebilir ve uygun koşullarda göçmen işçi alımını destekleyebilir.

5. İşgücü Planlaması: İşverenler, ihtiyaçlarını daha iyi anlamak ve uygun işgücü planlaması yapmak için uzun vadeli stratejiler geliştirebilirler.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ege Bölgesi'nin 4 aylık ihracatı 14 milyar doları aştı

Ege Bölgesi’nin 2024 yılının ilk dört aylık döneminde ihracatı 2023 yılının aynı zaman diliminde yüzde 3 artış gösterdi. Egeli ihracatçılar, Türkiye ihracatının yüzde 17,23’ünü gerçekleştirdi.

Ticaret Bakanlığı’nın 2024 yılı başında kamuoyu ile paylaşmaya başladığı faaliyet illerine göre ihracat istatistikleri Ege Bölgesi’nin ihracat istatistiklerinin daha gerçekçi bir şekilde ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor.

Ege İhracatçı Birlikleri’nden yapılan yazılı açıklamaya göre; faaliyet illerine göre ihracat istatistiklerine göre Ege Bölgesi 2023 yılında 42 milyar 615 milyon dolarlık dışsatıma imza attı.

Ege Bölgesi’nin ihracatının yüzde 56’sını İzmir yaptı

Türkiye’ye ihracatı öğreten İzmir, 2023 yılında 23 milyar 793 milyon dolarlık ihracatla Türkiye genelinde en çok ihracat yapan üçüncü il olurken, Ege Bölgesi’nin ihracatının yüzde 56’sını tek başına gerçekleştirdi. İzmirli ihracatçılar 2024 yılının ocak-nisan döneminde ihracatlarını, 2023 yılının aynı dönemine göre yüzde 3,3 artırmayı başardılar.

İzmir’in ihracatına sektörler bazında bakıldığında mineral yakıtlar, mineral yağlar faslı 554 milyon 332 bin dolar ile en fazla ihracat yapılan sektör oldu. Bu ihracatı 169 milyon 739 bin dolarla kazanlar, makinalar izlerken, üçüncü sırada 127 milyon 397 bin dolarlık tutarla demir-çelik sektörü takip etti.

İzmir’in ihracatında Almanya, ABD ve İspanya zirvede

İzmir, 198 ülke ve gümrüklü bölgeye ihracat yapma başarısı gösterirken 2024 yılının ocak-nisan döneminde en çok ihracat yaptığı ülke 503 milyon dolarlık tutarla Avrupa Birliği’ni domine eden Almanya oldu. Almanya’yı 393 milyon dolarla Amerika Birleşik Devletleri, 251 milyon dolarla İspanya izledi.

Manisa’dan 4 ayda 2 milyar 430 milyon dolarlık ihracat 

Elektrik-elektronik sektörünün ihracatını domine ettiği Manisa, 2023 yılında 7 milyar 745 milyon dolarlık dövizi Türkiye kazandırmıştı. Manisa, 2024 yılının ilk dört aylık döneminde 2 milyar 430 milyon dolarlık ihracat performansı ortaya koydu. Manisa, Ege Bölgesi ihracatından yüzde 17 pay aldı.

Manisa’nın ihracatında elektrik-elektronik sektörü 643 milyon dolarlık payla aslan payını alırken, iklimlendirme sektörü 250 milyon dolar, otomotiv endüstrisi 217 milyon dolar ihracat yaparak ilk üç sektör arasında olmayı başardılar.

Almanya, Manisa’dan 256 milyon dolarlık ürün ithal ederek zirvedeki yerini korurken, Manisa’dan en çok ihracat yapılan ikinci ülke 192 milyon dolarla İngiltere oldu. İngiltere’yi 145 milyon dolarla Fransa izledi. Manisa toplamda 174 ülke ve gümrüklü bölgeye ihracat yapma başarısı gösterdi.

Denizli, 4 ayda 1 milyar 330 milyon dolar dövizi Türkiye’ye kazandırdı

Türkiye’de en çok ihracat yapan 10 il arasında yer alan Denizli, 2023 yılında 4 milyar 25 milyon dolarlık ihracat yapmışken, 2024 yılının ocak – nisan döneminde ihracatını yüzde 1’lik artışla 1 milyar 322 milyon dolardan 1 milyar 330 milyon dolara taşıdı.

Denizli’de ihracatın yorgun sektörü konumundaki hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü, tüm yorgunluğuna karşın 350 milyon dolarlık ihracatla 2024 yılı ocak – nisan dönemindeki ihracat performansını da koruyarak Denizli’den en çok ihracat yapan sektör özelliğini sürdürdü.

Elektrik-elektronik sektörü Denizli’den 260 milyon dolarlık ihracatla ikinci olurken, demir ve demirdışı metaller sektörü 209 milyon dolarlık ihracata imza attı ve adını üçüncü sıraya yazdırdı.

Denizli’den en çok ihracat 170 milyon dolarla İngiltere’ye olurken, Denizli’nin en çok ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında ikincilik ve üçüncülük fotofinişle belirlendi. Almanya 122,8 milyon dolarlık ihracatla ikinci olurken, Amerika Birleşik Devletleri 122,3 milyon dolarlık taleple listenin üçüncü basamağına adını yazdırdı.

Balıkesir’in ihracatı 2,5 milyar dolara koşuyor

Faaliyet illerine göre ihracat istatistiklerinin açıklanmaya başlamasıyla birlikte yaptığı ihracatın TÜİK ve TİM tarafından açıklanan ihracat rakamının iki katından fazla olduğu ortaya çıkan Balıkesir, 2024 yılı ocak-nisan döneminde de ihracatını yüzde 5 artırarak 754 milyon dolardan 789 milyon dolara ilerletti. Balıkesir, 2024 yılı sonunda 2,5 milyar dolar ihracat hedefine koşuyor.

Balıkesir’in ihracatında ilk üç sektör; 134 milyon dolarla elektrik-elektronik sektörü, 67 milyon dolarla su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü ve 26 milyon dolarla otomotiv endüstrisi sektörü şeklinde sıralandı.

Balıkesir’den ihracat yapılan ülkeler listesinin zirvesinde 39,3 milyon dolarlık tutarla Irak yer alırken, ABD 37,7 milyon dolarlık ihracatla ikinci, İspanya 23,7 milyon dolarla üçüncü oldu. Balıkesir, 2024 yılının ocak-nisan döneminde 133 ülke ve gümrüklü bölgeye ürün ihracatı yaptı.

Aydın’dan 553 milyon dolar ihracat

Maden, kuru meyve, iklimlendirme ve otomotiv endüstrisi sektörlerinin ihracatının omurgasını oluşturduğu Aydın, 2023 yılında 1 milyar 661 milyon dolarlık ihracat yapmışken, 2024 yılının dört aylık diliminde ihracatını yüzde 1,4’lük artışla 545 milyon dolardan 553 milyon dolara yükseltti.

Madencilik sektörü Aydın’ın ihracatına 62 milyon dolar katkı sağlarken, kuru meyve sektörü 55 milyon dolarla zirve ortağı oldu. Otomotiv endüstrisi 42 milyon dolar döviz getirisi sağladı.

Aydın’ın ihracat yaptığı ülkeler arasında ilk üç sıra; 30 milyon dolarla İtalya, 26 milyon dolarla İspanya ve 24 milyon dolarla ABD şeklinde sıralandı.

Muğla’nın ihracatı artışını sürdürüyor

Su ürünleri sektörünün ihracatından yüzde 70’ten fazla pay aldığı Muğla, 2024 yılında ihracat artışını sürdürmeyi başardı. 2023 yılın ocak-nisan döneminde 368 milyon dolar ihracat yapan Muğla, 2024 yılının dört aylık döneminde ihracatını yüzde 13’lük gelişimle 415 milyon dolar şeklinde kayda aldı. Muğla, 2024 yılının ocak – nisan döneminde Ege Bölgesi illeri arasında ihracatını en çok artıran ikinci il olmayı başardı.

Muğla’dan yapılan her 100 dolarlık ihracatın 72 dolarına imza atan su ürünleri sektörü 261 milyon dolar döviz getirisine imza attı. Madencilik sektörü 40,4 milyon dolarlık ihracat yaparken, yaş meyve sebze sektörü 16 milyon dolarlık ihracat performansı ortaya koydu.

Rusya Federasyonu 51,6 milyon dolarlık ihracatla Muğla’nın ihracat yaptığı ülkeler listesinde zirvedeki yerini korurken, Muğla’dan Yunanistan’a 42,8 milyon dolarlık ihracat yapıldı ve Yunanistan zirve ortağı oldu. ABD bu iki ülkeyi 32 milyon dolarlık ihracatla izledi.

Kütahya ihracatta 1 milyar doları aşmayı hedefliyor

Porselen ihracatının başkenti Kütahya, 2023 yılının ilk dört aylık döneminde 283 milyon dolar olan ihracatını, 2024 yılının aynı zaman aralığında yüzde 8 büyüterek 305 milyon dolara çıkardı. Kütahya ihracat artış hızında vites artırarak 2024 yılı sonunda Ege Bölgesi’nde ihracatı 1 milyar doları aşan iller arasına adını yazdırmayı hedefliyor.

Kütahya’dan 64 milyon dolarlık porselen ihracatı yapılırken, demir ve demirdışı metaller sektörü 33 milyon dolar ve kimya sektörü 8 milyon dolar ihracat başarısı gösterdi.

Kütahya’dan ihracat yapılan ülkelere bakıldığında; ilk üç ülke 15 milyon dolarla İtalya, 11 milyon dolarla Polonya ve 9 milyon dolarla Bulgaristan şeklinde sıralandı.

Afyonkarahisar, Ege Bölgesi’nde ihracat artış rekortmeni oldu

2024 yılının ocak-nisan döneminde maden sektöründeki ihracat artışı, mermerin başkenti Afyonkarahisar’ın ihracat rakamlarına da olumlu yansımış durumda.

İhracatının yüzde 65’ini maden sektörünün gerçekleştirdiği Afyonkarahisar 2023 yılının ocak-nisan döneminde 198 milyon dolar olan ihracatını, 2024 yılının ilk dört ayında yüzde 24’lük artışla 245 milyon dolara ilerletti ve Ege Bölgesi illeri arasında ihracat artış rekortmeni oldu.

Amerika Birleşik Devletleri 20 milyon dolarlık ihracatla Afyon’un ihracatında birinci ülke olurken, Çin, 13 milyon dolarla ikinci ve Fransa 8,6 milyon dolarla üçüncü basamağa isimlerini yazdırdı.

Uşak’ın ihracatında tekstil ve halı öne çıktı

İhracatı yatay bir seyir izleyen Uşak, 2024 yılının ocak – nisan döneminde 143,5 milyon dolarlık dövizi Türkiye’ye kazandırmayı başardı. Uşak’ın 2023 yılının dört aylık dilimindeki ihracatı 144 milyon dolar olmuştu.

Uşak’tan ihracatta tekstil sektörü 28 milyon dolarla birinci olurken, ikinci 26 milyon dolarla halı, 16,6 milyon dolarla su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü şeklinde sıralandı. Uşak’ın en çok ihracat yaptığı ülkeler; 17,8 milyon dolarla Amerika Birleşik Devletleri, 10,8 milyon dolarla Almanya ve 10 milyon dolarla Irak oldu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Dünya Tahıl İşleme Endüstrisi İstanbul'da Buluştu.

Üretiminin yüzde 90’ını ihraç eden önemli endüstriler arasında yer alan yerli un, tahıl, yem, bakliyat üretim ekipmanları ve değirmen makineleri sektörü, 120 ülkede 10.000’den fazla profesyonel ile 10. İDMA İstanbul’da buluştu.

İstanbul Fuar Merkezi’nde 2-4 Mayıs 2024 tarihleri arasında gerçekleşen, sektöründe Türkiye’nin ilk ve tek, dünyanın ise en büyük fuarı İDMA, tahıl işleme endüstrisinin profesyonellerini bir araya getirerek sektör üreticilerinin ihracat lokomotifi olmaya devam etti. 

Sektörün dünyadaki en büyük buluşmalarına imza atan İDMA, Rusya ve Endonezya duraklarından sonra anavatanına geri döndü. Yerli un, tahıl, yem, bakliyat üretim ekipmanları ve değirmen makineleri üreticileri, 500 milyon dolarlık ihracat hedefiyle yeni ürün ve teknolojilerini 2-4 Mayıs 2024 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşen 10. İDMA İstanbul’da beğeniye sundu. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal, Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Haluk Tezcan, Türkiye Yem Sanayicileri Birliği (TÜRKİYEM-BİR) Başkanı Ülkü Karakuş, Değirmen ve Sektör Makineleri Üreticileri Derneği (DESMÜD) Başkanı Zeki Demirtaşoğlu, Türkiye Makarna Sanayicileri Derneği (TMSD) Başkanı Aykut Göymen, Tahıl ve Bakliyat İşleme Teknolojileri, Depolama ve Analiz Sistemleri Derneği (TABADER) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Bayram, ve İDMA Fuarlarının organizatörü HAGE Grup Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Ali Kalkan’ın açılış konuşmalarıyla kapılarını ziyaretçilerine açan İDMA İstanbul, sektörün dünyadaki en büyük markalarını tek çatı altında buluşturdu. Mısır, Fas, Rusya, Ukrayna, Bolivya, Endonezya ve Sırbistan’ın yanı sıra yaklaşık 60 farklı ülkeden sektör dernek ve birliğinin de yer aldığı 10. İDMA İstanbul; 5. Uluslararası TABADER Zirvesi, sertifikalı değirmencilik ödülleri ve BBM Mutfak gibi çeşitli eğitim, seminer ve etkinliklere sahne oldu. 

 

Güldal: Un ihracatında dünya birincisi, makarna ihracatında dünya ikincisi, yem ihracatında Avrupa birincisiyiz

10. İDMA İstanbul’un açılış töreninde konuşan TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal; “Değerli sektör dernekleri başkanlarımın söylediği gibi Türkiye tarım sektöründe önemli başarılara imza atıyor. Un ihracatında dünya birincisi, makarna ihracatında dünya ikincisi, yem ihracatında Avrupa birincisi sektörlerimizle ülkemizin tarım gelirleri önemli bir yükseliş ivmesi gösterdi. Tarım üreticilerimizin sigortası olan bu sektörlerimize ek olarak makine üretim sektörümüzün de başarılarından memnuniyet duyuyoruz. Bu vesileyle tahıl, yem, bakliyat sektörünün tüm temsilcilerini tek çatı altında bir araya getiren 10. İDMA İstanbul’a emeği geçen herkese teşekkür ederim” sözleriyle İDMA’nın sektöre katkısından övgüyle bahsetti.

10. İDMA İstanbul’un sektöre 500 milyon dolarlık ihracat katkısı sağlaması bekleniyor

Un, tahıl, yem, bakliyat üretim ekipmanları ve değirmen makineleri üreticileri sektöründe düzenlediği başarılı uluslararası fuarlarla sektörün dünyadaki en büyük buluşmalarına imza atan İDMA fuarlarının organizatörü HAGE Grup Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Ali Kalkan ise; ‘Yerli tahıl işleme endüstrisinin dünyaya açılan kapısı olan İDMA fuarlarıyla sektörün gelişimine, yeni pazarlarla tanışmasına ve ihracatına katkı sağlıyoruz. Üretiminin yüzde 90’ını ihraç ederek ülke ekonomisine ve istihdamına önemli katkılar sağlayan sektörümüzü bu yıl 10’uncusunu düzenlediğimiz İDMA İstanbul’da ağırladık. Türkiye’nin önemli sivil toplum kuruluşlarını, kanaat önderlerini, 60’dan fazla uluslararası dernek, birlik ve federasyonu, 120 ülkeden yaklaşık 10.000 profesyonel ziyaretçiyi 300 katılımcı markayla bir araya getiren 10. İDMA İstanbul, dünya tahıl işleme endüstrisinin gündemini belirledi. 500 milyon dolarlık ticaret hacmi yaratmasını beklediğimiz 10. İDMA İstanbul’un ardından 2025 yılı Nisan ayında Moskova’da gerçekleştireceğimiz 2. İDMA Russia fuarımız için çalışamaya başladık. Türkiye’nin üretim gücünü hedef pazarlarla bir araya getirmeye devam edeceğiz” değerlendirmesiyle İDMA fuarlarının sektörün buluştuğu, yeni ürünlerin ve inovasyonların vizyona çıktığı bir platform olarak; sektörün profesyonellerini bir araya getiren, ilgili sivil toplum örgütlerinin ve akademisyenlerin çözüm önerilerini geliştirildiği organizasyonlar olmaya devam edeceğini vurguladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Enerjisa Enerji'den Adana Karataş'ta Sürdürülebilir Balıkçılığa Tam Destek

Sürdürülebilirliği stratejisinin merkezine koyarak, insan ve teknoloji odağıyla daha akıllı ve yeşil bir dünyaya katkı sunmak için projeler üreten Türkiye’nin lider elektrik dağıtım, perakende satış ve müşteri çözümleri şirketi Enerjisa Enerji, balıkçılığın ana geçim kaynağı olduğu Adana Karataş’ta gerçekleştirdiği ‘Sürdürülebilir Balıkçılığa Destek’ projesi ile bölge halkına yeni bir gelir alanı ve ek istihdam sağlamayı amaçlıyor. 

Türkiye’nin enerji dönüşümüne ‘Herkes için daha iyi bir gelecek’ vizyonuyla öncülük ederek enerji verimliliği ve kurumsal sosyal sorumluluklar konusunda farkındalık oluşturan Enerjisa Enerji, Karataş Belediyesi ve Karataş Su Ürünleri Kooperatifi iş birliği ile gerçekleştirdiği ‘Sürdürülebilir Balıkçılığa Destek’ projesi ile döngüsel ekonominin uçtan uca düşünülmüş bir örneğini hayata geçiriyor. Projede Karataş Belediyesi ve Karataş Su Ürünleri Kooperatifi iş birliği ile deniz ve limandan toplanan atıklar geri dönüşüme kazandırılacak, balık ağları ileri dönüşüm ile farklı ürünlerde girdi olarak kullanılacak. Üretim aşamasında kadınların istihdam edileceği bu ürünler ile birlikte hem döngüsel ekonomi ile sürdürülebilir ve çevre dostu bir ekonomi yaratılacak hem de enerjide tasarruf sağlayan Güneş enerjisi santrali kurulumu, kapasite geliştiren eğitim programları ve atık yönetimi çözümleri ile uçtan uca bir çözüm ortaya konulacak.

“Etki odaklı sürdürülebilirlik anlayışımızın bir sonucu’’

Karataş’ta sürdürülebilir bir balıkçılık ekosistemi yaratma hedefiyle yola çıktıklarının altını çizen Enerjisa Enerji Sürdürülebilirlik ve Kurumsal Yetkinlikler Bölüm Başkanı Ebru Taşcıoğlu, “Enerjisa Enerji olarak toplumsal fayda yaratacak çalışmalarımızı sürdürülebilirlik etki odağı ile geliştiriyor ve hayata geçiriyoruz. Paydaşlarımız ile birlikte projeyi geliştirirken odağımız bölge insanı ve yerel kalkınmaydı. Bu proje ile birlikte doğaya terk edilmiş plastiklerin ileri dönüşümü sayesinde sadece çevre dostu bir fayda elde etmiyor, yeni ve döngüsel bir ekonomi de yaratıyoruz. Kadınlar için kapasite geliştiren ve gelir getirici bir faaliyet olması sebebiyle iş ve aile hayatında kadının görünürlüğünü artırmak konusunda da mutluluk duyuyoruz.

Gerçekleştirdiğimiz bu projeyi etki odaklı sürdürülebilirlik anlayışımızın bir sonucu olarak görüyoruz ve yaklaşık 25 bin kişinin yaşadığı Karataş’ta ana geçim kaynağı olan balıkçılığın sürdürülebilir olması için önemli bir kilometre taşıdır. Adana Karataş’ta başlayan bu yolculuk, bölgedeki balıkçılığı ve genel olarak çevre bilincini güçlendirerek daha yaşanabilir bir dünya için önemli adımlar atmamıza olanak tanıyor.

Herkes için daha iyi bir gelecek sağlamak adına konfor alanımızdan çıkıp var gücümüzle çalışmaya, sürdürülebilirlik etki alanlarımızı genişletmeye, gezegenimiz ve toplum için fayda sağlayan projeler için elimizi taşın altına koymaya devam edeceğiz.” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

HR'da oyun değişiyor: Layers HR, tüm İK ihtiyaçlarını tek bir entegre platformda birleştirdi

Londra’da gerçekleşen HR Technologies UK Konferansı ve Amsterdam’da düzenlenen HR Technology Europe Konferansı, tüm dünyadan İnsan Kaynakları alanında çalışan yöneticileri, fikir liderlerini ve girişimcileri bir araya getirdi. Konferanslara katılarak açıklamalarda bulunan Layers HR Teknoloji ve Üründen Sorumlu CPO’su Eray Karakullukçu, dünyada insan kaynaklarının bambaşka bir noktaya geldiğini belirtti. Karakullukçu, “Layers HR olarak HR Technologies UK ve HR Technology Europe etkinliklerine katılarak, fikir liderleri ve öncüleriyle birlikte teknolojinin geleceğini değerlendirdik. Gelişen teknolojiyle birlikte insan kaynaklarında meydana gelen dönüşüm son derece heyecan verici. İnsan kaynaklarının daha teknoloji odaklı, çeşitlilik ve kapsayıcılığa daha duyarlı, veri odaklı ve esnek bir yaklaşıma doğru evrildiğini söyleyebilirim. İK ve işe alım profesyonellerini bir araya getiren bu konferansta gördük ki teknoloji odaklı insan kaynakları, işletmelerin daha rekabetçi olmalarını ve İK departmanlarının daha stratejik bir rol üstlenmelerini sağlayacak. Önümüzdeki süreçte İstanbul, Riyadh, Dubai ve Berlin başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında İK teknoloji etkinliklerinde nabız tutmaya devam edeceğiz” dedi.

 

“Geleceğin insan kaynakları dünyasını AI şekillendirecek”

Yapay zekanın iş dünyasında birçok alanda olduğu gibi insan kaynakları alanında da önemli yere sahip olduğunu belirten Eray Karakullukçu, “Yeni nesil İK teknolojileri iş dünyasının geleceğine yön veriyor. İşe alım, eğitim ve geliştirme, performans yönetimi ve diğer İK işlevlerinde yapay zeka ve otomasyonun kullanımı giderek yaygınlaşıyor. Standart insan kaynakları operasyonları da yerini artık yapay zekaya bıraktı. Aday bulma, mülakat ve aday süreç yönetimi aşamalarında yapay zekanın insan kaynakları süreçlerini daha etkili ve verimli hale getirdiğini söylemek mümkün. Geleceğin insan kaynakları dünyasını AI şekillendirecek diyebiliriz. Layers HR’ı insan kaynakları operasyon süreçlerine yapay zeka ile çözüm getirmek için geliştirdik. Layers HR olarak insan kaynakları süreçlerinin tümünü yapay zeka tarafından yönetilebilir kılmayı ve bu alanda dünyanın en önemli tedarikçileri arasında yer almayı hedefliyoruz” dedi.

 

Yeni nesil yapay zeka destekli insan kaynakları ve işgücü yönetimi platformu Layers HR, şirketlerin ihtiyacı olabilecek tüm İK operasyonlarını tek bir uygulamada birleştiriyor. Geleneksel HR süreçlerinin yerini bütünsel bir yaklaşıma bıraktığı ve tüm hizmetlerin entegre olabildiği sistemlerin öne çıktığı yeni dünyada Layers HR, yapay zeka desteğiyle karmaşık insan kaynakları süreçlerini kolaylaştırarak şirketlerin daha çevik ve rekabetçi olmalarını sağlıyor.

 

Yatırımcılarının 10 yılı aşkın insan kaynakları danışmanlığı tecrübesi ile tasarlanan Layers HR, ihtiyaca göre özelleştirilebilen, sade, kullanımı kolay yepyeni bir İK yönetim platformu sunuyor. Hem web hem de mobil üzerinden erişim sağlanabilen çoklu dil desteğine sahip modülleriyle çalışanların İK yaşam döngüsünü uçtan uca yönetmelerini sağlıyor. Bulut tabanlı SaaS yazılım ile küçük, orta ve büyük ölçekli işletmelerin dijital insan kaynakları dönüşümünü gerçekleştiren Layers HR, işletmelerin uygun maliyetli ve kolay erişilebilir şekilde daha etkili bir iş gücü yönetimi stratejisi geliştirmelerine öncülük ediyor.

 

Tüm İK süreçleri yapay zeka ile tek bir platformda birleşti!

Layers HR personel veri tabanı, iç iletişim portalı, işe alım merkezi, raporlar, oryantasyon, OKR ve KPI performans yönetimi, 360 geri bildirim merkezi, eğitim merkezi, oyunlaştırma gibi insan kaynaklarının tüm fonksiyonlarının tek bir platform üzerinden kolayca yönetilmesini sağlıyor. Tüm İK süreçlerinin kuruma özel olarak tasarlanabildiği çözümlerle Layers HR, insan kaynakları profesyonellerinin ve çalışanların ihtiyaç duyabileceği tüm modülleri içinde barındırıyor. 

 

Layers HR, iş görüşmelerini yürüterek aday değerlendirmesi yapabiliyor 

Layers HR yapay zekası, çalışanların sesli veya yazılı komutlar ile yıllık izin, masraf, avans, seyahat vb. taleplerini iletebilmelerini sağlıyor. Çalışanların performans verilerini analiz ederek objektif ve veriye dayalı değerlendirmeler sunan Layers HR yapay zekâsı işe alım sürecinde adaylarla etkili ve verimli bir şekilde iletişim kurarak soruları yanıtlıyor ve iş başvuru sürecini kolaylaştırıyor. İşe alım sırasında adaylarla mülakatları gerçekleştirerek şirketlerin ihtiyaçlarına en uygun adayları hızlı ve doğru bir şekilde belirlemesine yardımcı oluyor. Çalışanların ve adayların yetkinlik, yetenek, deneyim ve uygunluklarını kapsamlı ve objektif bir şekilde analiz ederek işe alım uzmanlarına en uygun adayları seçme konusunda ayrıntılı bilgi ve iç görü sunuyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kripto kurtarma dolandırıcılığı

Dolandırıcılar izleri daha da gizlemek için kripto parayı mümkün olan en kısa sürede “nakde çevirmeye” çalışacaklardır. 

Kriptonun merkezi olmayan yapısı, nereye gittiklerini bulabilseniz bile paranızı geri almanın son derece zor olacağı anlamına gelir. Bazen yapabileceğiniz en iyi şey ikinci kez mağdur olmaktan kaçınmaktır.  Dijital güvenlik şirketi ESET, kripto kurtarma dolandırıcılığını mercek altına  alarak kripto para kullanıcılarının iki kez kurban olmaktan nasıl kaçınabileceklerini inceledi. 

Bir kripto dolandırıcılığının ya da siber saldırının kurbanı olduğunuzda fonlarınız çalınır. Pişmanlık ve utanç duygusu yanı sıra parasal kayıptan kaynaklanan öfke yaşanır. Böyle bir durumda  birçok mağdur için hikaye burada bitmiyor. Birisi size yaklaşıyor veya siz, kripto para kurtarma hizmetleri sunan bir reklam görüyorsunuz. Siz paranızı geri almayı hayal ederken onlar ikinci kez sizi dolandırmaya çalışıyor. Ne yazık ki bu tür “kurtarma dolandırıcılığı” giderek yaygınlaşıyor. Araştırmalar, kimlik hırsızlığı mağdurlarının yaklaşık üçte birinin en az bir kez yeniden mağdur edildiğini gösteriyor.  

Kripto kurtarma dolandırıcılığı nasıl çalışır? 

Kurtarma dolandırıcılığı genellikle bir tür peşin ücret dolandırıcılığıdır. Dolandırıcı, sağladığını iddia ettiği hizmet için önceden bir ücret talep eder ve ödeme yapıldıktan sonra ortadan kaybolur. Ayrıca kripto hesaplarınıza ve/veya kişisel ve finansal bilgilerinize erişim isteyebilirler; bu bilgiler dark web’de satılabilir ve sonraki dolandırıcılıklarda kullanılabilir. Kurtarma dolandırıcıları sosyal medyanın her yerindedir. Kripto dolandırıcılığının kurbanı olmuş ve internette dert yanan kişileri arayıp onlara doğrudan mesaj gönderebilirler. Resmi web siteleri olan meşru görünümlü varlık kurtarma ‘işletmeleri’ kurabilir ve ücretli arama motoru sonuçlarında listelenerek reklam yapabilirler.  

Bu dolandırıcıların karmaşıklığı değişebilir. Bazıları sosyal medyada oldukça basit mesajlar yayımlar. Diğerleri ise dolandırıcılık mağdurlarını doğrudan arayarak polis veya mahkeme yetkilisi kılığına girip çalınan parayı iade edeceklermiş gibi davranabilirler. Diğer durumlarda, dolandırıcılar siber güvenlik forumlarında hizmetlerini tanıtan referans ve reklam karışımı uzun yorumlar bırakabilirler. 

Kripto hırsızlığını önleme 

Kripto kurtarma dolandırıcılığından kaçınmanın en iyi yolu, dijital para biriminizi ilk etapta çaldırmamaktır. FBI’a göre, 2022 yılında yalnızca kripto para dolandırıcılığı nedeniyle 2,5 milyar dolar kaybedildi. Ünlüler veya diğer güvenilir kişiler tarafından destekleniyor gibi görünen düşük riskli, yüksek getirili yatırım planlarına bile şüpheyle yaklaşmak gerekir. Ayrıca online alışverişlerde kartla ödeme yapmak her zaman daha iyidir çünkü bu şekilde daha fazla alıcı koruması vardır. Hiçbir meşru işletme sizden peşin olarak kripto para ile ödeme yapmanızı talep etmeyecektir.  Yakın bir bağ hissetseniz bile internette tanıştığınız herhangi bir kişinin yatırım tavsiyesi vermesine şüpheyle yaklaşın. Dolandırıcılar giderek artan bir şekilde, romantizm dolandırıcılığını yatırım dolandırıcılığı ile harmanlamaktadır. 

Uyarı işaretleri nasıl fark edilir  

Dolandırıcılığın türü ne olursa olsun, hepsinin ortak bir noktası vardır: Kurtarma hizmeti sorunludur. 

  • “İşlerine” başlamadan önce peşin bir ücret veya iade işlemlerine devam edebilmeniz için başka bir ücret talep ederler.
  • Kurumsal bir hesap yerine web tabanlı bir e-posta (ör. Gmail/Yahoo) ile iletişim kurabilirler.
  • Paranızı “iade etmek” için bankacılık, kripto hesabı veya kişisel bilgilerinizi isterler.
  • Kolluk kuvvetleri veya hükümet yetkilileri ile yakın çalıştıklarını iddia ederler. 
  • Sosyal medya DM’leri, mesaj ya da e-posta yoluyla durup dururken iletişime geçerler.
  • Sizin iletişime geçebilmeniz için herhangi bir telefon numarası vermezler. 
  • Sizinle iletişime geçen kişi, muhtemelen ne kadar çalındığı ve nasıl çalındığı da dahil olmak üzere, özel durumunuz hakkında birçok ayrıntı biliyor gibi görünebilir. 

Kripto paranız çalınırsa ne yapmalısınız? 

Kripto para yatırımı ve diğer dolandırıcılık türleri için tazminat almanıza yardımcı olacak hizmetler sunabilecek meşru firmalar olduğu unutulmamalıdır. Bazen dolandırıcılar da bu kuruluşları taklit etmeye çalışırlar.  

Yakın zamanda dolandırıcılık veya hırsızlık nedeniyle kripto para kaybettiyseniz aşağıdaki adımları göz önünde bulundurun: 

  • Mümkün olduğunca çok kanıt toplayın. 
  • Olayı polise veya ilgili düzenleyici kuruma bildirin. 
  • Yaptığı işleri araştırdığınız ve güvenebileceğiniz “Kurtarma” hizmetleri sunan yasal bir hukuk firmasına ulaşın. 
  • Eğer biliyorsanız, dolandırıcının kripto paranızı nakde çevirdiği borsa ile iletişime geçmeye çalışın. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Diablo Immortal'a Yeni Sınıf Eklendi: Fırtına'ya Merhaba De

SİSİN İÇİNDEN HİKÂYELER

Ivgorod’un ötesindeki batı kıtasının kuzeyinde kalan, kasırgalarla yıpranmış ve sisli Soğuk Adalar’dan sürgün edilen Fırtınalar, Korunak’a geldi. Bu sınıf; kalbi saf kişilerin arasından seçilen, halkı tehlikelere karşı korumak için yetiştirilen ve kılıç dansı, dalgaların üzerinde yürüme, denizcilik gibi konularda eğitim alan adanmış savaşçı rahiplerden oluşur.

Oyuncular, İmparatoriçe Ksathra’nın bilgelik öğretilerini paylaşmak için tasarlanan sınıfa özel görevlerde Fırtına’nın heyecanla beklenen benzersiz yeteneklerini deneyimleyebilir.

Fırtına ile ilgili daha fazla bilgi almak için buradan 2,5D sinematik fragmana göz atabilir ve hikâye yazısını okuyabilirsiniz. Fırtına ile ilgili daha fazla ayrıntı 16 Mayıs Perşembe günü çıkacak olan sıradaki Geliştirici Günlüğü videosunda paylaşılacak.

Korunak’ta görüşürüz,

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kaspersky, INTERPOL için siber güvenlik eğitim serisi sunuyor

Kaspersky’nin Global Araştırma ve Analiz Ekibi (GReAT) ve GERT uzmanları, kurum personeline tersine mühendislik ve olaylara müdahale konularında eğitim verdi.

INTERPOL görevlileri, 2019 yılında Kaspersky ve INTERPOL arasında imzalanan iş birliği anlaşmasının bir parçası olarak Eylül – Aralık 2023 tarihleri arasında Tersine Mühendislik 101, Hedefli Kötü Amaçlı Yazılım Tersine Mühendisliği ve Windows Olay Müdahalesi eğitimleri aldı. GReAT ve GERT uzmanları tarafından yönetilen canlı soru-cevap oturumlarının eşlik ettiği çevrimiçi kurslar, pratik becerileri geliştirmek için özel olarak oluşturulmuş güvenli bir çevrimiçi ortam olan Kaspersky’nin Sanal Laboratuvar eğitimini de içeriyordu.

INTERPOL görevlileri arasında en popüler olan kurs, Hedefli Kötü Amaçlı Yazılım Tersine Mühendislik kursu oldu. Bu kursun bir parçası olarak katılımcılar gerçek hayattaki kötü amaçlı yazılımların nasıl analiz edileceğini, kötü amaçlı belgelerin ve açıkların nasıl tersine çevrileceğini ve tersine mühendislik araçlarının gelişmiş özelliklerinde nasıl ustalaşacaklarını öğrendiler. “Tersine Mühendislik 101” kursu sırasında, çoğunlukla assembly ve Go dillerinin temellerinin yanı sıra C++ dilinde yazılmış programların nasıl tersine mühendislik yapılacağı ve kendi başlarına tam bir bulaşma zincirinin nasıl analiz edileceği konularına odaklandılar.

Windows Olay Müdahale kursu, INTERPOL temsilcilerine bir olayın nasıl tespit edileceği ve olaya müdahale edileceği, kurbanların makinelerin nasıl analiz edileceği ve Gelişmiş Kalıcı Tehditler (APT’ler) ile diğer tehditler arasında ayrım yapmak da dahil olmak üzere çeşitli saldırı tekniklerini nasıl anlayabileceklerini öğretti.

Kaspersky Kamu İlişkileri Başkan Yardımcısı Yuliya Shlychkova, şunları söyledi: “Siber suçlarla mücadele söz konusu olduğunda kamu ve özel sektörün sinerji içinde çalışması, tehdit verileri ve bilgilerinin sürekli olarak paylaşılması önemlidir. Kaspersky, siber tehditlerle mücadelede ön saflarda yer alıyor ve küresel telemetrisi sayesinde yenilerini mümkün olan en kısa sürede öğrenerek bunlara yanıt vermek ve hafifletmek için hızlıca yeni araçlar ve yaklaşımlar geliştiriyor. Biz bilgi paylaşımının ve iş birliğinin gücüne inanıyoruz. Siber tehditlerle ilgili araştırmalarımızı yayınlayarak, verileri paylaşarak ve eğitim oturumları düzenleyerek iş ortaklarımızla birlikte daha siber dirençli bir dünya yaratmayı hedefliyoruz.” 

INTERPOL Siber Suçlar Direktörü Craig Jones, şunları ekledi: “Kaspersky ile eğitim programlarına katılmak, üye ülkelerimizin siber suçları soruşturma yeteneklerini önemli ölçüde geliştiren fırsatlar sunuyor. Verilen kapsamlı kurslar, kolluk kuvvetleri personelinin siber tehditleri analiz etmek ve azaltmak için gerekli becerilerle donatılmasına yardımcı oluyor. Bu ortaklık, kolluk kuvvetleri ile özel sektör arasındaki işbirliğinin önemini bir kez daha vurguluyor.”

Kaspersky araştırmacıları, 2019’dan bu yana INTERPOL kolluk kuvvetleri yetkililerine eğitim veriyor. Şirket bugüne dek INTERPOL için 10’dan fazla siber güvenlik eğitim etkinliği düzenledi ve bu eğitimlere 2024’te de devam edecek.

Kaspersky Uzman Eğitimi, çok sayıda kuruluş ve akademik kurum tarafından siber suçlarla mücadelede becerilerini geliştirmek için kullanılıyor. Bu çevrimiçi eğitim programının başlangıcından bu yana, Kaspersky uzmanları dünya çapında 50 ülkeden 2 binden fazla uzmana eğitim verdi. 10 farklı eğitim kursu eşliğinde uzmanlıklarını paylaşan eğitmenler, ve her biri öğrencilerin deneyim seviyesine göre ayrılan Tersine Mühendislik, Tehdit Avcılığı, Olay Müdahalesi ve daha birçok konuda gelişmiş taktikler ve stratejiler hakkındaki görüşlerini paylaşıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye'nin En Yenilikçi Milli Teknolojileri Görücüye Çıktı

YTÜ Yıldız Teknopark bünyesinde bulunan YTU Innovation Hub, mobilite alanında Türkiye’nin en yenilikçi teknolojilerini sergilediği bir lansmana ev sahipliği yaptı. Otonom araçlardan yerli otomobillere, teslimat araçlarından yapay zeka destekli tarım araçlarına ve ikonik Devrim Otomobilinin elektrikli versiyonuna kadar uzanan geniş bir yelpazede ürünler, global çapta girişimci firmaların imzasıyla görücüye çıktı. Girişimciler, Türk teknolojisinin geldiği noktayı ve geleceğe yönelik vizyonunu gözler önüne sererek büyük takdir topladı.

Girişimciler için yüksek teknolojik ürünlerin ticari çıktılara dönüştürüldüğü, akademik ve teknik ekibin bir araya gelerek güçlü bir sinerjinin oluşturulduğu YTU Yıldız Teknopark bünyesindeki YTU Innovation Hub’ta üretilen ve geliştirilen projeler basın lansmanı ile tanıtıldı. Donanım ağırlıklı ürünleri ve iş fikrini hayata geçirmek isteyen tüm girişimcilerin ihtiyaç duydukları prototipleri üretebilmeleri için gerekli altyapıya ev sahipliği yapan YTÜ Innovation Hub bünyesindeki girişimciler, teknoloji alanında dünya ile yarışacak yerli ve milli ürünlerini etkinliğe katılan basın mensuplarına tek tek anlatma fırsatı buldu. Lansman, Türkiye’nin girişimcilik ve inovasyon alanındaki potansiyelini gözler önüne sererken, sualtı araçlardan savaş teknolojilerine katkı sağlayacak sistemler, otonom araçlardan Türkiye’nin ikinci yerli otomobili ve tarımsal verimliliği arttıracak olan insansız çiftçi dostu araçlar gibi birçok proje aynı zamanda Türkiye’nin teknoloji gelişimine ışık tutmayı hedefliyor.  

“Yeni yatırımlara ilk tohumları ekiyoruz”

Donanımsal AR-GE yapmak, girişimcilerini geliştirmek ve yatırımcı bulmak isteyenleri buluşturdukları bir ortam oluşturduklarını söyleyen YTÜ Yıldız Teknopark Müdürü Orhan Tanışman, “Aslında burası yıllardır var. Birçok girişimciye yardımcı oluyor. Ama şimdi tüm projelerin hepsini tek bir çatı altında topladık. Nihayetinde ortada bir fikir varsa bu fikrin projeye dönüşmesi gerekiyor. Bu projeyi dönüştürebilmek için ciddi yazılımlara ve onları modelleme yapacak olan altyapıya da ihtiyaç var. O da burada yapılmakta. Sonrasında belli bir model ve proje ortaya çıktıktan sonra, bunun parçalarının üretilmesi gerekir. Parçaların üretimi de burada yapılıyor. Görmüş olduğunuz talaşlı imalattan, kart dizgin makinesine varıncaya kadar onun prototipini ve yapılacak olan parçaları da üretebiliyorsunuz” dedi. Projeler için 9 adet garajın olduğunu da aktaran Tanışman, “Garajın içerisinde projelere belli bir süre veriyoruz. O süre zarfında garajda istediği prototipi girişimci hayata geçirebiliyor. Yani üç boyutlu hale getirebiliyor. Sonrasında ise tabii ki bunun ticarileşme süreci başlıyor. Ticarileşmeyle ilgili olan kısımda da yapılması gerekenlerden bir tanesi yatırımcıya bunu anlatabilmek. Yani siz ürünü ortaya koymuşsunuz, çalıştığını göstermişsiniz. Bu sefer yatırımcının kapısını çalıyorsunuz. Burada bizim Teknopark olarak bir farkımız var. Girişim sermayesi yatırım ortaklığımız ile bugüne kadar 14 girişime yatırım yaptık. Bugüne kadar 14 girişime yatırım yaparak burada bulunan 3 girişime de finansman sağladık. Bu da farklı yatırımcıların da bu adreslere güvenerek yatırım yapmasını sağlıyor.” diye konuştu.

“0’dan 100’e kadar tüm ekosistemin ihtiyacını Innovation Hub olarak sağlıyoruz”

Ürünün finansmanını bulduktan sonra asıl buluşması gereken yerin global pazar olduğunu söyleyen Tanışman, “Yani Türkiye’nin ihtiyacına göre ürünleri ürettiğimiz gibi globale satılabilecek olan ürünleri de üretmeye çalışıyoruz. Yıldız Teknopark o noktada onlara Londra, Dubai, Taşkent, Şikago, Amsterdam, Berlin ve Riyad gibi lokasyonlarda bu ürünlerini oraya götürüp yatırımcıyla ve pazarla buluşması imkanı sağlıyor. Gördüğünüz üzere 0’dan 100’e kadar tüm ekosistemin ihtiyacını Innovation Hub olarak bir toplanma merkezi oluşturmuş olduk” şeklinde bilgilendirmelerde bulundu.  

İlk yerli ve milli araç olan devrim otomobilini yeniden teknoloji ile buluşturdular

Tanıtımda ilgi çeken projelerden bir tanesi de yeniçağa uygun elektrikli ve otonom “Devrim Otomobili” oldu.  Girişimci şirketlerden Hayal Otomotiv Teknoloji şirketi CEO’su Furkan Değirmenci YTÜ proje garajlarından birinde faaliyetini yürüttükleri Devrim Otomobilinin üretim sürecini anlattı. Değirmenci,  “Burada görmüş olduğunuz araç Devrim Otomobilinin aslında elektrikli bir replikası. Biz esasında Türkiye’nin bu saatten sonra yüksek teknoloji alanında asla yolda kalmayacağını bu genç güruhla beraber devam edeceğini vurgulamak amacıyla bu arabayı yaptık. Bizden sonra gelen veya üniversiteden yeni mezun olan arkadaşlar bu araç üzerinde hem donanımlar geliştiriyorlar hem de yazılım testlerini yapabiliyorlar. Bizim için bir kobay olarak kullandığımız platform oldu. Bundan önce de yine benzinli bir araçta yine otonom sürüş testlerimizi yapmıştık. Bunda da yine hem sesli asistan desteği hem de şehir içi ulaşımında konforu odaklayan bir sürüş dinamiği oluşturmaya çalıştık” şeklinde konuştu.  

Uzaktan kumandalı su altı dronu ile hedef bilimsel çalışmaları hızlandırmak

Sualtı teknolojisi üzerinde çalışan ve bu çerçevede projeler üreten Lenta Marine firması kurucu ortağı Enes Gazi Korkmaz, lansmana özel 500 metreye kadar inebilen insansız uzaktan kumandalı su altı dronu aracını tanıttı. Arama kurtarma çalışmalarından, bilimsel araştırmalara kadar pek çok alanda kullanılabilecek olan drone ile ilgili Korkmaz, “Sualtı araçları, sualtında gözlem, arama kurtartma, numune alma, bilimsel araştırmalar gibi birçok faaliyet alanlarında kullanılabilir. Bilimsel araştırmalarda sualtı araçları daha çok kullanılacak. Hem bilimsel hem de petrol doğalgaz aramalarında bu araçlar dünya üzerinde aktif olarak kullanılmakta. İlerleyen aşamalarda daha fazla derinliğe ulaşılacak. Ülkemiz denizlerini düşündüğümüzde ortalama 3-4 bin metre derinlikler söz konusu. Bizim de hedefimiz bu derinliğe inecek araçlar üretebilmek. Sonrasında da yurtdışına açılıp satışlar da yapmayı hedefliyoruz. Şu ana kadar 7 adet sattık. Sayısız kiralama ve hizmet operasyonlarına katıldık” dedi. 

120 milyon dolar AFARA Pamuk Robotu ile yerde kalmayacak 

Dünyada bir ilk olma özelliği taşıyan bir diğer proje ise tarımda tasarruf ve sürdürebilirlik açısından çiftçilerin yüzünü güldürecek cinsten. Pamuk hasatı sonrasında yerde kalan en az yüzde 5’lik pamuğun bile hesabının yapıldığı pamuk toplama aracının aslında milyon dolarları bulan bir tasarruf sağladığını söyleyen AFARA Tarım Robotu CEO’su ve makine mühendisi Ömer Muratlı, “Makinemiz, pamuk hasatı sonrasında yere dökülen minimum yüzde 5 kadar pamuğu görüntü işleme teknolojisi ve mekanik gömülü sistemleri ve bunun üzerinde de yapay zeka algoritmalarını da kullanarak yerdeki pamuğu toplayan bir robot. Dünyada benzeri olmayan, patentleştirilmiş bir robot aslında. Bunun haricinde tarla ile alakalı bazı kritik verileri de kullanarak rekoltenin arttırılmasını sağlayan sürdürebilirlik anlamında karbon ve su ayak izinin de azaltılmasını sağlayan aynı zamanda da pamuk arzının da artmasını sağlayan bir robot diyebiliriz. Bütün dünyada akademik çalışmalarla kanıtlanmış bir veri var. Yüzde 5 kalan minimum pamuk yani hasadın tamamı tarladan toplanamayabiliyor. Bu da bir tarlada yüzde 95 iken başka bir tarlada yüzde 90 ya da 85 olabiliyor. Yüzde 5 minimum yere döküldüğü için Türkiye’de 120 milyon dolarlık, dünya üzerinde de 3 buçuk milyar dolarlık pamuk yerde kalıyor.  Ve bunların sadece yüzde 20 ile 30 arası bir kısmı işçilerle beraber toplanabiliyor. Tarla testlerimizde hedefimiz yüzde 95 ile 100 arasına ulaşmak” dedi. 

Teknopark bünyesindeki mühendislik öğrencileri de yıllardır araç üretiyor 

Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği 3’üncü sınıf öğrencisi ve aynı zamanda YTÜ Racing Takım Lideri olan Efe Kırlar ise 2011 yılından bu yana araç ürettiklerini ve teknopark bünyesinde birçok başarıya imza attıklarını söyledi.  Ürettikleri 9. İçten yanmalı aracı lansmanda ziyaretçilere tanıtan Kırlar, her yıl 2 araca kadar ürettiklerini söyleyerek, “2011 yılından bu yana biz araç üretmeye devam ediyoruz. Şimdiye kadar 9 içten yanmalı 2 adet elektrikli araç ürettik. Şuanda 3. Elektrikli araç üretimine devam ediyoruz. Son üç yıldır her sene 2 araç üretip yarışa katılıyoruz. İddialıyız, şimdiye kadar başarılarımız da oldu. Bu 9. aracın da bizim için özelliği Cumhuriyetin 9. Yılına özel 29 Ekim’de lansmanını yapmıştık. O yüzden farklı bir değeri var. Ayrıca üstten bakıldığında da Türk Bayrağı şeklinde gözüküyor” diyerek sözlerini sonlandırdı. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı