Yazar arşivleri: ismail USTA

Aile Hekimlerinden Kızamık Aşısı Çağrısı!

Türkiye’de İstanbul’da ve diğer şehirlerde artışa geçen kızamık vakalarına karşı aile hekimleri ailelere, çocukların kızamık salgınından korumaları için yüzde 95 oranında etkinliği olan aşıların yaptırılması için ‘aşı çağrısı’ yapıyor. Toplumda gittikçe artan aşı karşıtlığının sonucu olarak kızamık vakalarının arttığına dikkat çeken uzmanlar, aşının önemine dikkat çekiyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu (AHEK)  kızamık salgını riskine karşı uyarılarına devam ediyor.

Kızamık Akut Dönemde Ölüme ve Sakatlığa Neden Olabiliyor

TTB AHEK, “kızamık akut dönemde zatüree, ensefalit, menenjit, orta kulak iltihabı gibi ölüme ve sakatlığa neden olan komplikasyonlar yanında SSPE gibi öldürücü geç dönem sekellerine yol açar. SSPE aşısız ve yeterli antikor seviyesi elde edilmemiş çocuklarda görülmektedir. Ağır ve ölümcüldür” açıklamasında bulunarak, vatandaşları aile hekimleri ile iletişime geçmeleri ve çocuklarının kızamık aşısını yaptırmaları için  çağrı yaptı. 

ASM’lerde Aşılar Ücretsiz!

TTB AHEK, “İstanbul başta olmak üzere kızamık vakaları salgın yolunda!” paylaşımında bulunarak, “Sağlık Bakanlığından şeffaflık ve vaka sayılarının açıklanmasını bekliyoruz. Çocuklarımızın aşıları Aile Sağlığı Merkezleri’nde (ASM) ücretsiz olarak yapılmaktadır. Kayıtlı olduğunuz aile hekimi ile iletişime geçiniz” açıklaması ve çağrısında bulundu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Türkiye’nin İlk Uzay Yolcuları İzmir’de Deney Eğitimi Aldı

Cumhuriyetin 100’üncü Yılı’nda gerçekleştirilecek “Türk Uzay Yolcusu ve Bilim Misyonu” kapsamında uzaya gidecek olan Türkiye’nin ilk uzay yolcuları Alper Gezeravcı ve Tuva Cihangir Atasever, Ege Üniversitesi’ne konuk olarak  proje kapsamında gerçekleştirecekleri 13 deneyden biri olan “EXTREMOPHYTE”  ilgili eğitimleri, Ege Üniversitesi bünyesinde aldı.

Projeye Türk Uzay Ajansı ve TÜBİTAK-UZAY’dan Destek

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Genel Biyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail Türkan’ın yürütücülüğünde hazırlanan “Ekstrem Halofit olan Schrenkiella Parvula’nın Tuz Stresine Verdiği Yanıtların Uzay Ortamında Araştırılması ” isimli proje, Cumhuriyetin 100’üncü Yılı’nda gerçekleştirilecek “Türk Uzay Yolcusu ve Bilim Misyonu” kapsamında Türk Uzay Ajansı ve TÜBİTAK-UZAY tarafından desteklenmeye hak kazandı. Proje kapsamında gerçekleştirilecek deneyler için Ege Üniversitesi’nde bulunan Türkiye’nin ilk uzay yolcuları Alper Gezeravcı ve Tuva Cihangir Atasever eğitimlerini tamamladılar.

Rektor Budak Uzay Yolcularını Ağırladı

Türkiye’nin ilk uzay yolcularını makamında ağırlayan Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Türkiye’nin milli uzay programı kapsamında, TÜBİTAK Uzay ve Türkiye Uzay Ajansı iş birliğinde uzaya gidecek olan Türkiye’nin ilk uzay yolcuları Alper Gezeravcı ve Tuva Cihangir Atasever’i üniversitemizde ağırladık. Bu tarihi görevde yer alan ülkemizin ilk uzay yolcusu astronotlarımız, Fen Fakültesi Öğretim Üyemiz Prof. Dr. İsmail Türkan’ın projesi kapsamında gerçekleştirecekleri deneylere ilişkin gerekli eğitimleri üniversitemizde aldılar. Cumhuriyetimizin 100. yılında, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ülkemiz ve aziz milletimiz için bilimin rehberliğinde var gücümüzle çalışarak üretmeyi ve gelişmeyi sürdüreceğiz” diye konuştu. Daha sonra ekip, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Toplantı Salonunda proje yürütücüsü Prof. Dr. İsmail Türkan, vekil yürütücü Doç. Dr. Rengin Özgür Uzilday ve Araştırmacı Doç. Dr. Barış Uzilday’dan bilgi aldı. Toplantı sonunda Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dinçer Ayaz ise projeye katkı verenleri tebrik etti. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

 

Eğitim Sendikaları Yeni Bakandan Ne Bekliyor? İmam-Vaiz Atamaları Hakkında Ne Söylüyor?

Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından kurulan yeni kabine sonrası Milli Eğitim Bakanlığı’nda yeni bir dönem başladı. Bilim Sağlık Haber Ajansı (BSHA) Yeni Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’den beklentiler ve talepler konusunda eğitim meslek örgütleri ile görüştük. İki sendika ile görüşmemizde öne çıkan ortak talep; ‘Öğretmenlik Kariyer Basamakları Sınavı’nın kaldırılması oldu. Sendika şube başkanlarına ayrıca eğitim alanında en güncel konu olan; Eskişehir’de başlatılan ve İzmir’de de hayata geçirilerek kentteki 842 okulda ‘manevi danışman’ adı altında ‘imam ve vaiz’ görevlendirilmeleri konusunda da soru yönettik. İki sendika; uygulamanın ‘Anayasanın laiklik’ ilkesine aykırılığı konusunda farklı görüş sundu. ÇEDES Projesi kapsamında gerçekleştirilen görevlendirmelerde ortaklaşılan noktaları ise uygulamada gönüllülük esasının olduğu oldu. İki sendika da hiçbir öğrencinin proje kapsamında yapılacak etkinliklere katılmasının zorunlu olmadığını ifade etti. 

Ortak Talep: Öğretmenlik Kariyer Basamakları Sınavı Kaldırılmalı!

BSHA, ‘Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Yeni Dönem Talepleri’ başlığında iki sendikadan görüş aldı. Türk Eğitim-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Merih Demir, 10 yıllık sürenin 5 yıla indirilmesi ya da sınavın kaldırılmasının öğretmenler tarafından talep edildiğini belirtti. Eğitim-İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım da, uzman ve başöğretmenlik sınavının kaldırılmasının yeni dönemdeki öncelikli talepleri arasında olduğunu belirtti. 

Eğitim-İş: Kariyer Basamakları Sınavı Kaldırılmalı,   Vakıflara Kaynak Aktarımı Durmalı!

Eğitim-İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım, yeni Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e kolaylık ve başarı dilediklerini söyleyerek taleplerini sıraladı. Başkan Yıldırım, MEB’in kaynaklarının ‘değerler eğitimi’adı altında imzalanan protokollerle vakıf ve derneklere kaynak aktarımının son bulmasının öncelikli talepleri olduğuna dikkat çekti. İkinci taleplerinin; Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun gerçekten öğretmenlerin özlük haklarını güvence altına alan bir kanun haline getirilmesi ve kariyer basamakları sınavı ile öğretmenlerin ayrıştırılmasına son verilmesi olduğunu söyledi. 200 bin atama ihtiyacı olduğuna vurgu yapan Yıldırım, Cumhuriyetin 100. yılında yeni bakandan beklentilerinin, hiç değilse 100 bin öğretmen ataması olduğunu kaydetti. 

Kaynak Yok Deniyor, Okullar Depreme Dayanıklı Hale Getirilemiyor!

Adem Yıldırım, yeni bakandan taleplerini sıraladığı açıklamasında öncelikle MEB’in ‘değerler’ gerekçesiyle  vakıf ve derneklerle yaptığı protokoller konusuna dikkat çekti. Yıldırım, “Milli Eğitim Bakanlığı’nın yıllardır vakıflar ve derneklerle değerler adı altında yapmış olduğu protokoller ve protokoller doğrultusunda kamunun kaynaklarını buralara aktarması söz konusudur. Protokollerle kamunun kaynakları vakıflara aktarılmaktadır. Bundan vazgeçilmesi gerekmektedir. Çok ciddi bir kaynak boşa harcanıyor. İzmir’de 30 Ekim depreminden sonra birçok okulumuz hasarlı ilan edildi. Yıkılma aşamasında ya da güçlendirme çalışmaları devam ediyor. Öğrencilerimiz misafir öğrenci olarak başka okullara kaydırıldı ikili eğitim söz konusu. Sınıf mevcutları çok fazlalaştı. Öğretmen ihtiyacımız var. 2020-2023 aralığındaki neredeyse 3. Yılını dolduracağımız süreçte hala tamamlanamayan ya da onarımına başlanmayan binalarımız var. Neden diye sorduğumuzda kaynak yok cevabını alıyoruz. O zaman kaynaklar doğru yere kullanılırsa bu sorunlar çözülecek demektir” dedi. 

Kariyer Basamakları Sınavı Kaldırılmalıdır!

Öğretmenlere yönelik uygulamaya konulan Kariyer Basamakları Sınavı , Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmen atamalarında mülakat sisteminin kaldırılmasına ilişkin açıklamalarda bulunan Yıldırım şunları söyledi: “Bu ucube bir kanundur neden derseniz içerisinde öğretmenlerin özlük hakları koruyan geliştiren hiçbir madde yoktur. Bu kanunla ilgili yasalaşmadan önce çağrılarda bulunduk. Kamuda ve özelde çalışmakta olan 1 milyon 300 binden fazla öğretmen var. Bu öğretmenlerin sadece kariyer basamakları ile anılması hiç doğru değildir. İçerisinde yıpranma payı olan, özlük haklarının iyileştiren, öğretmene şiddete dur diyen, yoksulluk sınırının altında güvence altına alınan öğretmen maaşlarının olduğu kanun gelmelidir dedik ama öğretmenleri statülere ayırmaya devam ettiler. öncelikle Milli Eğitimin gerçekten milli eğitim olabilmesi için tarikat, cemaat ve vakıflarla yapılan protokolleri kaldırılması gerekmektedir. Milli eğitim öğretmenler aracılığıyla okullarda tek elden verilmelidir. Öğretmenlik Meslek Kanunu kaldırılmalıdır. Yoksulluk çeken öğretmen arkadaşlarımız gelirini düzeltmek için girmek zorunda kalıyorlar. Kariyer basamaklarından vazgeçilsin. Öğretmenler unvanlarla birbirlerinden ayrıştırılmasın, iş barışı bozulmasın. Şu an 12 bin TL maaş alan öğretmen arkadaşlarımız var. Bir diğer sorun öğretmen atamalarıdır. Her sene bu sorun 20-30 bin atama ile çözmeye çalışılıyor. Bizim belirlemelerimize göre 200 bin atama ihtiyacı var. Cumhuriyetin 100. yılındayız en azından hiç değilse 200 bin rakamın yarısı kadar öğretmen ataması yapılmasını talep ederek yeni eğitim öğretim yılına yetiştirilmesini diliyoruz. Bir diğeri de görevlendirmelerde yanda temelli değil liyakat temelli atamaların yapılmasını talep ediyoruz. ‘Kamuda mülakattan vazgeçeceğiz’ dendi umarım bununla ilgili gerekli çalışmalar yapılır. Öğretmen alımlarında da mülakat yapılıyor en yüksek puanı alan arkadaşlarımız mülakatta elendiği için öğrencileriyle buluşamıyor.”

İmamlar İbadethanede, Öğretmenler Okulda Olmalıdır!

ÇEDES Projesi kapsamında İzmir’de her 3 okuldan birine din görevlisi görevlendirmesi gerçekleştirilmesi ile ilgili değerlendirmede bulunan Yıldırım, “Bizler projeye ilişkin eleştiri yaparken çoçuklarımız değerler eğitimi almasın demiyoruz. Ama bunu verecek olanlar imam değil formasyon eğitimi sahibi olan öğretmenlerdir.1 milyondan fazla öğretmeni elinde bulunduran Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin değerler eğitimi vereceğine inanmıyor da bu nedenle mi din görevlilerini okullarda bulundurma ihtiyacı duyuyor? Din görevlileri ibadethanelerde bulunsun, öğretmenler de okullarda bulunsun. Bakanlık öğretmen ihtiyacım var bu yüzden din görevlilerini okullarda görevlendirdim diyorsa eğer, o zaman bir başka gerçeklik ön plana çıkıyor. Bu ülkede öğretmen ihtiyacı varsa atama bekleyen de 700 binden fazla öğretmen var ki belirlemelerimize göre de şu anda 200 bin öğretmen atamasına ihtiyacımız var. o zaman atayalım bu öğretmen arkadaşlarımızı değerler eğitimini verelim çocuklarımıza. Kısaca Bakanlık kendi personeline güvenmiyor, bir başka kamu kuruluşunun personelini okullarda görevlendirerek değerler eğitimini verebileceğini mi düşünüyor? Hayır, burada Milli Eğitim Bakanlığı bir inancın siyasallaşması için çabalamaktadır” diye konuştu. 

Endişeli Olan Veliler İzin Dilekçesini İmzalamak Zorunda Değil!

Projenin uygulanma esaslarının zaman içerisinde ortaya çıkacağını belirten Eğitim-İş İzmir Şube Başkanı Yıldırım, konunun takipçisi olacaklarını ancak burada en önemli olan noktanın velilerin tutumu olduğunu ifade etti. Yıldırım, “Proje kapsamında yapılacak etkinlikler velilerin izin ve onayına tabi olacaktır. Yani veli izin vermediği sürece ders dışı etkinliklere çocukların katılması söz konusu olmaz. Proje etkinliklerinde zorunluluk yok, ders programı içerisinde karşımıza çıkmayacak. Tedirgin olan velilerimize tavsiyemiz “çocuklarımızın bu tür etkinliklere katılmasını istemiyoruz” şeklinde dilekler sunmaları olabilir. Bizler zaten sürecin takipçisiyiz” dedi.

Protokolün İptali İçin Yargıya Başvuracağız!

Protokolün uygulama şeklini eleştiren ve takipçisi olduklarını söyleyen Adem Yıldırım, “Bizim sorunumuz din görevlilerini hedef almak değildir burada karşı olduğumuz laiklik ilkesine aykırılık taşıyan bir uygulamanın hayata geçiriliyor olmasıdır. Buranın altını çizmek zorundayız. Din adamı ibadethanede, öğretmen okulda olmalıdır! Eğitim-iş genel merkezi olarak protokolün iptali için gerekli zemini hazırlıyor ve yakın zamanda hukuksal başvuru yapacağız” şeklinde konuştu.

Türk Eğitim-Sen: LGS Kaldırılmalı, Kariyer Basamakları Sınavı Gözden Geçirilsin!

Türk Eğitim-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Merih Demir, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e yeni görevinde başarılar dileyerek, yeni dönemde çözülmesini bekledikleri sorunları sıraladı. Demir, “Yeni bakandan çok şey bekliyoruz. Bir ‘Türkiye Yüzyılı’ndan  bahsediyoruz. 2053 hedefleniyor ise önümüzde bir 30 yılımız var. Bu 30 yılda da gençler bugünkü ilkokul çağındaki çocuklarımızdır. Dolayısıyla bu anlamda milli eğitimin üzerine büyük görevler düşüyor. Özellikle bazı değerler, tarihimiz konusunda biraz daha ön plana çıkaran bir müfredat hazırlanmalıdır. LGS sınavı gözden geçirilmelidir. Kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Milli eğitimin mevzuatında ilgilerine ve kabiliyetlerine göre öğrencilerin yetiştirilmesi konusu bulunmaktadır. Eğitim konusunda çocuklarımızın geleceğe hazırlanması konusunda bir müfredat güncellemesi gerekmektedir” dedi. Öğretmenler cephesinde de özellikle uzman öğretmenlik sınavında; öğretmenlerin 10 yıllık sürecin 5 yıla indirilmesi ya da sınavın kaldırılması talepleri olduğunu dile getiren Demir, “Öğretmenlik Kariyer Basamakları Sınavı  konusunun da yeni dönemde gözden geçirilmesini talep ediyoruz” diye konuştu.

İmam Var Ama Antrenman Da Var!

Seçimlerin hemen ardından Eskişehir ve İzmir’de ÇEDES Protokolü çerçevesinde gerçekleştirilen okullara ‘imam ve vaiz’ görevlendirmeleri ile ilgili görüşünü aldığımız Türk Eğitim-Sen Başkanı Demir, ‘okullarda imam ve vaiz görevlendirmesi Anayasa’nın laiklik ilkesine ters mi? Uygulama nasıl olacak? Okullarda imamların olması öğrencileri ve öğretmenleri nasıl etkileyecek?’ başlıklı sorularımızı cevapladı. ÇEDES Projesi’nin Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın birlikte öğrencilerin milli manevi insani kültürel değerlerini yükseltmek için ortaklaşa yapılan bir proje olduğunu söyleyen Demir, “Daha önceki yıllarda gerçekleştirilen izcilik projesi benzeri bir projedir. Daha çok yaz aylarında öğrencilere yönelik projeler yapılacak. Okullarda değerlerle ilgili konferanslar verilecek. Proje kapsamında bir kurul oluşturulacak ve o kurulun aldığı kararlar neticesinde çalışmalar yürütülecek” dedi.

Gençlik ve Spor Bakanlığı Personelleri De Var!

Velilerin okullarda imam görevlendirmesine ilişkin tedirgin ve tepkili oldukları hakkında düşüncesini sorduğumuz Merih Demir, “Projenin detaylarına bakılması gerekmektedir. Okullarda ayrıca din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerimiz de var. İmam ve vaizlerin okullarda fiili olarak bulunacaklar diye bir şey yok. Projede 3 bakanlık var ve her bakanlık kendi üzerine düşen görevi yerine getirecek. O kurulda öğretmen de olacak, idareciler de olacak, bakanlıkların personelleri de olacak. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın görevlendireceği personeller hiç konuşulmuyor. Evet projeyi duyan insanlar bir anda imam ve vaiz görevlendirmesini duyunca ne oluyor diye sordu. Anlıyoruz. Ama projede Diyanet İşler Başkanlığı da olduğu için başka kim görevlendirilebilir tabi ki imam, vaiz ve müezzin görevlendirilir” diye konuştu. 

Biz Laik Bir Ülkeyiz, Zorlayıcılık Olmaz!

‘Manevi Danışman’ uygulamasının laiklik ilkesine aykırı olup olmadığı sorumuz Demir şöyle yanıt verdi: “Din kötü bir şey değildir. İslam toplumunda yaşıyoruz. Diğer ülkeler gibi de değiliz. Laik bir ülkeyiz. Herkes islamı kendi dilediği biçimde yaşayabiliyor. İsteyen İslamın emrettiğini yerine getiriyor, isteyen getirmiyor. Kimsenin kimseye karıştığı yok. Velilerin tedirgin olması ile ilgili şunu söyleyebilirim. Kimseye zorla bir şey yaptırılmayacak. Gönüllülük esasına dayalı bir uygulamadır. İsteyen katılabilir istemeyen katılmaz. Bu anlamda da tedirgin olunacak ve tartışılacak bir durum olduğunu düşünmüyorum.” (BSHA-Bilim Ve Sağlık Haber Ajansı)

 

Gözaltına Alınan Meslektaşlarımızı Serbest Bırakın!

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu, bugün sabah erken saatlerde göz hastalıkları uzmanı hekimlerin evlerinden gözaltına alınması nedeniyle basın açıklamasında bulundu.

Hekimlerin avukatları ile yapılan görüşmede çeşitli özel sağlık kuruluşlarında çalışan hekimler hakkında, “usulsüz işlemler yapılmak suretiyle SGK’yı zarara uğratmak” iddiasıyla soruşturma bulunduğu bilgisi paylaşıldı. Basın açıklamasında şu bilgiler yer aldı: “Bu kapsamda hekimlerin daha önce ifadelerinin alındığı, soruşturmanın sonucunu beklerken bugün anlam verilemeyen bir şekilde gözaltı işleminin yapıldığı, önceki yıllarda edindikleri dosyada şimdi “gizlilik” kararı verildiği, soruşturma savcısının görüşmeyi kabul etmediği ve gözaltı süresinin pazartesi gününe kadar uzayacağı bilgisine ulaşıldığı belirtildi.

Gizli Olan Soruşturmada Basına Açıklama Yapılmış

İstanbul Tabip Odası basın açıklamasında, “Bir süre sonra ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün basın kuruluşlarına açıklama yaptığını gördük. Avukatlara “gizli” olan soruşturma dosyası hakkında, İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından basına açıklama yapılmasını hayretle karşıladığımızı belirtmek isteriz. Bu açıklama üzerine, konuyla ilgili edindiğimiz bilgileri kamuoyu ile paylaşma gereği duyuyoruz” denildi. 

Şüpheli Hekimler Hakkında Olumsuz Aldı Yaratılmaktadır

İstanbul Tabip Odası, emniyet tarafından basına yapılan içeriği kamuoyuyla paylaşarak şu açıklamada bulundu: “Şüpheli olarak gösterilen hekimler hakkında olumsuz algı yaratılmak istendiğini gösteriyor. Nitekim açıklamada; aralarında 29 hekim, 2 hastane yöneticisi olmak üzere toplam 40 kişiye “eş zamanlı operasyon düzenlendiği”, bu kişilerce “astronomik rakamlarda göz ameliyatının yapılmadığı halde yapılmış gibi kayıt oluşturularak masrafların SGK Başkanlığına fatura edildiği, güncel enflasyon değeriyle yaklaşık 63 milyon lira kamu zararına sebep olunduğu” iddia ediliyor.”

Büyük Bir Şebeke Çökertilmiş Gibi Lanse Edilmesi Kabul Edilemez

İstanbul Tabip Odası konuyla ilgili olarak taraflarına ulaşan belgelerden, soruşturmanın 2016 yılında başladığı, gözaltına alınan hekimlerin beş farklı sağlık kuruluşunda farklı tarihlerde çalıştıkları, neredeyse tümünün aynı suçlama konusunda önceki yıllarda ifade verdiği, SGK’nın inceleme raporlarının da farklı yıllara ve dönemlere ait olduğunun görüldüğünü belirtti. Açıklamada, “Hal böyleyken, yıllar önce başlayan bir soruşturma dosyasında, inceleme raporları ve savcılık ifadeleri uzun zaman önce tamamlanmışken, yeni bir olay varmış gibi “eş zamanlı operasyon” adı altında hekimlerin sabah 6:00’da evlerinden gözaltına alınmalarını ve basına büyük bir “şebeke” çökertilmiş gibi lanse edilmelerini kabul edilemez buluyoruz” denildi.  

Soruşturma Usule Ve Adil Yargılama İlkesine Göre Yapılmalıdır

Çağrı üzerine savcılıkta hazır bulunabilecek hekimleri gözaltına alarak üç gün nezarethanede bekletmenin hukuki açıklamasının olmadığını belirten İstanbul Tabip Odası, “Meslektaşlarımız serbest bırakılmalı; haklarındaki soruşturma olması gereken usule ve adil yargılanma ilkesine göre yürütülmelidir” tepkisinde bulundu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

 

Sağlık Sendikaları Bakan Koca’dan Yeni Dönemde Ne Talep Ediyor?

Yeni kabinede değişmeyen iki bakanlık koltuğundan biri Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın koltuğu oldu. Bakan Koca, yeni dönemde yapılacaklar listesini yayımladı ve çalışmalar için start verdi. Bakan Koca’nın yeni dönemde bakanlık görevine devam etmesi konusunda sendikalar başarı dilerken, taleplerini de iletti. Bilim Sağlık Haber Ajansı (BSHA) Türk Sağlık-Sen Muğla Şubesi ve Sağlık Çalışanları Sendikası Genel Merkezi ile Bakan Koca’dan yeni dönem taleplerine ilişkin görüş aldı. 

Ortak Talep: Geçim Sıkıntısı Giderilsin, Liyakatlı Atama ve Şiddet Sona Ersin!

Sağlık sendikalarının öncelikli ortak talebi; sağlık çalışanlarının geçim sıkıntısının yeni dönemde giderilmesi; eşit işe eşit maaş, tek tip maaş düzenlemesi, herkese 3600 ek gösterge verilmesi konuları oldu. Bunun yanında liyakat da talepler arasında öncelikli başlıklardan biri oldu. Türk Sağlık-Sen Muğla Şube Başkanı Mehmet Uğur, “bizim için en önemlisi liyakatli yöneticilerin atanması, sendika işleri ile uğraşan kişilerin idareci olarak atanmaması, herkesin kendi işini yapmasıdır” dedi.

Sağlık Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Menderes Özer de, sağlık çalışanlarının her koşulda canla başla çalıştıklarını ancak emeklerinin hakkını alamadıklarını dile getirerek ‘geçim sıkıntısı’ içerisinde olduklarının altını çizdi. Özer, “Sağlık çalışanları artık hesap kitapla uğraşmak istemiyor, insanca yaşayacakları maaş istiyorlar. Ayrıca biz alanında uzman liyakatli insanların idareci olarak atanmasını istiyoruz” diye konuştu. Her iki sendikada sağlıkta şiddet konusuna dikkat çekti. Bu yeni dönemde sağlıkta şiddet olaylarına yönelik caydırıcı yasalar çıkarılmasını ve yapıcı çözümleri üretilmesini talep etti. Genel Başkan Menderes Özer ekonomik kriz vurgusunun yanı sıra  ‘sağlıkta şiddet’ konusunda önleyici çalışmalar yapılması yönünde çağrıda bulunarak, sağlık çalışanlarının görevleri başına giderken can güvenliği endişesi yaşamak istemediklerini dile getirdi. 

Sağlıkçılara Bir Lojman Talebi De Muğla’dan Geldi

İzmir, Muğla gibi sahil şeridinde bulunan kentlerin sağlık alanında yaşadıkları öncelikli sorun yine istihdam olarak karşımıza çıktı. BSHA, İzmir Çeşme’de devlet hastanesinde görevli sağlık çalışanlarının artan kiralar nedeniyle oturacak ev bulamaları sorununu gündeme getirmişti. Aynı sorun ülke genelindeki diğer sahil beldelerinde de yaşanıyor. Türk Sağlık-Sen Muğla Şube Başkanı Mehmet Uğur, Muğla ve çevresinde en büyük sorunun bölgeye yeni atanan sağlık çalışanlarının ekonomik sebeplerle, artan kiralar nedeniyle geri gitmeleri olduğuna dikkat çekerek ‘lojman’ taleplerini dile getirdi. Şube Başkanı Uğur şunları söyledi: “Muğla merkez olmak üzere Bodrum, Marmaris, Fethiye’de sosyal konutların yapılmasını istiyoruz. Lojman yapılmasını istiyoruz. Bodrum Devlet Hastanesi’nde yöneticilerden de aldığımız bilgilere göre atamayla gelenlerin geri gittiği yönünde. Kiraların pahalı olmasından ötürü sağlık çalışanları bu sahil beldelerinde geçinemiyor. En düşük ev kirası Marmaris’te 12 bin TL’den başlıyor. Devletimizin gücü var, sağlık çalışanının kiralarla mağdur olmaması için lojman talebimiz var.” Uğur son olarak Sağlık Bakanı Koca’dan, özelden kamuya geçirilen personellerin unvanlarının düzeltilmesini istediklerini belirterek şunları söyledi: “Yüksekokul bitirenlere memur, lise ve altı mezunlarına da hizmetli kadrosu verildi. Bu yanlışların düzeltilmesi talebinde bulunuyoruz. Sağlık personeli geçtiğimiz dönemde çok mağdur edildi. Sağlık çalışanları herkesten önce olay yerlerinde olurlar, sağlık çalışanlarının sorunlarında çözüm odaklı olunmasını istiyoruz.” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

 

En Düşük Memur Maaşı 22 Bin TL’dir Nokta !

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, son zamanlara kamuoyunda çok tartışılan Temmuz maaş artışları üzerinden yapılan tartışmaları gereksiz bulduğunu söyleyerek, “Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “Temmuzda en düşük memur ücreti net 22.000 TL olacak” sözü yeni bir tartışmaya mahal veremez!” diye konuştu

En Düşük Memur Maaşı 35 Bin TL Olmalı

Akademik Teşvik Ödeneği Yasal Faizi ile Ödenmeli

Akademik Teşvik Ödeneği ne zaman ödenecek ? Türk Eğitim Sen, Akademik Teşvik Ödeneğinin yasal faizi ile ödenmesi gerektiğini bildirdi.

Türk Eğitim Sen tarafından yapılan açıklamada, Danıştay nezdinde açılan dava neticesinde, Danıştay 8. Dairesinin 2020/730 E., 2022/4736 K. sayılı kararıyla, 17/01/2020 tarih ve 31011 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Akademik Teşvik Ödeneği Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikte 2019 yılı Akademik çalışmalara yönelik geçiş hükmü öngörmeyen eksik düzenlemenin iptaline karar verildiğini belirtti.

Akademik Teşvik Ödeneği Yasal Faiz İşlenerek Ödenmeli

Sendika tarafından yapılan duyuruda, “Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Hukuk Müşavirliği tarafından tüm Devlet üniversitelerine gönderilen 13.03.2023 tarih ve 12635 sayılı yazıda ise, Yükseköğretim  Yürütme Kurulunun  15.02.2023  tarihli  toplantısında  alınan karar gereği 2019  yılı  içerisinde  yapılan  akademik çalışmalara ilişkin olarak ilgililere başvuru imkanı tanınmasının uygun bulunduğu bildirilmiştir. Bahsi geçen yazıya istinaden üniversitelerde başvurular alınmaya başlamıştır. Ancak akademik personele yapılacak ödemelerde 2020 yılı için öngörülen tutarların baz alınacağı üniversiteler tarafından dile getirilmektedir. Son dönemde artan enflasyon dikkate alındığında, bu durum mağduriyet yaşanmasına sebebiyet verecektir. Türk Eğitim Sen olarak, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına gönderdiğimiz yazıda,  yaşanacak hak kaybının önlenmesi açısından, akademik teşvik ödeneğinin 2020 yılından itibaren yasal faiz işletilerek ödenmesi için  tüm üniversitelere talimat gönderilmesini  talep ettik” denildi.

SMA Gen Terapisine Yakında Başlayacağız

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca önceki gün gerçekleştirilen kabine toplantısının ardından yeni dönemde sağlık alanında yapılacak çalışmalar hakkında önemli açıklamalarda bulunarak, nadir hastalıklar arasında yer alan, çok sayıda yetişkin ve bebek hastanın ilaç ve tedavi konusunda mağduriyet yaşadığı Spinal Musküler Atrofi (SMA) konusunda gen terapisine başlanacağını, nadir hastalıklar hastanesi kurulacağını açıkladı. Koca’nın açıklamasının ardından SMA hastaları ve ailelerine yönelik gerçekleştirdiği çalışmalarla sorunların çözümlerine katkıda bulunan SMA Benimle Yürü Derneği “gelecek adına olumlu buluyoruz” açıklaması yaptı, spinraza ilacının tedarik sorununu gündeme getirdi. Spinraza konusunda da bu akşam saatlerinde yeni bir gelişme yaşandı. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü (HSGM) ilaç almak için bekleyen yeni başvuru yapacak hastalara yönelik bir ara çözüm sağladı. SMA Benimle Yürü Derneği, HSGM tarafından sağlanan ara çözüm hakkında bilgilendirme mesajı yayımladı. 

Nadir Hastalıklar Hastanesi Kurulacak

SMA Bilim Kurulu’nun gen terapisinin kimlere uygulanabileceğinin belirlendiğini belirten Bakan Koca, “SMA konusunda oldukça hassas olduklarını gen terapisinin hangi hasta grubunda uygulanacağının tespit edildiğini kaydetti. Koca ayrıca gen terapisinin etkili olduğu bir hasta grubu bulunduğunu uygulama üzerine planların gerçekleştirildiğini kaydetti. Gen terapisi uygulamasının yakında hayata geçirileceğine işaret eden Bakan Fahrettin Koca, “SMA hastalığının istismar amacı olarak kullanılmasına tahammülümüz yok. SMA bilim kurulumuz var. Faydası kanıtlanmış ilacın teminini sağlıyor” diyerek nadir hastalıklar hastanesi kurulacağı müjdesi verdi. 

Gelecek Adına Olumlu Buluyoruz

Bakan Koca’nın açıklamaları SMA hastaları ve SMA dernekleri tarafından sevinçle karşılandı. SMA hastalarının mağduriyetleri alanında önemli çalışmalar yürüten SMA Benimle Yürü Derneği, gen terapisi ve nadir hastalıklar hastanesi konusunda, “Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’nın açıklamalarını gelecek adına olumlu bulmakla beraber, 1 aydan uzun süredir mevcut tedavimiz olan Spinraza ilacına, ruhsatlandırma süreci nedeniyle erişim olmadığını, yeni teşhis konulan bebeklerimizde dahil olmak üzere SMA hastalarımızın kazanımlarını hızla kaybettiğini tekrar hatırlatmak isteriz” açıklamasında bulundu. 

HSGM’den Spinraza İlaç Tedarikine Ara Çözüm!

SMA Benimle Yürü Derneği bugün akşam saatlerinde ise twitter üzerinde gerçekleştirdiği SMA hastalarına ve ailelerine yönelik olarak yaptığı açıklamayla spinraza ilacı tedarik sorununun Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü (HSGM) tarafından bir ara çözüm getirildiğini, bu süreçte başvuruların hastane eczanelerine yapılacağını ve hastane eczanelerinin ise HSGM üzerinden oluşturulan sistemi kullanarak tedarik talebinde bulunulacağını ifade etti. Bu durumun yeni başvurular için geçerli olduğuna dikkat çeken SMA Benimle Yürü Derneği, “Önceden turkiye.gov.tr Yurt Dışından Getirilen İlaçların Başvurusu sayfası üzerinden yapılan başvuruların ilaç dağıtımı bugün (08.06.2023) itibariyle başlamıştır” müjdesi verdi. Dernek ayrıca ilaç tedarik sorununa kalıcı bir çözüm sağlanması için halen Sağlık Uygulama Tebliği’nin yayımlanmasının beklendiğini ve Alternatif  Geri Ödeme Komisyonu toplantısının yapılmasının beklendiğini hatırlattı. (BSHA-Bilim Ve Sağlık Haber Ajansı)

 

EGE’den Hemşirelere Simülasyon Temelli Afet Hemşireliği Çalışması

Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı’ndan sevindiren bir haber geldi. Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aynur Uysal Toraman danışmanlığında Arş. Gör. Ebru Konal Korkmaz’ın “Simülasyon Temelli Afet Eğitiminin Hemşirelik Öğrencilerinin Afete Müdahaledeki Öz Yeterliliklerine Etkisi” başlıklı doktora tez çalışması Aliye Üster Vakfı tarafından desteklenmeye hak kazandı. Bilimsel araştırma ile simülasyon temelli eğitim ile hemşirelik öğrencilerinin afet hemşireliği uygulamaları ve yeterliliklerine ilişkin bilgi ve beceriler edinmeleri amaçlanıyor. 

Afet Hemşireliği Geliştirilmeli

Çalışma hakkında bilgi veren Prof. Dr. Aynur Uysal Toraman, “Ülkemizde lisans programlarında hemşirelik eğitimi veren kurumlarda, afette hemşirelik uygulamalarına ilişkin müfredat içerikleri farklılık göstermekte, öğrenciler temel becerileri deneyimleme fırsatı yakalayamadan mezun olmaktadır.  Afet hemşireliği eğitiminde yetkinlik temelli en etkili ve yenilikçi öğrenme yaklaşımı simülasyondur. Biz bu çalışmada simülasyon temelli eğitimin hemşirelik öğrencilerinin afete müdahalede öz yeterliliklerine etkisini incelemeyi amaçladık” dedi. Hemşirelik Fakültesinde öğrenim gören ve araştırmaya katılmaya gönüllü dördüncü sınıf hemşirelik öğrencileri ile çalışmanın yürütüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Uysal Toraman, “Çalışmada kullanılacak öğretim yöntemi ile öğrencilerin afet hemşireliği uygulamaları ve yeterliliklerine ilişkin bilgi ve becerileri edinmeleri hedefledik” diye konuştu.

“Afet Sonrası İyileşme Evresine Katkı Sağlayacak”

Arş. Gör. Ebru Konal Korkmaz ise, “Bu çalışmada, araştırmacılar tarafından hazırlanmış senaryolara göre deprem sonrası çadır kampına yerleştirilmiş afetzede rolü yapan, özel olarak eğitilmiş standart hastalar kullanıldı. Bu senaryolar eşliğinde standart hastalarla çalışan hemşirelik öğrencilerinin, afet sonrası bireylere uygun sağlık hizmeti sunumuna ilişkin yetkinlikleri kazanması hedeflendi. Bugüne kadar ülkemizde yapılan araştırmalar daha çok afete ilk müdahaleler konusunda olmuştur. Bu doktora tezi projesiyle, ülkemizde ilk defa afet sonrası bireylerin geçici yerleşim yerlerinde kaldığı süreçte iyileşme evresine yönelik becerilerin kazandırılması simüle edilecek. Uygulanacak yöntemin, afet durumlarında görev alabilecek, afet yönetim sürecinin her aşamasında etkin bir ekip üyesi olarak rol ve sorumluluklarını yerine getirecek sağlık profesyonellerinin yetiştirilmesine katkı sağlayacağını düşünüyoruz” dedi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

 

Diyetisyenden Sürdürülebilir Beslenme ve İyi Yaşam İçin 15 Öneri

Yaz ayları geldi çattı. Fazla kilolarımdan nasıl kurtulacağım? diyenler, sağlıklı beslenmek için ne yapmam gerekiyor? diye merak edenler, verdiği kiloları muhafaza edip, yeniden kilo almak istemeyenler, sağlıklı ve sürdürülebilir bir beslenmeyi hayata geçirmeyi hedefleyenler için Bilim Sağlık Haber Ajansı’nın, ‘Sağlıklı Yaşam İçin Sağlıklı Beslen’ haber dizisinde Diyetisyen Beyza Mekseliyna Adsız önerilerde bulundu. Diyetisyen Adsız, sağlıklı ve bir iyi yaşam için “sürdürülebilirlik” kriterinin büyük önem taşıdığına dikkat çekerek 15 maddeden oluşan bir listeyi okurlarımızla paylaştı. Adsız, “sürdürülebilir diyetler, hem şimdi hem gelecek için gıda güvenliği ve sağlıklı yaşama katkı sağlıyor, ekosistemimizin korunmasına da destek oluyor” dedi. 

İşte Diyetisyenden Sürdürülebilir Beslenme Önerileri:

1. Akdeniz diyeti yapın.

2. Sağlıklı yağlardan zengin beslenin. Zeytinyağı gibi….

3. Mevsimine uygun, yerel ve coğrafi işaretli ürünler tercih edin.

4. Sağlığa faydası ile öne çıkmaya başlayan mor domates, siyah Taşköprü sarımsağı gibi ürünleri tüketin.

5. Kaya veya himalaya tuzu kullanın.

6. Balık seçimlerinizde sürdürülebilir, doğru boy kriteri ile avlanmış, mevsimsel balıkları tercih edin.

7. Organik veya köy tavuğu tüketin.

8. Etlerin çok yağlı olmamasına dikkat edin.

9. Filizlendirilmiş mercimek, nohut, maş fasulyesi gibi bakliyatlara öğünlerinizde yer verin.

10. Baklagil makarnalarının undan yapılanlara göre daha sağlıklı olduğunu unutmayın.

11. Rafine şeker yerine hurma püresi kullanın.

12. Bitkisel beslenmeyi tercih ediyorsanız yeterince besin içeriği almak için yüksek vegan ürünler tercih edin. Hayvansal sütler yerine bitkisel sütleri tercih edebilirsiniz.

13. Organik ürünler seçin ama gıda okuryazarlığı ile ne tükettiğinize mutlaka dikkat edin. Ürünlerin tabağa gelene kadar süren yolculuğuna önem verin.

14. Düzenli egzersiz yapın.

15. Günde en az 2 litre su tüketin. (BSHA-Bilim Ve Sağlık Haber Ajansı)