Yazar arşivleri: ismail USTA

Sağlık Raporlarının Geçerlilik Süreleri Uzatıldı

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, kronik hastalığı olan ve sürekli ilaç kullanan kişilere yönelik rapor geçerlilik sürelerinin uzatılması uygulamasının devam ettiğini, 30 Haziran’da son bulacak olan uygulamanın 31 Aralık 2023 tarihine uzatıldığını duyurdu. Bakan Koca, “Kronik hastalığı olan ve sürekli ilaç kullanan kişilerle engellilerimizi korumak için 2020’de başlatılan rapor geçerlilik süresini uzatma uygulaması devam ediyor. Son olarak geçerlilik süresi 30 Haziran’a kadar uzatılmıştı. Raporunu henüz yenileme imkânı bulamayan, güçlük yaşaması muhtemel vatandaşlarımız olduğundan mağduriyet yaşanmaması amacı ile süreli sağlık raporlarının geçerlilik süreleri 31 Aralık 2023 tarihine kadar yeniden uzatılmıştır. Raporlar, bu tarihten sonra kademeli olarak yenilenecek” açıklamasında bulundu. (BSHA-Bilim Ve Sağlık Haber Ajansı)

YÖK Başkanından YKS Değerlendirmesi

YÖK Başkanı Özvar’dan YKS değerlendirmesinde bulundu. Özar, “Sınav bir eleme sınavı değil başarı sıralaması sınavıdır” dedi.

“Çağın mesleklerine yönelik programlar açtık, açmaya devam ediyoruz”

“208 üniversitemiz Türkiye’nin yeni yüzyılını inşa edecek öğrencilerini beklemektedir. Öğrencilerimiz istihdam konusunda kaygılanmadan kendilerini en iyi şekilde yetiştirmeye çabalasınlar” diyen Özvar,  “Bu yıl önlisans programlarımız için 388 bin, lisans programlarımız için 465 bin olmak üzere toplam 853 bin kontenjan belirlenmiştir. Açıköğretim ve uzaktan öğretim kontenjanlarımızla birlikte toplamda 1 milyon 61 bin kontenjan mevcuttur. 34 yaş üstü kadınlar, depremzede adaylar ile şehit ve gazi yakınları için ayrılan kontenjanlar da dâhil edildiğinde toplam kontenjan 1 milyon 111 bine ulaşmıştır. Bu kontenjanlara ilaveten 15 bin civarında KKTC üniversiteleri ve yurt dışındaki üniversitelere kontenjanlar ayrılmıştır” dedi.

“Depremzede öğrencilere 24 bin 641 ek kontenjan ayrıldı”

“Barajın kalkmasıyla daha fazla aday tercih yapabilme imkânı elde etmiş ve üniversiteye kabul edilme şansları artmıştır” diyen Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, bu yıl 17-18 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Tüm Öğrencilerimizin Dijital Okuryazarlık, Kodlama ve Yazılım Alanlarına İlgi Duymasını Bekliyoruz

Sınava girecek tüm adaylara başarılar dileyen Özvar, onlara şöyle seslendi:

“Her birinizin hayallerinize doğru emin adımlarla ilerlemesini temenni ediyorum. Unutmayın, sınavlar sadece birer basamaktır, gerçek başarı hayatınızın her alanında kendinizi geliştirirken elde edeceğiniz deneyimler ve bilgilerle şekillenir. Yükseköğretim Kurulu olarak her adımda öğrencilerimizin yanında olduğumuzu bilmenizi istiyoruz. Her bir üniversite öğrencimiz gelecekte ülkemizin gelişimine katkı sağlayacak olan değerli bireylerdir. Bu yolda tüm değerli öğrencilerimizin yanınızda olmaktan gurur duyuyor ve başarılarını en içten dileklerimle destekliyorum. 208 üniversitemiz Türkiye’nin yeni yüzyılını inşa edecek öğrencilerini beklemektedir. Öğrencilerimiz istihdam konusunda kaygılanmadan kendilerini en iyi şekilde yetiştirmeye çabalasınlar. Çağın mesleklerine yönelik programlar açtık, açmaya devam ediyoruz. Üniversitelerimiz de öğrencilerimizin kendi alanlarıyla ilgili yetkinliklerini artıracak programları açıyor. Öğrencilerimizin hangi bölümü okurlarsa okusunlar bilişim, yapay zeka ve programlama ile uğraşmalarını ve tek bir programdan ziyade iki program ve yan dal yapmalarını tavsiye ediyorum. Dijital okuryazarlık, kodlama ve yazılım alanlarına her bölümdeki öğrencilerimizin ilgi duymasını bekliyoruz.”​

Petrol Doğalgaz, Açık Deniz Mühendisliği, Madencilik Mezunlarına Staj ve İstihdam Konularından Destek Sunmaktayız

Öğrencilere sınav sonrası süreçle ilgili olarak da tavsiyelerde bulunan Özvar, “Öğrencilerimizin tercih yaparken, sadece yaygın olarak bilinen programları değil, bunların dışında kalan programları da araştırarak tercih yapmaları onlara yeni fırsatlar sunabilecektir. Özellikle Yükseköğretim Kurulu olarak üniversite-sanayi iş birliği kapsamında bazı programlarda öğrencilerimize burs, staj ve mezuniyet sonrası istihdam konularında avantajlar sunmaktayız. Örneğin, yapay zeka mühendisliği, petrol doğalgaz, açık deniz mühendisliği, harita ve geomatik mühendisliği, madencilik, tekstil ve deri mühendisliği gibi bölümleri seçen öğrencilerimize staj, burs veya istihdam konularında destek sunmaktayız. Aday öğrencilerimiz farklı programları da araştırarak, kendilerine fayda sağlayacak alternatifleri de değerlendirmelerini tavsiye ediyorum.” dedi.

YKS’da Baraj Uygulamasını Kaldırdık

Yükseköğretime talebin bir karşılığı olarak 2022’den itibaren YKS’de baraj uygulamasını kaldırdıklarını hatırlatan Özvar, “Yaptığımız bu düzenlemeyle YKS bir eleme sınavı olmaktan çıkmış, başarıya dayalı sıralama sınavına dönüşmüştür. Bunun yanı sıra sınav sürelerinin uzatılmasıyla öğrencilerimizin yaşadığı stres de azalmıştır. Barajın kaldırılmasıyla daha da önemlisi gerek ön lisans gerekse lisans programlarını tercih edecek adayların sayısı artmıştır. Tercih havuzu büyüdükçe kalite yükselmiştir.” dedi. 208 üniversitenin Türkiye’nin yeni yüzyılını inşa edecek öğrencilerini beklediğini kaydeden Özvar, “Öğrencilerimiz istihdam konusunda kaygılanmadan kendilerini en iyi şekilde yetiştirmeye çabalasınlar. Üniversitelere yeni gelecek öğrencilerimiz Türkiye yüzyılını inşa edecek öğrencilerdir. İstihdam konusunda kaygılanmadan kendilerini en iyi şekilde yetiştirmeye çabalasınlar. Gençlerimizin geleceği parlak endişe ve kaygıdan uzak olsunlar.” şeklinde konuştu.

“YKS Başvuru Sayılarında Artış Var”

Özvar, yükseköğretime olan talebin bir karşılığı olarak YKS’de baraj uygulamasını kaldırdıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:

“Bu kararın hemen ardından sınava giren aday sayısında %24 oranında büyük bir artış yaşandı. Bu yıl da aynı yoğun talebi görerek, yükseköğretime olan ilgi ve talebin aslında ne denli büyük olduğunu bir kez daha gözlemlemiş olduk. Geçtiğimiz yıl ile karşılaştırırsak başvuru sayılarında bu yıl yaklaşık yüzde 9’luk bir artış görüyoruz. Bu durum bize yükseköğretime olan talebin artarak devam ettiğini göstermektedir.”

YKS’da Baraj Uygulamasının Kalkmasıyla Aday Sayında Belirgin Artış Oldu

Sınava girecek adaylardan baraj kaygısı taşımadan yalnızca sınava odaklanmalarını isteyen ve bu sayede sahip oldukları potansiyelleri en üst seviyede ortaya koymalarını beklediğini ifade eden Özvar, şunları söyledi, “Baraj uygulamasının kalkmasıyla birlikte tercih yapacak aday sayısında belirgin bir artış gerçekleşti. Daha fazla sayıda aday tercih yapabilme imkânı elde etti ve üniversiteye kabul edilme şansları arttı. Yükseköğretimin yalnızca bir meslek ve eğitimsel kazanımı olmadığının, dahası tüm bunları da içeren bir ‘yükseköğretim kültürünün’ olduğunun bilincinde olarak, aldığımız kararla daha çok gencimizin bu kültüre erişimini sağlamaktayız. Gençlerimizin arzu ettiği alanlarda ve üniversitelerde eğitim alma şansını artırmak bizlerin en önemli önceliklerindendir. Bu sayede her bir gencimizin, ilgi duyduğu alanlarda yeteneklerini en iyi şekilde geliştirebileceği bir üniversiteye yerleşme fırsatı bulabilecek. Bizler de hem üniversite adaylarımızın hem de öğrencilerimizin beklentilerine karşılık verebilmek ve hedeflerini gerçekleştirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

 

Geçen yıl Temel Yetenek Testinin süresini de 135 dakikadan 165 dakikaya çıkararak öğrencileri bu konuda da motive ettiklerini belirten Özvar, “İnanıyorum ki öğrencilerimiz, alacakları puanlarla güzel bölümlere yerleşeceklerdir. Geçtiğimiz yıl ek kontenjanların da dolmuş olması bunun en güzel göstergesidir.” ifadesini kullandı. Özvar, şunları söyledi: “Baraj uygulamasının sonlanmasıyla ve sınav süresinin uzatılmasıyla birlikte sınava girecek olan öğrencilerimizin yaşadıkları kaygıları büyük oranda ortadan kaldırma imkanına kavuşmuş olduk. Buna bağlı olarak sınava girecek olan öğrencilerimizin baraj kaygısı taşımadan yalnızca sınava odaklanmalarını istiyor ve bu sayede sahip oldukları potansiyelleri en üst seviyede ortaya koymalarını bekliyorum. Yükseköğretime katılımın hem ülkemizde hem de dünyada mesleki, akademik ve sosyal kazanımlar açısından büyük önemi bulunduğunu biliyoruz. Üniversite eğitimi, bireye yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal, siyasal ve kültürel açıdan da katkılar sunmaktadır. Bu nedenle her bireyin üniversiteye erişiminin hayati bir öneme sahip olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Bizler de yükseköğretime olan erişimi artırmak ve daha kapsayıcı bir yükseköğretim anlayışı oluşturmak için veri temelli adımlar atmaya devam ediyoruz.”

 “Depremzede öğrencilere 24 bin 641 ek kontenjan ayrıldı”

Deprem felaketinin meydana geldiği 6 Şubat 2023 tarihi itibarıyla depremden etkilenen iller ile Sivas’ın Gürün ilçesinde ikamet eden adaylar için bu yıl YKS’de ek bir kontenjan tanımladıklarını kaydeden Özvar, bu kapsamda, depreme maruz kalan illerde bulunan devlet üniversitelerinde, YKS ile öğrenci alan programlarda, mevcut kontenjanın dışında ilave yüzde 25 kontenjan ayrılmasını kararlaştırdıklarını belirtti. Özvar, ayrıca vakıf üniversitelerinde de her bir programda 1’er burslu kontenjan ayrıldığını ifade ederek, “Böylece 21 bin 215’i devlet, 3 bin 426’sı vakıf olmak üzere depremzede öğrencilerimize toplamda 24 bin 641 ek kontenjan ayırmış olduk.” dedi.

Depremzede adayların, ÖSYM tarafından belirlenen tercih sayısınca arzu ettikleri programlara hem depremzedelere ayrılan ek kontenjanlar üzerinden hem de genel kontenjandan tercih yapabileceklerine işaret eden Özvar şöyle konuştu:

“Depremzedelerimize tanımlı bu ek kontenjan, deprem bölgesinde yer alan Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji, Adıyaman, Çukurova, Dicle, Fırat, Gaziantep, Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji, Harran, Hatay Mustafa Kemal, İnönü, İskenderun Teknik, Kahramanmaraş Sütçü İmam, Kahramanmaraş İstiklal, Kilis 7 Aralık, Malatya Turgut Özal, Osmaniye Korkut Ata, Sivas Bilim ve Teknoloji ile Sivas Cumhuriyet olmak üzere 18 üniversitemizi kapsıyor. Bu vesileyle depremin meydana getirdiği yıkıcıyı etkiyi yükseköğretime erişim adına bir nebze olsun kolaylaştıracağımız inancındayız.

“34 yaş üstü kadınlara ilk kez ek kontenjan ayrıldı”

Özvar, 34 yaş ve üzerindeki kadınlardan geçmişte yükseköğretim fırsatlarından mahrum kalanlara yönelik üniversiteye girişte kolaylık sağladıklarını belirten Özvar, “Onlar için üniversitelerde ilk kez ek kontenjan ayırdık. Bu kapsamda 34 yaş ve üzeri kadınlar için 8 bin 105’i lisans, 12 bin 937’si önlisans olmak üzere toplamda 21 bin 42 kontenjan ayrılmış durumdadır.” ifadelerini kullandı.

Bu önemli adım ile geçmişte yükseköğretim imkanlarından faydalanamayan kadınlara da eşit bir şekilde bu imkanların sunulmasını hedeflediklerini anlatan Özvar, “Eşitlik ve kapsayıcılık prensipleri doğrultusunda, her bireyin potansiyelini gerçekleştirebilmesi için elimizden geleni yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. 1 Ocak 2023 itibarıyla 34 yaşını tamamlamış kadınlarımızın üniversiteye yerleşmesini sağlamak için ayırdığımız kontenjan sayesinde, toplumumuzun genelinde daha kapsayıcı bir yükseköğretim anlayışının güçlenmesine de katkı sunulacaktır.” dedi.

-Kontenjanlar-

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Özvar, üniversitelerin bu yılki kontenjanlarına ilişkin de şu açıklamayı yaptı:

Kontenjan planlarımızda hem çağın gerekliliklerini hem de toplumsal ihtiyaçları bilhassa gözetiyoruz. Bu sene örgün öğretimde önlisans programlarımız için 388 bin, lisans programlarımız için 465 bin olmak üzere toplam 853 bin kontenjan belirlenmiştir. Bu kontenjanların yaklaşık yüzde 21’i vakıf yükseköğretim kurumlarına ayrılmıştır. Açıköğretim ve uzaktan öğretim kontenjanlarımızla birlikte toplamda 1 milyon 61bin kontenjan mevcuttur.

34 yaş üstü kadınlar, depremzede adaylar ile şehit ve gazi yakınları için ayrılan kontenjanlar da dâhil edildiğinde toplam kontenjan 1 milyon 111 bine ulaşmıştır. Bu kontenjanlara ilaveten 15 bin civarında KKTC üniversiteleri ve yurtdışındaki üniversitelere kontenjanlar ayrılmıştır.”

 “Yükseköğretimdeki kadınların sayısı bu yıl ilk defa erkekleri geçti”

Yükseköğretim sistemimiz içinde halihazırda 746 bini vakıf yükseköğretim kurumlarında, 3 milyon 368 bini örgün eğitim içerisinde ve devlet yükseköğretim kurumlarında, 2 milyon 836 bini ise açıköğretimde olmak üzere toplamda 6 milyon 950 bin öğrencimiz bulunmaktadır.

Kadın ve erkek öğrencilerimiz açısından baktığımızda geçen yıla kadar yükseköğretimdeki toplam erkek öğrenci sayısı kadınlardan fazla iken bu yıl ilk defa kadınların sayısı erkekleri geçmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla şu anda kadınların erkeklerden daha fazla oranda yükseköğretimden faydalandığını görmek sevindiricidir.

 

İzmir’de YKS Öğrenci ve Velileri Mağdur Oldu ! 

İzmir’in Karabağlar ilçesine bağlı olan Seniha Mayda Ortaokulu önünde heyecan içinde sınava girmiş çocuklarını bekleyen ebeveynler sınav merkezlerinin ikamet adreslerine çok uzak olmasını eleştirdi.

Seferihisar’dan İzmir’e Gelirken Oğlumuzun Midesi Bulandı ! 

Orada bulunan İzmirHaberleri muhabiri ile konuşan bir ebeveyn sınava Seferihisar’dan geldiklerini belirterek “Biz Seferihisar’dan buraya çocuğumuzu sınava getirmek için geldik. 1,5 saat yol geldik. Seferihisar’dan burası, oradan buraya gelene kadar çocuğumuzu yol tuttu. İçeriye uğurlayana kadar midesinin bulandığınıdan dert yandı. O şekilde içeriye uğurlamak durumunda kaldık. İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü, Seferihisar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü çocuğumuz için niye daha yakın bir okul belirlemedi. Umarım bu sorun çocuğumuzun sınavını olumsuz etkilemez” dedi.

Veliler Yağmur Altında Beklemek Zorunda Kaldı 

Zaman ilerledikçe heyecanları heyecanları iyiden iyiye artan aileler, İzmir’de gerçekleşen yağmur sebebi ile yağmur altında beklemek durumunda kaldılar. Okulun sokağının dar olması,  park etmiş araçlar bulunması ve okulun olduğu sokağın araç trafiğine kapanmamış olması sebebi ile sınava uğurladıkları çocuklarını beklerken zor anlar yaşadılar. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Youtuber Arslan, YKS 2023’ü Yorumladı

Eğitim videoları çeken YouTuber Yusuf Mert Arslan, YKS 2023 sınavını yorumladı.

Youtube kanalı üzerinden attığı videoda 2023 TYT sınavı ile ilgili konuşan Yusuf Mert Arslan “Arkadaşlar merhabalar, 2023 TYT sınavından daha yeni çıktım ve sizlere bir değerlendirme yapmak istedim. Başta şunu söyleyebilirim ki; hiçbir sorunun cevabını vermeyeceğim, hiçbir soru ile ilgili ipucu da vermeyeceğim. Size kesinlikle soruların cevaplarına bakmamanızı tavsiye ediyorum. Yarın gireceğiniz sınav en önemlisi arkadaşlar başta bunu söyleyeyim. TYT değerlendirmemize geçersek; benim beklentim dahilinde bir sınav olmuş, tam düşündüğüm gibi ortalama seviye bir sınavdı. Ortalamanın bir tık altında sorular içeriyordu, özellikle sınavın Matematik kısmı. Sosyal ve Türkçe kısmı yine her sene ÖSYM’nin yaptığı gibi ortalama belki de ortalamanın bir tık üstü sorular içeriyordu. 2022’ye benzer bir sınav olduğunu düşünüyorum” dedi.

YKS Fen Bölümünde Fizik Hariç Rahatlattı

“Sınavın Fen kısmı için de, fizik hariç, rahattı diyebiliriz” diyen Arslan, “Aynı zamanda Matematik kısmında birkaç tane problem sorusu uğraştırıcıydı, onlar dışında sorular temel işlem sorularıydı. Bu değerlendirmenin dışında şunu belirtmek isterim ki; yarın gireceğiniz sınav asıl belirleyici sınav, bu sınav yalnızca bir provaydı. Yarınki sınava bir hazırlık gibi görebilirsiniz bu sınavı çünkü yarın gireceğiniz sınav sizin asıl belirleyici sınavınız olacak. Mevcut TYT’de en az dikkat hatasını yapan kazanacak gibi görünüyor. Benim fikrim bu şekildeydi, sınavın kolay orta arasında olacağını onlarca defa canlı yayınlarda dile getirmiştim. Yığılmanın kurbanı olmamak için çok çalışmanız ve netinizi oldukça arttırmanız gerektiğini söylemiştim.” diye konuştu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Obezite Birçok Sağlık Sorununa Davetiye Çıkarıyor !

Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Salim Balin konu hakkında bilgiler verdi.

Obezite; modern çağın ön ayak olduğu ve tıbbın üstesinden gelemediği kronik, kompleks bir hastalıklar sarmalıdır. İçerisinde bazı kanser çeşitlerinin de olduğu bir çok hastalığın ana kaynağı olan bu durum için son dönemlerde yoğun bariatrik cerrahi işlemler(obezite ameliyatları;tüp mide vs.) yapılmaktadır. Yapılan tüm cerrahi işlemlere, diyet ve ilaç uygulamalarına karşın hız kesmeden toplumun her katmanında obezite hala ciddi sağlık problemleri oluşturmaya devam ediyor.

Yutulabilir Mide Balonu Nedir ?

Bilim insanları ve obezite problemi olan kişiler bu durum karşısında daha az yan etkisi olan, anestezi, ameliyat gibi işlemlere maruz kalmadan kilolara çözüm arayışlarına girdiler.

Tamda burada yeni nesil bir mide balonu karşımıza çıktı; ”Yutulabilir Mide Balonu”, bu balon hap şeklinde kolay yutulabilen ve belli bir süre midede kaldıktan sonra parçalanarak sindirim sistemi yolu ile atılan bir balon keşfi yapıldı, tüm ezberler bozuldu. Balonlar uzun süredir kilo problemi olan hastalarda güvenle kullanılmaktaydı ama bazı dezavantajları vardı bunlar: anestezi ve endoskopi ile yapılması süresi dolan balonun tekrar aynı yöntemle çıkartılması gerekirdi. Yutulabilir mide balonu uygun hasta seçiminde (daha önce tüp mide ameliyatı ve bağırsak ameliyatı olmamış) kişilerde bu dezavantajı ortadan kaldırıyor. Ve yine klasik balon sonrası olan kramp, bulantı gibi şikâyetlerinin de asgari seviyede yaşanmasına vesile oluyor. Tüm bu avantajları nedeniyle son yıllarda tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaya başlanıldı. Dünya ile eş zamanlı ülkemizde de kullanmaya başladığımız allurion(yutulabilir mide balonu) mide balonuyla beraber yaşam tarzı değişikliği hedeflenerek güzel sonuçlar almaya başladık. Yapılan Yutulabilir balon işlemi sonrası uygun takip ve kişiye özel beslenme, düzenli egzersiz ile beraber kişinin yaşam tarzındaki değişikliklerle neticesinde hem kilolar gitmiş olur hem de tekrar kilo alımının önüne geçmiş olunur. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Eğitim-Sen:”Proje Okulları, MEB’in Keyfi Uygulamalarına Teslim Ediliyor!”

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Milli Eğitim Bakanlığı’nın proje okullarındaki keyfi uygulamalardan vazgeçmek yerine bu uygulamalardaki ısrarını sürdürdüğüne yönelik açıklamada bulundu.

Eğitim-Sen Genel Merkezi açıklamasında şu cümlelere yer verdi: “Yaşanan sorunlara, eleştirilere ve gelen tepkilere aldırmadan, “Ben yaptım oldu!” mantığıyla hareket eden MEB, yayınladığı ‘2023 Yılı Millî Eğitim Bakanlığı’na Bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirmesine İlişkin Kılavuz’ ile bugüne kadar izlediği politikada kararlı olduğunu gösterdi. Geçmiş yıllarda, bu okullarda görev yapan öğretmenleri sürgün edebilmek için türlü çabalara girişen, liyakati değil sadakati ilke edinerek bu okullara yönetici atayan Bakanlık, “Atamalar adayların tercihleri dikkate alınarak atama takviminde belirlenen tarihte Bakanlıkça yapılır.” diyerek tüm gücü kendi eline almıştır.” 

Hukuka Uygun Hareket Edilmelidir!

Açıklamada atamalarda; ‘Proje okulu” adıyla ayrıştırılan okullarda öğretmenler ve yöneticiler atanırken hizmetin gereklerini hangi kriterlerin karşılayacağı, liyakatin nasıl sağlanacağı, öğretmenlerin kıdem ve hizmet süresinin dikkate alınıp alınmayacağı, görev sürelerinin neye ve kime göre uzatılacağı, sorularına verilebilecek tek yanıtın, “Bakanlığın keyfi nasıl isterse öyle olacaktır” şeklinde karşılarına çıktığını belirten Eğitim-Sen, “Hâlbuki Bakanlık, yaptığı her eylem ve işlemde hukuka uygun hareket etmek zorundadır” vurgusunda bulundu.

Keyfi ve Siyasi Tüm Adımların Takipçisi Olacağız!

Eğitim-Sen açıklamasını şöyle sürdürdü:  “Dolayısıyla bu okullardaki hizmetin amacını, bu amaca yönelik olarak öğretmenler ve yöneticilerde aranacak somut, objektif ve hukuki kriterlerin neler olduğunu, bu kriterlerin hizmetin amacıyla bağdaşıp bağdaşmadığını, öğretmenlerin haklarının korunup korunmadığını, bu adımların her birinin yasalara değil hukuka uygun olup olmadığını net biçimde görebileceğimiz bir uygulama bulunmamaktadır. Eğitim-Sen olarak, dün olduğu gibi bugün de proje okullarında atılan keyfi ve siyasi tüm adımları yakından takip edecek ve tüm gücümüzle haksız ve hukuksuz uygulamaları engellemek için mücadele edeceğiz. Öğretmenlerimizi, öğrencilerimizi ve velilerimizi yalnız bırakmayacağız. Unutulmamalıdır ki “Ben yaptım oldu!” denilerek yapılan her eylem ve işlem anayasaya açıkça aykırıdır! Bu nedenle MEB, bu tavrından vazgeçmelidir!” (BSHA-Bilim Ve Sağlık Haber Ajansı)

.ILO Türkiye ve HEP-SEN Yarın Bir Araya Geliyor!

Sendikal örgütlenmede özgür, demokratik sistemin oluşma zemine yönelik bir hamle olan yüzde 2 barajına karşı Hemşireler ve Tüm Sağlık Profesyonelleri (HEP-SEN) tarafından Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) yapılan ‘sorumluluk al’ çağrıları yanıt buldu. ILO Türkiye Direktörü Dr. Giovanni di Cola ve HEP-SEN Genel Başkanı Yunus Şimşek beraberindeki heyet yarın saat 11.00’da ILO Ankara Merkezi’nde bir araya gelecek. 

Bilim Sağlık Haber Ajansı’nın (BSHA) aldığı bilgiye göre; ILO Ankara tarafından HEP-SEN’in diyalog çağrısına olumlu cevap geldi. HEP-SEN Genel Başkanı Yunus Şimşek, beraberindeki heyet ve bağımsız sendikaların yetkililerinden oluşan geniş katılımlı bir ekip yarın saat 11.00’da ILO Türkiye Direktörü Dr. Giovanni di Cola ile bir araya gelerek istişarede bulunacak. (BSHA-Bilim Ve Sağlık Haber Ajansı)

Yine Hekime Şiddet! Bu Sefer Yer Samsun Çarşamba!

Türkiye’de yine bir sağlıkta şiddet olayı yaşandı. Samsun’da Çarşamba Devlet Hastanesi’nde görevli doktor Ekrem Kayaalp dün akşam yaralı yakınları tarafından saldırıya uğradı. Doktor Kayalalp’in saldırı sonrasında görme ve bilinç kaybı nedeniyle tedavi altına alındığı bilgisine ulaşıldı. Samsun Kent Haber’de yer alan habere göre; Samsun’un Terme İlçesi’nde çıkan akraba kavgası sonrasında devlet hastanesine getirilen yaralı yakınlarının saldırısına uğrayan Doktor Kayaalp’in tedavisi sonrasında taburcu edildi. Samsun İl Sağlık Müdürü Muhammed Ali Oruç, yaşanan hekime saldırı olayını kınarken, doktora geçmiş olsun dileklerini iletti. Saldırı sonrasında başta Samsun Tabip Odası olmak üzere illerdeki tabip odalarından ve meslek sendikalarından, örgütlerinden kınama mesajları paylaşıldı. İzmir Tabip Odası, Hekim Birliği, Türk Sağlık-Sen, SES Genel Merkezi, Tabip-Sen yaşanan olay sonrasında sosyal medya üzerinden kınama mesajları paylaşan meslek örgütleri arasında yer aldı. 

Samsun Tabip Odası: Olayın Takipçisi Olacağız!

Samsun’da yaşanan sağlıkta şiddet olayında doktora saldırıya ilk kınama Samsun Tabip Odası’ndan geldi. Samsun Tabip Odası Çarşamba Devlet Hastanesi önünde basın açıklamasında bulundu. Samsun Tabip Odası Başkanı Dr. Ömer Faysal gerçekleştirdi. Tabip Odası Başkanı Faysal Çadır şunları söyledi : “Bugün burada yaşadığımız bir sağlıkta şiddet olayına itirazımızı, isyanımızı ifade etmek için toplandık. Dün akşam Çarşamba Devlet Hastane’mizde Doktor arkadaşımız Ekrem Kayaalp, sağlık hizmeti vermek için bulunduğu acil serviste sağlığını kurtarmaya çalıştığı kişi tarafından darp edilmiş, şiddete maruz bırakılmıştır. Bu darp sonucu meslektaşımız işitme, görme ve bilinç kaybına uğramıştır.Tıbbi kontrol altına alınan meslektaşımızın incelemeleri devam etmektedir. Dileğimiz odur ki ; Meslektaşımız sağlık sorunu yaşamasın ve bu süreci kısa sürede atlatsın. Meslektaşımıza acil şifa diliyor ve Dr. Ekrem Kayaalp’e bu durumu yaşatan saldırganı ve olayı şiddetle kınıyoruz. Samsun Tabip Odası olarak ta Konunun yakından ve sonuna kadar takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz. Bu yaşanan Ülkemizde artık ayda yılda bir yaşanan münferit bir olay değildir ve böyle de kabul edilmemelidir” dedi. 

Alanya’da Öldürülen Aile Hekimi Melek Bağce Anıldı

Samsun Tabip Odası Başkanı Faysal Çadır, Alanya’da ASM’de katledilerek öldürülen Dr. Melek Bağce’yi andı ve sözlerine şöyle devam etti: “Alanya’da bir aile hekimini görevi başında katlettiler. Uzağa gitmeyelim. Dr. Kamil Furtun’u ve Dr. Aynur Dağdemir de görevleri başında katledilmişti. Evet sağlıkta şiddet bir sorundur. Toplumsal bir sorundur. Nedenleri çok geniş alana yayılan Sağlıkta sistemin bozukluklarını da içine alan bir sorundur. Çözüm yeri de kamu idaresidir. Biz, bizi yönetenlere; sağlıkta şiddetin nedenlerini araştırın dedik, olmadı. Nedenleri biz söyledik, çözüm bulun dedik, olmadı. Çözüm yollarını gösterdik yine olmadı. Her kaybımızda her yakarmamız da, her isyanımız da göz boyayıcı, kısa süreli önlemler alır gibi yaptılar, tabii ki bunlar sorunu ortadan kaldırmadı.”

Sağlıkta Şiddet Kol Geziyor!

Faysal, “Mademki sağlıkta şiddetin nedenlerini bulup çözemiyorsunuz o zaman bize güvenlikli, korunaklı, görevimizi rahatça yapabileceğimiz çalışma ortamları sağlayın dedik. Fakat dün de bu hastanede yaşandığı gibi bu da sağlanamamış. Bazen 30 kişinin müdahil olduğu bir hastayı yaralıya bırakın yardım etmeyi, görmek, muayene etmek bile mümkün olamamaktadır. Zaten bu ortam şiddettin kol gezdiği bir ortamdır ve Hekimlerimiz sağlık çalışanlarımız bu şiddetle her an karşı karşıya kalmaya adaydır. Bu şiddetin yaşanmasının sebebinin biri saldırgan ise 9’u bu şiddeti çözmek için adımlar atmayan kamu idaresidir. En kısa zamanda hemen  çözümler bekliyoruz. Böyle kapılara konan ve işletilmeyen dedektör kapılar değil, şiddeti önleyecek, ortam, kural ve kişiler. Eğer bu sağlanmaz ise Tüm Türkiye bilmelidir ki doktorlar ve sağlık çalışanları bu ortamlarda çalışmak istemiyor. Sıkıntı verecek işlerden uzak durmaya çalışıyor, Her gün işe Bugün acaba başıma bir sıkıntı gelir mi huzursuzluğu ile geliyor. Bu ne kadar ağır bir yüktür bilir misiniz? Bilmezseniz söyleyeyim. Çok ağır bir yüktür ve bu yükün altında ezilmek istemezsiniz. Ve fırsatını bulan doktor ve sağlık çalışanı arkadaşlarım ezilmek istemiyor, aldığı eğitimin hakkını vererek, kıymet bilerek çalışabileceği yerlere, başka ülkelere gidiyor” dedi. 

Ülkeden Giden Doktorlarımızın Sayısı Binleri Aştı!

Hekim göçünde tırmanışa dikkat çeken Samsun Tabip Odası Başkanı Faysal, “Ülkemizden giden doktor sayımız binleri aştı. Türkiye’nin sağlık sistemi için farkında olmasanız da çok kötü nbir gelecek tam kapımızın eşiğinde. Vatandaşlarımız dahil herkes, 8 köşe kasketini önüne koyup düşünmeli. Bu şiddetin son olmasını diliyor, sevgili meslektaşım Dr. Ekrem Kayaalp’e acil şifalar diliyorum. Ülkenin sağlık sisteminin kurtuluşu için sağlıkta şiddet  son bulmalıdır bulmak zorundadır” diyerek sözlerine son verdi. (BSHA-Bilim Ve Sağlık Haber Ajansı)

 

HEP-SEN İle ILO Arasında Neler Oluyor?

Türkiye’de bir sağlık sendikasının bir haftadan bu yana daha önce görülmemiş bir şekilde Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO), ‘memur sendikalarına uygulanan yüzde 2 barajı’ ile ilgili sessiz kalmasına yönelik sosyal medyadan tepki gösteren açıklamaları dikkat çekti. Hemşireler ve Tüm Sağlık Profesyonelleri Sendikası’nın (HEP-SEN), ILO’ya twitter üzerinden ‘sorumluluk al’ çağrısının ardından Bilim Sağlık Haber Ajansı’na (BSHA) yaptığı tepkisel açıklamaları da gündem yarattı. Kamuoyunda, “HEP-SEN, bu açıklamaları neden yapıyor, nasıl bir kazanım elde etmeye çalışıyor?” soruları sorulmaya başlandı.

HEP-SEN Eylem Hazırlığında Mı?

Geçtiğimiz günlerde HEP-SEN Genel Başkanı Yunus Şimşek, ‘örgütlenme özgürlüğüne’ yönelik ILO Genel Merkez ve ILO Türkiye’nin sessizliğine, sosyal medya üzerinden tepki göstererek paylaşımlarda bulunmuştu. Paylaşımların ardından BSHA Haber Müdürü Güliz Yıldız Zeren, HEP-SEN Genel Başkanı Yunus Şimşek’e ulaşarak konuyla ilgili açıklama almıştı. Baraj hamleleriyle Türkiye’de örgütlenme hakkının kamuda engellenmeye çalışıldığını iddia eden Şimşek, ILO Türkiye Ofisi’nin; çalışanlardan yana durmadığı, Uluslararası Sözleşmelerin ihlal edilmesine rağmen sessiz kaldığı iddiasıyla tepki göstererek hem yayınladığı metinle hem de BSHA’ya yaptığı açıklamalarla, ILO’ya ‘’kimin tarafındasın?’’ diye sordu. Farklı sendikalardan edinilen bilgiler doğrultusunda; kamuoyuna çağrı yaparak ILO Ankara Ofisi önünde eylem hazırlıkları yaptığı öğrenilen HEP-SEN’in uluslararası bir kuruluş önünde bir eylemsellikte bulunup bulunmayacağı ise merak ediliyor.

(BSHA-Bilim Ve Sağlık Haber Ajansı)

 

 

9 Yaşındaki Depremzede Otizmli Berk 4 Aydır Tek Göz Odada Yaşıyor!

9 yaşındaki depremzede otizmli Berk, 4 aydır tek gözlü bir odada yaşıyor !

Türkiye’de 6 Şubat tarihinde yaşanan, 11 ili etkileyen, çok sayıda ilçe ve köylerde de ciddi yıkımlara neden olan ve 50 bini aşkın insanın hayatını kaybettiği Kahramanmaraş Depremleri’nin üzerinden 4 ay geçti gitti. Geride kalanların bir kısmı deprem bölgelerinde zorlu koşullarda yaşamaya devam etmek zorunda kalırken, birçok depremzede çeşitli illere göç etmek durumunda kaldı. Bilim Sağlık Haber Ajansı (BSHA) yaşanan felaketin ardından İzmir’e gelen, iki çocuk sahibi, bir çocukları otizmli olan Adıyamanlı Cömert ailesiyle bir araya geldi.

“Evimiz Nerede, Evimize Gidelim!”

9 yaşındaki Berk, 4 aydır anne, babası ve kız kardeşiyle 9 aydır tek göz odada yaşıyor, her gün annesine “evimize gidelim, evimiz nerede?” diye soruyor. Cömert Ailesi deprem bölgelerinden göç eden ailelerden sadece biri. Göç etmelerindeki öncelikli neden ise 9 yaşındaki otizmli çocukları Berk’in rahat etmesini ve eğitimine devam etmesini sağlayabilmek. Depremde yaşadıkları ev yıkılmamış ama büyük oranda hasar görmüş. Az hasarlı olarak raporlandırıldığı için devletten herhangi bir yardım alamıyorlar.  AFAD’ın yönlendirmesi ile İzmir’de Adnan Menderes Havaalanı’na ait misafirhanede dört aydır tek göz odada birbirlerine kenetlenerek yaşamaya devam ediyorlar. 

Otizmli Oğlu İçin İzmir’de Aradığını Bulamadı

36 yaşındaki Anne Şehriban Cömert, İzmir’e gelecekleri belli olduğunda ilk aklına gelenin otizmli oğlunun eğitimi için imkanların nasıl olacağı olduğunu söyledi. Gaziemir’de bir ilköğretim okuluna kayıt yaptırdıklarını belirten anne Cömert, Adıyaman’da depremden önce oğlunun hem milli eğitime bağlı bir okulda, özel eğitim ve engelli branşında öğretmenlerden özel eğitim kapsamında 4 yıldır eğitim aldığını aynı zamanda da devlet desteğiyle haftada 2-4 saat kadar özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde eğitim gördüğünü ifade etti. İzmir’de oğlunun engelli branşında öğretmenlerden değil farklı branşlardaki (sınıf,okul öncesi) öğretmenlerden eğitim almasından kaynaklı olarak sorun yaşadıklarını söyleyen Anne Şehriban Cömert, “Otizmli çocuğa sahip olan annelerin tek isteği çocuklarının iyi eğitmenlerle iyi bir eğitim almalarıdır. Ancak ne yazık ki İzmir’den beklentimiz yüksek olmasına rağmen bu konuda hayal kırıklığına uğradık. Şimdi burada tek odada 4 aydır bir hayat sürüyoruz. Bir kızım daha var. İki çocukla tek odada hayat çok zor. Oğlum Berk, sürekli evimize gidelim diyor. Berk özel bir çocuk olduğu için kendi evimizdeki gibi rahat edemiyoruz. Ben evimi oğluma göre dizayn etmiştim. Adıyaman’daki evimizin hasarını onarıp yeniden memleketimize dönmemizin oğlumuz için en iyisi olacağını düşünüyoruz” dedi.

“Tek Odaya Sığmıyor!”

Kaynak Ustası Nusret Cömert, 6 Şubat Depremleri’nin anlatılamayacak kadar ağır izler bıraktığını, çok sayıda eş ve dostunu kaybettiğini söyledi. 4 aydır İzmir’de bulunduklarının altını çizen Cömert, kentte birçok kurumdan destek gördüklerini, kısa sürede iş bulabildiğini şu anda Gaziemir’de bir fabrikada çalıştığını ifade etti. Otizmli çocuğa sahip bir aile olarak, ev koşullarında bulunmalarının zorunlu olduğunu söyleyen 45 yaşındaki Baba Cömert, “Tek çaremiz Adıyaman’daki evimizi onarıp geri gitmek. İzmir’de bir ev tutup kirayı karşılamak da şu an için çok zor görünüyor. Oğlumuzun daha iyi yaşam koşullarında olabilmesi için memleketimize dönmemiz gerekiyor ancak evimizi nasıl tamir ettireceğiz, tamir ettirsek de can güvenliğimiz olacak mı gibi birçok konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. Az hasarlı raporu verildiği için devlet yardımı alamıyoruz. Yıkılmadı evet ama oldukça büyük bir hasar aldı. İçinde oturulacak hali kalmadı” şeklinde konuştu. 

AHBAP Derneği Başkanı Haluk Levent’e Çağrı!

9 yaşındaki Otizmli Berk için daha iyi koşullar yaratmak için elinden geleni yapmaya çabalan Nusret Cömert, AHBAP Derneği Başkanı Haluk Levent’in otizmli ailelere yardım eli uzattığını, kendisine ulaşmaya çalıştığını ancak başarılı olamadığını söyledi. Baba Cömert, “Buradan kendisine bize de yardım eli uzatması için seslenmek isterim. Depremzedelere konut yardımında bulunduğunu açıkladı. Bu yardımdan bizim de acil bir şekilde faydalanmamız gerekiyor” diyerek Haluk Levent’e seslendi. 

Nisan Ayından Beri Kızılay’dan Kıyafet Bekliyor!

Depremzede olarak İzmir’e ilk geldiği zamanda Kızılay’a giderek giysi yardımı için başvuruda bulunduklarını ifade eden Cömert, hala yardımın kendilerine ulaşmasını beklediklerini söyledi. Nusret Cömert, “İzmir’de bir iki akraba dışında kimsemiz yok. Ben sabah işe gidiyorum akşam geliyorum. Eşim ve iki çocuğum tek göz odada yaşıyorlar. Her yere yetişmem mümkün olamıyor. Kızılay’a, İzmir’e geldiğimizde başvurduk, Nisan ayında kıyafet desteği sağlanacaktı ancak hala bir haber alamadık. Çocuk bezi konusunda da ayrıca destek bekliyoruz” diye konuştu. (BSHA-Bilim Ve Sağlık Haber Ajansı)