Yazar arşivleri: ismail USTA

Grip Aşısı Ne Zaman Yapılmalı ?

Grip Aşısı Ne Zaman Yapılmalı ? Uzmanlar, grip mevsiminin başladığını, grip aşısı için en uygun zaman olduğunu söyledi.

Grip Aşısı Her Yıl Eylül ve Ekim Aylarından İtibaren Yapılabilir

Sonbaharın gelmesiyle birlikte grip aşısı alma zamanı geldi. Dünya genelinde her yıl yaklaşık 500 milyon kişi grip hastalığına yakalanırken, 300 binin üzerinde insan grip nedeniyle yaşamını yitiriyor. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, grip hastalığının özellikle bazı yaş gruplarında ciddi sonuçlara yol açabileceğini vurguluyor ve “Ağır komplikasyonlardan korunmak ve hastalıkları hafif atlatmak için grip aşısını mutlaka olmalıyız.” diyor. Grip aşısı, her yıl Eylül ve Ekim aylarından itibaren yapılmalıdır çünkü grip mevsimi genellikle Ekim ayında başlar ve Nisan-Mayıs aylarında sona erer. Dr. Mamçu, aşının zamanında yapılması durumunda yüksek bir başarı oranına sahip olduğunu belirtiyor ve grip aşısının yüzde 70 ila 80’in üzerinde koruma sağlayabileceğini ekliyor.

Grip Aşısı ne zaman yapılmalı ?

Grip Aşısı 6 Aydan Büyük Herkese Uygulanabilir

Grip, özellikle küçük çocuklarda orta kulak iltihabı, zatürre ve diğer enfeksiyonlara yol açabilir. Ayrıca, yaşlılar ve diğer kronik sağlık sorunlarına sahip kişiler için daha ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Bu nedenle, risk gruplarındaki kişilerin öncelikli olarak grip aşısı yaptırmaları önerilir. Grip aşısı, 6 aydan büyük herkese uygulanabilir. Ancak aşıya ciddi alerjisi olanlar ve ciddi yumurta alerjisi olanlar dışında hemen hemen herkes grip aşısı yaptırabilir. Grip aşısı içeriği, diğer aşılardan herhangi bir fark taşımadığı için güvenlidir. Dr. Mamçu ayrıca, grip aşısının her yıl yapılması gerektiğini vurguluyor çünkü grip virüsü her yıl değişebilir. Bu nedenle, her grip sezonunda yeni bir aşıya ihtiyaç vardır.Son olarak, Covid-19 aşıları ile grip aşılarının aynı dönemde uygulanmasında bir sakınca olmadığını belirtiyor. Risk grubundaki kişiler, her iki aşıyı da aynı ziyarette yaptırabilirler. Grip aşısı, ciddi komplikasyonlardan korunmak ve toplum sağlığını korumak için önemlidir. Bu nedenle, grip mevsimi başlamadan önce aşınızı yaptırmayı düşünmelisiniz. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

 

 

Bakan Koca, “Vefat Eden Başhekim Üzerinden Aşı Propagandası Yapılıyor !”  

Başhekim Dr. Ersin Mahmutluoğlu’nun solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle hayatını kaybettiğini, 3 ayrı PCR testinde Covid-19 olmadığının anlaşıldığını belirten Bakan Koca, başhekimin ölümünü Covid ile ilişkilendirenlerin ‘aşı propagandası’ yaptığını öne sürdü. 

TTB COVID ile Uyumlu Demişti ! 

Türk Tabipler Birliği (TTB), sosyal medyadaki paylaşımında ise “Dr. Mahmutluoğlu, COVID-19 ile uyumlu klinik bulgularla tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmiştir” demişti.

Bu Propaganda Aşı Kampanyalarının Başlatılmasına Yöneliktir ! 

Bakan sosyal medya hesabı üzerinden aşı progpagandası yapan kesimlere sert yanıt verdi ve ekledi, “Bu propagandaya boyun eğmeyiz, eğmeyeceğiz. Aşı kampanyası ya da kapanma uygulanmayacak” dedi. Bakan Koca şöyle devam etti, “Arkadaşımız Dr. Ersin Mahmutluoğlu adının karıştırıldığı tezvirattan incinmesin, nur içinde yatsın. Bilindiği gibi, Erzin Devlet Hastanesi Başhekimimiz Dr. Ersin Mahmutluoğlu’nu yakın bir tarihte kaybettik. Kendisine tekrar Allah’tan rahmet diliyorum. Ne acıdır ki arkadaşımız Dr. Ersin’in vefatı, bilhassa hekimleri üzecek şekilde anılmaya, adeta bir kara propaganda aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu propaganda, Eris varyantı sebebiyle, tıpkı salgının başlarındakine benzer, şu an için asla gerçekçi ve gerekli olmayan, bilimsellikten tamamen uzak tedbirlerin uygulanmasına ve aşı kampanyaları başlatılmasına yöneliktir”

Covid-19, artık griple nasıl mücadele ediliyorsa tıpkı öyle mücadele edilecek bir hastalıktır. 85 Milyon müsterih olsun

Boyun Eğmeyiz, Eğmeyeceğiz, Aşı Kampanyası veya Kapanma Uygulanmayacak 

“Her ürünün üreticisi gibi, aşı üreticileri de ürettikleri ürünün daha fazla alıcı bulmasını isteyebilirler. Ama bilim buna bakmıyor! Gereksiz bir ilacı kim kullanmak ister, onu hangi hekim önerebilir? Öneriyorsa, o tıp ahlakına bağlı bir hekim midir? Hastayla ilişkisi dışında, olası başka ilişkileri de akla gelmez mi? Bilim adına bilime aykırı girişimlerde bulunanları ve ülkemizin gereksiz yere “sosyal bir depresyona” sürüklenmesinde sakınca görmeyenleri bilimin tarafsızlığını, sorumluluğunu üstlenmeye davet ediyorum. Kim ne derse desin, spekülasyonlardan hareketle, gerçekçi veriler olmadığı halde yapılmayacak olanı yapmayacağız. Sosyal depresyon da büyük bir sağlık sorunudur. Covid-19’la mücadelede, radikal tedbirler almaktan aşı uygulamasına, insanımızın sağlığı için ne gerekiyorsa hepsini, milletçe uyum içinde yaptık. Şimdi gündemde olan küresel ve yerel propaganda, eski tecrübenin haklı endişesinden hareketle bir boyun eğdirme çabasıdır. Boyun eğmeyiz, eğmeyeceğiz. Bu söz konusu bile olamaz. Toplu bir aşı kampanyası ya da kapanma benzeri tedbirler asla uygulanmayacak” 

85 Milyon Müsterih Olsun

“Covid-19, artık griple nasıl mücadele ediliyorsa tıpkı öyle mücadele edilecek bir hastalıktır. 85 Milyon müsterih olsun” diyen Bakan Koca, “Genç yaşta kaybettiğimiz hekim arkadaşımız bu yönden de talihsiz. Adı, etik dışı emel sahiplerinin dilinde. Kendisinin vefat nedeni çok açıktır. Dr. Ersin Mahmutluoğlu’nun 35 yaşından itibaren kalp yetmezliği rahatsızlığı vardı. Dr. Ersin, bu rahatsızlığına bağlı olarak gelişen hastalıklarıyla birleşen solunum yolu enfeksiyonu sebebiyle hayatını kaybetti. Yapılan 3 ayrı PCR testi sonucunda kendisinin Covid-19 olmadığı anlaşılmıştı. Buna rağmen, bilimsel mantıkla sağlaması yapılmış bir içerik sunuyormuş gibi görünerek, bilimsel karşılığı olmayan bir takım yorumlarda bulunanlar talihsiz bir davranış örneği sergilediler. Bugün konuşulanların ömrü kısa olacak, bilimin sözünün ömrü uzundur. Hekimliğin rengi beyazdır. Bir hekime, kara propaganda yakışmaz. Arkadaşımız Dr. Ersin Mahmutluoğlu adının karıştırıldığı tezvirattan incinmesin, nur içinde yatsın” dedi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Saç Boyalarında PPD Maddesi Yasaklandı !

Saç boyalarında PPD maddesinin yasaklandığına dair haberler son zamanlarda gündemde.

Saç boyama işlemi, özellikle yaşlı nüfusun gri ve beyaz saçlarını gizlemek için uzun süredir kullanılıyor. Ancak gençler arasında saç boyama popüler hale geldikçe alerjik reaksiyonlar da artmış durumda. Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu’na göre, PPD adlı bir maddeye karşı alerjik reaksiyonlar ciddi bir sorun haline gelmiş durumda. Bu nedenle Almanya, Fransa ve İsveç gibi ülkeler saç boyalarındaki PPD’yi yasaklamış durumda.

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu’na göre, PPD adlı bir maddeye karşı alerjik reaksiyonlar ciddi bir sorun haline gelmiş durumda.

Saç Boyasındaki Bu Madde Alerjiye Neden Olan Bir Potansiyele Sahip

PPD (para-fenilendiamin), kalıcı saç boyalarında yaygın olarak kullanılan bir bileşik. Ancak bu madde, alerjiye neden olan bir potansiyele sahip. Türkiye’de ise hala Avrupa Birliği mevzuatına göre saç boyalarında PPD kullanımına izin veriliyor, ancak belirli sınırlamalar getirilmiş durumda. Füsun Kalpaklıoğlu, PPD’nin saç boyalarının yalnızca %6’sında bulunmasına ve oksitleyici çözelti eklenmişse bu oranın %3 ile sınırlandırılmasına izin verildiğini belirtiyor. PPD’ye karşı alerji özellikle kadınlarda ve 50 yaş üstü bireylerde daha yaygın. Temas dermatiti denilen bir cilt reaksiyonuna yol açabiliyor. Kaşıntı ve kızarıklık gibi semptomlarla kendini gösteriyor. Alternatif olarak, PPD’nin yerini alacak daha yeni saç boyaları geliştirilmiş durumda. Bu yeni formüle sahip saç boyaları, alerjik reaksiyonları olan hastalar için iyi bir alternatif olabilir. Saç boyama işlemi, PPD içeren ürünler kullanıldığında bazı olumsuz etkilere yol açabilir, bu nedenle kullanıcıların dikkatli olması ve cilt reaksiyonlarını gözlemlemesi önemlidir. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Sağlık-Sen 2 No’lu Şube ‘Değitişim İçin’ Seçime Gidiyor

Sağlık Sen İzmir 2 No’lu Şube’de genel merkez kararıyla 14 Ekim Cumartesi günü Olağanüstü Seçim kararı alındı.

Sağlık Sen İzmir 2 No’lu Şube İl Başkan Yardımcısı Adnan Demirbaş, daha güçlü, şeffaf, sağlık personelinin her an yanında olacak bir yönetim için yönetime aday olduklarını açıkladı. Demirbaş, seçim kararı konusunda kamuoyuna açıklama yaptı. Demirbaş, sahada görülen rahatsızlık ve teşkilatımızla yapılan istişarelerden sonra yönetim kurulu üyelerinin salt çoğunluğu ile delegasyonun çoğunluğunun Genel Merkeze yazılı olağanüstü seçim başvurusunda bulunduğunu, kararlı duruş ve çabaları sayesinde mevcut İl Başkanı Ekrem Özdemir’in de yönetim kurulunu toplayıp oy birliği ile olağanüstü seçim kararını almak zorunda kaldığını belirtti.

Demirbaş : “Kazanan Sağlık-Sen Olacak”

Sahanın beklentilerinin karşılanacağı, sağlık çalışanlarına hak ettiği sendikacılık hizmetinin sunulacağını amaçlayarak yola çıktıklarını ve mevcut yönetim yapısını iyileştirerek kazananın Sağlık Sen çatısı altında tüm sağlık çalışanlarının olacağını ifade eden Adnan Demirbaş, 14 Ekim 2023 Cumartesi günü Narlıdere Huzurevinde yapılacak olan olağanüstü seçimde İl Başkanlığına aday olduğunu açıkladı.

Sahanın Desteğinin Farkındayız. Sağlık Sen Bayrağını En Üst Seviyeye Taşıyacağız

Teşkilattaki her üyeye sahip çıkan, sorun ve talepleri ile ilgilenecek, sağlıkta yaşanan sorunların giderilmesinde var gücüyle çalışan yeni bir yönetim oluşturduklarını anlatan Demirbaş, sahada kendilerine olan büyük desteğin farkında olduklarını bu güç ve azimle Sağlık Sen bayrağını en üst seviyeye taşıyacaklarını söyledi.

4 Yönetim Kurulu Üyesi “Seçim” İstedi

Demirbaş, “3 dönemdir başarılı giden bir şubede önce İl Başkan Yardımcısı (şube sekreteri) Seher Akbulut’ un yönetimden istifa etmesi, ardından 4 yönetim kurulu üyesinin olağanüstü seçim isteyerek İl Başkanı Ekrem Özdemir’in karşısına geçmesi, delegasyonun çoğunluğunun Sağlık Sen Genel Merkezine yazılı olarak başvuruda bulunması kafalarda Sağlık Sen teşkilatında soru işaretleri bırakmaktadır” dedi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Kaynak : Basın Bülteni

Hacettepe Hastanesi’nden Maske Uyarısı ! 

Maske uyarısı ! Sağlık Bakanı Koca, Eris Varyantı açısından endişeye gerek olmadığını belirtirken, Hacettepe Hastanesi ‘maske kullanımı’ uyarısında bulundu.

Pozitif Vakalar Artıyor, Maske Kullanımı Hayati Önem Taşıyor

Hacettepe Üniversitesi Erişkin Hastanesi Başhekimliği Enfeksiyon Kontrol Komitesi Başkanlığı, ‘Hasta Bakım Alanlarında Maske Kullanımı’ hakkında bir iç yazı yayımladı. Yazıda şu ifadeler yer aldı, “Son 24 saat içinde hastanemizde yapılan SARS-CoV-2 PCR testlerinde pozitiflik oranı yüzde 3’ten, yüzde 20’lere kadar ulaşmıştır. Bununla birlikte aynı ünitede çalışmakta olan üç personelin de SARS-CoV-2 PCR testi pozitif olarak raporlanmıştır. Damlacık-solunum yolu ile bulaşan tüm enfeksiyonların bulaşının önlenmesinde hasta bakım alanlarında maske takma kuralı (tüm personel ve hasta-hasta yakınları için) devam etmekte olup, hayati önem arz etmektedir. Hastanemizde tüm personelin ve hasta hasta yakınlarının maske uyumuna devam etmesi ve maske uyumunun tüm birimlerde birim sorumluları tarafından iç denetimin sağlanması gerekmektedir” 

TTB’den Maske Uyarısı

Türk Tabipler Birliği Aile Hekimi Kolu ise benzer bir uyarı yaptı. Sosyal medyadan yapılan açıklamada, “Bu günlerde boğaz enfeksiyonu, ateş, ishal, kusma ve halsizlik ile kendini gösteren bir virüs enfeksiyonu yaygın. Test yapılmadığı için Covid 19 varyantı olup olmadığı bilinmiyor. Sağlık kurumlarında zorunlu maske takılmalıdır. Bunu bakanlığın kamuoyuna hatırlatmasını bekliyoruz” denildi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Kanser Savaşçıları

Kanser savaşçıları ve kanser farkındalığının oluşmasına destek veren ünlüler buluştu. ‘Pembe Ayna Söyle Bana Etkinliği’ ses getirdi.

Bir hastane grubunun kadınların meme farkındalığı için her ay düzenli olarak ayna karşısında meme yapısını kontrol etmesi ve gördükleri herhangi bir değişiklikte önlem alması gerektiğine dikkat çekmek için hayata geçirdiği Pembe Ayna” projesi, bu yıl sanat, spor ve televizyon dünyasının ünlü isimlerini buluşturdu.

Kanser savaşçıları ve kanser farkındalığının oluşmasına destek veren ünlüler buluştu. ‘Pembe Ayna Söyle Bana Etkinliği’ ses getirdi.

“Pembe Ayna Söyle Bana” mottosuyla ayna karşısına geçen ünlüler, meme kanseri farkındalığına ilişkin mesajlarını, Pembe Ayna’dan yansıtarak kadınlara aktardı. Birbirinden ünlü isimlerin; bedeninin farkında olan, kendini ve hayatı seven, kanserle mücadeleden vazgeçmeyen kadınları tasvir eden fotoğrafları ile mesajları, “Pembe Ayna Meme Kanseri Farkındalık Sergisi”ve dijital bilinçlendirme spotlarında anlam kazandı. Serginin yapımcılığını Zuhal Ceran, ünlü isimlerin çekimlerini fotoğraf sanatçısı Cengiz Dikbaş üstlendi. Meme kanseri farkındalığına özel tasarlanan ve pembe renkli kıyafetlerden oluşan styling’i ünlü modacı Tanju Babacan gerçekleştirdi. Lansmanda Babacan’ın meme kanseri farkındalığına özel tasarladığı pembe renkli kıyafetin satışından elde edilen gelir, İyi Niyet Derneği’ne başvuran meme kanseri hastalarının tedavisi için kullanılacak.

Kanser savaşçıları ve kanser farkındalığının oluşmasına destek veren ünlüler buluştu. ‘Pembe Ayna Söyle Bana Etkinliği’ ses getirdi.

“Pembe Ayna Söyle Bana…”

Kadınların, %80 oranında kendi kendini muayene etmesi ile memedeki var olan bir kitleyi erken evrede belirlemesi ve bu erken teşhis yönteminden yararlanması adına toplumsal bilinç oluşturmayı hedefleyen Pembe Ayna projesi, bu yıl ünlü isimleri meme kanseri farkındalığı için bir araya getirdi. Ünlüler “Pembe Ayna Söyle Bana”dedi, meme kanseri farkındalığına ışık tutan mesajları pembe aynadan yansıyarak geniş kitlelere ulaştı.  Sanat, spor ve medya dünyasının ünlü isimleri; Aysu Türkoğlu, Başak Gümülcinelioğlu, Begüm Öner, Cansu Tuman, Dicle Doğan, Evrim Keklik, Feyza Civelek, Nefise Karatay, Nisa Bölükbaşı, Nur Viral, Simay Rasimoğlu, Şahika Ercümen, Şebnem Dönmez, Şeyda Coşkun, Zeynep Beşerler, Zeynep Sever Demirel’in fotoğrafları ve meme kanseri farkındalığı mesajları, Pembe Ayna Meme Kanseri Farkındalık Sergisine hayat verdi. Meme Kanseri Farkındalık Sergisi, lansmanın ardından 01-31 Ekim tarihleri arasında Memorial Bahçelievler Hastanesi lobi salonunda bulunan Sanat Galerisi’nde ziyaret edilebilecek.

Spor Bir Yaşam Tarzı Olmalı

Meme kanseri farkındalığı için projeye destek veren ünlü isimler, sağlıklı yaşam ve kanserde erken tanının önemine yönelik mesajlarını paylaştı:

Rekortmen yüzücü Aysu Türkoğlu, “Böyle farkındalık değeri yüksek bir projenin içerisinde yer almaktan çok mutluyum. Kendi ailem olmak üzere herkese olabildiğince spor yaptırmaya çalışıyorum.”  Survivor şampiyonu Nisa Bölükbaşı, “İlk defa ciddi poz vererek fotoğraf çektirdim. Meme kanseri için çekime geldiklerini duyduğumda gerçekten duygulandım. Ben de projede gerçekten yer aldığım için de ayrıca bir mutluyum.”  Volkan Demirel’in eşi Zeynep Sever Demirel, “Hem ülkemizde hem dünyada meme kanseri gerçekten farkındalık yaratılması gereken bir konu. Çünkü erken teşhisle çok kolay bir şekilde tedavi edilebiliyor. Vücudumuzu tanımamız, kendimizi dinlememiz, kendimize zaman ayırmamız önemli.”

Tam Anlamıyla Farkındalık Yaratacak Bir Proje

Oyuncu Begüm Öner, “Stüdyoya adımımı attığım anda çok yaratıcı bir günün beni beklediğini fark etmiştim. Çok güzel bir iş çıkacağını biliyordum. Hakikaten bugün buraya geldiğimde fark ettim ki tam anlamıyla farkındalık yaratacak bir sosyal sorumluluk projesi olmuş.”

Elinize En Ufak Bir Kitle Gelse Bile Hemen Doktora Gidin

Meme kanserine yakalanıp atlatmayı başaran Ayşe Burcu Erce, “Kendi kendine meme muayenesi ile hastalığımın farkına vardım. En büyük hatam, 6 ay doktora geç gittim. O yüzden, ‘Elinize en ufak bir kitle gelse hemen gidin. Ben geç kaldığım için ikinci evre meme kanseri tehisi ile tedaviye başladım. Kanser teşhisi konulan herkes; saçım dökülecek, kaşım dökülecek, kirpiğim dökülecek diye korkuyor. Ama gördüğünüz gibi hepsi çıktı” Türkiye Bowling Federasyonu’nun lisanslı oyuncusu 60 yaşındaki Özgül Türkkan, “2 yıl önce diyabet cerrahisi sonrası meme kanseri olduğumu öğrendim. Kemoterapi sürecinde bowling oynamayı hiç bırakmadım. 6 ay önce konulan safrakesesi kanserini de meme kanseri gibi eşimin aşkı ve bowling tutkumla yenmeyi başardım. Umudumu hiç kaybetmeden yaşamaya devam ediyorum.”

Genç Yaşta İki Kanseri Yendim

Meme ve tiroid kanseriyle mücadelesini başarıyla tamamlayan Esin Gül, “28 yaşında kanser teşhisi aldığımda kanser kelimesi benim için oldukça yabancıydı. Kanserle tanışmam önce tiroid kanseri ile oldu ve bu kanseri yendim. Ardından iki yıl sonrasında meme kanserine yakalandığımı öğrendim. İyileşmenin mümkün olduğunu bildiğimde bir an önce tedaviye başladım. Kemoterapi, radyoterapi, bir de ameliyat süreci geçirdim. Hastalık tedaviye olumlu cevap verdi. Şu an hastalığım kontrol altında, tedavim devam ediyor. Kendimi güçlü hissediyorum.”  Prof. Dr. Bülent Çitgez, “Kişinin kendi kendini meme muayenesini alışkanlık haline getirmesi ve her ay düzenli olarak kontrol etmesi çok önemli. Eğer eline bir kitle, bir şişlik geliyorsa korkmadan doktora gitmesi gerekir” dedi. Prof. Dr. Fatih Aydoğan da, “Meme kanseri kadınlarda en sık rastlanan kanserler arasında yer alıyor. Ülkemizde de ilk sırada bulunuyor. Ülkemizde özellikle 40 yaş altı meme kanseri çok sık görülüyor. ABD ve Avrupa’da 20 meme kanserinin sadece 1 tanesi 40 yaş altındayken, ülkemizde 6-7 meme kanserinin 1’i 40 yaş altında. Erken tanı çok önemli. Hastalık erken dönemde tespit edilirse tedavi kolay edilebiliyor” dedi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

iPhone Emoji Kopyalama Nasıl Yapılır?

Emojiler, duyguları ifade etmek için oldukça kullanışlı araçlar olmuşlardır Özellikle iPhone kullanıcıları için emoji kopyalama işlemleri, mesajlaşma ve instagram not sözleri gibi çeşitli platformlarda oldukça işlevsel olabilir. Peki, iPhone’da emoji kopyalama işlemi nasıl yapılır?

 

iPhone’da Emoji Klavyesini Kullanarak Başlangıç Yapmak

Yazı yazarken duygularınızı veya tonunuzu belirtmek istediğinizde, ilk yapmanız gereken emoji klavyenizi açmaktır. Bir metnin kutusuna dokunup ardından klavye simgesine veya emoji simgesine dokunarak bu klavyeyi kolayca açabilmeniz mümkündür.

 

Emoji Seçimi: Metinlerinizi Renklendirmek İçin İdeal Seçim Yapın

Seçim aşamasında, istediğiniz emojiyi klavye üzerinde bulunun, farklı temalar ve kategoriler arasında dolaşarak kendinizi en iyi ifade eden emojiyi seçim.

 

Kopyalama ve Yapıştırma İşlemler: İki Basit Adım

Seçtiğiniz emoji üzerinde parmağınızı bir kaç saniye basılı tutun. Ekrana “Kopyala” seçeneği bu işlemden sonra gelecektir. Bu seçeneğe tıklayarak emojiyi kopyalayın. Daha sonra bu emojiyi metinlerinizde, e-postalarınızda veya İnstagram not sözleri oluştururken kullanabilirsiniz. Yapıştırmak istediğiniz yere dokunup “Yapıştır” seçeneğini seçin ve dilediğiniz alanda emojiyi kullanmanız mümkün olur.

 

Android Telefonlarda iPhone Emojisi Kullanma

Android telefon kullanıcıları iPhone telefonlarda yer alan emojileri kullanmak isteyebilir. Bu noktada program indir seçenekleriyle uygun yazılımlara ulaşmak ve Android telefonlarda iPhone emojileri kullanmak mümkündür. Ancak kopyalama işlemi Android telefonlarda farklılık gösterebilir.

 

Ekstra İpuçları

  • Hızlı Emoji Kopyalama: Eğer aynı emojiyi hızlı bir şekilde birden çok kez kopyalamak istiyorsanız “Tümünü Kopyala” seçeneği size zaman kazandırabilir.

 

  • Çoklu Kullanım: Kopyaladığınız emojiyi birden fazla platformda veya İnstagram not sözleri oluştururken de kullanabilirsiniz.

 

Artık iPhone emoji kopyalama işleminin ne kadar kolay olduğunu biliyorsunuz. Bu teknikleri uygulayarak mesajlarınızı ve sosyal medya gönderilerinizi çok daha etkileyici hale getirebilir, dilediğiniz emojiyi dilediğiniz alanda kullanabilirsiniz.

Dirençli Hipertansiyon Nedir ?

Dirençli Hipertansiyon tedavi hakkında bilgi veren Prof.Dr. Murat Sezer önemli açıklamalarda bulundu.

Dirençli Hipertansiyon Bir Çok Hasara Yol Açabilir

Koroner arter hastalığından kalp krizine, anevrizmadan böbrek yetersizliğine, inmeden görme kaybına… Uzun yıllar hiçbir belirti vermediği için ‘sinsi hastalık’ olarak nitelendirilen hipertansiyon vücudumuzda geri dönüşümsüz hasara, dahası ölüme bile neden olabilen ciddi bir hastalık. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre; hipertansiyon dünyada 1.5 milyondan fazla kişiyi etkiliyor ve her yıl yaklaşık 7 milyon kişi yüksek kan basıncının yol açtığı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor. Ülkemizde de 60 yaş üzerindeki her 2 kişiden 1’inin hipertansiyon hastası olduğu belirtiliyor. Hipertansiyon yaşam alışkanlıklarında yapılan düzenlemeler ve ilaç tedavisiyle çoğunlukla kontrol altına alınabiliyor. Ancak bazı hastalarda düzenli ve çoklu ilaç kullanımına rağmen kan basıncında hedeflenen düşüş sağlanamıyor. İlaç tedavisine dirençli olan bu tablolarda başvurulan ‘renal denervasyon’ yöntemiyle hastalarda sevindirici sonuçlar elde edilebiliyor.

Dirençli Hipertansiyon Renal Denervasyon Yöntemi ile Tedavi Edilebilir

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Sezer, son yıllarda yaygınlaşan renal denervasyon yöntemiyle, düzenli kullanılan çoklu ilaç tedavisine rağmen düşmeyen kan basıncının kontrol altına alınabildiğini belirterek, ‘Renal denervasyon yöntemi özellikle çoklu ilaç kullanılmasına rağmen tedaviden sonuç alınamayan dirençli hipertansiyonda veya herhangi bir nedenle tansiyon ilacı kullanamayan hastalarda uygulanıyor. Böbrek atardamarları etrafını saran sempatik sinir ağının tahrip edilerek hipertansiyona sebep olan ‘renin’ hormonu salgısının kontrol altına alınması için yakma esasına dayanan bu yöntemle günde 3-4 farklı ilaç kullanmak zorunda kalan hastaların ilaçları azaltılabiliyor veya tamamen kesilebiliyor. Yöntemin ardından kan basıncı değerlerinde altı ay içinde önemli bir düşüş sağlanabiliyor. Bu sayede hipertansiyona bağlı gelişebilecek ciddi sağlık sorunları önlenebiliyor ve hastaların yaşam kaliteleri yükseltilebiliyor’ diyor.

Dirençli hipertansiyonda alternatif yöntem

Hipertansiyon, bir başka deyişle kan basıncının 140/90 mmHg üzerine çıkması, hastanın özel durumu ve olası ek sağlık problemleri de göz önüne alınarak hedef kan basıncı değerine (<120/80 mmHg) ulaşıncaya dek tek veya çoklu grup ilaç kombinasyonuyla tedavi ediliyor. Hastaların çoğunda kan basıncı kontrolü en az iki molekülün birleşmesiyle sağlanabiliyor. Ancak bazı hastalarda 3’lü ilaç kombinasyonuna rağmen tedavi hedeflerine ulaşılamıyor. En az dört farklı ilacın maksimum dozlarının kombinasyonuyla kontrol edilebilen tansiyon ‘dirençli hipertansiyon’ olarak tanımlanıyor. Yapılan araştırmalar; hastaların yaklaşık yüzde 13’ünde dirençli hipertansiyon olduğunu ortaya koyuyor. Bu tabloda başvurulan renal denervasyon yönteminde günümüzde oldukça başarılı sonuçlar alınıyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Sezer, ‘Kateter renal denervasyon ayrıca çoklu ilaç tedavisine toleransı olmayan veya bir ya da birden çok ilaç grubunu kullanmasına tıbbi yönden engeli olan hastaların yanı sıra ilaç uyumsuzluğu gösteren hastalarda da önemli bir alternatif tedavi yöntemidir’ diyor.

Sempatik sinir ağı tahrip ediliyor

Kateter temelli renal denervasyon yönteminde; temel olarak radyofrekans dalgaları veya ultrason dalgaları kullanılıyor. Kasıktaki bir atardamardan girilerek gerçekleştirilen bu yöntemle böbrek damarlarının çevresini saran ve kan basıncının yükselmesine neden olan sempatik sinir ağları mekanik olarak kesiliyor. Radyofrekans dalgaları orta dereceli alternatif akımla oluşturduğu ısı enerjisiyle böbrek damarları çevresindeki sinir ağını kesintiye uğratıyor. Ultrason dalgaları kullanılan sistemde ise bir balon katater üzerine yerleştirilmiş ultrasonografik dalga kaynaklarından salınan enerjiyle böbrek damarlarının çevresindeki sinir ağı tahrip ediliyor. Böylelikle vücutta su ile tuz tutulmasına ve damarların kasılması ile büzüşmesine sebep olan renin hormonu ile sempatik sinir sisteminin haberleşmesi kesilerek kan basıncını yükselten mekanizmalar kontrol altına alınmış oluyor. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Gölcük’te Bebek Kaçırma ! (Tatbikatı)

Türkiye İzmir’deki bebek kaçırma olayını konuşurken, Gölcük’teki devlet hastanesinde bebek kaçırma tatbikatı yapıldı. 

Hastanede bebek kaçırma tatbikatı yapıldı

Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi’nde gerçekleşen bebek kaçırma tatbikatı hastanede heyecan yarattı. Hastanenin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda bebek kaçırma tatbikatında, oyuncak bebeğin maket olarak kullanıldığı görüldü. Hastaneden yapılan açıklamada, “Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesinde “Pembe Kod Tatbikatı” gerçekleştirildi. Acil Durum ve Afet Yönetim Birimi tarafından planlanan ve organize edilen Çocuk servisinde “Pembe Kod(Çocuk-Bebek Kaçırma)” tatbikatı yapılmıştır” denildi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Eris Varyantı Hakkında Merak Edilenler ?

Eris Varyantı ve Covid-19 aşıları konusunda merak edilenleri Sağlık Bakanı Koca yanıtladı.

Eris Varyantına Karşı Ek Tedbir Gerekmiyor !

“Kısıtlama, kapanma gibi kelimeler sözlüğümüzden çıktı” diyen Bakan Koca, şunları söyledi, “Covid-19 yeni ortaya çıktığında, virüs ve hastalık hakkında bilgi bugüne kıyasla yok denecek kadar azdı. Bu sürece karşı verdiğimiz mücadeleden başarıyla çıktık ve bilim büyük bir bilgi birikimine sahip. Yeni varyantlarıyla hasta etme gücü giderek azalan virüsü bilimsel olarak gözlemliyoruz. Eris varyantına karşı ek tedbir gerekmiyor. Tedbirler, bundan daha etkili olan Omicron varyantı döneminde tüm dünyada kaldırılmaya başlanmıştı. Etkisi daha az olan bir varyant için daha fazla tedbir akla uygun olamaz. Hasta etme gücü düşük olan bu yeni varyantın, tıpkı Omicronda yaşandığı gibi, kolay bulaşma özelliği var. Sonucu ise hafif bir gribe benziyor. Virüsün bulaştığı kişi sayısı artabilir, ama bu ciddi bir tablo anlamına gelmiyor. Kısıtlama ve kapanma gibi kelimeler sözlüğümüzden çıktı”

Eris Varyantı ve Covid-19 aşıları konusunda merak edilenleri Sağlık Bakanı Koca yanıtladı. 

“Grip Vakalarına Karşı Ne Önlem Alınırsa Eris Varyantı İçin de Aynı Önlemleri Düşünebiliriz”

“Grip vakalarına karşı kısıtlama veya kapanmayı ne kadar düşünebilirsek Eris için de o kadar düşünebiliriz. Virüsün bulaştığı kişi sayısı ise uzun zaman önce ölçüt olmaktan çıktı. Bakanlık olarak ölçütümüz Eris varyantı sebebiyle hastaneye yatanların sayısıdır ki bu çok düşük. BU DEMEK DEĞİL Kİ KAYITSIZ KALALIM. Gripten korunma gibi bir ölçü veya bu dikkatin daha özenlisi isabetli olabilir. Öte yandan, bütün bulaşıcı hastalıklara karşı korumamız gereken, bilhassa kendilerinin dikkatli olması gereken iki grup var. Bu iki grup yaşlılarla kronik hastalığı olanlardır. Bu iki grup, maske takmayı gerektiren ortamlarda maske takmalıdır. Bu önerimizi gribe karşı da geçerlidir”

Yeni Bir Aşı Programımız Yok

“Çünkü yeni bir aşı programına başvurmayı gerektirecek bir durum yok. Önceki gibi toplu bir aşılama programına kesinlikle ihtiyaç görmüyoruz. Bazı ülkeler aşılama programına itibar ediyor, bu bilimsel bir sonuç olmaktan ziyade bir tür “boyun eğiş”tir. Biz kendi programımızı uyguluyoruz, bilim boyun eğmez. MEVSİM İTİBARİYLE GRİP AŞISINI ÖNEMSİYORUZ. Bu, hafif grip etkisindeki Eris varyantının grip virüsü ile aynı günlerde etkin olması ihtimaline karşı da önem taşımaktadır. Yaşlılar ve risk grubundaki hastalar grip aşılarını bir an önce yaptırmalı. Bu grupta aşılar tamamen ücretsizdir. Grip aşısı programımızın başlamış olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. ARTIK AŞILMIŞ SÜREÇLERE gereğinden fazla önem vermemiz söz konusu değil. Hedefimiz, sağlık hizmetlerinden memnuniyeti her geçen gün artırmak. Çocukluk çağı bağışıklık aşılama programlarını başarıyla sürdürüyoruz. Tüm aşılarımızı yerlileştirmeyi amaçlıyoruz. Teknoloji transferi ile Su Çiçeği, Kuduz ve Hepatit-A aşılarını ülkemizde üretmeyi planlıyoruz. Bizim aşı gündemimiz bu. Amacımız her hastaya sükûnet içinde şifa sunmak. Doğru bilgilerin yaygınlık kazanmasını amaçlayan açıklamama gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ediyorum” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)