Güzellik Uzmanı ve Holistik Tıp Sağlık Koçu Sevil Tuzluca konu hakkında bilgiler verdi.

Erkeklerde saç dökülmesi ağırlıklı olarak genetik bir durumdur. Bunun yanında ise hormonlar ve çevresel faktörlerinde büyük etkisi vardır. yapılan araştırmalar covid-19 stresinin ve bu virüsün saçlara olumsuz etki ettiğini göstermektedir.

Erkeklerde Özellikle tepe bölgesinde seyrekleşmeye başlayan saçlar önlem alınmadığı takdirde zamanla kalıcı saç kayıplarına yani kelliğe sebep olabilir.

Peki saç dökülmesini durdurmak ve yeni saç kökü oluşumunun durdurmak için ne yapılmalıdır?

Öncelikle saç dökülmesinin temel sebebini bularak, bu duruma sebep olan sorunu çözmek gerekir.

Sonra kişiye özel bir saç tedavisi uygulamak gerekir. Aynı anda kişinin evde kullandığı şampuanlarında, medikal ürünler olması sağlanır.

Klinik tedavilerinin yanında kişilerin ev devam ürünleri ile bu durumu desteklemeleri gerekmektedir.

Kişiye özel Bu tedavilerde neler yapılır?

– Öncelikle kişinin saç dökülme sebebi tespit edilerek bu sorunu çözecek uygun bir bakım protokolü oluşturulur

– İlk aşama dökülmeyi durdurmak için saç köklerinin yeterince beslenemeyerek dökülmeye sebep olduğu durumu çözmektir. Saçın beslenmesini büyümesini sağlayan vitaminler saç diplerine çeşitli yöntemlerle gönderilir.

– Bu bakımlar sonrasında kişinin saç dökülmesi durur ve yeni saç kökü oluşmaya başlar.

– Aynı zamanda mevcut saç tellerinde %10-%15 hacimlenme gözlemlenir

– Kişi evde medikal şampuanı ile bu tedavi/bakım sürecini destekler

– Ortalama 6 hafta süren bakımlar sonunda gözle görülür sonuçlar yaşamak mümkündür.

Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük Budak konu hakkında bilgiler verdi.

Hazımsızlık olarak da bilinen dispepsi, yemeğe başladıktan kısa bir süre sonra tokluk hissi, yemekten sonra rahatsız edici doygunluk, karın ağrısı, şişkinlik, gaz ve mide bulantısı ile kendini gösterir. Oldukça yaygın görülen hazımsızlık problemi için nelere dikkat edilmelidir?

Altta yatan problemi keşfedin.

Dispepsinin hangi probleme bağlı olarak geliştiğini keşfetmek ve bu probleme yönelik önlem almak en doğru adım olacaktır. Dispepsi, çok hızlı veya miktar olarak fazla yemeye, baharatlı ve yağlı yiyeceklerin tüketimine, bazı ilaçların yan etkilerine, sigara ve alkol kullanımına ve strese bağlı olarak gelişebileceği gibi gastroözofageal reflü hastalığı, mide kanseri, pankreas veya safra kanalı anormallikleri, peptik ülser, besin intoleransları, irritabl bağırsak sendromu, gastroparezi gibi tıbbi durumların da bir göstergesi olabilir.

Bu önerilere dikkat!

Az ve sık beslenin, yavaş yiyin: Bir öğünde miktar olarak fazla besin tüketmek ve hızlı yemek hazımsızlığınızı artırabilir. Bunun yerine az ve sık beslenin ve bir lokmayı en az 15 defa çiğnediğinizden emin olun.

Tetikleyici gıdalardan uzak durun: Aşırı yağlı ve baharatlı gıdalar hazımsızlık problemini artırabilir. Bununla birlikte, kişinin hazımsızlık semptomlarını artırdığını gözlemlediği besinler de elimine edilmelidir. Beslenme günlüğü tutarak semptomları gözlemlemek bu besinlerin tespiti için etkili bir yöntemdir.

Yedikten hemen sonra yatmayın: Yemek yedikten hemen sonra uzanmak yerine hafif yürüyüşler yaparak hazımsızlık problemini hafifletebilirsiniz.

Fazla kilolarınızdan kurtulun: Aşırı vücut yağı, üst karın bölgesine daha fazla baskı uygulayarak hazımsızlığı tetikleyebilir.

Besinlerin gücünden yararlanın.

Nane çayı: Nane antispazmodik bir etkiye sahiptir ve yemeklerden sonra 1 fincan nane çayı içmek mide bulantısı ve hazımsızlık gibi problemleri hafifletir. Ancak hazımsızlık reflü veya ülsere bağlı olarak gelişiyorsa nane çayı kesinlikle tercih edilmemelidir.

Papatya çayı: Papatya çayı gastrointestinal sistemdeki mide asidini azaltarak bağırsak rahatsızlığını hafifletebilir ve hazımsızlığı giderebilir. Bununla birlikte, strese bağlı bir hazımsızlık problemi yaşıyorsanız da faydalı olabilir; papatya çayının uykuyu tetiklemeye ve kaygıyı yatıştırmaya yardımcı olduğu bilinmektedir. Ancak kan sulandırıcı kullanıyorsanız papatya çayını tüketmeden önce doktorunuza danışmalısınız.

Zencefil: Zencefil mide asidini azaltarak hazımsızlık problemini hafifletebilir. Hazımsızlığın altında yatan neden mide asidi fazlalığıysa zencefil iyi bir seçenektir.

Elma sirkesi: Çok fazla mide asidi hazımsızlığa neden olabileceği gibi çok az mide asidi de olabilir. Hazımsızlığın altında yatan neden mide asidinin azlığıysa elma sirkesi iyi bir seçenek olabilir. Elma sirkesi salatalara eklenerek veya su ile seyreltilerek tercih edilebilir.

Rezene çayı: Rezene çayı yemekten sonra tüketildiğinde hazımsızlığı giderebilir ve mide krampları, mide bulantısı ve şişkinlik gibi diğer gastrointestinal sorunları yatıştırabilir.

Diyetisyen Pınar Demirkaya konu hakkında bilgiler verdi.

Hepimiz yağ yakan mucizevi bir besin arıyoruz fakat maalesef böyle bir besin yok. Yağ yakıcı diye lanse edilen birçok besin mevcut. Hiçbir besin tek başına doğrudan yağ yakmaz fakat dolaylı olarak yağ yakmamıza yardımcı olan besinler var bunlar hakkında konuşacağız.
Her gün Maydanozu aç karna yemek zayıflatır, Suya limon sıkmak ödem atar gibi bilimden uzak söylemlerle karşı karşıya kalıyoruz. Tabiki bu tüm söylemler doğru değildir diyemeyiz. Bu söylemleri besinlerin mucizevi etkileri olduğunu savunduğundan ve bilimsel temelleri olmadığından destekleyemiyoruz. Öncelikle bir besinin neden yağ yaktığını ve en iyi tüketim şeklinin hangisi olduğunu biliyor olmamız gerekiyor. Bütün bu bilgilerden sonra o besinin dolaylı olarak yağ yakımına yardımcı olduğunu savunabiliyoruz. Bizde dolaylı olarak yağ yakımına destek veren besinleri nedenleri ile açıklayacağız.
Turpgillerden olan Beyaz, kırmızı lahana, brüksel lahanası, Karnabahar ve brokolide bulunan sülforafan’ın yağ yakıcı enzimleri arttırdığı düşünülüyor ve son dönemlerde antikanser özelliği ile ilgili de birçok çalışma bulunuyor. Yüksek lifli oluşları ile de uzun süreli tokluk sağlıyorlar.

Kırmızı biberde bulunan Kapsaisin besinlerin enerjiye dönüşme yeteneklerini arttırıyor ve bazal metabolizma hızımızı arttırdığı düşünülüyor.
Bir çoğumuzun tabağında çokta yer etmeyen fakat düşük kalorileri, bol lifli oluşlarıyla yeşil yapraklı sebzelerin öğünlerimiz de önemli bir yeri olmalı. Özellikle koyu yeşil yapraklı sebzeler demir depolarımızın dolmasına yardımcı olacağı için demir eksikliğinde görülen kilo vermede direnç semptomunun da önüne geçmemize yardımcı olmuş oluyor. Sanılanın aksine önemli bir kalsiyum kaynağı olduklarından kemik erimesi yaşayan belirli yaş gurupları için mutlaka tabaklarında olması gerektiğini savunabiliriz.

Meyveler yüksek lifli oluşlarıyla uzun süreli doygunluk sağlıyorlar. Bu noktada en önemli olan şey tükettiğimiz meyvenin porsiyonudur. Meyvelerden örnek verecek olursak Nar yüksek antioksidan kapasitesi ve iştah baskılama özelliği ile ilk sırada yer alıyor. Greyfurt metabolizmanın hızlanmasına katkı sağlıyor ve iştahı baskılıyor. Greyfurt ile ilgili ek bir bilgi olarak greyfurtu ilaçlarınız ile tüketmemelisiniz.
Sanılananın aksine süt ürünleri yağ yakıyor diyemeyiz. Özellikle her yerde görebileceğiniz yoğurt ve pul biber tarifinin yağ yakımına herhangi bir etkisinin olmadığına yönelik çalışmalar mevcut.
Dengeli ve temiz beslendiğimizde, sağlıklı bir fiziksel aktivitede bulunduğumuzda, Sirkadiyen ritmimize uyumlu beslendiğimizde metabolizmamız optimum düzeyde çalışıyor ve mucizevi besin arayışlarımız son bulmuş oluyor.