Yazar arşivleri:

Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi yorumu: Hükümetimizin alacağı her tedbirin ihracatı destekler nitelikte olması gerekmektedir

Bu zamana kadar tek taraflı olarak para politikasıyla yürütülen dezenflasyonist politikaların, artık maliye politikası ayağıyla da desteklenmesini olumlu karşılamak gerekir.

Makro ihtiyarı tedbirlerin de aşamalı olarak kaldırıldığı bugünlerde; sıkı para politikası yanında, sıkı maliye politikasına daha fazla ihtiyaç bulunmaktadır. TCMB politika faizinin yüzde 50’lere dayandığı bu dönemde, bütçedeki faiz harcamaları önceki dönemlere göre artacağı için, bütçede tasarruf edilmesi gerekmektedir. Bankaların menkul kıymet tesisi zorunluluklarının kaldırılması gibi makro ihtiyati tedbirlerin aşamalı olarak kaldırılması, faiz oranlarının da yüzde 50’lere yükseltilmesi ve yabancı yatırımcılarında DİBS alımlarına yönelmeleriyle birlikte, TCMB rezervlerinde görülen olumlu artışa paralele olarak tasarruf tedbirlerinin de kamuoyuyla paylaşılması olumlu bir gelişmedir.

Maliye politikasının 2024 yılındaki en büyük başarı ölçütü; kamunun açıklanan tasarruf tedbirlerine ne derece sadık kalıp, kalmayacağı ve 2024 bütçesinin ek bütçe gerekli olmadan tamamlanıp, tamamlanmayacağı olacaktır. 

Birliklerimizde de tasarruf devam etmektedir

Birliklerimizde bu süreçte faaliyet ve organizasyonlarının yürütürken verimlilik perspektifinde çalışarak, bütçelerini en etkin şekilde kullanmaya gayret etmektedir. Tüm mal ve hizmet alımlarımızda bütçe disiplini ve verimlilik perspektifinde kurumsal çalışmalarımızı gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Ancak topyekün bir tasarruf kültürüyle, ülke olarak bu zorlu sürecin üstesinde gelebiliriz. 

Tasarruf tedbirlerinin genişletilmesi

Açıklanan paketle, bütçe açığının milli gelire oranının ve bütçe içindeki açıklanan pakette yer alan harcamaların payının oranındaki düşüşün izlenmesi önemli olmakla birlikte, 2025 yılı bütçesinde de daha geniş bir tasarruf paketinin gelmesini beklemekteyiz. Sadece para politikasıyla enflasyonun düşürülmesi mümkün olmamakla birlikte, sıkı maliye politikası seçimsiz bir dönemde uygulanması elzemdir. Bütçede sağlanacak tasarruf, bütçedeki faiz yükünün karşılanması ve bu süreçte çalışan ve ücretli üzerine düşen yükün azaltılmasının sağlanması bakımından önemlidir. 

İhracatçılarımızın desteklenmesi ve finans ekonomisinden reel ekonomiye geçiş

Ekonomimizin içinde bulunduğu yüksek enflasyon döneminde, sıkı para ve maliye politikasının yanında, fiyat istikrarının sağlanması ve enflasyonla mücadele için ülkemizin ihtiyaç duyduğu dövizin sağlanması için ihracata her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır. Ekonomik değerlendirmeler yapılırken, ekonominin sadece finanstan oluşmadığını reel ekonominin asıl olduğunu unutmamak gerekir. Hükümetimizin yürüttüğü ekonomik programı desteklemekle birlikte, son dönemde faiz oranlarındaki artışa ve kısa vadeli yabancı para girişlerine bağlı olarak milli paramızdaki aşırı değerlenme ve kredi maliyelerindeki artışa paralel olarak ihracatçılarımız, her ne kadar verimliliklerini arttırmaya ve markalaşmaya önem verseler de, rekabetçiliğimizi kaybetmeye başladığımızda aşikardır. 

Bunun için, hükümetimizin bundan sonra alacağı her tedbirin ihracatı destekler nitelikte olması gerekmektedir. Ekonomik gidişatla ilgili değerlendirmeleri artık faiz ve döviz gibi değerlendirmeler yanında istihdam, ihracat artışı, büyüme gibi reel ekonomide yaşanan gelişmelere de önemle bakmak gerekmektedir. Neticede, reel ekonominin sonucunda oluşan veriler faizi ve dövizi belirlemektedir. Reel ekonomiyi ihmal etmeden, yapısal reformları da atlamadan enflasyonla mücadelemizi sürdürmeliyiz. Nominal ekonomide istikrarı sağlamak adına, reel ekonomide kalıcı hasarlar oluşmasına izin verilmemelidir. Finans ekonomisinde sağlanan başarılar kalıcı olmayıp, asıl olan reel ekonomideki/üretimdeki yapısal dönüşümün sağlanması ve dış finansman ihtiyacının kalıcı olarak kısa vadeli portföy girişlerinden ziyade, ihracatla sağlanmasıdır.

Ülke olarak küresel piyasada rekabet gücümüzü arttıracak, katma değerli ürünleri ön plana çıkaracak yatırımların yapılabilmesi için kredi ve finansman kaynaklarına ihtiyaç duyuyoruz. 5 yıldır devlet desteklerinde ciddi kan kaybı yaşandı. 2023 yılı için 10 milyar TL kaynak ayrıldı ancak bu rakam 1 milyar dolar bile etmiyor. Geçmiş yıllarda devlet desteklerinde 1 milyar dolara ulaşılmıştı hatta 3 milyar dolara yükseltilmesiyle ilgili görüş belirtmiştik. Bu rakamlar ihracat hedeflerimize ulaşmamız için yetersizdir,  devlet destekleri en az 2 milyar dolar seviyesinde olmalıdır. 

Enflasyon nedeniyle iki katına ulaşan maliyetler ve yüzde 60-65’i bulan kredi faizleri arasında ihracatçımızı sadece devlet teşvikleri ve Eximbank kredileriyle finansman ihtiyacını sağlamaktadır. Ticari kredileri faizlerinin çok yükseldiği bu ortamda, ihracatçılarımız için devlet teşvikleri çok önemli hale gelmiştir.

TCMB net döviz rezervlerindeki olumlu artışla birlikte, ihracat bedellerinin yüzde 40 oranında bozdurulma zorunluluğunun kaldırılmasını temenni ediyoruz. Kamuoyunda dile getirilse de, hükümet ve resmi yetkililerden dile getirilmeyen, şirketlere asgari kurumlar vergisinin konulması yönündeki kurumlar vergisinde bir değişikliğe gidilmemesini olumlu karşılıyoruz. İhracatçılarımızın enflasyon muhasebesine geçtiği ve dış pazarlarda zorlandığı, yüksek kredi faizleriyle mücadele ettiği bu dönemde böyle bir vergileme, ihracatçılarımızın nakit akışını bozacak, sermayelerinin erimesine ve iflas ve konkordatoların artmasına yol açacaktır.

Enflasyonu yenebilmemiz için finansal tedbirlerin yanında özellikle tarımda üretimi destekleyen tedbirlerin alınması gerekiyor. Sürdürülebilir büyüme için düşük enflasyon şart düşük enflasyon içinde daha çok üretim şart. Ne kadar fazla üretirsek enflasyonu o kadar düşürebiliriz. Bizim stratejimiz; “Çok üret, çok ihraç et, enflasyon daha çabuk düşsün.” olmalı. Devlete büyük yük olan Yap-İşlet-Devret (YİD) modelli projeler, fiyat garantisi olan sistemler, işletilmeyen havaalanları, işletilmeyen otoyolları gibi her türlü kamuya zararı olan unsurlarda da ciddi tedbir kararları alınmalıdır.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Finans Standartlarının Adresi Finans Kulüp MYK ile Gerçekleştirdiği İş Birliğini Duyurdu!

Finans Kulüp Başkanı Dr. Önder Halisdemir’in çağrısı ve finans dünyasının önde gelen isimlerinin katılımıyla Feriye Sarayı’nda gerçekleşen “Ülkemiz Finansına Evrensel Standartlar” isimli etkinlikte, Vakıf Başkanı Dr. Önder Halisdemir ve MYK Başkanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan arasında imzalanan protokolün ardından Finans Kulüp ve MYK iş birliği sektöre duyuruldu. 

İmza töreni ardından iş birliğine ilişkin değerlendirmesinde Sn. Halisdemir, “Vakfımız Türkiye’nin bankaları, finans kuruluşları ve profesyonellerinin yanı sıra 40’ın üzerinde üniversiteden oluşan gençlik ağı ile oldukça güçlü bir ekosisteme erişebilme, bu sayede ihtiyaçları doğru gözlemleyebilme ve karşılayabilme kapasitesine sahiptir. 38 yıllık tarihimizde ortaya koyulan çalışma ve başarılar, bizlere gurur duyduğumuz bir geçmiş ve önemli bir zemin oluşturmuştur. Bu zeminle ajandamızı finans zanaatkarlarının gelişimi, kesimlerin finansa erişiminin kolaylaştırılması, gençlerimizin ve işletmelerin finansal okuryazarlıklarının gelişmesi odağında oluşturduk. Bugün MYK ile imza attığımız iş birliği de ülkemiz için önemli bir kilometre taşıdır. Finans Kulüp, ülkemizde finans mesleklerinin oluşmasında standardizasyon ve sertifikasyonuna yetkili ilk ve tek akredite kuruluş olmuştur.” ifadelerini kullandı. 

Konuşmasına “Özellikle reel sektörün ve bireylerin aldığı finans danışmanlıklarında hizmet verenlerin bir standardının oluşması, bu hizmeti verenlerin yetkin ve sorumluluğu tesis edilmiş kişilerce verilmesi aslında asgari hijyen koşuludur. Attığımız adım bunu tesis edecektir. Diğer yandan düzenlenen sektörlerde çalışan meslektaşlarımız işlerinden ayrıldığında ikinci bir kariyerleri olacak ve üretkenliklerini sürdürebileceklerdir. Finansçı, bankacı adı altında toplanan işlerin, standartlarının belirlenmesi ile ayrışarak birer meslek haline dönüşmesi ve yetkinlik ayrımı yapılması zamanı gelmiştir. Finans Kulüp olarak meslek standartları oluşturduktan sonra düzenleyeceğimiz eğitimler ve sertifikasyon programları ile meslek sahiplerinin kendilerini ve mesleklerini geliştirebilecekleri bir çatı olacağız. Finans zanaatkarlarımızın uzmanlıklarına bir çerçeve ve ‘meslek’ tanımı kazandırarak uluslararası standart ve geçerlilikler sağlayacağız. Bu meslekleri bünyesinde bulunduran şirketler ise işlerini liyakatından emin meslek mensuplarına emanet etme imkanına kavuşurken, işletmelerin finansal okuryazarlığının artışından, ülkemiz ekonomisine doğrudan fayda sağlamaya kadar birçok müspet sonuç doğacaktır. Seçkin meslek standardı belirleme komitelerimiz gerek reel sektör gerekse finans dünyasında alanlarının önde gelen profesyonellerinden oluşturulmuştur.” şeklinde devam etti. 

Etkinlikte, ilk etapta Finans Müdürü, Finans Yöneticisi, Finans Danışmanı, Ekonomist ve Emtia Broker’ı kategorilerinin bulunduğu komite çalışmalarının tamamlandığı ve Mesleki Yeterlilik Kurumu ile sertifikasyon ve akreditasyon süreçlerine başlanacağı duyuruldu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Adel Kalemcilik, Çin'e çıkartma yaptı

Bu doğrultuda Çin’in Guangzhou bölgesine ve Shenzen’e giderek ürün seçimleri ve tedarikçi görüşmeleri yaptıklarını belirten Adel / Faber-Castell CEO’su Oğuz Uçanlar; “Adel’i ‘Geleneksel Bir Kırtasiye Şirketi’ olmanın ötesine taşıyarak eğitim ve ofis teknolojileri şirketine dönüştürme vizyonumuzla portföyümüzdeki katma değerli ürün çeşidini arttırmayı hedefliyoruz” dedi.

50 yılı aşan tecrübesi ile 1969’dan beri faaliyet gösterdiği kırtasiye sektöründe Türkiye’nin lider firması olan Adel Kalemcilik, 2024’te açıkladığı yeni vizyonu kapsamında, ürün portföyünü  geliştirmek üzere çalışmayı sürdürüyor. Çin’in Guangzhou ve Shenzen kentlerinin yanı sıra Hong Kong’a da giden Adel / Faber-Castell CEO’su Oğuz Uçanlar, ürün portföyündeki katma değerli ürün çeşidini arttırmayı planladıklarını belirtti.

2024 yılında satışlarını ve finansal performansını korumayı, başarılı finansal sonuçlar kaydetmeyi beklediklerini söyleyen Adel / Faber-Castell CEO’su Oğuz Uçanlar, sözlerini şöyle sürdürdü; Gerek yeni müşteri beklentilerimiz doğrultusunda planladığımız yatırımlarımızla, gerekse ürün portföyümüzü daha da verimli ve zengin hale getirmek için kurduğumuz yerel ve uluslararası temaslarla işimizi geliştirmeye devam ediyoruz.

Bu doğrultuda, Adel’i ‘Geleneksel Bir Kırtasiye Şirketi’ olmanın ötesinde, zamanın ruhuna ve gereksinimlerine uygun, ürün portföyü geniş bir eğitim ve ofis teknolojileri şirketi haline getirme hedefiyle, bir yandan Avrupa’nın önemli teknoloji şirketleriyle görüşmeler sağlıyor, diğer yandan Uzak Doğu’dan teknolojik ürünleri portföyümüze eklemek için çalışmalarımızı ilerletiyoruz.

Adel / Faber-Castell için önemli bir konumda yer alan Çin’e ekip olarak yaptığımız ziyaretimiz, eğitim ve ofis teknolojileri şirketine dönüşüm yolculuğumuzda bizlere çok katkı sağladı.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

PUBG: BATTLEGROUNDS 'Erangel Classic' Haritasını Sunar

KRAFTON, Inc. bugün itibarıyla yayınlanan 29.2 Güncellemesi kapsamında Erangel Classic haritasını oyuncularla buluşturuyor.

Sadece iki hafta boyunca oyunda olacak ve oyunda yer alan ilk savaş alanının önceki versiyonlarına bir saygı duruşu niteliğindeki Erangel Classic, nostalji rüzgârları estirecek. Oyuncuların klasik haritayı yeni bir şekilde deneyimlemelerini sağlamak için eski Erangel haritasının orijinal konsepti ve atmosferi, mevcut oyun mekaniklerinden bazılarıyla birleştirildi.

Zamanında Erangel’e ilk kez giriş yapan oyuncuların deneyimlerini yeniden yaşatabilmek adına ateşli silahların geri tepmesi %30’a kadar azaltıldı. Silah havuzu ve diğer tüm özelliklerse değişmeden kaldı ve tüm zırhların dayanıklılığının %7,5 artırılmasıyla düşmanı indirmek için gereken atış değeri yaklaşık bir artmış oldu. Erangel’e bazı nostaljik ögeler de eklendi; hayatta kalanlar üçüncü seviye kask ve haritaya dağılmış 17 klasik kozmetiği bulma şansı yakalarken İşaret Fişeği kullanmak artık BRDM yerine kurşungeçirmez bir UAZ çağırıyor. Son olarak dünya haritası, mini harita ve maç başlangıç sayacı gibi oyun içi kullanıcı arayüzü birimlerinin bir kısmı oyunun ilk dönemine ithafen eski sürümlerine geri döndürüldü. Erangel Classic, 14 Mayıs’tan 28 Mayıs’a kadar PC ve 23 Mayıs’tan 6 Haziran’a kadar ise konsol platformlarında oynanabilecek.

Rondo’ya eklenen Halat Tabancası oyuncuların herhangi iki nokta arasında halat kurarak daha hızlı hareket etmesine olanak tanıyor. Daha önce ulaşılması zor olan yerlere artık seçtiğiniz noktaya atılabilen halatlar aracılığıyla sızabilir ve diğer oyuncuları pusuya düşürülebilirsiniz. Halat Tabancası oyunculara Rondo’da yeni stratejik seçenekler sunacak, onları her alan hakkındaki bilgileri karşılığında ödüllendirecek ve savaş alanına yapılan her yolculuğu benzersiz kılacak. Normal ve Özel Maçlarda mevcut olan Halat Tabancası’yla kurulan bir halat toplamda 4 kez kullanılabiliyor.

Her maça yeni hedefler ve farklı heyecanlar katacak Seri Savaşı mekaniği de bu güncellemeyle birlikte oyuna eklenenler arasında. Bu sistem hazır takımların Normal Maçlarda birbirleriyle rekabet etmesine olanak tanıyor ve kazananlar, oyuncuların maçtan aldığı öldürme puanları ve sıralama puanlarının toplamına göre belirleniyor. Oyunculara çeşitli ödüller kazandıran galibiyet serisinin yanı sıra Seri Savaşı esnasında galibiyetle ayrıldıkları bir maçı birinci sırada tamamlayanlar da Kusursuz Savaş ödülüne sahip olacaklar. Bu sistem, oyunculara Çorba Parası dışında yeni bir başarı sunmak ve her maçta daha fazla oyuncun galibiyet elde etmesini sağlamak için tasarlandı.

Güncellemeyle gelen diğer yenilikler arasında Takımlı Ölüm Oyunu’na eklenen yeni harita Liana, Takım Emote’undan Grup Emote’una geçiş, Karakin ve Vikendi haritaları için genel sorun düzeltmeleri ve yeni Survivor Pass: Off the Grid yer alıyor.

Erangel Classic’in çıkışıyla birlikte oyuncuları bir dizi heyecan verici turnuva ve etkinlik de bekliyor. Kutlamalar, Twitch Rivals’taki PUBG: BATTLEGROUNDS OG Battle Royale ile başlayacak. 17 Mayıs Cuma günü, en iyi PUBG yayıncıları 100.000 dolarlık ödül havuzundan pay almak için mücadele ederken oyuncular da etkinliğe özel Twitch Drop’ları alabilecekler. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

BİM İlk Entegre Faaliyet Raporunu Yayımladı

BİM CEO’su Haluk Dortluoğlu: “Ortak değer üretmek anlayışıyla oluşturduğumuz sürdürülebilirlik yol haritamız kapsamında, etki odaklı sürdürülebilirlik hedeflerimize kararlı adımlarla ilerliyoruz. 2024 yılında yaklaşık 2 milyar TL’lik sürdürülebilirlik odaklı yatırım gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.”

BİM, 1 Ocak-31 Aralık 2023 dönemini kapsayan entegre faaliyet raporunu kamuoyu ile paylaştı. Şirket, iklim krizinin yol açtığı riskleri yönetmek amacıyla faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkiyi ölçmek ve azaltmak için 2023 yılında da çalışmalarını aralıksız sürdürdü. BİM, yaşanabilir bir çevre ve sürdürülebilir bir gelecek vizyonuyla; kaynak verimliliği & karbonsuzlaşma, yenilenebilir enerji kaynakları, su yönetimi, ambalaj & atık yönetimi odağındaki yatırımlarıyla 2023 yılında da önemli başarılar elde etti.

2023 yılı sonuçlarını değerlendiren BİM CEO’su Haluk Dortluoğlu: “Bu yıl finansal sonuçlarımızın yanı sıra çevresel, toplumsal, yönetişim etkilerimizi ve sürdürülebilirlik performansımızı da kapsayan ilk entegre faaliyet raporumuzu paylaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Gezegenimizin sınırlı doğal kaynakları ile artan insan nüfusu ve aktivitesi arasında bir denge tesis edilmesinin, insanlığın ve canlılığın sürdürülebilirliği açısından hiç olmadığı kadar büyük bir aciliyet arz ettiği bir dönemdeyiz. Hükümetlerin ötesinde özel sektör kuruluşlarının ve şirketlerin de iklim kriziyle mücadelede etkili çözümler sunması gerekiyor. Bu kapsamda biz de sürdürülebilirlik yol haritamız doğrultusunda oluşturduğumuz etki odaklı orta vadeli hedeflerimize ulaşmak için 2023 yılında kararlı adımlarla ilerledik. 2023 yılında gerçekleştirdiğimiz 1 milyar TL’lik sürdürülebilirlik odaklı yatırım harcamalarını 2024 yılında 2 milyar TL’ye çıkartmayı hedefliyoruz.  

 

Haluk Dortluoğlu: “BİM sergilediği sürdürülebilir büyüme performansıyla 2023 yılında da liderliğini korudu”

 

BİM’in artan satış gelirleri ile finansal yapısını güçlendirdiğini belirten Dortluoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Üretimin nihai tüketiciye ulaştırılması sürecinde BİM ve FİLE markalarımızla başta mağazalarımız olmak üzere gıda üretimi, lojistik, depolama ve paketleme süreçlerinde oluşturduğumuz iş ve istihdam ile ülkemiz için ekonomik değer üretmeye devam ettik. Türkiye perakende sektöründe sergilediği sürdürülebilir büyüme performansıyla BİM, 2023 yılında da liderliğini korudu. Şirketimiz, operasyonel maliyetlerdeki artışa karşın uyguladığı etkin maliyet yönetimi, kendi markalarına yaptığı yatırım, gerek fiziki gerek çevrim içi kanallarında artan müşteri trafiği neticesinde 2023 yılında da büyümeye devam etti ve yılı 328 milyar Türk lirası ciro ile kapattı. Organik büyüme stratejimiz doğrultusunda yurt içi ve yurt dışındaki operasyonlarımızın alanını yeni mağaza açılışları ile genişlettik. 2023 yılında Türkiye, Fas ve Mısır’da toplam 972 yeni mağaza açtık. BİM, 86 bini aşkın çalışanıyla büyük bir aileyi temsil ediyor. 

 

Haluk Dortluoğlu: “Güçlü finansal yapımız ve nitelikli insan kaynağımız ile sürdürülebilir değer üretmeye devam edeceğiz”

 

Dortluoğlu, “Faaliyetlerimizden kaynaklanan sera gazı salımlarımızı ilk etapta %20 oranında azaltmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda enerji verimliliğini artırmaya ve yenilenebilir enerji kaynaklarına odaklanarak ısı yalıtımı yüksek yeni tasarım mağazalara geçiş sürecimizi ve depolarımızda güneş enerjisi santrali kurulumlarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz. Perakende sektöründeki tecrübemiz, güçlü finansal yapımız ve nitelikli insan kaynağımız ile sürdürülebilir değer üretmeye devam edeceğiz” dedi.

 

2023 yılında toplam elektrik tüketiminin %4’ü GES projelerinden, 2025 hedefi %25 

BİM, 2020 yılından bu yana sürdürdüğü ve sektöründe örnek uygulama olarak öne çıkan güneş santralleri projesi kapsamında 2023 yılı içerisinde 6 adet deposunun çatısına daha GES kurulumları gerçekleştirdi. 2023 yılı sonunda 16 deposunda yer alan GES projesinin toplam kurulu gücü 22,5 MW’a ulaşırken, GES projelerinden elde edilen elektrik BİM’in toplam elektrik tüketiminin %4’üne ulaştı. BİM, 2025 yılı itibarıyla bu oranı %25’e yükseltmeyi hedefliyor. 

 

2026 yılında sera gazı yoğunluğunu %20 azaltma hedefi

 

BİM, 2023 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarından elde ettiği 23,7 MWh elektrik enerjisi sayesinde 10,4 bin ton CO2 salımının önüne geçerek, 2026 yılında sera gazı yoğunluğunu 2019 yılına kıyasla %20 azaltma hedefine ulaşmayı kararlılıkla sürdürdü ve 2023 itibariyle %18 oranını yakaladı. 

Kağıt ve plastik tüketiminde 21 milyon TL tasarruf

Ambalaj ve atık yönetimini sürdürülebilirlik öncelikleri arasında tutan BİM, 2023 yılında ambalajlamada kaynak verimliliğini artırmak ve sürdürülebilir ham madde alternatiflerini yaygınlaştırmak için yürüttüğü çalışmalarla 450 ton plastik ve 759 ton kağıt tüketiminin önüne geçerek yaklaşık 21 milyon TL tasarruf sağladı. 

Su ayak izini 2025 yılına kadar %25 azaltma hedefi 

BİM, ayrıca faaliyetlerinden kaynaklanan su ayak izini azaltmak için 2023 yılında iki depo çatısında yağmur suyu hasadı projesi çalışmalarını başlattı. 2023 yılında toplam 827.945 ton su ile tüketim yoğunluğu 0,16 seviyesinde gerçekleşen BİM, 2025 yılına kadar su tüketim yoğunluğunu %20 azaltmayı hedefliyor. 

BİM, üst üste iki yılın ardından 2023 yılında da yüksek sürdürülebilirlik başarısıyla BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nde yer aldı. Sürdürülebilirlik alanındaki başarıları ülkemiz sınırlarını aşan BİM, 2023 yılında ayrıca dünya genelinde önemli sürdürülebilirlik endekslerinden olan FTSE Emerging ESG Index ve FTSE4Good Emerging endekslerinde de bulunuyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: Ticari süt işletmelerince 982 bin 322 ton inek sütü toplandı

Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, inek peyniri üretimi %5,3 arttı, ayran üretimi %10,6 arttı, yoğurt üretimi %5,1 arttı, içme sütü üretimi %0,8 arttı, tereyağı üretimi %13,3 arttı. Ocak-Mart döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre, inek peyniri üretimi %9,3 arttı, ayran üretimi %16,8 arttı, yoğurt üretimi %10,0 arttı, içme sütü üretimi %2,5 arttı, tereyağı üretimi %17,7 arttı.

Bir önceki ay 901 bin 485 ton olan ticari süt işletmelerince toplanan inek sütü miktarı Mart ayında %9,0 oranında artarak 982 bin 322 ton oldu.

Bir önceki ay 133 bin 505 ton olan içme sütü üretimi Mart ayında %4,7 oranında artarak 139 bin 794 ton olarak gerçekleşti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Geleceğin teknolojilerine odaklanan Sabancı'dan 14 parlak fikrin şirketleşme yolculuğuna destek

Sabancı Topluluğu’nun odak alanları olan “Enerji ve İklim Teknolojileri”, “İleri Malzeme Teknolojileri”, “Dijital Teknolojiler” ve “Sağlık Teknolojileri” iş kollarındaki parlak fikirlerin değerlendirme kapsamına alındığı üçüncü dönem programına 600’ün üzerinde girişimci başvuruda bulunmuştu. Yapılan değerlendirmeler sonucunda, 3’ü Topluluk içinden 11’i ise Topluluk dışından olmak üzere toplam 14 girişim programa dahil edildi. 

Programa dahil edilen girişimler, yaklaşık 20 haftalık süre boyunca Sabancı Holding’in İstanbul’daki merkezi Sabancı Center’da kendilerine özel olarak hazırlanan alanda çalışmalarına devam edecekler. Sabancı Topluluk şirketlerinden gönüllü olarak programa dahil olan inovasyon mentorları, bugüne kadar edindikleri tecrübeleri girişimcilerle paylaşacak. 

BAŞARILI OLANA 250 BİN DOLARLIK TOHUM YATIRIMI

Diğer yandan, programa katılan tüm girişimlere ürün ya da hizmet prototiplerini geliştirmek, ilk müşteri bağlantılarını yapmak veya kestikleri fatura sayısını artırmak için 30’ar bin dolarlık nakit destek imkânı da sağlanacak. Program sonunda düzenlenecek final gününde projelerini Yatırım Jürisi’ne sunacak girişimciler, yatırım almaya hak kazandıkları taktirde ise 250 bin dolara kadar Sabancı ARF Almost Ready to Fly tohum yatırımı desteğinin sahibi olacak. 

İLK İKİ DÖNEMDE 140 MİLYON TL’LİK KAYNAK SAĞLANDI

İlk döneminde sadece Türkiye’den girişimlere açık olan program, geçtiğimiz yıl yurt dışından girişimlerin katılımıyla uluslararası bir boyuta taşınmıştı. Bu yıl da, 10. haftada yapılacak program ara değerlendirmesi ‘Flight Check’te global girişimcilerin programa dahil edilmesi planlanıyor. 

Programın ilk iki dönemine toplam 30 girişim katılmış, bu girişimlerde 14’ü tohum yatırımı almaya layık görülmüştü. Verilen tohum yatırımlarının yanında, tüm girişimlere sağlanan
 30’ar bin dolarlık nakit desteklerle birlikte, ilk iki dönemde girişimcilere sağlanan toplam destek de 140 milyon TL’yi buldu. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bülent Arslan: Aşk Uğruna Önce Mobilya Üreticisi Sonra Şef Oldu

Bülent Arslan, üniversite yıllarında yaşadığı aşk uğruna mobilya üretmeye başlamış. Hayat ise onu Seyitgazi ile Kırka arasında yer alan yol üstü mekânında önce seracılığa başlamasına sonra da katkısız doğal ürünler üretmeye yönlendirmiş. Bugün ise ” Köylüm Bülent” markası ile sunduğu lezzetler damaklar da iz bırakıyor. 

* Maden mühendisliği bölümü mezunu olup mesleğinizi değil doğal gıda alanını tercih etmişsiniz? 

Sağlık meslek lisesini bitirdikten sonra sağlık alanını değil maden bölümünü tercih ettim. Balıkesir Üniversitesi Madencilik ve Maden Çıkartma Bölümün’den mezun olduktan sonra Adana Çukurova Üniversitesi Maden Mühendisliği’ne geçiş yaptım. Bu geçiş hayatımın dönüm noktalarından biri oldu. Hiçbir şey tesadüf değil. Aşık olduğum kızın mimarlıkta okuması ve ilerideki yıllarda birlikte yapacağımız işler adına üniversite zamanında ilk olarak koltuk imalatı ve satışıyla ticarete başlamış oldum.

AŞK UĞRUNA MOBİLYA ÜRETMEYE BAŞLADIM 

* Aşk nelere kadir diyorsunuz. Kimine dağları deldiriyor kiminin de içindeki yeteneği çıkararak odunu (ağacı)? işleyerek bir ürünün ortaya çıkmasını sağlıyor?  

Sanırım öyle oldu. Ama ailemin desteklerini de yamana atamam. İlk üretim sonrası kafe ve restorantlar için başta Adana olmak üzere masa sandalye vb tasarımlarla Türkiye geneline hizmet vermeye başladık. 
2010 yılında memleketim Eskişehir’de  atölye açtım ve dört yıl üretime devam ettim. Birçok markaya üretim yaptık. Bunlardan biri de kuruluş ve gelişme sürecinden itibaren David People Coffee zinciridir. 

* Dört yıl sonra ne oldu?

Maalesef 2014 yılında geçirdiğim işyeri kazası sonrası bu işlere veda ettim. Hepimizin bir kaderi var. Bugün bu işi yapabilmem için Balıkesir, Adana, Eskişehir serüvenlerim ilahi güç tarafından alt yapısı hazırlanmış olarak köyüme (Seyitgazi Çatören’e) baba ocağına döndüm. İki yıl hayvancılık ve tarımla uğraştım. Elimden her iş gelir ve yapacağım işleri de çabuk öğrenirim. Öğrenmekle de yetinmem en iyisini yapmak için çok çalışır çaba sarf ederim. Mekânımın her ayrıntısını mobilyasından inşaatına kadar kendim yaptım. 

MADEN MÜHENDİSLİĞİNDEN “DOĞAL GIDA ÜRETİCİLİĞİNE” 

* Doğal gıda üretiminiz de bu süreçle birlikte başlıyor o zaman? 

90’lı yıllarda babam şu an “Köylüm Bülent” olarak hizmet verdiğim araziyi satın almış. Araziyi satın alırken onun hayalleri başkaymış ama bana nasip oldu. İlk gıda üretimine 2016 yılında sebze yetiştirip satışıyla başladım. Böylece bu bölgede ilk serayı ben kurmuş oldum. Sekiz yıllık zorlu bir süreçten sonra bugün günlük 150 kişiye hizmet verme kapasitesine geldik. 

ULAŞIM KOLAY HERKES GELEBİLİR 

* Peki size yoldan geçerken uğrayanlar hangi lezzetleri tadıyor? 

Kahvaltı, tost çeşitleri, köfte, sucuk ve saç kavurma. Yoldan geçerken uğrayan misafirlerimizin yanı sıra aracı olmayan misafirlerimizde çok kolay Eskişehir, Afyon, Seyitgazi ve Kırka’dan geçen bir vasıtayla buraya ulaşabilir. Günün belli saatlerinde gidiş dönüş ulaşım mevcut. Sabah gelip öğlen veya akşam üstü dönebilirler. 

* Seyitgazi – Kırka yolundan nerelere gidiliyor? 

Afyon, Uşak, Denizli, Antalya, Burdur, Muğla, Isparta. 

* Frig Vadisi’nin içinde mi yer alıyorsunuz? 

Evet. Frig Vadisi, Eskişehir, Kütahya, Afyon arasında kalan, bundan 3 bin yıl önce Frigyalıların kayalara evler, kaleler, anıtlar oyularak kurduğu, kocaman bir medeniyet. Eskişehir’den 41 kilometre uzaklıkta Seyitgazi’de de  Seyyid Battal Gazi Külliyesi  Türbesi ve Şeyh Sücaeddin-i Veli Külliyesi ve Türbesi bulunuyor. Seyitgazi’ye 23 kilometre uzaklıkta Çukurca ve civarında Gerdekkaya mezar anıtı, Hamamkaya, kaya mezarı, Akpare Frig Kalesi, Çukurca ile Yazılıkaya arasında Küçük Yazılıkaya Anıtı, Midas Antik kenti, Midas Anıtı, Bitmemiş Anıt, Sarnıç, Kırkgöz, Kaya mezarları, Akropol, Kral Tahtı, Tören Yolu, Yazılıkaya,  Pişmiş Kale, Kümbet Köyü ve civarında ise Solon’un Mezarı (Aslanlı Mabet), Himmet Baba Türbesi, Delikli Kaya Nekropolü Kümbet birçok turun yapıldığı yol üstünde yer alıyoruz. 

ANNEM VE BEN İYİ BİR İKİLİYİZ 

* Satışta olan ürünleriniz neler? 

Süt, domates, papatya, kabak ve acılı reçel. Ayrıca kozalak şurubu, köy peyniri, çörekotlu tereyağ, çemen, pancar pekmezi, turşu satışta yer alıyor. 

* Papatya reçeli mi? İlk defa duydum.

Mevsimsel olarak değişen birçok reçel çeşidi yapıyorum.

* Kozalak şurubu son yıllarda popüler oldu?

Evet ama çoğu kişi katkı maddesi kullanıyor. Bizim kozalak şurubumuzun içinde bulunan 13 çeşitte tamamen doğal. En büyük avantajım ürünlerin teminlerini kendi bahçemden, 4 kilometre uzağımdaki yaşadığım köyden veya çevre köylerden temin ediyor olmam. Kozalak şurubu öksürük, soğuk algınlığı, boğaz ağrısı, solum yolu rahatsızlıklarına iyi geliyor. İçeriğinde bulunan antioksidan ve anti-inflamatuar sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiriyor. 

SÜT ÜRÜNLERİ BİZİM SARI KIZDAN 

* Tüm ürünleri siz mi yapıyorsunuz?

Annemle birlikte hazırlıyoruz. Süt ürünlerimizin kaynağı da bizim sarı kızdan. Karınca yumurtasından da yoğurt yapıyorum. 

 

KARINCA YUMURTASINDAN YOĞURT 

* Karınca yumurtası mı? 

Tarihte ilk yoğurt yapımı ve mayalama işlemleri karınca yumurtası ile yapılmıştır. Karınca yumurtası içeriği bakımından süte tutuculuk sağlar. Bu şekilde kısa sürede yoğurt mayalanır. Ayrıca karınca yumurtası yağı da kozmetikte kullanılır.  Cildi beyazlatma özelliği bulunur ve cildinize parlaklık verir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İklim değişiklikleri ve nüfus haraketliliği, özel güvenliğin önemini artırıyor

Değişen iklim şartları, dünyada yaşanan olaylar sonucunda artan riskler ve küresel mülteci hareketleri, özel güvenlik hizmetlerine olan talebi daha da artırıyor.

Hastaneler, havalimanları, AVM’ler ve günlük yaşam dinamiklerinin devam ettiği her alanda bu hizmetlere ve özel güvenlik görevlilerine ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Güvenlik Servisleri Organizasyon Derneği (GÜSOD) Başkanı Turgay ŞAHAN, “Hastanelerde güvenlik; sadece hastaların ve personelin sağlığına değil, tesisin düzenli işleyişine de katkı sağlıyor.

Havalimanlarında ise yolcu ve bagaj kontrolleri, personel ve havalimanı tedariğinin sağlanması gibi birçok önemli faktör bulunuyor. AVM’lerde de fiziksel güvenlik, kayıp önleme gibi tedbirle ziyaretçilerin ve personelin güvenliği sağlanıyor. Dolayısıyla da özel güvenlik görevlilerin varlığı ve işlevi, görünenin çok daha ötesinde bir önem taşıyor” dedi.

 

Özel güvenlik sektörü dünyada 57 milyar euroya, Türkiye’de ise 3 milyar euroya ulaştı. Türkiye’de her yıl ortalama yüzde 3 ila 7 oranında büyüme gerçekleşiyor. Bu büyümenin arkasında; salgın hastalıklar, doğal afetler, ekonomik krizler, dünyada yaşanan olaylar gibi birçok neden yer alıyor. Özellikle bireylerin ve toplumun güvenlik konusunda yaşadığı endişe, özel güvenlik hizmetlerine olan talebin artışını ve sektördeki büyümeyi destekliyor. 

 

Özel güvenlik hizmetlerine, her alanda ihtiyaç olduğuna vurgu yapan Güvenlik Servisleri Organizasyon Derneği (GÜSOD) Başkanı Turgay ŞAHAN, özel güvenlik sektörünün öneminin artık tartışılmayacak bir noktada olduğunu ve bu durumun getirdiği personel ihtiyacının da aynı şekilde büyüdüğünün altını çizdi.

 

TÜRKİYE, 2023 YILI GLOBAL TERÖRİZM ENDEKSİNDE 23’ÜNCÜ 

Ülkelerin risk durumları dikkate alınarak beş yıllık ağırlıklı ortalama doğrultusunda değerlendirilen, 2023 yılı Global Terörizm Endeksinde, Türkiye’nin 23’üncü sırada yer aldığını söyleyen ŞAHAN, “Bunun nedeni de her geçen gün etkisini daha fazla hissettiren küresel iklim değişikliği ve global ölçekte artan risklerle küresel mülteci hareketleri gibi faktörlerdir. Güvenlik riskleri, çeşitli faktörlere bağlı olarak değişiyor. Ülkemizin coğrafi konumu sebebiyle komşu ülkelerde yaşanan savaşlar, dünyayı olduğu gibi bizi de fazlasıyla etkiliyor. Bunun en net gözlenen insani sonuçlarından birisi ise sığınmacı nüfusun artması. Bu duruma bağlı olarak yaşanan tüm olaylar, özel güvenlik hizmetlerine olan talebi daha da artırıyor” diye konuştu.

 

“DOĞAL AFETLER, GÜVENLİK İHTİYAÇ DERECELERİMİZİ YÜKSELTTİ”

İklim değişikleri ve doğal afetlerin yine güvenlik risk faktörleri açısından önemli konular arasında yer aldığını söyleyen ŞAHAN, “Yaşadığımız deprem ve sel felaketleri gibi doğal afetler, güvenlik ihtiyaç dereceleri yükseltti. 2021 yılında Birleşmiş Milletler tarafından açıklanan verilere göre, son 50 yılda doğal afetler beş kat arttı. Bu doğal afetler sırasında da hırsızlık, gasp gibi kolay yoldan menfaat sağlanabilecek olaylar, güvenlik açıkları oluşabiliyor. Öte yandan ekonomik koşulların beraberinde getirdiği olaylar, metropollerde yaşanan nüfus yoğunluğu, özellikle yerli ve yabancı turistler için güvenlik ihtiyacını artırıyor. Ayrıca kalabalık grupların bir arada bulunduğu konser, etkinlik ve spor müsabakalarının düzenlendiği yerlerde yüksek derece de güvenliğe ihtiyaç duyulan alanlar arasında. Sanayi ve iş merkezlerinin yoğun olduğu illerimizde de güvenlik ihtiyaçları günden güne artıyor” dedi.

 

HAVALİMANLARI, HASTANELER VE AVM’LERDE ALINAN GÜVENLİK ÖNLEMLERİ

Havalimanları, hastaneler ve artık bir sosyalleşme alanı olan AVM’lerde yapılan güvenlik çalışmaları hakkında da bilgi veren Turgay ŞAHAN, “Modern dünyanın en stratejik ve karmaşık güvenlik ihtiyaçlarına sahip mekanları arasında yer alan havalimanlarında güvenliğin sağlanması, ulusal ve uluslararası birçok yönetmelik, talimat ve kurallara tabi. Sivil havacılık güvenliği, yolcu kontrolü, kabin bagajı ve uçak altı bagaj kontrolleri, personel ve havalimanı tedarikleri ile araç kontrolü gibi geniş bir yelpazede güvenlik hizmeti sunuluyor. Bu önlemler havalimanlarını, yolcuları ve havayolu çalışanlarını olası tehditlere karşı korurken aynı zamanda uluslararası güvenlik kurallarına ve Milli Sivil Havacılık Güvenlik Programı’na uygunluk sağlıyor. Bu kapsamda havalimanlarında 2023 yılında birçok olaya  olaya müdahale edildi. Türkiye’de şu anda 447 AVM bulunuyor ve sayıları da giderek artıyor. AVM’ler, insanların ihtiyaçlarını karşıladığı, sosyalleştiği ve eğlenceli vakit geçirdiği yerler haline geldi. Bu da büyük ve kalabalık yapıların güvenliğini sağlamak için gelişmiş AVM güvenlik sistemlerine duyulan ihtiyacı artırdı. AVM’lerde; fiziksel güvenlik, kayıp önleme tedbirleri, varlık koruması ve risk yönetimi gibi faktörler içeren entegre çözümler sunuluyor. Son teknoloji kamera sistemleri, video analitik yazılımları, x-ray ve metal kapı dedektörleri, kişi sayaç ve yoğunluk tespit sistemleri, salgın hastalık kontrol üniteleri kullanılıyor. Alınan tüm önlemler doğrultusunda geçtiğimiz yıl AVM’lerde sayısı yadsınamayacak oranda olay önlendi. Hastane güvenliği hizmeti ise hem çalışanlar hem de hastalar ve yakınları açısından oldukça önemli. Bu nedenle hastanelerde görev yapan özel güvenlik görevlileri, güvenliği sağlamak ve topluluklarla sağduyulu iletişim geliştirmek üzere hizmet veriyor. Üst düzey güvelik hizmeti vermek adına en son teknolojiye sahip sistemlerle çalışılan hastanelerde de son teknoloji ürünü kameralar, video analitik yazılımları, x-ray ve metal kapı dedektörleri, kişi sayaç ve yoğunluk tespit sistemleri, salgın hastalık kontrol üniteleri kullanıyor. Özel güvenlik görevlileri, sağlık hizmetlerini aksatacak ya da sağlık personellerinin çalışma ortamını etkileyecek olası her duruma karşı önlemler geliştirilerek, personel çağrılarına hızlıca cevap verecek şekilde konumlanıyor. Acil servis, idari katlar ve polikliniklerde sürekli devriye geziliyor. Bu doğrultuda 2023 yılında hastanelerde yaşanan birçok olay önlendi. Bunlar ve benzeri birçok olayın önlenmesinde, Kaan Uygulaması sayesinde, genel kollukla iş birliği içerisinde olan özel güvenlik görevlilerinin çok büyük bir katkısı bulunuyor. 2023 yılı itibariyle, Kaan Uygulaması üzerinden 102 bini aşkın sayıda bildirim alınarak 35 bini aşkın kişiye adli ve idari işlem yapıldı. Kamu güvenliğini tamamlayıcı mahiyette hizmet veren özel güvenlik görevlileri, toplumun olduğu her alanda hem güvenliğin hem de huzurun sağlanması adına çok büyük rol üstleniyor. Kamu güvenliği kurumlarına destek sağlayarak, toplumun her kesiminde güvenliğin ve huzurun sağlanmasına yardımcı olan özel güvenlik görevlileri, alışveriş merkezlerinden bankalara, sanayi tesislerinden etkinlik mekanlarına kadar birçok alanda görev yapıyor ve acil durumlarda müdahale ederek potansiyel tehlikeleri önlemeye çalışıyorlar. Özel güvenlik görevlileri, toplumun genel güvenliğine katkıda bulunuyor ve insanların günlük yaşamlarını daha güvenli hale getiriyor” diye konuştu.

 

GÜVENLİK RİSKLERİNİ ARTIRAN SEBEPLER, SEKTÖRDEKİ İŞ GÜCÜNÜ AZALTIYOR

Ekonomik krizler, doğal afetler, salgın hastalıklar, iklim değişikleri, siber güvenlik sorunları, siyasal kutuplaşmalar gibi etkenlerin global ve yerel ölçekte güvenlik risklerini artırırken, aynı sebeplerin özel güvenlik sektörünün kaynağı olan iş gücünü de azalttığını söyleyen ŞAHAN, “Bu kapsamda, çalışan kaynak yönetim sistemi, günümüzün en büyük makro sorunlarından biri haline geldi. Güvenlik risklerimizi en aza indirmek adına, öncelikle insan kaynağının verimli ve etkin kullanımının esas alınması gerekiyor. İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde barınma koşullarının son birkaç yılda yüksek maliyetlere ulaşması, tersine göçe neden oldu. Ayrıca ülkemiz gençlerinin prim, erzak, ikramiye gibi yardımların yapıldığı başka işlere yönelmesi, sektörde insan kaynağı ihtiyacına neden oluyor. Kamu kurum ve kuruluşlarının pozitif yönlü maaş uygulamaları ile özel sektör maaş uygulamaları arasında büyük farklar oluşu, özel güvenlik görevlilerinin tercihlerini kamu kurumlarından yana kullanmasına sebep oluyor. Bu durumu, polis ve bekçi alımları da takip ediyor ve sektörümüz kaynak kaybediyor. Üniversitelerde lisans derecesinde sektöre yönetici yetiştirilememesi, personelin özlük haklarının iyileştirilememesi, kolluk kuvvetlerinin yardımcısı niteliği taşıyan özel güvenlik görevlisi olmanın, toplum tarafından meslek sahibi olma statüsünün benimsenmemesi, personellerin güvenlik sektöründe çalışma tercihini daraltıyor. Personel temin kaynağının güçlendirilmesinin, temin süreçlerinin kısaltılmasının ve alan eğitimleriyle özel güvenlik sektörünü branşlara ayırarak mesleki yeterliliğin yükseltilmesinin sektörümüzün kaynak yönetimini pozitif yönde etkileyeceğine inanıyoruz. Unutulmamalı ki; özel güvenlik sektörü, kamu güvenliğini sağlayan kolluk kuvvetlerinin yanında, ikinci en büyük güvenlik gücü. Özel güvenlik görevlileri de kamu güvenliğine katkı sağlayan bileşenlerin önemli parçalarından biri. Bu nedenle hayatın akışının devam ettiği her alanda özel güvenliğe ihtiyaç duyuluyor” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“Kariyerde Engelleri Kaldırdık" 10'uncu yılını doldurdu

TEMSA’nın 2014 yılında, engelli bireylerin eğitim, iş ve sosyal yaşamda karşılaştıkları önyargı ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması amacıyla başlattığı “Kariyerde Engelleri Kaldırdık” projesi 10’uncu yılını doldurdu. 10 yılda Adana ve bölgesinde farklı paydaşların katılımıyla genişleyen proje kapsamında hayata geçirilen son etkinlik, 13 Mayıs 2024 tarihinde “Kariyer Günü ve Kapsayıcılık Sohbetleri” adı altında gerçekleştirildi. 

ENGELLİ BİREYLER İÇİN İŞ GÖRÜŞMELERİ ORGANİZE EDİLDİ

Engelliler Haftası vesilesiyle, TEMSA ve İŞKUR iş birliğiyle düzenlenen etkinlikte, Türkiye’nin ilk engelli kadın ralli pilotu Kübra Denizci Keskin ve gazeteci-yazar Haluk Kesim ilham dolu hikayelerini katılımcılarla paylaşırken, Adana ve çevresinde ikamet eden engelli bireylerin bölge firmalarıyla mülakat ve iş görüşmesi gerçekleştirmesi için özel buluşmalar organize edildi.

“İŞ KÜLTÜRÜMÜZÜ ‘SÜRDÜRÜLEBİLİR BAŞARI’ ÜZERİNE İNŞA EDİYORUZ”

Etkinliğin açılışında konuşan TEMSA CEO’su Tolga Kaan Doğancıoğlu, “Kariyerde Engelleri Kaldırdık” projesinin 10’uncu yılı doldurmasının sadece TEMSA için değil Türk sanayisi için de önemli bir mesaj olduğunun altını çizerken, “Kariyerde Engelleri Kaldırdık gibi TEMSA Hayal Ortakları Derneği’mizin de bu yıl 10’uncı yılını kutluyoruz. Türkiye’de sosyal projelerin ortalama ömrünün birkaç yılla sınırlı olduğunu düşününce, bu gibi projelerin değeri daha da öne çıkıyor. Bizim TEMSA olarak böyle uzun soluklu sosyal projelere imza atmamızın; bunu yaparken de bu projelerin etki alanını sürekli genişletmemizin en önemli unsuru iş kültürümüzü dönemsel performansların değil sürdürülebilir başarının üzerine inşa etmemiz. Kapsayıcılığı da bir insan kaynakları yaklaşımından öte, sürdürülebilir başarının temel kriteri olarak kabul etmemiz. Yarattığımız bu başarının TEMSA sınırlarının dışına çıkması, şehre, ekosisteme yayılması bizim için büyük mutluluk kaynağı. Bu vesileyle, 10 yıldır bu projeye emek veren tüm paydaşlara sonsuz teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

 

“ENGELLİLERİN HAYATA EŞİT ŞEKİLDE DAHİL OLABİLECEĞİ ADİL BİR DÜZEN MÜMKÜN”

TEMSA İnsan Kaynakları, Bilgi Teknolojileri ve Sürdürülebilirlik Genel Müdür Yardımcısı Erhan Özel de şunları söyledi: “Kariyerde Engelleri Kaldırdık projesiyle engelli bireylerimizin sonsuz bir dezavantaj içinde olduğu düşüncesinden uzaklaşmasını arzu ettik. Onların da hayata dahil olabileceği, adil, eşitlikçi bir düzen ve sistemin kurulabileceğine inandık.  Biz fiziksel engellerin bir engel olmadığını, bunu bir engel olarak düşünen sisteme ulaşmak ve bu düşünceyi yıkmak adına çalıştık, çalışıyoruz. Bu kapsamda 10 yıl içerisinde çok önemli etkinlikler gerçekleştirdik. Üniversitelerde engelsiz kariyer platformları geliştirdik. Engelli öğrencilerimize kariyer danışmanlığı yaptık. Engelli arkadaşlarımıza yönelik başarılı mülakat teknikleri eğitimleri düzenledik. Çukurova bölgesindeki ilk engelsiz kariyer etkinliğini, Türkiye’deki ilk Engelli Çalışan Sağlığı ve Güvenliği farkındalık eğitimini hayata geçirdik. Karanlıkta Diyalog Atölyesi, Çukurova Ünüversitesi Adana Engelli Basketbol takımı ile dostluk maçı, işaret dili eğitimleri… Saymakla bitmeyecek birçok proje ve uygulamayı bu harekete entegre etmeye çalıştık. Kariyerde Engelleri Kaldırdık hareketi kapsamında en büyük amacımız da paydaşlarımızı yanımıza alarak projemizi büyütmek ve bu vesile ile daha çok insana ulaşmak oldu. Bugün en büyük mutluluğumuz da, bu projenin kendi etki alanını yaratmış; bu etkiyi TEMSA sınırları dışına taşımış olması” dedi.

“10’UNCU YILINDA BU DEĞERLİ PROJENİN PARÇASI OLMAKTAN ONUR DUYUYORUZ”

Düzenlenen etkinlikte konuşan Adana Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü Ahmet Karaveli, “TEMSA ve Çukurova Üniversitesi’nin bu projede sergilediği iş birliği, akademik bilginin ve sanayi deneyiminin engelsiz bir toplum yaratmada nasıl güçlü sonuçlar doğurabileceğinin canlı bir örneğidir. ‘Kariyerde Engelleri Kaldırdık’ projesi, engelli bireylerin sadece iş hayatında değil, sosyal hayatta da engelleri aşarak tam anlamıyla katılımcı olmalarını sağlama misyonuyla yola çıkmıştır. 10’uncu yılında bu değerli projenin parçası olmaktan ve bu başarı hikayesini daha da ileri taşıyacak olmaktan onur duyuyorum. Hepinizin desteğiyle, engelleri aşarak inşa ettiğimiz bu toplumda, her bir bireyin potansiyelini tam anlamıyla ortaya koymasını sağlamak için çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı