Yazar arşivleri: ismail USTA

Bayraklı Şehir Hastanesi İçin ‘Hayati Risk’ Uyarısı !

Açılmadan tartışmalara neden olan İZMİR Bayraklı Şehir Hastanesi hakkında tartışmalar bitmiyor. Birlik Sağlık Sen yeni bir iddia ortaya attı.

Bayraklı Şehir Hastanesi Hakkında İşte O İddia !

Sendika İzmir Şube Başkanı Berna Boran, trafiğin yoğun olduğu saatlerde ambulansla hastaneye gidecek olan acil hastaların zaman kaybından dolayı hayati riske sebep olacağını söyledi. Boran, konu hakkında şu açıklamayı yaptı, “İzmir Şehir Hastanesinin açılışıyla ilgili son verilen tarih, 29 Eylül Cuma günü saat 15.00’te TEKNO-FEST kapsamında Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışının gerçekleştirileceği bilgisiydi, İzmir Şehir Hastanesi açılışının Cumhurbaşkanımızın programından çıkarıldığı yönündeki kamuoyuna yansıyan bilgiler hastane açılışının ileri bir tarihe ertelendiği yönündedir. Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere ertelemede payı olan herkese teşekkür ederiz. Bir yanlıştan son anda dönülmüştür. Temennimiz, bundan sonraki aşamada şehir hastanesinin tüm sorunları çözülmeden açılmamasıdır”

İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi bir çok sorunla birlikte açılıyor

İzmir Sağlık Müdürlüğü Bürokratlarını Uyarmaya Çalıştık !

Boran, şunları söyledi, “Birlik Sağlık Sen olarak bugüne dek yaptığımız açıklamalarda, Hastane açılacaksa tam manasıyla, tüm birimleriyle açılması gerektiğini, Hastanenin bulunduğu bölgede sabah ve akşam trafiği  oldukça yoğun ve sürekli trafik sorununun yaşandığını, Hastanenin, Hangi yol? Hangi personel? Hangi ulaşım aracıyla? açılacağını, henüz tamamlanmamış olan hastanenin alelacele açılmasının doğru olmadığını, hastanenin yerinin uygun olmadığını, deprem fay hatları arasında kaldığı gibi pek çok konuda kamuoyunu bilgilendirmeye, bürokratlarımızı yanlış yapmaktan uzaklaştırmaya çalıştık. Yapımı aşamasında, bazı basın yayın organlarında ve bazı sosyal medya platformlarında hastaneyle ilgili deprem güçlendirmesi, işçilerin eylemleri, ulaşım sorunu gibi, olumsuz haberlerin gündemden düşmemesi endişe ve tartışmayı da beraberinde getirmişti. Ve gündeme yansıyan pek çok sorun için, Sağlık Bakanlığı tarafından bugüne dek resmi bir açıklamanın yapılmamış olması da, kafa karışıklığına sebep olmuştur. Henüz bina içinde halen bazı çalışmaların yapıldığı, ulaşım, yol ve personel sorununun çözümlenmemiş olduğu, görülen şehir hastanesinin yarım yamalak açılmasının pek çok sorunu da beraberinde getireceğini defaten dile getirmeye çalıştık.
Mevcut durumda, hastaneye ulaşım için tek yol olan, hastanenin önünden geçen çevre yolunun, hastane açılmadan bile, sabah akşam tıkanmasını göz önüne almadan hastaneyi açmak, o yolu kullanan vatandaşlara, hastaneye gitmek isteyen hastalara ve personellere eziyetten başka bir şey getirmeyeceğini, ulaşım sorunundan dolayı, trafiğin yoğun olduğu saatlerde ambulansla hastaneye gidecek olan acil hastaların zaman kaybından dolayı hayati riske sebep olacağını ve hastanenin yol probleminin tek çözüm yolunun raylı ulaşım sistemi olduğunu ifade etmeye çalıştık.

Raylı Sistem Yapılmadan Açılacak Bayraklı Şehir. Hastanesi Sorunlara Yol Açar

“Raylı sistem yapılmadan açılacak olan İzmir Şehir Hastanesine ulaşmak hem personeller, hem hastalar için oldukça zor olacaktır dedik” diyen Boran, “Bildiğimiz şekliyle, Yap işlet devret sistemiyle yapılan şehir hastanesinin açılışıyla birlikte garanti kapsamında taahhüt edilen ödemelerin yapılmaya başlanacağını ve durumun kamu zararına sebep olacağını, mevcut durumda, şehir hastanesinin, ha bugün, ha yarın açılacak karmaşasından dolayı da taşınacak hastanelerden hizmet alan vatandaşların mağdur olacağını, taşınacağı ifade edilen hastanelerde görevli personellerin de huzursuzluk içerisinde olduklarını ifade ettik. Diyoruz ki, 2020 İzmir depreminden sonra, ilimizde 12 devlet hastanemizin depreme dayanıksız olduğu ortadayken, devlet hastanelerini yenilemeyip, tüm enerjinin şehir hastanesine yönlendirilmesi doğru değildir. Şehir hastaneleri konusunda her zaman dedik ki, Şehir Hastaneleri kamunun sırtında yüktür. Şehir hastaneleri ülkemiz şartlarına uygun değildir. Eğer devlet olarak hedefimiz milletimizin nitelikli sağlık hizmetine ulaşmasıysa, mevcut devlet hastanelerinin yenilenmesi ve ihtiyaç olan bölgelere yeni devlet hastanelerinin yapılmasıdır. Israrla söylüyoruz ki; vatandaşlarımıza en iyi sağlık hizmeti sunumu evine en yakın olan sağlık kuruluşundan aldığı sağlık hizmetidir. Şehirlerin dışında, vatandaşların içinde kaybolduğu, yönetilmesi zor şehir hastaneleri değildir” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

E-Belge Nedir, Nasıl Düzenlenir?

Gün geçtikçe dünyanın dijitalleşmesi, iş dünyasında karşımıza çıkan bilgilerin elektronik olarak düzenlenmesine, depolanmasına ve elektronik ortamda paylaşılmasına olanak sağlayan e-belge kullanımına yönlendirdi. E-belge kullanımı veri güvenliğini arttırmanın yanı sıra kâğıt kullanımını azalttığı için çevreye de katkı sağlamaktadır. Aynı zamanda e-belge oluşturmak ön muhasebe programı ile çok daha kolay olacaktır. Ön muhasebe programı kullanmak zamandan tasarruf etmenizi sağlarken hata payını da en aza indirir. Bu sayede oluşabilecek sorunların da önüne geçilmiş olur.

E-Belge Nedir?

E-belge iş dünyasında elektronik ortamda oluşturulan resmî belgelerdir. Maaş bordrosu, sözleşme, fatura gibi birçok bilgi e-belge olarak hazırlanıp dijital ortamda saklanabilir. E-belgeler işletme bilgilerinin kaybolma riskini en aza indirirken, verilerin daha kolay ve daha hızlı işlenmesini de sağlar. E-belge oluştururken ön muhasebe programı kullanmak da bu süreci hızlandıracak ve daha verimli olmasını sağlayacak unsurlardan biridir. Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı elektronik ortamda oluşturulan belgelerin tümünü e-belge ana başlığı altında tanımlamaktadır.  Bu belgelerden bazıları; e-fatura, e-irsaliye, e-gider makbuzu dur.

E-Belge Nasıl Düzenlenir?

E-belge düzenlemek için öncelikle belge türü seçmeniz gerekmektedir. Hangi türde bir e-belge düzenleyeceğinize karar verin. (Örneğin, e-fatura, e-irsaliye). Düzenleyeceğiniz e-belge türüne karar verdikten sonra bir e-belge düzenleme yazılımı seçmeniz gerekmektedir. Bunun için ön muhasebe programı kullanabilirsiniz. Bu programlar e-belgeleri otomatik olarak düzenlemenize yardımcı olur ve zamandan tasarruf edersiniz. Daha sonrasında e-belgede yer alması gereken (satıcı, alıcı, vergiler vb.) bilgileri girmeniz gerekmektedir. E-belgenizin düzenlemesi bittikten sonra belgeyi doğrulayabilir ve dijital imza kullanarak güvence altına alabilirsiniz. Bu sayede güvenilir bir e-belge edinmiş olursunuz. Son olarak da e-belgenizi alıcı taraflara iletip saklayabilirsiniz.

E-belge kullanmak, işinizi modernize etmek ve bilgilerinizin güvenliği açısından önemlidir. Bunun yanı sıra değişen ve gelişen dijital dünyaya işinizi entegre etmek sizi her zaman bir adım öne çıkaracaktır. E-belge ile arşivlediğiniz bilgilerinizin kalıcılığı ve güvenirliği daha fazladır. Ön muhasebe programı tam olarak bu iş için biçilmiş bir kaftandır. Bunların yanı sıra e-belge kullanarak fiziksel kağıt kullanımını azaltmış ve çevreye, dünyaya bir katkı sağlamış olursunuz.

 

Kalp ve Damar Sağlığını Korumanın Yolları

Kalp ve Damar Sağlığımızı Nasıl Koruyabiliriz ? Uzmanlar Dünya Kalp Günü vesilesi ile bu konuda bilgi verdi.

Dünya Kalp Günü olarak kutlanan 29 Eylül, kalp ve damar sağlığının önemini vurgulamak için harika bir fırsattır. Kalp ve damar hastalıkları dünya genelinde ölümlerin önde gelen nedenlerindendir. Ancak yaşam tarzımızda yapacağımız bazı değişikliklerle, bu hastalıkları önlemek ve risklerini azaltmak mümkün olabilir. İşte kalp ve damar sağlığını korumanın bazı yolları:

  1. Sağlıklı Beslenme: Kalp ve damar sağlığını korumanın temel adımlarından biri sağlıklı bir diyet uygulamaktır. Bu diyet, meyve, sebze, tam tahıllar, yağsız proteinler ve az yağlı süt ürünleri gibi besinlerle zenginleştirilmelidir. Bu yiyecekler, kalp ve damar sağlığını destekleyen vitaminleri, mineralleri ve lifleri içerir.
  2. Akdeniz Tipi Beslenme: Akdeniz tipi beslenme, kalp ve damar hastalıklarını önlemek için kanıtlanmış en etkili beslenme tarzlarından biridir. Bu beslenme modeli, meyve, sebze, tam tahıllar, baklagiller, yağlı tohumlar ve zeytinyağı gibi bitkisel kaynaklı besinlerle dikkat çeker. Akdeniz diyeti, kalp ve damar sağlığının yanı sıra genel sağlık için de faydalıdır.
  3. Akdeniz Tipi Beslenme Özellikleri:
    • Meyve ve sebze tüketimi bol olmalıdır (günde en az 5 porsiyon).
    • Tam tahıllar tercih edilmelidir (kepekli ekmek, bulgur, esmer pirinç gibi).
    • Baklagiller düzenli olarak tüketilmelidir.
    • Sağlıklı kuruyemişler (ceviz, badem, fındık) tüketilebilir.
    • Zeytinyağı temel yağ kaynağıdır.
    • Kırmızı et ve işlenmiş etler sınırlı tüketilmelidir.
    • Az yağlı veya yağsız süt ürünleri tercih edilmelidir.
    • Tatlı ve şekerli içeceklerden kaçınılmalıdır.
  4. Akdeniz Tipi Beslenmenin Faydaları:
    • Kalp ve damar hastalıklarını önleme.
    • Kan basıncını düşürme.
    • Kolesterol seviyelerini kontrol etme.
    • Diyabet riskini azaltma.
    • Bazı kanser türlerinin riskini azaltma.
    • Kilo kontrolüne yardımcı olma.
    • Ruh halini iyileştirme.
  5. Düzenli Egzersiz: Haftada en az 150 dakika orta düzeyde aerobik ve 75 dakika direnç egzersizleri yapmak, kalp ve damar sağlığını korumada etkili bir yol sağlar. Egzersiz aynı zamanda kasları güçlendirir, kilo kontrolüne yardımcı olur ve stresi azaltır.
  6. Sigara İçmeme: Sigara içmek kalp ve damar hastalıklarının en büyük risk faktörlerinden biridir. Sigara içenler, kalp krizi ve felç riskini artırır.
  7. Alkol Tüketimini Sınırlama: Alkol tüketimi, kalp ve damar hastalıkları riskini artırabilir. Bu nedenle, alkolü aşırıya kaçmadan ve sınırlı bir şekilde tüketmek önemlidir.
  8. Stresi Yönetme: Stres, kalp ve damar hastalıkları riskini artırabilir. Stres yönetimi için gevşeme teknikleri, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz uygulamak önemlidir.
  9. Sağlık Kontrolleri: 40 yaşından sonra düzenli kalp ve damar sağlığı kontrolleri yaptırmak önemlidir. Bu kontroller, kan basıncı, kolesterol seviyeleri, kan şekeri ve diğer risk faktörlerini izlemek için yapılır. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Devlet Korumasındaki 1017 Gencin Ataması Yapıldı

Devlet korumasındaki gençler kamuya atandı.

“Devlet Korumasından Yararlanmış Gençlerin Kamu Kurumlarına Yerleştirilmesi Kura Töreni”nde, 1017 genç, Bakan Mahinur Özdemir Göktaş’ın katılımıyla kamu kurumlarına atanmanın sevincini yaşadı.

Devlet korumasındaki gençler kamuya atandı.

Bakan Göktaş, törende yaptığı konuşmada, “Bugün 1017 arkadaşımız, bu ülkenin pırıl pırıl 1017 evladı, kamudaki görevine başlıyor. Yolunuz açık, bahtınız açık olsun” diyerek gençlere başarılar diledi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, sundukları hizmetlerin doğrudan ailelere dokunduğunu ve “her şeyden önce aile” anlayışının önemini vurguladı. Aile odaklı politikalarla, sosyal devlet anlayışını güçlendirdiklerini belirterek, “Biz Peygamberi yetim ve öksüz olan bir dinin, bir ümmetin mensuplarıyız” sözüyle bu anlayışın köklerine dikkat çekti. Göktaş, ayrıca çocukların devlet korumasına alınmasının yanı sıra, risk altındaki çocukları korumak için mobil ekiplerle çalıştıklarını vurgulayarak, çeşitli risk gruplarından gelen 288 bin çocuğa ulaştıklarını ve bu çocuklarla 17 binin üzerinde okul ziyareti gerçekleştirdiklerini, 65 bin aile ile de görüştüklerini açıkladı.

Gençlere İş ve Meslek Danışmanlığı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, gençleri yetiştirirken sadece niceliği değil, niteliği de artırdıklarını söyledi ve çocuk bakım kuruluşlarını çocukların ihtiyaçlarına uygun olarak güncellediklerini, ev tipi yaşam modeline geçtiklerini belirtti. Göktaş, gençlerin okul başarısını teşvik etmek ve sanat ile spor ilgilerini desteklemek için çaba sarf ettiklerini ifade etti. Bugün itibarıyla 20 milli, 1557 lisanslı ve 3 bin 960 lisanssız sporcu çocukları bulunduğunu ve 2 bin 670 çocuğun kültürel ve sanatsal faaliyetlerde bulunduğunu paylaştı. Ayrıca Bakan Göktaş, gençleri iş ve meslek danışmanlarıyla çalışma hayatına hazırladıklarını ve 319 gencin üniversiteye yerleştiğini belirtti.Sonuç olarak, gençlerin kamu kurumlarına atanması kura töreniyle gerçekleşti ve bu gençlerin yeni başlangıçları kutlandı. Bakan Göktaş, ataması yapılan gençlerle hatıra fotoğrafı çektirerek günü sonlandırdı. Kura sonuçlarına e-Devlet ve Bakanlığın resmi web sitesi üzerinden ulaşılabilecekleri bildirildi.

Öğretmenlerin Ek Ders Ücretlerinin Artırılması İçin Kampanya

Öğretmenlerin Ek Ders Ücretlerinin artırılması için kampanya düzenleyen Türk Eğitim Sen, konu hakkında bir açıklama yaptı.

Konu hakkında açıklama yapan Türk Eğitim Sen yetkilileri, “Bilindiği gibi Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi olarak ek ders ücret ödeme katsayılarının gündüz öğretimi için 140’tan 280’e, gece öğretimi için 150’den 300’e artırılması için Türkiye genelinde imza kampanyası başlatmıştık. Düzenlediğimiz imza kampanyasının devam ettiğini kaydeden Genel Başkan, tüm eğitim çalışanlarını kampanyaya destek vermeye davet etti. Genel Başkan Geylan, “Türk Eğitim-Sen olarak, ek ders ücret ödemelerinde kullanılan katsayıların düzenlendiği 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 176. maddesinde yer verilen ek ders ücret ödeme katsayılarının; gündüz öğretimi için 140’tan 280’e, gece öğretimi için 150’den 300’e artırılması talebiyle düzenlediğimiz imza kampanyamız devam ediyor. Bütün meslektaşlarımızı destek vermeye davet ediyoruz” dedi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Mezotelyoma Hastalığı Nedir ?

Asbest maruziyğtinin Mezotelyoma hastalığına yol açtığını belirten uzmanlar, farkındalık amacıyla bir basın açıklamayı yaptı.

Her yıl binlerce insanın yaşamını tehdit eden ve hala yeterince bilinmeyen bir hastalık olan Mezotelyoma hakkında farkındalığı artırmak amacıyla 26 Eylül “Dünya Mezotelyoma Farkındalık Günü” olarak kabul ediliyor. Deprem sonrası yıkımı yapılan ağır hasarlı binaların kontrolsüz yıkımı da risk faktörü oluşturuyor. Türk Toraks Derneği (TTD) Torasik Onkoloji Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Tuncay Göksel, Mezotelyoma’nın, mezotel hücrelerden köken alan bir kanser türü olduğunu belirterek, “En çok akciğer zarında (plevra) görülür. Ayrıca kalp ve karın zarında ortaya çıkabilir. Türkiye’de Prof. Dr. Y. İzzettin Barış, önderliğinde çevresel asbest maruziyetinin mezotelyomaya neden olduğunun tespit edilmesi dünya literatürünü değiştirmiştir.” dedi.

Mezotelyoma Hastalığı Yüksek Oranda Asbest Kaynaklı

Asbestin, ak toprak olarak da bilinen, ısıya, suya karşı dayanıklı, esnek, lifli yapıda bir mineral olduğunu belirten Göksel, şu bilgileri paylaştı: “Asbest doğal bir fibröz silikattır ve bazı bölgelerde toprak örtüsünde birikimler halinde bulunmaktadır. Bu yalıtımsal özellikleri nedeni ile kırsal alanda evlerde sıva-badana amaçlı, çatıda, kaplamada ve ayrıca kentlerde izolasyon amaçlı kullanılmaktadır. Asbestin kullanıldığı iş alanları ise; İnşaat işçiliği, tesisatçılık, çatı ustalığı ve elektrikçilik, gemi inşası ve tersane işçiliği, sanayi, otomotiv mekaniği, kazan işçiliği vb.’dir. Mezotelyoma yüksek oranda asbest kaynaklıdır. Asbestin kansere sebep olduğu kesinleşmesi nedeni ile ülkemizde ‘Bazı Tehlikeli Maddelerin, Müstahzarların ve Eşyaların Üretimine, Piyasaya Arzına ve Kullanımına İlişkin Kısıtlamalar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’ Resmi Gazetede 29 Ağustos 2010 tarihinde yayımlanmış ve 31.12.2010 tarihinden itibaren her türlü asbest mineralinin ticari kullanımı yasaklanmıştır.”

Deprem Sonrası Yıkılacak Binalarda Asbest Testi Yapılmalı

Deprem Sonrası Yıkılacak Binalarda Asbest Testi Yapılmalı

Asbest maruziyetini önlemenin mezotelyoma riskini azaltmanın en etkili yollarından biri olduğunu belirten Prof. Dr. Tuncay Göksel, asbest içeren malzemelerle çalışırken uygun koruyucu ekipmanların kullanılmasının, potansiyel maruziyeti azaltabileceğini aktardı. Göksel, şöyle devam etti: “Kentlerde inşa edilen binalarda da izolasyon amaçlı kullanılmış olduğu bilinmektedir. Son yıllarda deprem sonrasında hasarlı binaların ve kentsel dönüşüm sırasında eski binaların kontrolsüz yıkımı ile çevreye asbest salınımı olabileceği bilinmektedir. Kontrollü bina yıkımı öncesi asbest analizlerinin yapılması gerekmektedir. 2012 yılında T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından ‘Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Planı’ yapılmıştır. Kırsal alanda asbest karışımlı toprak kullanımı azaltılması ve asbestin çevresel ve mesleksel maruziyetlerinin azaltılması ya da ortadan kaldırılması temel hedef olmuştur. 25 Ocak 2013’te ‘Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik’ yayınlanmıştır. Bu Yönetmeliğin amacı, çalışanların asbest söküm, yıkım, tamir, bakım, uzaklaştırma çalışmalarında asbest tozuna maruziyetlerinin önlenmesi ve bu maruziyetten doğacak sağlık risklerinden korunması, sınır değerlerin ve diğer özel önlemlerin belirlenmesidir.”

Mezotelyoma Hastalığına Tanı Koyarken Meslek ve Yaşadığı Yer Faktörü Önemli

Türk Toraks Derneği (TTD) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Metin Akgün de, asbestin solunum yolu ile akciğere ve akciğer zarına ulaştıktan sonra hastalıkların 10 ile 50 yıl içinde gelişebildiğini ifade etti. Sürecin çok yavaş ilerlediği için hastanın uzun süre şikayet hissetmeyebildiğini belirten Akgün, şunları söyledi: “Bu nedenle birçok hasta ileri evrede tanı almaktadır. Kontrol amaçlı yapılan tetkiklerde erken evre mezotelyoma hastaları saptanabilmektedir. Erken tanı mezotelyoma tedavisinde çok önemlidir ve hayatta kalma şansını artırabilir. Mezotelyoma tanısını koymak kolay değildir. Tanıda hekimi ilk uyaran hastanın doğduğu ve yaşadığı yer ayrıca meslek öyküsüdür. Akciğerde sıvı ile karşımıza çıkan hastalıkta, sıvıdan alınan örnekler tanısal açıdan yetersiz kalabilmektedir. Bu nedenle biyopsi yapılması önerilmektedir. Mezotelyoma tedavisinde kemoterapi, radyoterapi, immunoterapi kullanılmaktadır. Ayrıca steril, asbestsiz ‘TALK’ yolu ile plöredez (akciğer zarını pudralama) yapılmaktadır. Bu tedavilerin deneyimli ve konuda uzman merkezler tarafından yapılması önerilmektedir.”

Mezotelyoma Farkındalık Günü’nde Neler Yapabilirsiniz?

Bugünün rengi olan mavi renk giyinin.
Mezotelyoma hakkında daha fazla bilgi edinin ve risk faktörlerini öğrenin.
Asbest maruziyetiniz varsa sağlık kontrollerinizi yaptırın.
Mezotelyoma farkındalığı için çevrenizdeki insanları bilgilendirin.
Mezotelyoma ile savaşan insanlara ve ailelerine destek olun.
Ağaçlandırma ile asbestin rüzgar ile yayılmasını önleyebiliriz.

Ortak Yazılı Sınavlar Hakkında Bilinmeyenler ?

MEB Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü, yazılı ve uygulamalı sınavlarla ilgili sıkça sorulan soruları ayrıntılı bir şekilde yanıtladı. Bu yanıtlarda, Bakanlık tarafından ülke genelinde, il/ilçe genelinde ve okul genelinde olmak üzere üç farklı türde ortak yazılı sınav uygulamasının olduğu vurgulandı.

6. Sınıflar İçin Ders Düzenlemesi

Milli Eğitim Bakanlığı sitesinde yayınlanan açıklamada şu ifadelere yer verildi, “2023-2024 öğretim yılında, 6. sınıflar için Türkçe ve matematik derslerinin 1. dönem 2. yazılıları ile 2. dönem 1. yazılılarının, 9. sınıflar için ise Türk dili ve edebiyatı ile matematik derslerinin 1. dönem 2. yazılıları ile 2. dönem 1. yazılılarının ortak olarak düzenleneceği hatırlatıldı. Ayrıca, bu öğretim yılı için Bakanlık dışında il veya ilçe genelinde de ortak yazılı sınavlar yapılabilir, ancak bu hangi ders ve sınıf düzeylerinde olacağı, millî eğitim müdürlükleri tarafından okullara iletilir. Bu öğretim yılı için Bakanlık tarafından düzenlenen il ve ilçe genelindeki ortak yazılı sınavlarda çoktan seçmeli sorular kullanılacak. Gerekli altyapı sağlandıktan sonra, bu sınavlarda açık uçlu soruların da kullanılabileceği belirtildi. Diğer tüm ortak yazılı sınavlar ve diğer yazılı sınavlar ise açık uçlu veya açık uçlu ve kısa cevaplı sorulardan oluşacak.

MEB Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü, yazılı ve uygulamalı sınavlarla ilgili sıkça sorulan soruları ayrıntılı bir şekilde yanıtladı.

Ortak Yazılı Sınav Sonuçları

Bakanlık tarafından düzenlenen ortak yazılı sınavların soruları Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanacak ve okullara gönderilecek. Sınav uygulaması okuldaki öğretmenler tarafından yapılacak ve değerlendirme okul veya ölçme değerlendirme merkezi müdürlükleri tarafından gerçekleştirilecek. Ülke ve il genelindeki ortak yazılı sınav uygulaması, okullarda öğretmenler tarafından yapılan sınavlardan tek farklı olarak soru ve cevap anahtarlarının merkezden hazırlanması olacak. Ortak yazılı sınavların kapsamı ve zorluk derecesi, okuldaki sınavlarla aynı olacak, bu nedenle öğrenciler özel bir hazırlık yapmak zorunda olmayacaklar. Ortak yazılı sınavlar düzenlendiği gün ve saatlerde eğitim öğretime devam edilecek, okullar tatil edilmeyecektir.

Ders Öğretmenleri Sınav Analizi Yapacak

Her sınav sonrasında ders öğretmenleri sınav analizi yapacak ve öğrencilere geri bildirimde bulunarak öğrenme eksikliklerini gidermeye yönelik destek sağlayacaklar. Öğrenciler, aldıkları puanı geleneksel olarak e-Okul sistemi üzerinden görebilecekler. Türkçe, Türk dili ve edebiyatı ve yabancı dil derslerinin sınavları, yazılı ve uygulamalı olmak üzere iki aşamada gerçekleşecek. Bu derslerin yazılı sınavlarının ardından, her öğrenci için yeterli süre ayrılarak ders öğretmenleri tarafından dinleme ve konuşma becerilerini ölçmeye yönelik uygulama sınavları düzenlenecek. Bu uygulamalı sınavlar, dinleme ve konuşma becerilerini ayrı ayrı değerlendirecek şekilde puanlanacak. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Madde Bağımlısı Hasta Acil Servisi Birbirine Kattı !

Diyarbakır Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi’ne gelen madde bağımlısı bir hastanın elinde bıçakla acil serviste olay çıkarttığı bildirildi. 

Sağlıkçıların Sesi isimli sosyal medya hesabı tarafından yayınlanan görüntülerde acil servisin ne hale geldiği gözler önüne serildi. Paylaşımda acil servisde görevli olan bir hekimin de ifadelerine yer verildi, “Madde bağımlısı Hasta belinde bıçakla gelip acili birbirine kattı elinde sigarasıyla çıkıp gitti ! Acil hekimi :”belindeki bıçağı göstererek hekimlerimizi korkutarak akineton yaptırıp eski bir reçetesi var gabapentin ve pregabalin grubu ilaçlar yazdırmaya çalışıyor. Defalarca beyaz kod verdik idareye defalarca söyledik. suç duyurusunda bulunacaz deyip umursamadılar ve biz ilacı yaptırmayınca kendini kesip tekrar geliyor ve ne güvenlik ne polis fayda etmiyor. Videoda bu gece travma alanını dağıtıp elini kolunu sallayarak sigaraya çıktı” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

50 Yaş Üstü Erkekler Her Yıl Üroloji Muayenesi Yaptırmalı !

50 Yaş Üstü Erkekler için üroloji muayenesi uyarısı yapan uzmanlar, Prostat Kanseri hastalığına da dikkat çekti.

Üroloji Muayenesi İle Prostat Kanseri Erken Tanı Alabilir

“Prostat Kanseri Farkındalık Ayı” vesilesiyle, Türk Üroonkoloji Derneği prostat kanseri ile ilgili önemli bilgiler paylaştı. Türk Üroonkoloji Derneği Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenk Yücel Bilen, 15-16 Eylül tarihlerinde gerçekleşen ASCO-GU 23 Güncelleme Toplantısı’nda prostat kanseri erken teşhis ve tedavisi alanındaki son gelişmeleri aktardı. Türkiye’de, Türk Üroonkoloji Derneği bünyesindeki Prostat Hastalıkları Çalışma Grubu’nun ülkemizin verilerini belirleme konusundaki çalışmalarına da vurgu yaptı.

50 Yaş Üstü Erkekler için üroloji muayenesi uyarısı yapan uzmanlar, Prostat Kanseri hastalığına da dikkat çekti.

Prostat Kanseri Haftası

Türk Üroonkoloji Derneği tarafından hazırlanan “Türkiye Prostat Kanseri Haritası” raporunun sonuçlarına göre, prostat kanseri Türkiye’de önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Prof. Dr. Sinan Sözen, raporun erken teşhis ve tedavi süreçlerine ışık tutmayı amaçladığını belirterek, prostat kanseri tanısının genellikle belirtisiz olduğuna dikkat çekti. Türk Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Güven Aslan ise hastaların yarısının sık idrara gitme, idrar yaparken zorlanma ve idrarda kan gibi belirtilerle başvurduğunu, diğer yarısının ise herhangi bir belirti göstermeden prostat kontrolüne geldiğini ifade etti.

MR-Füzyon Görüntülemesi

COVID-19 pandemisinin erken teşhis ve tedaviyi geciktirdiğine dikkat çeken Türk Üroonkoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. İlker Tinay, Manyetik Rezonans (MR) görüntüleme teknolojisinin prostat kanseri tanısında önemli bir rol oynadığını ve MR-Füzyon prostat biyopsisinin kullanımının arttığını vurguladı. Ayrıca, prostat kanserinin evresinin ilerledikçe hastalığın tedavisinin daha karmaşık hale geldiğine ve multidisipliner bir yaklaşım gerektirdiğine dikkat çekti. Türk Üroonkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Cenk Yücel Bilen, Türkiye’de prostat kanseri tanısı alan hastaların büyük bir kısmının cerrahi yöntemlerle tedavi edildiğini ve son yıllarda laparoskopik ve robotik cerrahi gibi kapalı yöntemlerin popüler hale geldiğini belirtti. Ayrıca, radyasyon tedavisi gibi alternatif tedavi yöntemlerinin de etkin bir şekilde kullanıldığını ifade etti. Türk Üroonkoloji Derneği Prostat Hastalıkları Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Serdar Çelik, grupları tarafından yürütülen çalışmaların prostat kanseri tanısından tedavisine kadar geniş bir yelpazede devam ettiğini ve son yıllarda bu çalışmalardan onlarca uluslararası düzeyde yayın yapıldığını vurguladı. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Bakan Tekin Nasrettin Hoca Ortaokulunu Ziyaret Etti

Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, gerçekleştirdiği okul ziyaretleri kapsamında Ankara Yenimahalle Nasrettin Hoca Ortaokulunu ziyaret etti.

Okulun öğretmenler odasında eğitimcilerle bir araya gelen Bakan Tekin, öğretmenlerin taleplerini dinleyerek istişarelerde bulundu. Görüşmede söz alan öğretmenler, yoğun gündeminde kendilerine zaman ayırıp ziyarete gelmeyi ihmal etmediği ve yaptığı destekleri için Bakan Tekin’e teşekkürlerini iletti. Bakanlığın genel eğitim öğretim politikalarına ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı buluşmada öğretmenler fikir, öneri ve beklentilerini anlattı. Ziyaretinde sınıfları da gezerek öğrencilerle de buluşan Bakan Tekin, çocuklarla bir süre sohbet etti. Öğrencilerin isteklerini dinleyen Tekin, kitap okumaları tavsiyesinde bulunarak başarı diledi. Ziyarete, Yenimahalle Kaymakamı Tahsin Kurtbeyoğlu, MEB Destek Hizmetleri Genel Müdürü Ömür Karakullukçu, Ankara İl Millî Eğitim Müdürü Yaşar Koçak ve Ankara Yenimahalle İlçe Millî Eğitim Müdürü Veli Karakuş da yer aldı. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)