Yazar arşivleri: ismail USTA

Yeni Buca Devlet Hastanesi’nde Tadilat Bitmiyor !

Yeni hizmete giren İzmir Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tadilat bitmiyor.

Yeni açılmasına rağmen eksiklikleri bitmeyen Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi hakkında basın açıklaması yapan Birlik Sağlık Sen İzmir Şube Başkanı Berna Boran, hastaneki tadilatları tek tek anlattı.

Yeni açılan İzmir Buca Devlet Hastanesinde tadilat ve inşaat bitmiyor

Buca’ya İkinci Bir Devlet Hastanesi Kurulmalı

“Bir yıllık devlet hastanesinin tamirat ve tadilatı bitmiyor” diyen Boran, “2020 yılı 30 Ekim tarihinde meydana gelen ve 102 vatandaşımızın hayatını kaybettiği deprem sonrasında İzmir İlimizde 12 devlet Hastanemizin depreme dayanıksız olduğu ortaya çıkmış ve aradan geçen 3 yıllık sürede sadece ve sadece Buca İlçemizde bulunan Devlet Hastanesi yenilenebilmiştir. Açılışından yaklaşık 1 yıllık süre geçmesine rağmen halen devlet hastanesinin tadilat ve tamirat işleri devam etmektedir. Afet ve Acil Durum Hastanesi (prefabrik) olarak kısa sürede yapılması planlanmış olan Buca Devlet Hastanesi, daha sonra; 2 katlı olarak yapılmış, 152’si Yoğun Bakım olmak üzere toplamda 318 yatak kapasitesine sahip, 8 bloktan oluşan betonarme yapıya çevrilerek, inşaat yapım süreside uzatılmıştır. Yaklaşık 518.000 nüfusu ile İzmir’in en büyük ilçelerinden olan Buca’ya, 318 yatak kapasitesi olan hastane yetersiz gelmekte ve Buca ilçemize ikinci bir devlet hastanesine ihtiyaç duyulmaktadır” diye konuştu.

Elektrikler Sürekli Kesiliyor, Jeneratör Geç Devreye Giriyor

Boran, şöyle devam etti, “Hastanenin yapıldığı yer seçimi yanlıştır. Hastanenin eski yeri (yüksek alanda) ya da daha uygun rakımda yer varken, yüzlerce çam ağacı kesilerek, hastane sulak ve çukur olduğu bilinen alana yapılmıştır. Şubat 2022 de adeta kaba inşaat olan binanın geçici kabulü yapılmış ve şubat ayında geçici kabulü yapılan bina tam 9 ay sonra Kasım ayında açılabilmiştir. Aynı proje içerisinde yer alan Halk Sağlığı binası ise halen açılamamıştır. Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüğü tarafından ön kabulünün 2022 şubat ayında yapılan hastanenin, kesin kabulünün Şubat 2024’teyapılacağı söylenmektedir. Hastane idaresinin eli kolu bağlanmış; şartnameye göre Taahhüt ettikleri tespit edilen eksiklikler; firma tarafından geçiştirilerek, taşeronun taşeronu tarafından, günü kurtararak, eksik ve aksak bırakılmaktadır. Hastane bunların bir kısmını kendi imkanları ile yapmaktadır. Kesin kabulden sonra da yapmaya devam etmek zorunda kalacaktır.
Genel olarak hastanedeki eksiklik ve aksaklıklar;
– Elektrik sisteminin sürekli kesildiği, jeneratörlerin geç devreye girdiği, bu durumun hastaların tedavi süreciniolumsuz etkileyebileceği, bina zeminin sulak olmasından ve izolasyonunun eksik yapılması yada yapılmamasından dolayı duvarlar yerden sürekli su (nem) almakta, nemli olan zemin duvarlarının sürekli kabardığı, sıva ve boyasının döküldüğü görülmektedir. Yangın uyarı, acil kod uyarı, anons sitemleri ve hemşire çağrı sistemlerin çalışmadığı söylenmektedir.
– Görüntüleme, laboratuvar, bazı servisler vb. birimlere hastaların ulaşmasında karmaşa ve sıkıntılar olduğu görülmektedir. Hastane içinde birçok birime erişimde (mesafe ve plansızlıktan) güçlük çekilmektedir.
– İdari memurların ve işçilerin bulunduğu (Normalde depo olarak planlanan) bodrum kattaki odaların; plansız, yetersiz, insan sağlığı bakımından uygun olmadığı personeller tarafından ifade edilmektedir.
Klima ve havalandırma sisteminin zaman zaman çalışmadığı, doğal ışıklandırmanın olmadığı, nem oranının yüksek olduğu, oda sayısının az ve kişi başına düşen alanların yetersiz ve plansız olduğu, Hasta ve personel odalarının birçok yerinde aşırı gürültünün olduğu, personel odalarının çoğunda pencere olmadığı, – Elektrik prizlerinin yerden düşeli kablolardan elektrik aldığı ve kabloların çoğunun ortalıkta dolaştığı görülmektedir.
– Su sisteminde sürekli arıza oluştuğu, özellikle ameliyathane ve birçok birimi zaman zaman su bastığı, tavanlardan su aktığı (tavan altlarına kova konulduğu), dış cepheden pencere ve kapılardan yağmur suyunun bastığı ifade edilmektedir. Bu durum cihazlara zarar verebilir ve elektrik kazalarına sebep olabilir.
-Özellikle zemine yakın duvar ve tavanlarda sürekli tadilat yapıldığı görülmektedir. Duvarlarda sıvalar kabarıp, boyalar dökülmektedir. Tekrar sıvanıp-boyanıp görüntü kapatılmaktadır. Tavanların; zayıf malzeme ile kaplı olduğu, sürekli sökülüp onarıldığı, askı sistemlerin güçsüz olduğu, düşerek-çökerek kazalara sebep olabileceği söylemektedir”

İşte O Eksiklikler !

– Hasta tuvaletleri, lavaboları sürekli tıkanmakta olup etkin çalışmadığı görülmektedir.
– Tesisat borularının birçoğu şimdiden oksitlenmiş; birkaç yıl sonra kullanılamaz hale gelecektir.
– Morg hastanelerin konutlara bakan kısmında yapılmış olup, apartman sakinleri rahatsız olmaktadır.
– Yemekhanenin alanı ve yerleşimi uygun olmadığı, yangın ve kazlara sebep olabileceği belirtilmektedir.
Sonuç olarak; yeni yapılmış kesin kabulü bile yapılmamış bir yıllık hastane ve bitmeyen tadilat tamirat. Geçici ön kabulü yapılmış demek; binanın %95’inin bitmiş ve işletilmesine engel olmayacak demektir. Bürokratlarımızın görevi, firmaları değil, devletin milletin menfaatlerini korumaktır.
Bu binayı bu şekilde teslim almak kamu zarına sebep olacaktır. Bu gün fiziki mekân olarak onlarca sorunu olan hastaneden, yarın verim almak mümkün olmayacaktır. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

 

Türkçe Dersinde Sınıf Geçme Barajı Arttırılıyor

Türkçe dersi sınıf geçme puanları hakkında MEB önemli bir açıklama yaptı.

Millî Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürü Zarife Seçer, sınıf geçme baraj puanının Türkçe dersinde 70’e yükseltilmesi kararına ilişkin, “Öğrencilerin son 5 yıla ilişkin Türkçe dersindeki verilerini, sahadan idarecilerin ve öğretmenlerin görüşlerine başvurarak masaya yatırdık. Araştırma sonuçlarımız, Türkçe dersi ile ilgili aldığımız önlemlerin bir ihtiyaç, bir gereklilik olduğunu ortaya koydu.” değerlendirmesini yaptı. Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in öncülüğünde eğitimde Türkçeyi odağa alan bir yaklaşımla çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Seçer, akademik çalışma sonuçlarının, Türkçe dil becerisi yeterince gelişemeyen çocukların dönem derslerinde ve ikinci dili öğrenmede zorluklar yaşadığını gösterdiğine işaret etti. Seçer, temel eğitimde öncelikle Türkçe dil eğitimine yönelik önlemleri hayata geçirdiklerini söyledi.

Uzaktan Eğitim Süreci

Bu kapsamda ilkokullarda sınav değil süreç odaklı ölçme sistemini getirdiklerini, çoktan seçmeli sorularla yapılan sınavlara son vererek “dinleme, konuşma, okuma ve yazma” olmak üzere dört dil becerisinin destekleneceğini ve ortaokuldaki sınavları da buna göre şekillendirdiklerini anlatan Seçer, bu kapsamda müfredatı da ihtiyaçlar çerçevesinde güncellediklerini belirtti. Seçer; aldıkları tüm kararları akademisyenler, uzmanlar, sahadaki öğretmenler ve diğer paydaşlarla iş birliği yaparak hayata geçirdiklerini bildirdi. İlkokullarda ve ortaokullarda çocukların dil becerilerini ölçmeye yönelik araştırmalar yaptıklarını belirten Seçer, şu bilgileri verdi: “Kovid-19 salgını sürecinde tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de dijitalleşme büyük bir hız kazandı ve bu durum öğrencilerimizin erken yaşlardan itibaren teknolojiyle çok daha fazla vakit geçirmelerine neden oldu. Ailelerin bu süreçte çocuklarının dil becerisini geliştirmeye yönelik verebilecekleri destek ne yazık ki sınırlı oldu. Özellikle uzaktan öğretim sürecinin öğrencilerimiz üzerindeki etkisini ölçtük. Konuyu çok geniş kapsamlı araştırma yöntemlerini kullanarak ortaya koyduk”

Türkçe İn Arzuladığınız Başarı Seviyesi

Öğrencilerin son 5 yıla ilişkin Türkçe dersindeki verilerini, sahadan idarecilerin ve öğretmenlerin görüşlerine de başvurarak masaya yatırdık. Çok güçlü veri sağlayan araştırma sonuçlarımız, Türkçe dersi ile ilgili aldığımız önlemlerin bir ihtiyaç, bir gereklilik olduğunu ortaya koydu. Türkçe dersleri bundan sonra üzerinde en çok durduğumuz konuların başında gelecek.” Araştırmaların, Türkçe dilinde ifade becerisi yüksek öğrencilerin diğer derslerde de yüksek başarı elde ettiğini gösterdiğini vurgulayan Seçer, “Türkçe için arzuladığımız başarı seviyesi, rastgele aldığımız bir karar değil. Bu konuyla ilgili hedefimiz, ileride öğrencilerimizin öğrenim hayatına sirayet eden öğrenme kayıplarını en aza indirgemek.” diye konuştu.

“3-6 yaş arasındaki Türkçe söz dağarcığını araştırıyoruz”

Zarife Seçer, Türkçe dil becerisi ile ilgili aldıkları diğer çalışmalarla ilgili de bilgi vererek, özellikle 3-6 yaş grubundaki çocukların dil becerilerini desteklemeye yönelik Türkçe Söz Varlığı Projesi’ni yürüttüklerini bildirdi.

Bir grup akademisyenle bu yaş grubundaki çocukların kelime dağarcıklarını araştırdıklarını anlatan Seçer, “Bu yaş grubunda ilk kez dil becerilerine ilişkin bir araştırmaya başladık. Dil öğretiminde ‘sihirli yıllar’, okul öncesi dönemdir. 36 aylıktan itibaren çocukları okul öncesi eğitim kurumlarına kabul ettiğimizden 3-6 yaş aralığını araştırıyoruz. Teknolojinin yanlış kullanımının bu yaş grubunda da olumsuz etkiler yarattığını öngörüyoruz.” ifadelerini kullandı. Seçer, tüm kademelerde müfredat güncelleme çalışmaları da yürüttüklerini ve bu araştırma sonuçlarına uygun şekilde programlarda güncelleme yapacaklarını sözlerine ekledi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Bakan Tekin, İmam Hatip Okullarının Önemini Vurguladı

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, imam hatip okullarının önemine ve tarihçesine dikkat çekti.

Konuşmasında, imam hatip okullarının 1951 yılında tekrar açılmasının üzerinden 70 yıldan fazla bir süre geçtiğini belirtti. Ayrıca, bu okulların tekrar hayata geçirilmesine katkıda bulunan isimleri rahmetle anarak, bu okulların geldiği noktayı vurguladı. Bakan Tekin, imam hatip okullarının ikinci önemli dönüm noktasının 28 Şubat dönemi olduğunu belirterek, bu dönemin sadece eğitim sistemi değil, Türkiye’nin manevi değerleri üzerine de bir darbe olduğunu ifade etti. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vesayetçi mekanizmaları ortadan kaldırmak için attığı adımların, imam hatip okullarının tekrar yükselişe geçmesine katkı sağladığını vurguladı. Eğitim sisteminde sadece derslerin değil, öğrencilerin okul dışındaki faaliyetlerinin de önemli olduğunu belirten Bakan Tekin, gençlerin sosyal etkinliklere katılmasının teşvik edilmesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca, öğrencilere rekabetçi bir geleceğe hazırlanmaları gerektiği uyarısında bulundu.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, imam hatip okullarının önemine ve tarihçesine dikkat çekti.

Bakan Tekin, öğrencilerin ana dil becerilerini geliştirmenin önemine de değindi. Yabancı dil eğitimi konusunda yapılan eleştirilere yanıt vererek, öğrencilerin öncelikle ana dil becerilerini geliştirmeleri gerektiğini söyledi. Bu, sadece yabancı dil dersleri değil, tüm derslerde daha iyi anlamalarına katkı sağlayacaktır. Son olarak, Bakan Tekin, bu kararların öğrencilerin geleceklerini daha iyi hale getirmek amacıyla alındığını ve öğrencilerin birkaç yıl sonra bu kararları takdir edeceklerini ifade etti.

AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta’nın Katkıları

Aynı etkinlikte AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta da konuşma yaptı. Kendisi de bir imam hatip mezunu olarak, imam hatip okullarının katettiği yolu takdirle karşıladığını ifade etti. Kendi deneyimlerinden bahsederek, 28 Şubat sürecinde yaşadığı zorluklara rağmen pes etmediğini ve şu anda bir hekim ve milletvekili olarak hizmet etmekten mutluluk duyduğunu paylaştı. Ankara Valisi Vasip Şahin ve Din Öğretimi Genel Müdürü Ahmet İşleyen de etkinlikte konuşma yaparak, imam hatip okullarının önemini vurguladılar. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’nin Açılışı Sancılı Olacak

İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’nin açılış sürecini değerlendiren Demokratik Sağlık Sen Genel Başkanı Togan Demircan, önemli açıklamalarda bulundu.

“Sabır Göstermeleri Gerekiyor”

“Her doğum sancılı olur, Bayraklı şehir hastanesinin açılması da elbet sancılı olacak” diyen Demircan, “Devasa büyüklükte bir hastane; 337 poliklinik, 2 bin 60 yatak, 54 ameliyathane, 374 yoğun bakım ünitesi, binlerce çalışan ve binlerce hasta ve yakını kolay değil. Biraz sabır, biraz anlayış gerektiriyor. Sağlık Bakanımızın “birkaç hafta içinde açılacak” beyanı sonrası defaten açılışı açıklanan ancak farklı nedenlerle sürekli açılışı ertelenen hastane nihayetinde hasta kabulüne başladı. Tüm kesimler için hayırlı olsun.
İlk görevlendirmeler sonrası bazı sağlık çalışanı arkadaşlarımız öncelikle ikametlerinden kaynaklı demorolize oldular, lakin gönüllü olarak şehir hastanesinde görev almak isteyen arkadaşlarımızın da sayıları azımsanmayacak kadar çok. Sağlık Müdürlüğümüz ile yaptığımız görüşmeler neticesinde “yeniden değerlendirme yapılacağını, İzmir İlinde hangi kurumda hangi kadro karşılığında görev yaparsa yapsın isteği durumunda görevlendirmesinin veya atamasının yapılacağı” tarafımıza ifade edildi. Bu bağlamda geçtiğimiz günlerde görevlendirmesi yapılan ancak şehir hastanesinde görev almak istemeyen arkadaşlarımızın biraz sabır göstermeleri gerekiyor”

“Bilgi Kirliliği Yaratılmamalı”

Demircan, şunları söyledi “İzmir sağlığı zor bir aşamadan geçiyor, diğer illerde olduğu gibi eğitim araştırma hastaneleri kapatılarak Bayraklı Şehir Hastanesi açılmadı. İstisna bir kurum hariç diğer tüm sağlık kuruluşları rutin hizmetlerine, hasta kabullerine devam ederken, şehir hastanesinin açılması açıkçası kolay değil ama nihayetinde açıldı. Burada sivil toplum örgütleri olarak bizler kaotik bir ortam yaratarak veya yaratılan kaotik ortama odun taşıyarak, alevi harlamaya gerek yok. Başta üyelerimiz olmak üzere bizlere ulaşan sağlık çalışanı arkadaşlarımıza dosdoğru bilgi vermeliyiz. Gerektiğinde Sağlık Müdürlüğü ile aralarında etkin iletişim kurmalarına yardımcı olmalıyız. Bu nedenle gerek Bayraklı Şehir Hastanesi idaresine ve gerekse Sağlık Müdürlüğü idaresine yardımcı olunmasını kıymetli buluyorum. Bilgi kirliliğine neden olacak açıklamalardan ve söylemlerden uzak durulmasının da biz sivil toplum örgütleri açısından da özellikle bu gibi durumlarda hassasiyet gösterilmesi gerektiği kanaatindeyim. Diğer taraftan yeni açılan hastanede bir takım eksikler olabilir. Hastalarımız ve hasta yakınlarımızın da bu manada gerek hastane idaresini gerekse sağlık çalışanı arkadaşlarımızı anlayışla karşılamalarını istiyoruz. Bayraklı şehir hastanesinin isminin hemen açılışa müteakip şiddet olaylarına karışmasını asla arzu etmiyoruz” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Muayenehane Hekiminin Üniversitedeki Performansı Düşük

DEÜ özel muayenehane hekimlerinin tepkisine yol açacak bir açıklama yaptı.

Açıklamada,. “Muayenehaneyi tercih eden öğretim üyelerinin zamanının büyük bir bölümünü muayenehanede geçirmeleri nedeni ile akademik ve araştırma performansının yanı sıra hasta karşılama oranlarının da diğerlerine oranla daha düşük olduğu gözlemlenmiştir” denildi

İşte o açıklama, “İzmir Tabip Odası tarafından yapılan ve yanlış algı oluşmasına sebep olabilecek bazı basın yayın organlarında yer alan, “Bu düzenlemelerin akademisyenlerin Üniversiteden soğumasına, araştırma ve akademik çalışmalarına engel olmasına” şeklindeki ifadeleri kabul etmemiz mümkün değildir. Bu oluşturulan yanlış algıyı düzeltmek amacıyla açıklama ihtiyacı doğmuştur. Yasama, yürütme ve yargı tarafından ortaya konan irade ve düzenlemelere uymak her vatandaşın ve her kurum/kuruluşun asli yükümlülüğüdür. Söz konusu Genelge, 18.01.2014 tarihinden önce faal muayenehanesi bulunmayan öğretim üyeleri tarafından açılmış bulunan muayenehanelerin faaliyetlerine son verilmesi gerekmektedir” şeklindedir. Bu kapsamda olan doktorların bir kısmı Üniversite hastanesinde çalışmaya devam etmiş, bir kısmı da ayrılmayı tercih etmiştir. Bu bir tercihtir. Kurumumuzdan ayrılan akademisyenlerimizin yerine mesleğinde başarılı ve kuruma katkı sağlayacak akademisyenler istihdam edilmiştir. Hasta mağduriyeti yaşanmaması, tanı teşhis ve tedavi süreçlerinin eksiksiz işletilmesi için gerekli tüm önlemler alınmıştır. Muayenehaneyi tercih eden öğretim üyelerinin zamanının büyük bir bölümünü muayenehanede geçirmeleri nedeni ile akademik ve araştırma performansının yanı sıra hasta karşılama oranlarının da diğerlerine oranla daha düşük olduğu gözlemlenmiştir. Üniversitemiz, geçmişte olduğu gibi bugün de kamu hizmetini eksiksiz sunmaya, yürürlükteki düzenlemelere uymaya ve toplum yararına çalışma devam edecektir. Üniversitemiz bu bilinçle hareket etmektedir” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Çocuklara 580 Milyon TL

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, çocukların sosyal açıdan desteklenmesi ve eğitim giderlerinin karşılanması için Ekim ayı içerisinde 580 Milyon TL Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) ödemesi yaptıklarını bildirdi.

Çocuk politikalarının temelinin aile bütünlüğünün korunması ve çocuğun aile ortamında sağlıklı birey olarak yetiştirilmesi olduğunun altını çizen Bakan Göktaş, bu kapsamda ihtiyaç sahibi ailelere çocukları için Sosyal ve Ekonomik Destek verdiklerini ifade etti. Aile bütünlüğünün korunmasına ve çocukların ailelerinin yanında geleceğe hazırlanmasına önem verdiklerini ifade eden Bakan Göktaş, çocukların ekonomik gerekçeler nedeniyle  ailelerinden kopmamasını amaçladıklarını kaydetti.  Kimseyi geride bırakmayan toplum vizyonu anlayışıyla çalışmalarını sürdürdüklerini kaydeden Bakan Göktaş, “Sosyal ve Ekonomik Destek ödemesiyle aileleri yalnız bırakmıyoruz. SED ile ailelerin, çocuklarının temel gereksinimlerini ve eğitim giderlerini karşılıyoruz. Bu doğrultuda SED hizmetinden yararlanan çocuklarımız için ailelerin hesaplarına Ekim 2023 ödemesi olarak toplam 580 milyon TL yatırdık” diye konuştu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

İmece Usulü ile Yarışçı Oldu Şimdi Sponsor Arıyor 

İzmir’in Ören beldesinde yaşayan Gökhan Canbey,motor yarışçısı olma hayali gerçeğe dönüştü. Esnafın, belde halkının desteği ile motor, kask ve koruyucu elbise alan genç yarışçı, ilk profesyonel yarışında büyük bir başarı elde etti.

İzmir’in Kemalpaşa İlçesine bağlı Ören Beldesinde yaşayan Gökhan Canbey’in motor tutkusu, tüm gençlere örnek oldu.Profesyonel olmayan motorlarda motor binmeyi öğrenen Canbey, imece usulü edinilen motor ve koruyucu malzemeler ile geçtiğimiz hafta Pınarbaşı Yarış Pisti’nde ilk profesyonel yarışına çıktı. İlk yarışı olmasına rağmen 15 yıllık yarışçıları geride bırakan Canbey, önemli bir başarıya imza attı. Umut vaat eden Canbey, Türkiye’yi uluslar arası yarışlarda temsil etmek istediğini belirterek, “Lastik, kask, koruyucu kıyafet ve lojistik masraflarını karşılamam için bir sponsora ihtiyacım var. Ülkemin ismini tüm dünyaya duyuracağıma inanıyorum” dedi 

Cep Telefonumu Satıp Kask Aldım 

Babası İdris Canbey sayesinde motosiklete binmeyi öğrendiğini anlatan genç yarışçı, “15 yıldır  motosiklet kullanıyorum. Profesyonel pistlere çıkmak için  5-6 yıldır  mücadele ediyorduk. Yakın bir arkadaşım bana motosikletini hediye etti. İlk profesyonel yarışımda iyi bir yarış çıkarttım. Ancak maliyatler çok fazla. Bir sponsor arıyorum. Telefonumu satım 32 bin TL’ye kask aldım” dedi. 

Genç Sağlık Sendikasından Filistin’e Destek Açıklaması 

Genç Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası Genel Sekreteri Furkan Ali Çiftçioğlu yaptığı basın açıklamasında Filistin halkına zulmeden İsrail’i kınadı 

11 Eylül Komplosundan Farksız  

Genç Sağlık Sendikası genel merkezinde yapılan basın açıklamasında Genel Sekreter Furkan Ali Çiftçioğlu, “Bir özlük hakkı ya da mali kazanım için çıkmayı çok isterdim. Ancak bugün karşınızda bir insanlık dramı, bir soykırım adına bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce hepimizin kendi vicdanlarımıza yöneltmemiz gerektiğini sorularımı paylaşmak istiyorum. Gözünü kapatın ve bu Pazar gününe sirenlerin çaldığı bir şehirde, yurdunuza, sokağınıza bombalar yağdığını hayal edin. Bombalardan birinin kendi evinize isabet etmediği için ne kadar şanslı olduğunuzu hayal edin. Bir an olsun, annenizi, babanızı, eşinizi ve ya çocuğunuzu güvenli bir yere almak için elinizden hiçbir şey gelmediğini, çaresizce kopacak o kıyameti beklediğinizi hayal edin.. Hiçbir suçu ve günahı yokken sokaklarınızda binlerce insanın katledildiğini, küçücük çocukların parçalanarak öldüğünü hayal edin. Hayali bile ne kadar zor ve acımasız değil mi? Maalesef bugün Gazzede yaşananlar bir kabusun çok ötesinde ağır bir insanlık dramıdır. Bilindiği üzere bir süre önce Filistin direniş örgütü Hamas’ın İsrail’e yaptığı eylemler üzerine İsrail tarafından Gazze’ye karşı büyük bir kıyım başlatıldı. Üzülerek söylüyorum ki Hamas’ın bu girişimi Emperyalist ülkelerin Irak’a girmek için kurduğu 11 Eylül komplosundan farksızdır” 

Zararı Gören İsrailli Siviller ve Çoğunlukla Filistinli Kardeşlerimiz Olmuştur 

“İsrail’in Filistin’i yok etme amacı Hamas’ın saldırıları ile meşrulaştırmaya çalışılmış, ancak bütün zararı gören azınlıkla İsrailli siviller ve çoğunlukla Filistinli kardeşlerimiz olmuştur. Öncelikle Hamas’ın sahada ve masada liderliğini yapan isimlerin, kendilerini güvenli bölgelere aldıktan sonra savaş çığırtkanlığı yapmaları milletlerine karşı yapılan bu soykırıma çanak tutmaktan bir adım öteye gitmeyecektir. Bizler bu senaryoyu 11 Eylül sonrasında acının başkenti olan Irak’tan iyi biliyoruz. Uluslararası hukukun karşısında 11 eylül saldırılarını gerekçe göstererek Irağı bir cehenneme çeviren Emparyalist güçlerin daha düne kadar neler yaptığını çok iyi hatırlıyoruz. Ancak ne yazık ki bugün yaşananlar, bizlerin Irak’ta yaşananlara dair okuduklarından ve dinlediklerinden çok daha kötüdür. Deniz yolu, hava yolu, kara yolu kapatılan Gazze’ye bir açık hava hapishanesi demek bile güçtür Güçtür çünkü hapishanelerde dahi mahkumların temel yaşam ihtiyaçları karşılanmaktadır. Bakın, bugün Gazze’de su yok, ekmek yok, elektrik yok, hastaneleri yok. Bütün altyapısı yok edilmiş bir şehirde 2.5 milyon Filistin’li açlığa, yokluğa, resmen ölüme terk edilmiştir. Bugün gazze sokaklarında insanlar evini, ailesini, kutsalını korumak için canından olmaktadır. Bugün Gazze’de ana kucağında olması gereken çocukların üzerine bombalar yağmakta, Siyonist İsrail bütün acımasızlığı ile büyük bir katliam yapmaktadır. Daha önce hitler tarafından soykırıma uğrayan yahudiler, bugün uğradıkları soykırımın acısını milyonlarca masum Filistinliden çıkartmakta, hitlerin ruhu Siyonist israilin bedenin can bulmaktadır. Yaşanan soykırıma sessiz kalan uluslarası örgütler, insanlığa hizmet etmekten ziyade emperyalizmin uşaklığına soyunmuştur. Uluslarası hukuk rafa kaldırılmış, sözde insan hakları temsilcileri şeytanın sessizliğine bürünmüştür. Gazze’de ölen sadece Filistinliler değil, insanlıktır. Gazze’de ölen uluslararası kuruluşların vicdanıdır. Birleşmiş milletler nerededir? İslam Konferansı ne işle meşguldür? 200 milyon arabı temsil eden Arap birliği, bugün soydaşlarına karşı yapılan bu soykırıma karşı ne yapmıştır? Onlar kafasını kuma gömse de unutulmamalıdır ki bizler Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi’nin torunlarıyız. Yüreklerimiz tüm mazlum coğrafyalarında atacak asil bir milletin evlatlarıyız. Genç Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları olarak Filistin’e yapılacak maddi ve manevi her türlü yardım ve organizasyonun yanında olduğumuzu bildiriyorum. İbrahimin ateşine su taşıyan karınca misali, safımızı ve desteğimizi ilan ediyorum” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği Değişti !

Okul Öncesi Eğitim Kurumları yönetmeliği değişti. Yeni Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği hakkında Milli Eğitim Bakanlığı açıklama yaptı.

Son yönetmelik değişikliklerine göre, önceden ortaokul, lise, BİLSEM gibi eğitim kurumlarına bağlı ana sınıfları bulunan çocuklar için artık okul öncesi eğitim, ilkokullar bünyesinde verileceğini anlatan MEB yetkilileri, “Aynı zamanda Millî Eğitim Bakanlığı Coğrafi Bilgi Sistemi (MEBCBS) ile okulların ve kayıt alanlarının dijital olarak kaydedilmesi için gerekli hükümler yönetmeliğe eklenmiştir. Haftalık ders programlarının oluşturulurken engelli öğretmenler, engelli yakınına bakmakla yükümlü olan öğretmenler ve küçük çocuğu bulunan öğretmenlerin durumları göz önünde bulundurulacaktır. Okullarda öğrencilerin beslenme molası için en az 20 dakikalık bir teneffüs süresi sağlanmıştır. 2024-2025 eğitim yılı itibariyle öğrencilerin sınıflara dağılımı, e-Okul sistemi üzerinden otomatik olarak yapılacaktır. Aynı şekilde şubeleri öğretecek öğretmenlerin belirlenmesi de bu sistem aracılığıyla gerçekleştirilecektir. Nakil konusunda, sadece anne ve babası çalışan çocuklara değil, yetim ve öksüz çocuklara, ailesinde ağır engelli birey bulunan çocuklara da kolaylık sağlanmıştır” dedi.

Okul Öncesi Devamsızlık

Devamsızlık konusunda da düzenlemenin yapıldığı yönetmelikle ilgili bilgi veren bakanlık yetkilileri, “Devamsızlık konusunda yapılan düzenlemeye göre, öğrencilerin velilerine okula gelmeyen veya özürsüz olarak bir veya daha fazla derse katılmayan öğrencilerin durumu bildirilecektir. Devamsızlığın 5, 10 ve 15. günlerinde bildirim yapılacaktır. Özel eğitim ihtiyacı olan öğrenciler için devamsızlık durumu, kayıtlı sürekli tedavi veya organ nakli gerektiren hastalığı bulunanlar, tam zamanlı kaynaştırma/bütünleştirme yoluyla eğitim alan öğrenciler ve resmi raporlarla koruma ve bakım altına alınan öğrenciler için 30. gününde de bildirilecektir. Eğitime erişim açısından, mevsimlik tarım işçileri ve göçebe ailelere çocuklarının kayıtlı olduğu okulları bildirip çocuklarını gittikleri yerdeki okullara kaydettirme sorumluluğu getirilmiştir. İlkokul 4. sınıflarda puanla değerlendirme uygulaması kaldırılmış, öğrenci gelişim düzeylerinin daha ayrıntılı değerlendirilmesi için ölçüt sayısı arttırılmıştır. Sınıf geçme puanı, Türkçe dersi için 70, diğer dersler için 50 olarak yükseltilmiştir. Bu puanların altında alan öğrencilerin durumu şube öğretmenler kurulunda değerlendirilecektir. Ortaokul ve imam hatip ortaokullarında ödül alınması için gereken puan ortalamaları, Türkçe dersi için 70, diğer dersler için 50 olarak güncellenmiştir. Sınavların Millî Eğitim Bakanlığı Ölçme ve Değerlendirme Yönetmeliği’ne uygun olarak gerçekleştirilmesi amacıyla gerekli düzenlemeler yapılmıştır” denildi.

Doğum Yapan Öğretmenin Nöbet Tutmama Hakkı 2 Yıla Çıkarıldı

Yeni yönetmelikte doğum yapan öğretmenlerin nöbet tutma konusunda da önemli bir değişiklik yapıldı, “Teknoloji bağımlılığını ve bilişim araçlarının amaç dışı kullanımını engellemek için cep telefonu, kamera ve ses kaydı yapabilen cihazların okul ve eklerinde bulundurulmasına ve kullanılmasına yönelik tedbirler alınacaktır. Doğum yapan öğretmenlerin nöbet tutmama hakkı 2 yıla çıkarılmıştır. Öğrencilerin kişisel verilerini korumak amacıyla fotoğraf, görüntü ve seslerinin izinsiz olarak sosyal medyada paylaşılması yasaklanmıştır. Okul öncesi eğitim kurumlarında etkinliklerin güvenli ve nitelikli bir ortamda gerçekleştirilmesi için katkı payı alınabilecektir. Öğrencilere sorumluluk bilinci kazandırmak amacıyla “günlük sınıf sorumlusu” uygulaması getirilmiştir. Yatılı bölge ortaokullarında öğrencilerin güvenliği ve eğitim saatleri göz önüne alınarak yatakhane nöbeti kaldırılmıştır. Okullarda ilk yardım dolaplarında ilaç bulundurulması yasaklanmış ve dolaplar sadece görevli personel tarafından kullanılabilecektir. Depremden etkilenen illerde okul öncesi eğitim kurumlarında 2023-2024 eğitim yılında katkı payı alınmayacaktır. Diyabet, tansiyon, kanser, çölyak gibi sürekli hastalığı olan öğrencilerin kendi cep telefonlarına kolayca ulaşabilmeleri sağlanmıştır. Okul öncesi eğitim kurumlarında eğitim etkinliklerinin çocukların gelişimsel ihtiyaçlarını karşılayacak araçlarla zenginleştirilmesi sağlanacaktır” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Bayraklı Şehir Hastanesi’nde İntihar Girişimi !

İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’nde çalışan işçiler, maaşlarını alamadıkları gerekçesiyle eylem yaptı. İki işçi intihar girişiminde bulundu.

10 yılı aşkın süredir açılması beklenen İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi olaylı açıldı ! Aylardır maaşlarını alamadıklarını anlatan işçiler, bugün açılan hastanede eylem yaptı. İki işçinin intihar girişiminde bulunması üzerine, olay yerine çok sayıda, polis ve itfaiye ekibi sevk edildi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)